Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/590 E. 2021/1235 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2020/590
KARAR NO : 2021/1235
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 28/11/2017
NUMARASI : 2016/72 E. – 2017/206 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin eser sahibi olduğu 16 adet kitabın davalı tarafından müvekkilinin ismi eser sahibi olarak belirtilmeden basıldığını ve bu kapsamda 16.000 TL manevi tazminat , davalı tarafından sözleşmeye dahil olmayan ” 4 yaş Mantık Küpü ” adlı eserin basımının yapıldığı ve bu kapsamda da FSEK 68 madde uyarınca şimdilik 1.000 TL maddi tazminat ile ilgili sözleşmelerin 9,4 maddesi uyarınca sözleşmeye aykırılık nedeniyle ” mantık seti sözleşmesi ” için 100.000 TL ” deney seti sözleşmesi ” için 100.000 TL olmak üzere 200.000 TL cezai şartın haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve ilgili sözleşmelere konu kitapların basım ve yayınının engellenmesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 11/02/2012 tarihli ” Mantık Seti ” eserlerine ilişkin olarak “Telif Hakkının devrine ve İş ortaklığına ilişkin Sözleşme ” ve 06/02/2013 tarihli ” Mantık Seti ” ve ” Deney Seti ” gruplarına ilişkin olarak ayrı ayrı ” Telif Haklarının Devrine İlişkin Sözleşme ” nin imzalandığını, davacının birden fazla kez haksız olarak söz konusu sözleşme konuları hakkında davalar açtığını nihai olarak 15/05/2015 tarihinde akdettikleri “sulh, ibraname ve Feragat Sözleşmesi ” ile aralarında uyuşmazlık konusu olan hususlarda geçmiş ve geleceğe ilişkin olarak birbirlerinin borçlarını ibra ettiklerini ve uyuşmazlıklara ilişkin sulh olduklarını, davacının bugüne kadar davalı hakkında açmış olduğu davalardan feragat ettiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “Her ne kadar bilirkişi raporunda; sulh sözleşmesinin taraflar arasındaki Deney Seti sözleşmesini ve Mantık Küpü sözleşmesini sona erdirdiği, cezai şartın ferdi nitelikte olduğu ve istenemeyeceği beyan edilmiş ise de;mahkememizce heyet raporundaki hukuki değerlendirme hükme esas alınmamış, yapılan incelemede sulh sözleşmesinin önceki sözleşmeleri sona erdirmediği, sadece önceki sözleşmelere dayalı olarak ve bu sözleşmenin imza tarihinden önce açılan davalardan kaynaklanan uyuşmazlıkları sona erdirdiği, ancak bu dava tarihlerinden sonra yapılan mali ve manevi hak ihlallerini (izinsiz yapılan basım, çoğaltma,kamuya sunma ve ismin belirtilmemesi) ortadan kaldırmayacağı, 06/02/2013 tarihli sözleşmenin 9.4 maddesinde sözleşme hükümlerine aykırı tutum ve davranışların tespiti halinde karşılıklı olarak 500.000,00 TL tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt ettiklerinden, sözleşmenin 2’inci maddesinde hakları devredilen eserler dışında bulunan mantık küpü 4 yaş isimli eserin sözleşme kapsamında olmamasına rağmen basılıp çoğaltıldığı ve yayıldığı, Projelerle kendimi geliştiriyorum 3.Sınıf, projelerle kendimi geliştiriyorum 4.Sınıf ve Deney Seti 3. Sınıf isimli kitaplara ait künyede de eser sahibinin adının belirtilmemesi nedeniyle sözleşmenin 5.4 maddesinde sözleşme kapsamında bulunan eserlerde eser sahibinin adının jenerik kısmına yazılacağı taahhüt edilmekle sözleşmeye aykırılık yapıldığından cezai şart talebinin kabulüne, 100 TL maddi tazminat, 16.000,00 TL manevi tazminat ve 200.000,00 TL cezai şart bedelinin 19/04/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı tarafından, eser sahibi … ile müvekkil arasında iki adet sözleşme imzalanmış olduğunu, müvekkili tarafından sözleşme yükümlülüklerine uyulmadığı ve eser sahibi isimlerinin yazılmamış olmaması sebebiyle taraflar arasında sulh ve ibra protokolü imzalanmış olduğunu ancak dava konusu eylemlerin 2014/2015 yılında devam ettiği gerekçesi ile tazminat