Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/608 E. 2021/1298 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/608 Esas
KARAR NO: 2021/1298
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 05/12/2017
NUMARASI : 2016/201 E. – 2017/254 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin uzun yıllardır giyim sektöründe hizmet vermekte olduğunu, ”…” ve ”…” markaları ile bir marka kimliği oluşturduğunu, müvekkili şirketin uzun yıllardır ”…” ibaresini ticaret unvanı olarak kullandığı gibi ayrıca … ve … ibarelerini Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescil ettirerek markasal koruma altma aldırmış olduğunu, ”…” markasının, müvekkili şirketin ticaret unvanın da esas unsuru olduğunu, müvekkili şirketin bu markalar üzerinde eskiye dayalı gerçek hak sahipliği olduğunu, davalı tarafından bir şahıs firması unvanı içerisinde hem … hem de …ibarelerinin kullanılmasının kötüniyetli yaklaşımı gösterdiğini, davalı şahıs firmasının daha önce … olan ticaret unvanını … olarak değiştirdiğini, müvekkili şirkete ait markaların tanınmış marka olduğunu, … markasının tanınmış marka korumasına sahip olduğunu, bu korumanın Türk Patent Enstitüsü’nün 24.11.2010 tarih ve 2010-0-399481 nolu evrakı ile verildiğini, … markasının da tanınmış marka başvuru sürecinde olan güçlü bir marka olduğunu, davacı şirketin “…” ve “…” ibarelerini uzun yıllardır başta tekstil sektörü olmak üzere bilfiil, aralıksız bir şekilde kullandığını, davalının davacı şirketin prestijinden ve tanınmış lığından yararlanma amacı güttüğünü,Davalının iltibas teşkil edecek şekilde … ibaresini şirket unvanı olarak kullandığını, davalının davacının tescilli … ve … ibareli tescilli markalan ile ticaret unvanın faaliyet gösterdiği hizmet sınıflarında üretim, tanıtım ve satış yaptığını, davalı ile müvekkili şirketin aynı meslek sınıfında kayıtlı olduğunu, davalının ticaret unvanında ki vurgu kelimesinin “…” VE “…” olduğunun görüldüğünü, şahıs firması davalının unvanında hem … hem de … ibarelerini kullanmakta hiçbir beis görmediğini, davalı tarafın tescilli ticaret unvanının davacı şirkete ait tescilli ve tanınmış markalar ile iltibas oluşturduğu ve haksız rekabet teşkil ettiğinin aşikar olduğunu beyan ederek, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü İle, davalı sirkelin “…” ve “…” ibarelerini kullanımının durdurulması, bu ibarenin ver aldığı tabelaların indirilmesi ve İbarenin ver aldığı tüm katalog» broşür vs. evrakların toplatılmasını, müvekkili şirkete ait tescilli ticaret unvanı olan ve Türk Patent Enstitüsü nezdinde de marka olarak tescilli bulunan “…” ibaresi ile iltibas yaratan davalı şirketin ticaret unvanının sicilden terkinine, davalı şirket kullanımlarının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine,durdurulmasına ve men’ine karar verilmesini,Müvekkil şirkete alt Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli “…” İbaresinin davalı şirket tarafından haksız ve hukuka aykın surette ticaret unvanında ve faaliyetlerinde kullanılmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına ve men’ine karar verilmesini, hükmün Türkiye genelinde yayınlanan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalı tarafa ait olmak üzere yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmelere itibarla, davalının ticaret siciline kayıtlı ticaret ünvanının, davacının hem ticaret ünvanının hem de markasının asli unsurunu ihtiva ettiği, davacının bu ”…” markasının tanınmış bir marka olduğu, davalının ticaret unvanı kullanımının karıştırmaya neden olacağı, dolayısıyla terkin talebinin koşullarının oluştuğu, ancak markasal bir kullanımın ispatlanamaması nedeniyle markaya tecavüz ve haksız rekabetin gerçekleşmediği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,Tescilli ticaret unvanını kullanımı terkine kadar geçen sürede kullanım hakkı verdiğinden tecavüz ve haksız rekabetin tespiti yönündeki isteminin reddine,Davalı şirkete ait Ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, unvan terkini yönündeki karar kesinleştiğinde ticaret sicil müdürlüğüne bildirimde bulunulmasına,Karar kesinleştiği taktirde davalı şirketin markasal olarak kullandığı ‘…” ve ”…” ibareli kullanımlarının önlenmesine, bu ibareleri içeren tabelaların kaldırılmasına, tüm katalog, broşür benzeri tanıtım faaliyetine konu mataryallerin toplatılarak imhasına” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece, davalı unvanından yalnızca … ibaresinin terkin adildiğini, … ibaresinin de müvekkilinin marka haklarını ihlal etmesi sebebi ile ticaret unvanından terkin edilmesi gerektiğini,Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 8/3 maddesinde ticaret unvan kullanımının da marka hakkına tecavüz olarak kabul edildiğini, aksi yöndeki Mahkeme kararının yerinde olmadığını, zira müvekkili şirket tarafından uzun yıllardır tescilli marka ve ticaret unvanı olarak kullanılan “…” ibaresi ile müvekkili şirketin tescilli markası olan “…” ibaresinin davalı tarafından taklit edilmek suretiyle kullanıldığını, tescilin sağladığı hakların sadece markasal kullanımla sınırlı olmadığını, iltibasa neden olan diğer kullanım şekillerinin de hukuka aykırı olduğunu ve bu durumun da haksız rekabete yol