Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/623 E. 2021/1418 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/623
KARAR NO: 2021/1418
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/10/2017
NUMARASI: 2014/1017 E. – 2017/1239 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılan anlaşma çerçevesinde kireç, çimento, kaldırım taşı ve inşaat kumunun davalı taraftan alınması konusunda mutabakata varıldığını, davacının keşidecinin kendisi olduğu, 30/01/2014 keşide tarihli, 55.000 TL meblağlı, … Bayrampaşa şubesine ait bir adet çeki, satın alınan ama henüz teslim alınmayan malzemelerin bedeli olarak davalı şirkete verdiğini, davalı şirket işbu çeki aldığı halde tahsilat makbuzu kesip davacı şirkete vermediği gibi söz konusu mallarında davacıya henüz teslim edilmediğini, bu nedenlerle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, avans olarak verilen çekin iptaline ve iadesine, çek üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, kötü niyetli davalının %40 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak takip konusu yapılan … Bayrampaşa Şubesine ait 30/01/2014 keşide tarihli, 55.000 TL bedelli çekten ötürü karşı tarafa hiçbir borçları bulunmadığını, her iki davalının birlikte hareket ettiklerini, resmi olarak olmasada gayri resmi ortak olduklarını, ön avans olarak kendilerine verilen icra takip ve dava konusu çeki tahsil etmek amacıyla 3.kişi imajı verilerek danışıklı/muvazalı olarak davalı takip alacaklısı tarafından icra takibine konulduğunu, bu nedenlerle davacı şirketin davalı takip alacaklısına karşı herhangi bir borcunun olmadığının tespiti ile takip konusu çekin taraflarına iadesi ve istirdadı için davanın kabulüne, %40’da az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu çekin … tarafından ciro yolu ile devir alındığını, davalının hafriyat işi ile uğraşmakta olup çeki iyi niyetli olarak alacağına karşılık teslim aldığını, davada husumet itirazlarının bulunduğunu, hiçbir şekilde davacı ile bir ticari ilişkisi olmadığını, diğer davalı ile arasındaki alışverişte taraf olmadığını, tamamen iyi niyetli 3.kişi olduğunu, işbu davada taraflar arasındaki defilerin 3.kişiye karşı dermayan edilemeyeceğini, ciro sebebi ile çeki teslim alan yetkili hamilin iyi niyetli olduğunu, keşideci tarafından borcun ödeneceğinin kendisine garanti edildiğini, müvekkilinin davalı …’nın sahibi ve ortağı olduğu iddiasının ticaret sicil yazı cevabı ile çöktüğünü, bu nedenlerle davanın reddine, çek üzerindeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, %20 ‘den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Her ne kadar davacı asıl davada davalı … ile taraflar arasında yapılan anlaşma çerçevesinde kireç, çimento, kaldırım taşı ve inşaat kumunun davalı taraftan alınması konusunda mutabakata varıldığını, davacının keşideci olduğu, 30/01/2014 keşide tarihli, 55.000 TL meblağlı, … Bayrampaşa şubesine ait bir adet çeki, satın alınan ama henüz teslim alınmayan malzemelerin bedeli olarak davalı şirkete verdiğini, davalı şirket işbu çeki aldığı halde tahsilat makbuzu kesip davacı şirkete vermediği gibi söz konusu mallarında davacıya henüz teslim edilmediği, bu nedenlerle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, avans olarak verilen çekin iptaline ve iadesine karar verilmesini talep etmiş ise de yapılan defter incelemesinde davacının bahse konu ticari ilişkiye ilişkin herhangi bir kaydının bulunmadığı, avans olarak verildiğinin ispatının davacıya düştüğü, sunulan delillere göre bunun ispatlanamadığı, davalı şirket yetkilisinin açılan davayı kabul ettiğine dair açık beyanının dosyaya sunulmadığı, tam aksine çeki almadığını iddia ettiği davacı ile olan ticari ilişkiyi de kabul etmediği, bir an için davalının bu beyanları karşısında davacının borçlu olmadığı düşünülebilirse de tarafları iddia ve kabullerinin birbiriyle uyuşmadığı, şu hale göre bahse konu avans çeki olduğuna ilişkin ispat yükü altındaki davacının bu iddiasını ispatlayamadığı, çekin borç ödemesi olarak değerlendirilmesinin gerektiği, yine birleşen dosya yönünden davacının birleşen dosya davalısının çeki kötü niyetle iktisap ettiğini ya da iktisapta ağır kusuru bulunduğunu ispat edemediği, davacının asıl dava davalısının imza sahteliğine ilişkin savunmasının 3. Kişi durumundaki birleşen dosya davalısına karşı ileri süremeyeceği, çekin