Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/599 E. 2021/1359 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/599
KARAR NO: 2021/1359
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2017
NUMARASI: 2014/782 E. – 2017/754 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile dava dışı kredi lehtarı … Ltd.Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davalının da işbu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, bahse konu sözleşmeye istinaden kredi lehtarı/borçlu lehine muhtelif kredi hesapları açıldığı ve kanaldan kredi kullandırıldığı, ilgili kredilerin sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması nedeniyle Kartal … Noterliğinin 21.09.2012 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiği ve verilen sürede borcun ödenmemesi sonucunda bu kez İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi açıldığı, davalı/borçlunun, asıl borca, işlemiş faize, faiz oranına ve fer’ilerine itirazı üzerine takibin durduğunu, sonuç olarak; 86.500.- TL alacak üzerinden davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptaline, takibin devamına, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasma, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Dosyadaki bilgi ve belgeler, takip dosyası, alınan detaylı, gerekçeli, denetime elverişli, dosya kapsamı ile uyumlu olması nedeniyle itibar edilen bilirkişi raporu uyarınca davacının davasının bilirkişi raporunda zikredildiği gibi, davacının davalıdan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasındaki 6200709 nolu KMH (Kredili Mevzuat Hesabı) yönünden 1.000,00 TL asıl, 138,72 TL işlemiş faiz, 6.94 TL BSMV olmak üzere hesaplanan 1.145,66 TL,7834063 numaralı BCH (Borçlu Cari Hesap Kredisi) yönünden 20.385,35 TL asıl, 3.398,75 TL işlemiş faiz, 169,94 TL BSMV olmak üzere toplam 23.954,04 TL ve … nolu BCH yönünden 50.451,00 TL asıl alacak, 5.699,79 TL işlemiş faiz, 284,99 TL BSMV ve 1.000,00 TL çek garanti tutarı olmak üzere toplam 57.435,78 TL ye yönelik davalı itirazın iptali ile neticeten 82.535,84 TL ye ilişkin itirazın iptali ile bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde asıl alacaklara sırasıyla 1.000,00 TL için %32.64 temerrüt faizi ve BSMV si, 20.385,35 TL için % 24.70 temerrüt faizi ve BSMV si ve 50.451,00 TL için ise asıl alacağı takip tarihinden, tamamı ödeninceye kadar yıllık % 19.50 oranında temerrüt faizi ve % 5 BSMV si ile birlikte tamamı tahsil edilinceye kadar takibin devamına, fazlaya ilişkin davacı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davaya konu alacak davalı tarafça bilinebilecek nitelikte olup, likit olduğundan kabul edilen dava değeri üzerinden ayrıca talep uyarınca % 20 oranında hesaplanan 16.507,09 TL inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Bilirkişi raporuna karşı itirazlarının olduğunu ancak değerlendirmeye alınmadığını, -Raporda bilirkişinin, görev alanının dışında hareket ettiğini, hukuki yorumlamalarda bulunduğunu, davalı kefilin hakları yönünden yeteri kadar inceleme yapılmadığını, kefalete dayanak sözleşmenin asıl borçlusu şirket hakkında iflas erteleme sürecinin devam ettiğini, bununla birlikte amme alacakları da dahil olmak üzere bankalarca yapılacak takip ve haciz işlemlerinin de durdurulmasını, işlem yapılmamasını içeren tedbir kararı verilmiş olduğunu, borçlu şirketin ticari hayatı devam etmekte olup borcun asıl borçludan tahsil edilemeyeceğine ilişkin bir durumun söz konusu bulunmadığını, tahsil kabiliyeti bulunan bir borcun asıl borçludan tahsili yolunda işlem yapılmadan, direkt kefilden tahsil edilmesini talep etmenin kanuna aykırılık teşkil ettiğini, kanun gereği borcu tahsil etmesinin borçludan mümkün olduğu halde kefilin sorumluluğuna gitmenin hem hakkaniyete hem de kanuna aykırı olduğunu, -Davacı banka tarafından standart tip bir sözleşme olan takip dayanağı sözleşme hiç müzakere edilemeden, faiz oranları belirtilmeden imzalatıldığını, sözleşmenin bu yönüyle kanuna aykırılık teşkil ettiğini, -Müşteriye ve kefile uygulanan kredi faiz oranlarının izah edilemeden ve netleştirilmeden ve açıkça onayı alınmadan, davacı tarafından kanuna aykırı olarak belirlenen ve imzalatmak zorunda bıraktıkları kredi sözleşmelerine dayanarak talep edilen fahiş faiz oran ve bedellerini kabul etmediklerini, -Borç miktarının likit, net olmadığının anlaşılması ve yargılamaya muhtaç olduğunun yargılama neticesinde anlaşılması, davacının açılan işbu davada gayri nakdi çek bedellere ilişkin taleplerinin bulunmadığını ifade etmiş olması