açtığını, aynı zamanda markaya tecavüz oluşturduğunu, … ibaresinin yanı sıra … ibaresinin de ticaret unvanından terkini gerektiğini,Müvekkili şirkete ait … ve … markalarının tanınmış marka statüsüne sahip olduğunu, davalının anı sektörde faaliyetlerini yürüttüğünü, müvekkilinin tanınmışlığından faydalanma çabası içerisinde olduğunu, bu nedenle müvekkilinin menfaat kaybına uğradığını beyan ederek, Mahkemece verilen, davalıya ait … ticaret unvanından … ibaresinin terkin edilmesi yönündeki kararın yanı sıra ilgili unvandan müvekkili şirkete ait tescilli ve tanınmış markalar ile iltibas yaratan … ibaresinin de terkin edilmesine karar verilmesini, kararın bu şekilde düzeltilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacıya ait markaların davalı ticaret ünvanında kullanılarak gerçekleştirildiği iddia edilen markaya tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinin tespiti ile ”… ” ve ”…” ibarelerinin davalı ticaret ünvanından terkini, davalı kullanımlarının tespiti ve önlenmesi talepli davadır. Davacının sicilde kayıtlı ticaret unvanının ”…” olup, kuruluş tarihinin 20.01.1997, meslek grubunun -38- hazır giyim ve konfeksiyon olduğu, davalının sicilde kayıtlı ticaret ünvanının ise, ”…” olduğu, kuruluş tarihinin 06.02.2013, meslek grubunun -38- hazır giyim ve konfeksiyon olduğu anlaşılmaktadır. ” …” ve ”…” ibarelerinin davacı adına marka olarak tescilli olduğu, davalının ticaret ünvanında kullanılan”…” ve ”…” ibarelerinin, aynı zamanda davacı markasının asli unsurunu oluşturduğu görülmektedir.Dava tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 9., 61. vd. maddelerinde markaya tecavüz fiilleri sayılmış, marka koruması maddede sayılan hallerle sınırlı olup ticaret unvanının tescilli olduğu biçimde kullanılması halinde; esasen ticaret unvanının kullanım amacının bir tacirin diğerlerinden ayırt edilmesini sağlaması, markanın ise bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması amacına hizmet etmesi nedeniyle marka ve ticaret unvanının fonksiyonlarının birbirlerinden farklı olduğu, markasal kullanım dışında tescilli bir markanın kullanımının markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığı benimsenmiştir. Bu kapsamda dosyaya sunulan delillere göre, davacı yanca, markasal kullanımın ispatlanamadığı, bu haliyle yukarıda yapılan açıklamalara göre, davalının tescilli ticaret ünvanı kullanımının markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağı kanaatine ulaşılmıştır.Ancak, gerek Türk Patent Enstitüsü tarafından sunulan 24.11.2010 tarihli yazı, gerekse dosyaya sunulan denetime elverişli bilirkişi raporu dikkate alındığında, davacının ”…” markasının tanınmış marka olduğu, ”…” markasının davacı şirket kuruluşundan bu yana kullanıldığı, bu sebeple yurt içi sektörde daha çok “…” marka ibaresinin ön plana çıktığı, ”…” markasının kullanım süresinin tanınmış marka sayılabilecek yoğunluğa erişmediği, bu sebep ile ”…” markasının tanınmış marka olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilse de, ”…” markasının devamı niteliğinde olması ve kullanım itibari ile ”… ” markasını çağrıştırması nedenleriyle bu markanın da toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olduğu, davacının TTK’nun 52.maddesi kapsamında, haksız kullanıma son verilmesini isteme hakkı bulunduğu, bu yönleriyle Mahkemece yapılan değerlendirmelerde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak dosyaya sunulan sicil kaydına göre davalının sicilde kayıtlı ticaret ünvanının, ”…” olması, kabule ve İlk Derece Mahkemesi kararına göre ”…” ibaresi kullanımının da terkini gerektirmesi karşısında ayrıca bu ibarenin terkinine karar verilmemiş olması usûl ve yasaya aykırı bulunmuştur.Açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kısmen kabulüne dair hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE,2- İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 05/12/2017 tarih, 2016/201 Esas, 2017/254 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Davalı şirkete ait Ticaret unvanından “…” ve “… ” ibarelerinin terkinine, unvan terkini yönündeki karar kesinleştiğinde ticaret sicil müdürlüğüne bildirimde bulunulmasına,4- Karar kesinleştiği taktirde Davalı şirketin markasal olarak kullandığı ”…” ve ”…” ibareli kullanımlarının önlenmesine, bu ibareleri içeren tabelaların kaldırılmasına, tüm kataloğ, broşür benzeri tanıtım faaliyetine konu mataryallerin toplatılarak imhasına,5- İlk Derece Mahkemesince karar kesinleştiğinde hükmün masrafı davalıdan alınarak Türkiye çapında yayın yapan tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile 30,10 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,4/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 203,10 TL posta masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.236,60 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre 927,45 TL’sinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 4/c- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Tf’ne göre 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin, davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 45,40 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 143,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021