Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/603 E. 2021/1417 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/603
KARAR NO: 2021/1417
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2017
NUMARASI: 2016/840 E. – 2017/1073 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 16/09/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından davalıya takibe konu cari hesap ekstresinde belirtilen keşide edilen faturalara ilişkin olarak malların teslim edildiğini, keşide edilen mallara ilişkin kesilen faturaların tutarlarının ödenmemesi sonucunda Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe başlandığını ve davalının haksız bir şekilde itiraz etmesi neticesinde takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, itirazın iptali ile davalının haksız bir şekilde itirazda bulunmuş olduğundan dolayı takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı halde davaya cevap verilmemiştir. İlk derece mahkemesince; “Alacağın varlığının tespiti açısından tarafların ticari kayıtları üzerinde bilirkişi marifeti ile inceleme yapıldığı buna göre davacı tarafın davalı adına 2012 yılında toplam 542.910.27 TL miktarlı fatura düzenlendiği, 2013 yılında ise 55.202,02 TL lik faturaların düzenlendiği, davacı kayıtları uyarınca söz konusu faturalardan dolayı takip tarihi itibariyle davacının alacağının bulunmadığı, bu hususun davacı kayıtları ile sabit olduğu anlaşılmakla iş bu davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Daha evvel dosyanın, takip edilemediğinden HMK 150. Madde uyarınca işlemden kaldırıldığını, kendilerince yenilenerek dosyanın kaldığı yerden devam ettiğini, ancak mahkemece kendilerine bilirkişi raporunun tebliğ edilmediğini, itiraz hakları kullanılmaksızın sözlü yargılama aşamasına geçilerek hüküm tesis edildiğini, bu sebeple mahkemenin vermiş olduğu red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece verilen karara yönelik istinaf talebinin kabulü ile evvela usuli eksiklikler dolayısı ile dosyanın mahkemesine iadesini, aksi halde esastan inceleme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, İİK 67maddesi gereğince faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı alacaklı … tarafından borçlu …aleyhinde Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 198.186,03 TL asıl alacak için icra takibi başlattığı, borçlu davalının süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu, iş bu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı, mahkemece kanıtlanamayan davanın reddine karar verildiği ve bu kararın davacı vekilince istinaf edildiği görülmektedir. Mahkemenin cari hesap dönemine ait taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi ara kararı üzerine, davacı tarafından sunulan 2010 ve 2012 yılına ait cari hesap ekstreleri, dosyaya getirtilen davalıya ait 2010 ve 2011 yılına ait BA formları ve faturalar üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından 08.06.2017 havale tarihli bilirkişi raporu dosyaya sunulmuş olup, rapora göre davacının davalıdan cari hesaba dayalı alacağının bulunmadığı tespiti yapılmıştır. Her ne kadar davacı vekili bilirkişi raporunun kendilerine tebliğ edilmediğini ve sözlü yargılama ihtarı yapılmadığını istinaf sebebi olarak ileri sürmüşse de, yapılan incelemede, bilirkişi raporunun davacıya 14.11.2017 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, yine tebligatta usulüne uygun olarak rapora itirazlarını bildirmesine yönelik ihtar ile sözlü yargılama ihtarının yapılmış olduğu, davacı vekilinin bu tebligat ve ihtara rağmen, bilirkişi raporuna itiraz etmediği, sözlü yargılama duruşmasına katılmadığı, mazerette bildirmediği, söz konusu tebligatın usulsüz olduğuna yönelik bir itirazının da bulunmadığı anlaşılmakla, bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan hususlar gereğince mahkemece yapılan yargılamada delillerin takdirinde, yasaların somut olaya uygulanmasında bir hatanın görülmediği, davacının davasını kanıtlayamaması sebebiyle davanın reddine dair verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2017 tarih ve 2016/840 E., 2017/1073 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021