ciro silsilesinin düzgün ve şeklen geçerli olduğu, imza inkarının asıl dava davalısı tarafından ancak diğer davalıya karşı ileri sürülebileceği anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davalarının reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Yerel mahkemece, asıl ile birleşen davada öncelikli olarak tespit edip açıklığa kavuşturulması gereken konunun, dava konusu çeki ön avans olarak alan davalı …nın, müvekkiline anlaşma konusu malları teslim edip etmediği, ciro zincirinin kopup kopmadığı, çeki elinde bulunduran …ın yetkili hamil olup olmadığı, dava konusu çekte bulunan davalı …nın kaşesi altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı, dava konusu çekte bulunan …nın kaşesi altındaki imzanın şirket yetkililerine ait olmaması durumunda ciro zincirinin kopup kopmadığı, keşideci ile davalı hamil arasında davalı …dan başka ciranta olmadığına göre davalı hamilin kendisinden önceki cirantanın imzasından sorumlu olup olmadığı ve imzanın kendisinden önceki cirantaya ait olmadığının tespiti halinde çeki elinde bulunduran davacı hamilin ağır kusurlu sayılarak yetkili hamil olmaktan çıkıp çıkmadığı, ciro zinciri kopan çekin idesi gerekip gerekmediği hususlarının açıklığa kavuşturulması gerekirken, eksik inceleme ile yanlış ve yanılgılı değerlendirme sonucunda oluşturulan yetersiz ve çelişkili gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiğini, 2- Yerel Mahkemenin kararı, hem kendi içinde hem de dosya münderecatı ile çelişki arzettiğini zira Mahkeme her ne kadar dava konusu çekin müvekkili şirketin önce rızası hilafına elden çıktığını iddia edip, daha sonra kendi elinden rızası ile çıktığını ikrar ettiğini ve davalıların ağır kusurlu ya da kötü niyetle dava konusu çeki iktisap ettiğini ispat edemediğini belirtmiş ise de, Mahkemenin işbu gerekçelerinin dosya münderecatındaki belge, bilgi, Yargıtay içtihatları ile dilekçelerindeki savunmalarıyla örtüşmediğini, 3- Yerel Mahkemenin kararının aksine, dava konusu çekin müvekkili şirket tarafından davalı lehtar … Ltd. Ştine imzalanarak verildiğini, davanın başından beri ifade edildiğini, İşbu hususun dava dosyasında mübrez dava dilekçesi ve aşamalardaki dilekçelerle sabit olduğunu, 4-.Yine Yerel Mahkemenin kararının aksine, ciro silsilesinin kopuk, davalıların kötü niyetli olduğu ve dava konusu çekin davalı … tarafından kötü niyetle iktisap edildiği ve davalı …ın dava konusu çekin iktisabında ağır kusurlu olduğunun ispat edildiğini, yerel Mahkemenin huzurunda dinlenen davalı lehtar şirket (… LTD. ŞTİ.) yetkilisi …’ün, dava konusu çekte bulunan kaşe ve imzasını inkar etmesinin yanı sıra, daha evvel davalı lehtar şirket tarafından İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/374E. sayılı dosyasına sunulan itiraz dilekçesinden dava konusu çekte ciro silsilesinin kopuk olduğunun anlaşıldığını, yine yerel mahkemenin huzurunda dinlenen davalı lehtar şirket yetkilisi …”ün, lehtar şirket kaşesi altındaki imzanın sahte olduğunu ve lehtara ait olmadığına ilişkin ikrarının, ciro silsilesinin kopuk olduğunu ve dava konusu çeki işleme koyan davalı …’ın yetkili hamil olmadığını ortaya koyduğunu, yine dava dosyasında mübrez davalı …’ın cevap dilekçesinde, dava konusu çeki davalı lehtar … firmasından “iyi niyetli olarak alacağına karşılık olarak aldığını” iddia etmiş olmasına rağmen, Mahkemenin huzurunda dinlenen davalı lehtar şirket … firmasının yetkilisi …’ün, dava konusu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını ve söz konusu çeki de davalı …a vermediğini beyan ettiğini, iş bu durumun, ciro silsilesinin kopuk olduğunu ve çeki işleme koyan davalı …ın yetkili hamil olmadığını ve kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu, yine dava konusu çeki yaptığı işe karşılık olarak lehtar şirketten (…) aldığını iddia eden davalı …ın, lehtar şirket kaşesi altındaki imzanın lehtar şirkete ait olmaması nedeniyle ağır kusurlu olduğun, zira kambiyo senetlerinde cirosu bulunan herkesin (lehtar, ciranta vs.), kendisinden önceki cirodaki imzanın sahibine ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu gibi, yasal olarak bunu denetlemek zorunda olduğunu, bu görevini yerine getirmeyen cirantanın, iyi niyet iddiasından bulunamayacağı gibi, ağır kusurlu sayılacağını, ağır kusurlu sayılan birisinin (ki, olayımızda davalı …tır), yetkili hamil