Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/616 E. 2021/1364 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/616
KARAR NO: 2021/1364
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/06/2017
NUMARASI: 2016/491 E. – 2017/740 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket tarafından satışı yapılan … projesinden müvekkilinin … Blok … (yeni no :…) nolu bağımsız bölümü projeden satın aldığını, yapılan sözleşme gereğince taşınmazın Şubat 2014 de tesliminin kararlaştırıldığını ancak Mart 2014 de teslim edildiğini, davalının 4 aya kadar taşınmazın tesliminin geciktirilebileceğini belirterek gecikme bedelini ödemekten imtina ettiğini, sözleşmenin, gecikmenin bedelsiz yapılacağı konusunda düzenleme içermediğini, taşınmazın kat mülkiyeti tapusunun Aralık 2015 de verildiğini ve yasal teslime (tapu devrine) kadar müvekkilinin taşınmazı kiraya veremediğini, bu tarihe kadar aidatlardan davalı şirketin sorumlu tutulmasını talep ettiklerini, geç teslimden kaynaklı müvekkilinin uğradığı kira kaybının proje ve bölge rayiç bedeli üzerinden hesaplanarak müvekkiline ödenmesi gerektiğini, kullanılan kredi nedeniyle … A.Ş.nin, taşınmazın teslimi geciktiğinden bu taşınmaza ipotek koyamadığını ve müvekkilinin tüm hesaplarına bloke konulduğunu, kredi notunun da olumsuz etkilendiğini, müvekkilinin bu projeden kaynaklı olarak aşırı mali yük altına girdiğini, kaygı duyduğunu, taşınmazı tapu tesliminden bir ay sonra piyasanın altında satmak zorunda kaldığını belirterek şimdilik 5.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevli mahkemenin Beykoz Asliye Hukuk mahkemeleri olduğunu ve davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı ile müvekkili şirket arasında İstanbul, Başakşehir, … Mah., … ada, … parselde kayıtlı … projesinin … Bloğunun … katında bulunan … (kat milkiyeti sonrası …) nolu bağımsız bölümün satışı konusunda 30/12/2013 tarihli Gayrimenkul Satış Vadi Sözleşmesi imzalandığını, davacının taşınmazı belirlenen tarihten önce, 30/12/2013 tarihinde tutanakla teslim aldığını ve müvekkilini ibra ettiğini, geç teslim iddiasının gerçeği yansıtmadığını, tapu devir işlemleri için öncelikle davacı tarafın sözleşme uyarınca tapu harcı…vb yükümlüklüklerini yerine getirmesinin beklendiğini ve mütakiben 03/12/2015 tarihinde gerçekleştirildiğini, aksi düşünülse dahi bu durumun taşınmazın kiraya verilmesine engel teşkil etmediğini, aidatların müvekkili tarafından taahhuk ettirilmediğini, bu hususta muhatabın site yönetimi olduğunu, davacının müvekkili şirketten kaynaklanan herhangi bir manevi zararının bulunmadığını, davacı iddialarının haksız ve gerçekdışı olduğunu belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Dosya kapsamına göre her ne kadar davacı davalıdan satın aldığı ofisin kendisine zamanında teslim edilmediğini, sözleşmede teslim tarihi Şubat 2014 olarak belirlendiği halde fiziksel olarak Mart 2014 tarihinde teslim edildiğini ve tapunun Aralık 2014 tarihinde verildiğini, bu yüzden maddi ve manevi olarak zarara uğradığını iddia etmiş ise de; taraflar arasında düzenlenen gayrimenkul satış sözleşmesinde teslimin iskan şartına bağlanmadığı, bilakis sözleşmede bağımsız bölümü fiilen teslim alan veya sözleşme gereği teslim almış sayılan alıcının Kat Mülkiyeti Kanunu, yönetim planı ve işletme projesi çerçevesinde tahakkuk eden giderlere katılacağı hususunun düzenlendiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 30/12/2013 tarihli olduğu, sözleşmede bağımsız bölümün teslim tarihinin Şubat 2014 olarak belirlendiği, yine sözleşmede satıcı tarafından alıcının yazılı yada sözlü muvafakatına gerek olmadan teslim tarihini 4 ay uzatabileceği düzenlemesi olduğu anlaşılmaktadır. Davacının kendi beyanına göre bağımsız bölümün kendisine Mart 2014 tarihinde fiziken teslim edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmeye göre belirlenen süre içerisinde fiili teslimin yapıldığı, teslim şartının tapu devrine bağlanmadığı, tapu devrinin gecikmesinde davalı tarafın kusurlu olduğu yönünde dosyaya bir delil sunulmadığı gibi davacı tarafça tapu harcı açıklamasıyla 30/11/2015 tarihinde tapu masraflarının … İkitelli Şubesinden havale edildiği ve 03/12/2015 tarihinde davacı adına tapu devrinin yapıldığı anlaşılmakla davanın reddine ” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Bilirkişi