Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/620 E. 2021/1634 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/620
KARAR NO: 2021/1634
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2017
NUMARASI: 2016/192 E. 2017/812 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkileri arasındaki ticari faaliyette ürün satımı için anlaşıldığını, ürünlerin teslim edilerek fatura kesildiğini, davalı satış bedelini ödemediğinden icra takibi başlatıldığını, takiplere itiraz edildiğini, itirazların kötü niyetli olduğunu belirterek davalı şirketin müvekkilerine borçlu olduğunun tespitini, itirazın iptalini, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, Bakırköy…İcra Dairesi’nin … sayılı ve …sayılı dosyasında, alacaklı … Ltd. Şti. tarafından borçlu … A.Ş’ne yönelik toplam 127.126,33 TL alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67. maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı,Somut olayda davacının, icra takibine konu faturalardaki emtiaların davalıya teslim edildiğini ileri sürdüğü, davalı cevap vermediğinden, HMK 128. maddesi uyarınca akdi ilişkiyi, borcu ve faturaların kendisine teslimi hususunu inkâr etmiş sayıldığından, akdi ilişkinin varlığını ve faturanın davalıya teslim edildiğini ispat yükünün davacı tarafta olup, dosya içeriğinde davacı tarafından davalıya faturaların teslim edildiğine ilişkin bir delil bulunmadığını, Somut olayda davacı tarafın ticari defterlerine dayandığını, HMK md. 222. hükmüne göre, ticari defterlerin, belirtilen şartların varlığı halinde, ticari uyuşmazlıklarda, ispat aracı (delil) olarak kullanılabileceğini, bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurmasının, HMK’nın 222/5. maddesi uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlı olduğu, davacının, ticari defterlerini verilen kesin süreye rağmen sunmaması nedeniyle inceleme talebinin reddi üzerine davacının, davalı ticari defterlerine münhasır delil olarak dayandığı, mahkemece davalı tarafa HMK 222/5 maddesi uyarınca yapılan ihtarlı davete rağmen davalı taraf ticari kayıtlarını sunmadığından ibrazı talep eden davacı tarafın iddiasını ispat etmiş sayıldığı, Bu açıklamalar ışığında iddiasını ispat eden davacı tarafın davasının kısmen kabulüne, söz konusu icra takiplerine yapılan itirazların asıl alacak yönünden iptaline ve İİK nun 67/2 maddesi gereğince alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, takibe dayanak faturadaki alacak hakkında taraflar arasında yazılı sözleşme, alacağın miktarı konusunda yazılı bir belge olmadığı, icra takibinden önce davalıya herhangi bir ihbar veya ihtarda da bulunulmadığı ve davalı temerrüde düşürülmediğinden, takip tarihinde temerrüde düşmüş sayılacağından takipten önceki dönem için birikmiş/işlemiş faiz talep edilemeyeceğinden, işlemiş faiz talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin, dava dayanağı olan her iki icra dosyasında takiplerin sevk irsaliyesi ve fatura alacağına dayalı olarak açıldığını, sevk irsaliyelerinde seri ve sıra numaralarının yazıldığını, bu numaralarla, ilgili faturaların irsaliye numarası ve irsaliye tarihinin eşleştiğini, bu durumun malların davalı tarafça teslim alındığının açık kanıtı olduğundan, temerrüt hususu için ayrı ihtarnameye gerek kalmayacağını, sevk irsaliyelerini imzalayan ve imzaya itirazı olmayan davalının ödeme yapması gerektiği hususunda gereken bilgiye sahip olduğunu, bu nedenle takip öncesi faize yönelik itirazında iptal edilmesi gerektiğini, bu husus ve re’sen nazara alınacak olan hususlar doğrultusunda kararın her iki icra dosyası bakımından işlemiş faize yönelik talebin reddine ilişkin kısmının kaldırılmasını ve davanın işlemiş faiz yönünden kabulünü, işlemiş faizin reddi nediyle davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılmasını, yargılama giderlerinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi davalı şirketle aralarında, konveyör zincir kilidi, dövme palet ve sıkıştırma kaması ile