iddiasında bulunmasının mümkün olmadığı gibi, yasal olarak da yetkili hamil olamayacağını, 5- Yerel Mahkemenin gerekçesinde belirttiği ” Kambiyo senetlerinden doğan alacağa karşı borçlunun ancak senedin hükümsüzlüğüne taalluk eden veya senetten anlaşılan defileri alacaklıya karşı ileri sürebileceği..” hususun, somut olayda mevcut olduğunu, zira dava konusu senedi hükümsüz kılacak hususların başında yukarıda izah etmeye çalıştıkları üzere “ciro silsilesinin kopuk olması”nın geldiğini, zira somut olayda çekin arkasında bulunan ve davalı lehtar …ya atfedilen kaşe ve imzanın lehtar şirkete ait olmamasının, ciro silsilesinin koptuğunu gösterdiğini, 6- Mahkemenin “…yapılan defter incelemesinde davacının bahse konu ticari ilişkiye ilişkin herhangi bir kaydının bulunmadığı, avans olarak verildiğinin ispatının davacıya düştüğü, sunulan delillere göre bunun ispatlanamadığı….” gerekçesinin hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, zira söz konusu çekin ticari defter kayıtlarında yer almıyor olması, işbu çekin davalıya verilmediği anlamına gelmeceğini, nitekim davalı Lehtar şirket, her ne kadar dava konusu çeki almadığını belirtmiş ise de, dava konusu çekte lehtardan sonra cirosu bulunan diğer davalı …ın cirosunun arasında başka bir cironun olmaması ve davalı …ın “..müvekkil hafriyat işi ile uğraşmakta ve iş bu çeki iyi niyetli olarak alacağına karşılık teslim almıştır” ifadesi karşısında, davalı lehtar şirketin dava konusu çeki almadığına ilişkin beyanının hiçbir hukuki değerinin bulunmadığını,zira dava konusu davalı lehtar şirketiin, müvekkil şirketten almamışsa, o zaman dava konusu çeki, diğer davalı …a kimin verdiğini, 7-Dolayısıyla çekteki imzanın davalı lehtar şirkete ait olmaması ihtimalinde, dava konusu çek bakımından diğer davalı … …ın yetkili hamil olmayacağından davanın kabulü ile çekin kendilerine iadesine karar verilmesi gerektiğini, bir an için dava konusu çekteki imzanın lehtar şirkete ait olduğu varsayılsa bile, davalı lehtar şirketin, ön avans olarak aldığı çeke karşılık olarak, müvekkili şirkete malları teslim etmediği için huzurdaki davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, dolayısıyla nereden bakılırsa bakılsın, her iki durumda da dava konusu çekten ötürü müvekkilinin kimseye borcu olmadığı gibi, söz konusu çekin müvekkiline iade edilmesi gerektiğini, 8- Her ne kadar davalılar arasında bir sorun varmış gibi görünse de, aslında davalıların danışıklı hareket ettiğini, zira dava konusu çekin lehtar davalıya verildiği halde lehtar davalının, taahhüt ettiği malları müvekkil şirkete vermemek için dava konusu çekin, iyiniyetli 3. kişi intibasını vermek amacıyla diğer davalı … adına işleme konulduğunu, Ancak “ilahi adalet” denebilecek şekilde davalılardan biri (lehtar), aralarında herhangi bir ticari ilişki olmadığını söylerken, diğer davalı … dava konusu çeki yaptığı işe karşılık olarak aldığını söyleyerek tenakuza (çelişkiye) düştüğünü, kaldı ki, dava konusu çekte ciro silsilesinin koptuğunu, zira dava konusu çek incelendiğinde görüleceği üzere, ilk cironun lehtar tarafından yapılmadığından ciro zinciri kopuk olmakla takip alacaklısının yetkili hamil olmadığını belirterek bu nedenlerle (Fazlaya ilişkin hak ve alacağı saklı) her şeyden önce duruşma ve tehiri icra talebinin kabulüne, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesine, hukuka aykırı Yerel Mahkeme kararının bozularak kaldırılmasına ve duruşma yapılarak davanın kabulüne, davalıların %40 tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Asıl ve birleşen dava menfi tespit ve istirdata ilişkindir. Davacı tarafça asıl dosyada davalı şirkete karşı menfi tespit davası açmış daha sonra birleşen İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin2014/95 e.sayılı dosyasında davalı … aleyhine menfi tespit ve istirdat davası açmış ve her iki dosya birleştirilmiştir. Davacı, keşidecisi olduğu, 30/01/2014 keşide tarihli, 55.000 TL meblağlı, … Bayrampaşa şubesine ait bir adet çeki, satın alınan ama henüz teslim alınmayan malzemelerin bedeli olarak davalı şirkete verdiğini, malların kendisine teslim edilmediğini, bu nedenlerle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, avans olarak verilen çekin iptaline ve iadesine, çek üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, kötü niyetli davalının %40 tazminata mahkum