Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/631 E. 2021/1635 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/631
KARAR NO: 2021/1635
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2017
NUMARASI: 2015/1094 E. 2017/936 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, takibe dayanak 15/04/2015 tanzim, 10/05/2015 vade tarihli 25.000,00 TL bedelli senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, İstanbul C. Başsavcılığı’nın 2015/127285 soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu ve soruşturmanın halen devam ettiğini, herhangi bir borcunun bulunmadığını, sahtecilik olduğunu bildirerek, davalıya bu senetten ötürü borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra takibine konu imzalardan bir tanesinin davacı-borçluya ait olduğunu, davacının dava konusu bono sebebiyle müvekkiline borçlu olduğunu, aksini ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, açılan davanın reddine, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesinden, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında ilamsız icra takibine konu edilen 15/04/2015 tanzim, 10/05/2015 vade tarihli 25.000 TL bedelli senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını, bu nedenle icra takibine konu borçtan da sorumlu olmadığını iddia ettiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nca ibraz edilen raporda, senet üzerindeki imzanın davacı …’un eli ürünü olduğunun tespit edildiği, davacının borçlu bulunmadığına yönelik başkaca bir delil ve ispat vasıtası sunmadığı, İİK’nun 72/4 maddesi gereğince davalı yararına tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının alacağını ihtiyati tedbir dolayısıyla geç tahsil etmesi gerektiği, davacı tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin kabulüne verilmiş ise de uygulanmış ihtiyati tedbir bulunmadığından, davalı alacaklının tazminat talebinin reddi gerektiği, ispat olunamayan davanın ve kötü niyet tazminatının reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- İcra takibinin konusunun 15.04.2015 tanzim tarihli, 10.05.2015 vade tarihli, 25.000-TL bedelli bono olduğu, mahkemenin yaptırdığı 28.09.2017 tarihli imza incelemesi ile imzanın …’un eli ürünü olduğu tespit edilmiş ise de; senet dikkatli incelendiğinde, başka bir sayfadan kesildiği, normal senet ebadında olmadığı, senedin baş kısmının boş olduğu, normal senetlerde bu alanın bir boşluk olduğu ve hiçbir zaman kağıdın başında boşluk olmadan “işbu….” şeklinde başlamayacağı, senetteki imzanın bir an müvekkiline ait olduğunu düşünüldüğünde bile sözkonusu senedin düzmece olduğunu, 2-Müvekkilinin senet borçlusu … Ltd. Şti’nin çalışanı olup şirket ve şirketin sahibi olan …’a kefaleti sözkonusu olamayacağını, … Ltd.Şti tarafından … ünvanlı şirketten araç kiralandığını ve kiralanan araçların kira süresi içinde ilgili firmaya teslim edildiğini, İstanbul Ticaret Odasına … sicil numarası ile kayıtlı bulunan …Ltd.Şti’nin takip tarihindeki ortağının dosya alacaklısı ve davalı olan … olup, sözkonusu düzmece senetleri icraya koyarak yaratılan borçluların, dava ve şikayet haklarının önüne geçtiğini, kanuni hakların hile amacı ile kullanıldığını, aynı mağduriyeti yaşayanların internet üzerinden ortaya koydukları şikayetlerinin davaya konu olayla aynı olguları içerdiğini, davalının bunu alışkanlık ve haksız kazanç yolu haline getirdiğini, 3-Mahkemenin 22.10.2015 tarihinde sözkonusu senette yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığından bahisle verilen şikayet dilekçesi üzerine başlatılan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … numaralı halen devam eden dosya sonucunu beklemeden karar verdiğini, bu nedenle mahkeme kararının yerinde olmadığını, eksik inceleme nedeniyle yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına dayanak yapılan 15/04/2015 tanzim, 10/05/2015 vade tarihli 25.000,00 TL bedelli senetteki imzanın eli mahsulü olmadığı ve sahte olduğunundan bahisle davalıya bu senetten ötürü borçlu bulunmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece, ispat olunamayan davanın ve kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiştir.TTK’nun 776. maddesinde bononun unsurları; Senet metninde “bono” veya “… yazılı senet” kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono veya … yazılı senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, kayıtsız ve şartsız belli bir bedel ödemek vaadini, vadeyi, ödeme yerini, kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını, düzenlenme tarihi ve yerini, düzenleyenin imzasını içermesi gerektiği belirtilerek, TTK 777/2. ve 4. bentte belirtilen istisnalar dışında 776. maddede belirtilen unsurlardan birini içermemesi halinde bono sayılmayacağı hüküm altına alınmıştır. 