çivisi satışı konusunda yapılan anlaşma uyarınca, sekiz adet fatura düzenlenip satılan mallar ile birlikte davalı tarafa teslim edilmesine rağmen satış bedeli ödenmediğinden, tahsili için başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … Esas sayılı dosyalarına davalı tarafça yapılan itiraz haksız olduğundan, itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkar tazminatı tahsiline ilişkindir. Mahkemece, davalı tarafa HMK 222/5 maddesi uyarınca yapılan ihtarlı davete rağmen davalı taraf ticari kayıtlarını sunmadığından ibrazı talep eden davacı tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağından, itirazların asıl alacak yönünden iptaline ve İİK nun 67/2 maddesi gereğince alacağın likit olması sebebiyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.Davacı vekili, takip konusu alacakların faturaya dayandığı, sevk irsaliyelerinde fatura numaralarının belirtildiği, sevk irsaliyesi numaraları ile faturalardaki numaraların eşleştiği ve sevk irsaliyesindeki imzaya davalı tarafça itiraz edilmediği, irsaliye ile teslimin sabit olduğu, teslim anında faturadan haberdar olan davalının ödeme yapması gerektiğini bildiğinden ayrıca ihtar olmaksızın temerrüt gerçekleşeceğinden, her iki icra dosyasında işlemiş faiz yönünden itirazın iptali gerektiğini, buna bağlı olarak davalı vekili lehine hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılmasını talep etmiştir.Takibe konu alacak satış aktinden doğmuş olup, TBK 207/2. maddesi uyarınca satış akitlerinde sözleşme ile aksi kararlaştırılmadığı veya aksine bir adet bulunmadığı sürece satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdür. Alıcıya malın teslimi anında, satıcı yönünden satış bedelini isteme hakkı doğacağından borç muaccel hale gelir. Borcun muaccel olması, sadece alacağın istenebilir hale geldiğini gösterir, faiz istenebilmesi için muaccel alacak yönünden borçlunun temerrüte düşürülmesi zorunludur. TBK 117. maddesindeki “muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile temerrüte düşer, borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesi ile …borçlu temerrüte düşmüş olur” düzenleme gereği, istenebilir hale gelmiş bir borçtan dolayı karşı tarafın temerrütünün gerçekleşmesi için, taraflar arasındaki sözleşmede borcun ödeneceği günün açıkça belirlenmesi yada sözleşmede belirtilen bir hakka dayanarak taraflardan birinin bildirimde bulunması gerekir. Görülmekte olan davada, davacı taraf davalı ile arasında ödemenin tayin edildiği bir sözleşmenin varlığını yada sözleşme ile kendisine tanınan bir hak sebebiyle davalı tarafa bildirimde bulunduğunu iddia ve ispat etmediğinden, karşı tarafın temerrüte düşürülebilmesi ve takip tarihine kadar temerrüt faizi talep edilebilmesi için TBK 117. maddesi uyarınca takipten önce davalı borçluya ihtar tebliğinin kanıtlaması zorunludur. Davacı taraf takipten önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin belge sunmadığından, takip tarihi ile temerrüt oluşacağından işlemiş faiz istenemeyeceğine ilişkin mahkeme tespitinde isabetsizlik olmadığından, davacı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Reddedilen kısım yönünden davalı vekili lehine hükmedilen kanuni vekalet ücreti HMK 323/1-ğ maddesi uyarınca yargılama gideri olup, HMK 326. maddesi uyarınca, yargılama giderlerinin aleyhine karar verilen taraftan tahsili gerektiği ve dava kısmen kabul kısmen reddedildiğinde yargılama giderlerine haklılık oranına göre mahkemece re’sen hükmedileceğinden, işlemiş faiz talebinin reddi gerekip, mahkemece de bu yönde karar verildiğinden, reddedilen kısım için vekalet ücreti verilmesinde, red ve kabul oranını göre davacı giderlerinin paylaştırılmasında usule aykırılık olmadığından, vekalet ücreti ve yargılama giderine ilişkin istinaf sebebininde reddine karar vermek gerekmiştir.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/10/2017 tarih ve 2016/192 E. 2017/812 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021