Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/625 E. 2021/1365 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/625
KARAR NO: 2021/1365
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/12/2017
NUMARASI: 2016/704 E. – 2017/1311 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … isimli işyerine giderek 2015 model … marka Çekici almak istediğini, 03.03.2016 Tarihinde kendisi ile sağlanan anlaşma neticesinde … Plakalı aracı almak için anlaşmış ve kaparo olarak 1.500,00 TL havale ettiğini, dekontta araç plakası da belirtildiğini, daha sonra anlaşılan bedelden bakiye kalan 69030 EURO da ilgili şirkete gönderildiğini, satım bedelinin gönderilmesine rağmen anlaşılan ve bedeli ödenilen … Plakalı araç müvekkiline devir ve teslim edilmediğini, … Plakalı araçta 1.000,00 TL’lik Tramer kaydı olduğu gerekçesiyle bu araç yerine daha iyi durumda bir araç vereceklerini söyleyerek müvekkilime en düşük Kilometrede, sıfıra yakın araç belirterek … Plakalı araç, davalı firma tarafından fatura kesilerek teslim edildiğini, müvekkili tarafından expertiz raporu istediğinde ise müvekkilime ”…” denilerek güven telkin edilmiş, müvekkilimde marka ve firmaya duyduğu güvenle art niyet sergilemediğini, müvekkilinin ticaret ve işte kullanmak amacıyla aldığı dava konusu aracın sigorta ve kaskosunu yaptırdığını, araç için 50.000,00 TL ödeyerek Damperli Taşıyıcılar Kooperatifi’nde hat ve sıra aldığını, yaklaşık 63.000 TL vererek Konya’dan Doerse yaptırdığını, K1 belgesi çıkarmak için 23.000 TL harcadığını, aracın bakım ve yenilenmesi için de (Damper Pitusu, Rüzgarlı Takımı ,İç Döşeme Bakım-Yenileme Takograf Ayarı-Süre Uzatımı Muhafaza Boru Kaynağı , Jant Kapak Değişimi vs.) yaklaşık 7.000-8.000 TL masraf yaptığını, aracın seyir halinde iken yaşanan bir tehlike sonrasında araçta yaklaşık 60.000 TL lik hasar kaydı olduğu ortaya çıktığını, müvekkilimin şirkete duyduğu güven kullanılarak, iyi niyeti suiistimal edilerek dolandırıldığını, TRAMER kayıtlarına göre araç daha önce 06.06.2015 tarihinde kazaya karışıp olup yaklaşık 60.504,00 TL değerinde bir hasar mevcut olduğunu, araç değeri dikkate alındığında araç PERT olmaktan son anda çıkarıldığını, ayıplı malın aynen iadesi ile araç bedeli olarak ödenilen 223.500,00 TL nin ödeme tarihi olan 18/03/2016 tarihinden itibaren Noter masrafları 400,00 TL , Trafik ve Kasko Masrafı 13.0327,82 TL , 250,00 TL Plaka ve Trafik İşlemleri, 7.000,00 TL Araç Bakım – Yenileme Giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte müvekkilime ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça … plakalı aracın … şirketinden satın alındığını, sonrasında aracın seyir halinde iken araçta yaşanan sorun sonrasında araçta 60.000,00 TL lik hasar kaydı olduğunu öğrendiğini iddia ederek 223.500,00 TL plaka ve trafik işlemleri 7.000,00 TL araç bakım yenileme gideri adı altındaki bedellerin kendisine ödenmesini talep ettiğini, davacının söz konusu iddia beyanlarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın usul ve esasdan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Alınan beyanlar ve dosyaya sunulan belgelerden anlaşılacağı üzere, ihtilafın, davanın açılmasından evvel davacının TBK’nın 227 maddesinde yer alan seçimlik haklardan satılanın misliyle değiştirilmesini istemiş olmasına rağmen, dava ile birlikte sözleşmeden dönme hakkını kullanıp kullanamayacağı noktasında toplanmaktadır. HGK 2014/13-1086 E.