edilmesine, birleşen davada, davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine aynı çekten dolayı icra takibi başlatıldığını, ancak takip konusu yapılan aynı çekten ötürü karşı tarafa hiçbir borcunun bulunmadığını, her iki davalının birlikte hareket ettiklerini, resmi olarak olmasada gayri resmi ortak olduklarını, bu nedenlerle davacı şirketin davalı takip alacaklısına karşı herhangi bir borcunun olmadığının tespiti ile takip konusu çekin taraflarına iadesi ve istirdadı için davanın kabulüne, %40’da az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiş, asıl davada, davalı şirket usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermemiş, birleşen dosya davalısı, çeki iyi niyetli olarak davalı şirketten ciro ile devraldığını, hafriyat işiyle uğraştığını, davacı iddialarını kabul etmediğini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Uyuşmazlık, davalı şirketin bu çeki mal karşılığı verip vermediği, birleşen dosya davalısının çeki devralmasında bir usulsüzlük bulunup bulunmadığı, kötüniyetli hamil olup olmadığı ve bu nedenle davacının her iki davalıya çekten dolayı borçlu olup olmadığına ilişkindir. Mahkemece, davacı ticari defterlerinde inceleme yaptırılmış, bilirkişi tarafından sunulan raporda dava konusu çekin ve arada var olduğu söylenen ticari ilişkinin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı belirtilmiştir. Davalılar, ticari defterleri inceleme için sunmamışlardır. Her ne kadar davacı, asıl davada davalı … ile taraflar arasında yapılan anlaşma çerçevesinde kireç, çimento, kaldırım taşı ve inşaat kumunun davalı taraftan alınması konusunda mutabakata varıldığını, davacının keşideci olduğu, 30/01/2014 keşide tarihli, 55.000 TL meblağlı, … Bayrampaşa şubesine ait bir adet çeki, satın alınan ama henüz teslim alınmayan malzemelerin bedeli olarak davalı şirkete verdiğini, davalı şirket işbu çeki aldığı halde tahsilat makbuzu kesip davacı şirkete vermediği gibi, söz konusu mallarında davacıya henüz teslim edilmediği, bu nedenlerle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, avans olarak verilen çekin iptaline ve iadesine karar verilmesini talep etmiş ise de yapılan defter incelemesinde davacının bahse konu ticari ilişkiye ilişkin herhangi bir kaydının bulunmadığı tespit edilmiş olduğundan, çekin, avans olarak davalı şirkete verildiğinin ispat yükü davacıya ait olacaktır. Davacı taraf, söz konusu çekin avans olarak verildiğini yazılı olarak ispat edebilmiş değildir. 6102 Sayılı TTK’nın 790. maddesinde “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı taktirde yetkili hamil sayılır.” denilmiştir. Bu madde hükmüne göre dava konusu çekteki görünürdeki şekli ciro silsilesine göre birleşen dosya davalısı, yetkili hamil konumunda gözükmektedir. Yine, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, rıza hilafına elden çıktığı ileri sürülen çekin istirdatına yahut menfi tespite karar verilebilmesi için davacının, dava konusu yaptığı çekin yetkili hamili olduğunu kanıtlaması yanında, çeki elinde bulunduran yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap ettiğini ya da iktisapta ağır kusuru bulunduğunu ispat etmesi gereklidir. Bu durum karşısında davada ispat yükü çekin istirdatına karar verilmesini talep eden davacıya ait olup aksinin kabulü kıymetli evrakın mücerretlik ilkesini ortadan kaldıracaktır. Somut olayda davacı taraf, çekin iradesi ile elinden çıktığını ikrar etmiş, davalıların ağır kusuru yada kötü niyetle çeki iktisap ettiklerine yada danışıklı olarak birlikte davrandıklarına dair dosyaya herhangi bir delil sunmamıştır. Birleşen dosya yönünden yukarıda da açıklandığı üzere, davacının birleşen dosya davalısının çeki kötü niyetle iktisap ettiğini ya da iktisapta ağır kusuru bulunduğunu ispat edemediği, davacının asıl dava davalısının imza sahteliğine ilişkin savunmasının ise 3. kişi durumundaki birleşen dosya davalısına karşı ileri süremeyeceği, çekin ciro silsilesinin düzgün ve şeklen geçerli olduğu, imza inkarının asıl dava davalısı tarafından ancak birleşen dosya davalısına karşı ileri sürülebileceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/10/2017 tarih ve 2014/1017 E., 2017/1239 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 71,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,50 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021