Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/601 E. 2021/1630 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/601
KARAR NO : 2021/1630
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2017
NUMARASI: 2016/953 E. 2017/592 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkillerinden ürün satın aldığını, faturaların davalıya teslim edildiğini, davalının borcunu ödemediğini, hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, Somut olayda davacının, icra takibine konu faturalarda yazılı malların davalıya teslim edildiğini ileri sürdüğü, davalı cevap vermediğinden HMK’nın 128. maddesi uyarınca akdi ilişkiyi, borcu ve faturaların kendisine teslim edildiğini inkâr etttiği, bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının ve faturanın davalıya teslim edildiğinin ispat yükünün davacı tarafta olduğu, dosya içeriğinde davacı tarafından davalıya malların ve faturaların teslim edildiğine ilişkin bir delil bulunmadığı, Davacı tarafın ticari defterlerine dayandığı, ticari defterlerin delil olmasının HMK’nun 222. maddesinde düzenlendiği, bu hükme göre, ticari defterler, belirtilen şartların varlığı halinde, ticari uyuşmazlıklarda, ispat aracı (delil) olarak kullanılabileceği ve bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması için, HMK’nın 222/5. maddesi uyarınca, karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlı olduğu, davacı tarafın, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmadığı, defterler dışında da deliller bildirdiği ve bunları mahkeme huzuruna getirdiği, davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurmayacağı, bahse konu fatura alacağının davacı defterlerine kayıt edilmiş olmasının başlı başına alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, bu açıklamalar ışığında davacı tarafın alacağını yazılı delil ile ispatlayamadığı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığından,(Y.İ.B.H.G.K 2015-2 Esas-2017-1 Karar) davacının iddiasını ispat edemediğinden davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Mahkemenin red kararının gerekçelerinin dosya içeriğine uygun olmadığını, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının müvekkili şirketin ticari defterleri ile sabit olduğunu, bilirkişi raporunun 2. sayfasının cari hesap ekstresi bölümünde, taraflar arasında davaya konu faturalar dışında da faturalar bulunduğu ve bir kısım faturaların 20.03.2014 tarihinde kredi kartı ile ödendiği, bakiye alacak için icra dosyası açıldığının ispatlandığını, bu ispat karşısında, davalı tarafın dava konusu faturaların kendisine tebliğ edilmediği yönündeki itirazının yerinde olmadığını, itiraz içeriğinde fatura münderecatında geçen ürünlerin kendisine teslim edilmediği yönünde itirazının olmadığını, bu durumda davacının alacak miktarı tespit edilmiş olduğundan, davanın kabulü yerine red kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2-Sunulan delillerin, ticari defter incelemesinde karşı tarafın başkaca alımları olduğu ve bir kısım fatura alacağının ödenmiş olduğu, itirazın içeriği birlikte değerlendirildiğinde davanın ispatlandığını, 3-Delil listesinde açıkça yemin deliline dayanılmış olmasına rağmen yemin delilinin hatırlatılmamış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, izah ettiği ve re’sen dikkate alınacak hususlar doğrultusunda kararın kaldırılmasına, taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; ürün satarak faturalarını teslim ettiği davalının, borcunu ödemediği için hakkında başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına haksız olarak itiraz ettiğinden bahisle, itirazın iptali ve %20 icra inkar tazminatı hükmedilmesine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu fatura alacağının davacı defterlerine kayıt edilmiş olmasının başlı başına alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, davacı tarafın alacağını yazılı delil ile ispatlayamadığı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Davacı şirketin 13/06/2016 tarihinde borçlu davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası ile 5.848,20 TL asıl alacak 980,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.828,03 TL alacağın tahsili için ilamsız takip başlattığı, davalı borçlunun 23/06/2016 tarihli itiraz dilekçesi ile borca, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiği, 21/10/2016 tarihinde açılan itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içinde kaldığı tespit edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu ile; Davacı şirkete ait 2014-2015 yılları Ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, incelenen 2014 yılı ticari defterlerinde; davacı şirket tarafından davalı yana toplam 3.388,23 TL. tutarında 7 adet fatura düzenlenmiş olduğu, faturaların davacı defterlerinde kayıt altına alındığı, davalı yana 2014 yılında düzenlenen toplam 3.388,23 TL tutarlı faturalara karşılık davalı şirket tarafından 2014 yılında kredi kartı ile 1.000,35 TL tutarında ödeme yapıldığı, davacı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alındığı ve davalı şirketin cari hesabından mahsup edildiği, 31.12.2014 tarihi itibariyle 2.387,88 TL alacaklı olduğu, incelenen 2015 yılı ticari defterlerinde; davacı şirket tarafından davalı yana toplam 2.557,17 TL tutarında 1 adet fatura düzenlenmiş olduğu, faturanın davacı defterlerinde kayıt altına alındığı, davalı .. Ltd. Şti.’den 31.12.2015 ve 13/06/216 takip tarihi itibariyle 4.945,05 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle, davalı defterlerinde kayıt altına alınıp alınmadığının tespit edilemediği, belirtilmiştir. 