1-Bononun unsurları TTK 776. maddesinde sayılmış olup, TTK 777. maddesinde; bu maddenin 2. ( vadesi gösterilmemiş olan bono görüldüğünde ödenmesi şart olan bir bono sayılır) ve 4. (düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bono, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır) fıkrasındaki istisnalar dışındaki unsurlarda eksiklik olması halinde bono vasfında olmayacağı belirtilmiştir. Senedin düzenleneceği kağıdın şekline, ebadına ve bulunması gereken unsurların senet üzerindeki yerlerine ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir.Davaya konu senedin incelenmesinden; 15/04/2015 tanzim, 10/05/2015 vade tarihli, 25.000.00 TL bedelli olup, … emrü havalesine düzenlendiği, borçlusunun … olduğu, …’un kefil olarak imzaladığı, “iş bu … senedim mukabilinde onmayıs 2015 tarihinde … ve emrü havalesine yirmibeşbin ödeyeceğim” sözleri ile kayıtsız şartsız borç ikrarını havi olduğu, tanzim yerinin TTK 777/4. maddesi kapsamında düzenleyenin adı yanındaki İstanbul olduğu anlaşıldığından, TTK 776. maddesindeki tüm unsurları taşıdığından, senedin düzenlendiği kağıdın ebat ve niteliği, unsurlar arasında sayılmadığından mevcut hali ile kambiyo senedi vasfında bono olduğu tespit edilmiştir. Dosyada mevcut ATK Fizik İhtisas Daire’si Adli Belge İnceleme Şubesi’nin 28/09/2017 tarih ve … sayılı raporu ile; Alacaklısı …, borçlusu …, kefili … olan, 15/04/2015 düzenlenme, 10/05/2015 ödeme tarihli, 25.000.00 TL bedelli senette …’a atfen atılı sol taraftaki imza ile …’un mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından, söz konusu imzanın …’un eli ürünü olduğunun saptandığı görülmüştür.Davacı İst. C.Başsavcılığı’nın 2015/127285 Soruşturma dosyasına dayanmış ve soruşturma sonuçlanmamış ise de, bir ihtilafın hukuk ve ceza yargılamasına konu olması halinde, iddianın hukuk mahkemesinde kanıtlanma usulünün, ceza yargılamasında da uygulanması zorunludur. İmza inkarı halinde, senet tarihinden öncesine ilişkin bol ve samimi mukayese imzalarla inceleme yaptırılması gerekip, sahtelik iddiasının tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Mahkemece mukayese imzalarla usulüne uygun inceleme yaptırılıp, ATK’dan rapor alınmıştır. Davacının tanık ve yemin deliline dayanmadığı, 2015/127285 Soruşturma dosyasına sunduğu dilekçesinde ve 22/10/2015 tarihli beyanında iddiasını destekleyen hiç bir delil sunmadığı, tanık bildirmediği tespit edilmiştir. Senedin TTK 776. maddesindeki unsurları taşıdığı anlaşıldığından ve yasa maddesinde senedin ebadı, şekli ve unsurların senet içerisindeki sıralaması konusunda sınırlayıcı hüküm bulunmadığından, mevcut hali ile senedin düzmece ve sahte olduğu kabul edilmeyeceğinden, davacı tarafça da senedin sahte ve düzmece olduğuna ilişkin başka delil sunulmadığından, davacı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Menfi tespit davalarında kural olarak ispat külfeti, alacaklı olduğunu iddia eden davalı taraftadır. Davalı taraf takipte kambiyo senedine dayandığında, kambiyo senetlerinin hukuki niteliği itibariyle temelindeki hukuki ilişkiden ayrık olarak mücerret borç ikrarını içerdiğinden, alacaklı taraf iddiasını senetle kanıtlamış olduğundan, borçlu olmadığını kanıtlamak davacı tarafa geçer. HMK 201. maddesindeki senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirası’ndan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz hükmü uyarınca davacı tarafın, davalıya borçlu olmadığını yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. Davacının inkar ettiği senetteki imzanın davacıya ait olduğu ATK’nun raporu ile sabit olarak, davalı tarafça 15/04/2015 düzenlenme, 10/05/2015 ödeme tarihli, 25.000,00 TL bedelli davacının kefaletinin bulunduğu senetle alacağını kanıtladığından, davalının borçlu olmadığını HMK 201. maddesi gereğince belge ile kanıtlaması gerekir. Davalının, … Ltd.Şti.’nin ortağı olması, …’nın bu şirketten araç kiralaması, davacının araç kiralama sözleşmelerini imzalaması, dava dışı kişilerin, dava dışı …Ltd.Şti. hakkında iddia yönünde şikayette bulunmaları, HMK 201. maddesi kapsamında davacının iddiasını ispatlar nitelikte belge veya beyyine başlangıcı niteliğinde olmadığından ve davacı tarafça HMK 201. maddesi kapsamında belirtilen nitelikte belge sunmadığından, istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 3-Davacı İst. C.Başsavcılığı’nın 2015/127285 Soruşturma dosyasına dayanmış ve soruşturma henüz sonuçlanmamış ise de; bir ihtilafın hukuk ve ceza yargılamasına konu olması halinde, bir iddia hukuk mahkemesinde hangi usulle kanıtlanması gerekiyorsa, ceza yargılamasında da aynı ispat usulü ile kanıtlanması zorunludur. İmza inkarı halinde, senet tarihinden öncesine ilişkin bol ve samimi mukayese imzalarla inceleme yaptırılması gerekip, sahtelik iddiasının tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Mahkemece mukayese imzalarla usulüne uygun inceleme yaptırılıp, ATK’dan rapor alınmıştır. Davacının tanık ve yemin deliline dayanmadığı, … Soruşturma dosyasına sunduğu dilekçesinde ve 22/10/2015 tarihli beyanında iddiasını destekleyen hiç bir delil sunmadığı, tanık bildirmediği tespit edilmiştir. Senedin TTK 776. maddesindeki unsurları taşıması sebebiyle kambiyo senedi türü olan bono vasfında olduğu, hukuk mahkemesince alınan ATK’nun raporu ile imzanın davacıya ait olduğu sabit olmuştur. Senedin TTK 776. maddesindeki unsurları taşıması sebebiyle kambiyo senedi bono vasfında olduğu sabit olduğundan, bu aşamadan sonra davacının borçlu olmadığını yazılı belge ile kanıtlaması gerekip, bu nitelikte belge sunamadığından, soruşturma evrakının beklenmemesi sonuca etkili olmadığı gibi, HMK 30. maddesindeki dava ekonomisi ilkesi uyarınca mahkemenin en az masrafla ve en kısa sürede karar verme yükümlülüğü bulunduğundan, soruşturma evrakının beklenmemesinde usule aykırılık olmadığından istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2017 tarih ve 2015/1094 E. 2017/936 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021