ve sonuç itibariyle yargılama ile alacak miktarının takip ile talep edilen miktarda olmadığı, alacağın likit olmadığı görülmekle ve müvekkilin de kötü niyetli olmadığının anlaşılması nedeniyle hükmedilen icra inkar tazminatının reddine karar verilmesi gerektiğini tüm nedenlerle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacının, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın iptaline ilişkindir. Davalı borçlu, iflas erteleme dosyası sebebiyle kendisine takip başlatılamayacağı iddiasında ise de, İİK 179/b maddesinin birinci fıkrası gereğince iflas erteleme kararıyla beraber kural olarak borçlu şirkete karşı daha önce başlamış olan takipler durur ve erteleme süresi içinde takip yapılamaz. Bu düzenlemenin amacı, iflasın ertelenmesi süresince borçlu şirketin mal varlığının yapılacak takipler sonucu azalmasının önüne geçmektir. İcra ve İflas Kanunu’nun 179/b maddesinin birinci fıkrası gereğince iflasın ertelenmesi sadece iflas erteleme isteyen ve hakkında erteleme hükmü kurulan borçlu şirket hakkındaki takiplere etki eder. Aksinin kabulü hâlinde iflas erteleme davasının tarafı olmayan ve hakkında hüküm bulunmayan 3. şahıs için ilamın infaz edilmesi anlamına gelir. Kaldı ki iflas erteleme müessesesi özel bir düzenleme olup, bu tür kararların etkisi sadece iflası istenen şirket hakkındadır. Bu etkinin kapsamı mahkeme kararı ile genişletilemez. Bu anlamda şirket ile birlikte müteselsilen borçlu olanlar veya borca kefil olanlar hakkında erteleme süresi boyunca takip yapılamayacağı ve başlamış takiplere devam edilemeyeceği yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi uygun değildir. Aksi kabul edilecek olursa alacaklının maddi hukuktan doğan bir teminatı etkisiz hâle getirilebilecek veya bazı kişilere kanunen tanınmayan bir imkan sağlanmış olacaktır (Doç. Dr. Oğuz Atalay- Borca Batıklık ve İflasın Ertelenmesi, sayfa 140) (Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez /Atalay Sungurtekin Özkan / Ozekeş- İcra ve İflas Hukuku 6. Bası, sayfa 512/513). Doktrinin bu yönde görüşleri yanında Yargıtay uygulamaları da müessesenin kuruluşundan beri aynı yöndedir., Somut olayda iflas erteleme kararının davalı borçlu hakkında olmaması ve takibe konu borcun tamamı ile tahsil edildiğine ilişkin bir beyan da bulunulmadığı, bu nedenle asıl borçlu şirketin iflas ertelemesi davasının neticesinin beklenerek alacağın tahsili imkanı araştırılması gerektiğine değinen istinaf talepleri yerinde değildir. Kredi borçlusu ile müteselsil kefiller arasında ihtiyari takip arkadaşlığı olup, TBK’nun 586 maddesi uyarınca, maddede yazılı şartların gerçekleşmesi halinde alacaklının asıl borçluyu takip etmeden müteselsil kefiller aleyhine de genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapma hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle asıl borçlu şirket hakkında iflas erteleme tedbir kararı bulunmasının müteselsil kefil aleyhine yapılan takibe etkisi yoktur. Davalının bu yöndeki istinaf isteminin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır. İstinaf başvurusu olarak işletilecek temerrüt faizi oranının fahiş belirlendiği ve kanuna aykırı belirlendiği belirtilmiş olup, sözleşmenin genel kredi sözleşmesi olduğu ve kefilin de sözleşmede imzasının bulunduğu, sözleşmenin gecikme ve temerrüt faizi başlıklı maddesinde cari olan en yüksek oranları geçmemek kaydıyla, bankaca belirlenmiş olan cari faiz oranın yıllık %50 olarak hesaplanacak oranda temerrüt faizi ödeyecektir hükmünün bulunduğu, icra takibine konu kredinin akdi (cari) faiz oranının yüksek belirlendiği ancak bilirkişi tarafından yapılan belirlenen faiz miktarına göre hüküm kurulduğu, kredinin cari faiz oranı esas alınarak %24.84 oranında işlemiş temerrüt faizi tutarına hükmedilmesinde ve faiz işletilmesine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği bu nedenle davacının buna yönelik istinaf isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı gayri nakdi çek bedelleri nedeniyle alacağın likit olmadığı savunmasında ise de, alacağın bu kısım dışındaki kredi borçları nedeniyle likit olduğu, alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı yönünden verilen kararda usul ve yasaya aykırılık olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2017 tarih ve 2014/782 E., 2017/754 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.638,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.373,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.264,40 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021