raporunda dava konusu gayrimenkulün yaklaşık 11 ay sonra geç teslim edildiğini tespit etmesine rağmen, gecikme yok şeklinde bir tespitte bulunulduğunu, davalı vekilinin dava konusu gayrimenkulün tesliminin 30.12.2013 yapıldığını gösteren teslim tutanağını ibraz ettiğini, bilirkişinin söz konusu tarihin sehven yazıldığını 30.12.2014 olması gerektiğini tespit ettiğini, yine bilirkişi taraflar arasındaki sözleşme uyarınca teslimin Şubat 2014’te yapılmasını gerektiğinin belirtildiğini, ama her nedense bilirkişinin 11 aylık bir geç teslimi tespit etmesine rağmen, geç teslim yoktur diye tespitte bulunduğunu, bilirkişi raporunun çelişkili ve hatalı hale geldiğini, karışıklığın, davalı tarafından müvekkili firmaya boş teslim tutanağı imzalatılması ve ibraz edilen teslim tutanağının davalı tarafından kendi kafasına göre elle doldurulmasından kaynaklandığını, elle doldurulan teslim tutanağındaki tarihin müvekkili firmanın gayrimenkule ilişkin ödeme yaptığı tarihten önceki bir tarih olduğunu, ödeme yapılmadan teslim yapılamayacağının aşikar olduğunu, aksi durumun hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiğini, kredi sözleşmesi ve ödeme dekontunun tarihinin, davalı tarafından elle doldurulup sayın mahkemeye ibraz edilen tarihten çok sonra olduğunu, mezkur teslim tutanağının örneğinin müvekkil firmaya verilmediğini, -Mahkeme kararında dayanak yapılan bilirkişi raporunda dava konusu gayrimenkulün işyeri olması, tapusunun 2 sene sonra teslim edilmesi, müvekkil firmanın tapu ve bu nedenle işyeri ruhsatı alamaması ve işbu nedenle zarara uğrayıp, uğramadığı ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, tapunun 2 sene sonra Aralık 2015’de müvekkiline teslim edildiğini, tapunun geç verilmesi, müvekkil firmanın işyeri ruhsatı alamaması ve buna ilişkin zararın bilirkişice değerlendirilmediğini, kira bedeli ve tazminat tespitinin de yapılmadığını, rapora itiraz edildiğini ancak taleplerinin kabul görmediğini kararın kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, geç teslimden kaynaklanan kira bedelinin tazmini talebine ilişkindir. Mahkemece alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin tarihinin 30.12.2013 tarihi olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın teslim tarihi hususunda bulunduğu, davacının dava dilekçesi ile Mart 2014 tarihinde taşınmazın tesliminin gerçekleştiğine yönelik kabulünün bulunduğu, teslim tutanağındaki tarihin 30.12.2013 olduğu ancak bu tarihin çekişme konusu olduğu, sözleşme incelendiğinde, sözleşmesinin 7/a,b maddesinde teslim tarihinin 2014 Şubat olarak belirlendiği ve 4 ay uzama hususunda tarafların sözleşmeyi imza altına aldıkları, bu durumda davacının en son Temmuz 2014’e kadar taşınmazı teslim etmemesi halinde bu tarihten sonraki kira bedellerinden sorumlu olacağının kabul edilmesi gerektiği, davacının dava dilekçesindeki açık teslim tarihine ilişkin beyanına üstünlük tanınarak Mahkemece teslim tarihini Mart 2014 tarihini dikkate alarak karar vermesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının teslim belgesindeki çelişkiye yönelik istinaf isteminin de bu nedenle yerinde olmadığı, teslim belgesindeki tarih hususunun, davacının Mart 2014 tarihi olarak açık kabulü nedeniyle dikkate alınamayacağı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 6. maddesinde, “bağımsız bölümün satışı ile ilgili her türlü sözleşme giderleri, damga, resim ve harçları alıcı tarafından ödenecektir. Tapu işlemlerine ait vergi ve harçlar kanuna ait olduğu taraflarca ödenir.” hükmü gereğince, tapu harcının davacı ve davalıya ait olduğu, davacının satış istediği ve davalı tarafından satışın yapılmadığına ilişkin bir iddianın da davacı tarafça ileri sürülmediği, tapunun geç tesliminin nedenlerine ilişkin davacı tarafça bir iddianın bulunmadığı ve ispat delillerinin de olmadığı, bu nedenle davacının aidat ve geç tapu verilmemesine yönelik ruhsattan kaynaklı tazminat istemlerinde ve istinaf talebinde haklı olmadığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince tüm delillerin toplandığı, değerlendirilip tartışıldığı, kabul ve reddediliş sebeplerinin gerekçeleriyle açıklandığı, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/06/2017 tarih ve 2016/491 E., 2017/740 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021