-2016/542 K. Sayılı ilamında; “Tüketici kural olarak seçimlik haklardan dilediğini kullanabilir, fakat aynı anda birden çok seçeneği kullanması mümkün olmayıp bunlardan birini tercih etmelidir. Tüketici bu seçimlik haklardan birini kullandıktan sonra artık buradan cayarak öteki seçimlik hakları kullanmaya yönelemez (Murat Aydoğdu, a.g.e. s. 174). Tüketicinin; malın ayıplı olması halinde malın ücretsiz değiştirilmesi, bedel iadesi veya ayıp oranında bedel indirimi haklarından birini kullanabilmesi için ücretsiz onarım hakkını kullanmaması gerekir. Ücretsiz onarım hakkını kullanan tüketici, daha sonra bu hakkından vazgeçerek malın ücretsiz değiştirilmesi, bedel iadesi veya ayıp oranında bedel indirimini talep edemez.” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Her ne kadar somut olayda uygulanması gerekli TBK’ nın 227 madde hükümleri ile HGK kararında atıf yapılan TKHK hükümleri, içerik ve taraflar itibariyle farklı olsa da, TBK’ nın 227 maddesinin ilk fıkrasında alıcının, seçimlik haklardan birini kullanabileceği hüküm altına alınmış olmakla, tüketici için sınırlama getiren içtihadın, tacir olan taraflar için evleviyetle uygulanması gerekmektedir. Bu kapsamda somut olaya tekrar dönüldüğünde, davacının, dava açılmadan evvel satışa konu aracın misliyle değiştirilmesi yönünde seçimlik hakkını davalıya ilettiği ancak, davada, başka bir seçimlik hakkı talep ettiği görülmekle, davacının, kullanmış olduğu seçimlik hakkını değiştirerek yeni bir seçimlik hak kullanma hak ve yetkisinin olmadığı kabul edilmiştir. Kabul edilen bu durum karşısında, davaya konu araçta, ayıp olup olmadığı, var ise niteliği konusunda ve sair hususlarda teknik rapor alınmasına usul ekonomisi gereğince gerek görülmemiştir. Açıklanan ve kabul edilen tüm bu nedenlerle, davacının, talebinin yerinde olmadığı değerlendirilmekle açılan davanın” reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkeme gerekçesini TBK 227 Maddesinde çerçevesinde oluşturarak davayı çözümlemiş ise de burada hataya düştüğünü, taraflar arasında anlaşılan araç dışında başka bir araç verildiğini ve aracın tramer kaydında kazalı çıktığını, aracın ayıplı olmadığına dair ispat yükünün de aracı satan davalı firma olduğunu, davalı firmanın, malın ayıplı olmadığını ispatlayamayacağı için kendisinin satıcı olmadığı yönünde iddia da bulunduğunu ancak müvekkiline aracı fatura eden şirketin, davalı … A.Ş. olduğunu, satış yapanın, fatura kesenin davalı olduğunu, -İhtarnamenin müvekkili ile … isimli şirket arasında gönderildiğini, seçimlik hak iddiasını kullanan dava dışı olan … isimli şirket olduğunu, davalı tarafa karşı kullanılan bir seçimlik hakkın söz konusu olmadığını, -Davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de yüksek olduğunu, kararın ortadan kaldırılarak talebin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, TBK’nun 227. Maddesine dayalı olarak açılan, satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olması nedeniyle, alıcının aldığı aracın sözleşmeden dönme ve araç bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalı şirket ile dava dışı … şirketi arasındaki bağa ilişkin dosya içerisinde bilgi olmamakla birlikte, dava dışı … şirketine paranın havale edildiğine ilişkin dekont bulunduğu, faturanın davalı tarafından kesildiği, bu durumda, davacının dava dışı şirkete gönderilen ihtarla bağlı olmadığına ilişkin iddiasının geçerli olmadığı, davalı ve dava dışı şirketin müteselsilen sorumlu olduğu, bu durumda davacının dava dışı şirkete gönderilen ihtar ile bağlı olduğu ve davalıya karşı yeni bir seçimlik hak ileri süremeyeceği, vekalet ücretinin dava konusu değere göre belirlendiği, hesapta hata bulunmadığı, buna göre ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İistanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/12/2017 tarih ve 2016/704 E., 2017/1311 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021