1-Davacı tarafın 2014-2015 yılları ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonu kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK. hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olması nedeniyle, sahibi lehine delil niteliği taşıdığından, defter incelemesi ile; 2014 yılında 3.388,23 TL tutarında 7 adet fatura ve 2015 yılında 2.557,17 TL tutarında 1 adet fatura düzenlenmiş olduğu, davalı tarafça 2014 yılında kredi kartı ile 1.000,35 TL. tutarında ödeme yapıldığı tespit edildiğinden, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı kanıtlanmıştır. Ticari ilişkinin kanıtlanması ve birbirinden bağımsız faturaların kısmen ödenmesi alacağın varlığına karine teşkil etmeyeceğinden, davacı vekilinin alacağın varlığının kanıtlandığına ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı tarafça borca itiraz edildiğinden, alacağın varlığını ve miktarını kanıtlamak davacı tarafa aittir. Alacağın varlığının kabulü için, faturaların ve fatura muhteviyatının borçlu tarafa tebliğ ve teslim edildiğinin kanıtlanması gerekir. Faturanın tebliği şekle bağlı değildir. Ancak uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla, imza karşılığı elden tebliğ yoluyla, telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla yada faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. TTK 21/2. maddesindeki; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa, bu içeriği kabul etmiş sayılır düzenlemesi sebebiyle fatura içeriğinin kesinleşmesi için, karşı tarafa usulüne uygun tebliğ edilmesi gerekir. Fatura irsaliyeli ve teslim alanın imzasını ihtiva etmediği taktirde, malın teslimi fatura içeriğine dahil olmadığından, faturaya konu malın teslim edildiğinin ayrıca usulüne uygun belgelerle kanıtlanması zorunludur.Takibe dayanak yapılan faturalar incelendiğinde, karşı tarafa tebliğ edildiğine ve malın teslim edildiğine ilişkin teslim alan isim ve imzasının bulunmadığı, tespit edildiğinden, davacı tarafça fatura muhteviyatının davalı tarafa teslim edildiği kanıtlanmadığından, davacı vekilinin; davalı tarafın dava konusu faturaların kendisine tebliğ edilmediği yönündeki itirazının yerinde olmadığı, itiraz içeriğinde fatura münderecatında geçen ürünlerin kendisine teslim edilmediği yönünde itirazının olmadığı, bu durumda davacının alacak miktarı tespit edilmiş olduğundan, davanın kabulü yerine red kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 2- Davacı tarafça takibe dayanak faturalar sunulduğu, ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme ile taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle birden fazla fatura düzenlendiği, kredi kartından 1.000,35 TL ödeme yapıldığı sabittir. Ödemenin yapıldığı fatura belirtilmediği gibi, kısmi ödeme birden fazla faturanın bulunması halinde, içeriklerinin kesinleşmesi için tebliğ zorunluluğunu ve teslimi ispat yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağından, borcun varlığının bu hali ile kanıtlandığı kabul edilemez. HMK 222/3. maddesi uyarınca ticari defter ve kayıtların sahibi lehine delil olabilmesi için, usule uygun tutulmuş olamaları ve defter kayıtların birbirini doğrulaması yanında, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Davalı defterleri incelenemediğinden, davacı defter ve kayıtlarını teyit ettiği tespit edilememiştir. Takip konusu faturalar davacı defterlerinde kayıtlı ise de; faturalırın davalı borçlu şirkete usulüne uygun tebliğine ve fatura muhteviyatı ürünün davalı tarafa teslim edildiğine ilişkin belge sunularak, faturanın dayanak belgelerinin defterlerini doğruladığı kanıtlanmadığından, sahibi lehine delil niteliği kazandırılmamıştır. Davacı defterleri sahibi lehine delil niteliğinde olmadığından, defter incelemesiyle başkaca alımların olması ve bir kısım fatura alacağının ödenmiş olması, itirazın içeriği ile birlikte değerlendirildiğinde davanın ispatlandığını göstermeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 3- Dava dilekçesinin ekinde bulunan delil listesinde, davacı tarafça 6 numaralı delil olarak; “Yemin ve her türlü yasal delil” açıklaması ile yemin deliline açıkça dayanıldığı halde, mahkemenin davacı tarafın açıkça yemin deliline dayanmadığından bahisle, yemin delilinin hatırlatılmadığına ilişkin gerekçesi yerinde olmadığından, davacı vekilinin, yemin deliline dayanmalarına rağmen mahkemece hatırlatılmadığına ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. 4- HMK 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olarak re’sen yapılan inceleme kapsamında; yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca, taraflar delil olarak ticari defterlere dayandığı taktirde, mahkemece re’sen BA ve BS formlarının getirtilerek incelenmesi zorunlu olup, mahkemece getirtilmediği anlaşıldığından, usule ve Yargıtay uygulamasına aykırılık teşkil ettiğinden bu husus yönünden de kararın kaldırılması gerekmiştir. Yukarıda açıklanan hususlar gereğince öncelikle dava konusu faturaya ait BA ve BS formalarının ilgili vergi dairesinden getirtilerek incelenmesi, bu formların bulunmaması halinde mahkemece davacı tarafa yemin delili hatırlatılmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi yönünde ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 355. maddeleri gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2017 tarih ve 2016/953 E. 2017/592 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 355. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine Gönderilmesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER Olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021