davası açıldığını, açılan davada delillerinin değerlendirilmediğini hatalı olarak verilen kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini,-Taraflar arasında 11.02.2012 tarihli Mantık Seti eserlerine ilişkin “ Telif Hakkının Devrine ve İş ortaklığına ilişkin Sözleşme “ ve 06.02.2013 tarihli “Mantık Seti “ ve “ Deney Seti” eser gruplarına ait ayrı ayrı “Telif Haklarının Devrine İlişkin Sözleşme” akdedildiğini, Yerel mahkeme kararının aksine 4 Yaş Mantık Küpü isimli esere ait mali haklar ve hakların kullanma ruhsatının 11.02.2012 tarihli sözleşme ile müvekkili şirkete devredildiğini, eserin basımı müvekkil şirket tarafından Mantık Küpü 6 Yaş ismiyle gerçekleştirildiğini ve bu husus mahkeme tarafından dikkate alınmadan karar verildiğini, her ne kadar dava dilekçesinde izinsiz ve sözleşmesiz olarak “ …” isimli kitabın çoğaltılıp yayınlanmış olduğunu belirtilmiş ise de dava konusu eserin sözleşme konusu olarak belirtilen “…” isimli eserin aynısı olduğunu, farklı olarak belirtilen sadece 6 Yaş olarak belirtilen kitabın adı yazılı olan kısmı olduğunu, bahsi geçen eserin basımının, müvekkili şirket tarafından herhangi bir içeriksel değişime tabi olmaksızın “ …” ismiyle gerçekleştirildiğini, eserin isminde yapılan değişikliğin sadece rakam değişikliği olup bu değişikliğin ise zaruri olduğunu, bunun dışında eserin içeriğinde hiçbir değişiklik yapılmadığını, … isimli eserin basımının, müvekkili şirket tarafından herhangi bir içeriksel değişime tabi olmaksızın “…” ismiyle gerçekleştirildiğini, zaten kullanım hakkı bulunan eserin isminde sadece rakamsal değişiklik yapıldığını, müvekkili şirket kuruculuğunda eğitim faaliyetinde bulunan … Koleji’nde eserin hangi yaş grubuna yönelik eğitim materyali olarak kullanılacağına dair yapılan bu değişiklikle davacının ne manevi ne de şahsi haklarına müdahale edildiğinden bahsedilebileceğini,-FSEK m. 16 ve 17. Maddeleri incelendiğinde, müvekkilinin hak ve yetkiyi sadece eserin isminde yaptığı değişiklikle kullandığını, eserin içeriğine zarar vermediğini, var olan düzenlemenin tamamen müfredatın gerektirdiği zaruri bir düzenleme olduğunu,-… isimli kitap yönünden FSEK 52. madde gereğince yayma ve çoğaltma mali haklarının ihlal edildiği kanaatine varılmak suretiyle FSEK 68 gereğince 3 kat tazminat talep edilebileceği yönündeki mahkeme kararının kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişilerce yapılan hesaplamanın kabul edilemeyeceğini, -Davacı ile 15.05.2015 tarihinde akdedilen “ sulh, ibra ve feragat sözleşmesi” ile tarafların sözleşmeye konu ettikleri hususlardaki borçlarını, geçmiş ve gelecek olmak üzere ibra ettiklerini, bu sebeple davacının akde aykırılık iddiası ve akde aykırılıktan doğan tazminat taleplerinin ve bu yönde verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, Davacının müvekkili aleyhine yönelttiği son davanın konusuyla ilişkili olmasından bahisle 2014/46 E. numaralı dosyadan feragat edildiğini, konunun aynı olduğunu, davacı tarafın dosyada belirttiği eserlerin 15.05.2015 tarihine dek yapılan basılarında isminin künyede yer almadığına yönelik iddialarından vazgeçtiğini,- kabul etmemekle birlikte velev ki müvekkilinin eserlerde eser sahibinin ismine yer verilmemiş olsun- müvekkilinin borçlarının ibra edildiğini ve tarafların ilgili konular üzerinde sulh olduklarının açıkça söylenebileceğini, Dolayısıyla davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü, müvekkilin 2013 yılındaki eylemlerini 2014 ve 2015 yıllarında da devam ettirdiği iddiasının ahde vefa ilkesine son derece büyük bir aykırılık teşkil etmekte ve davacının akde aykırılık sebebiyle sorumluluğunun doğmasına sebep olduğunu,15.05.2015 tarihli sözleşmenin içeriğinden sadece eserlerin 2013 tarihli basılarına ilişkin haklardan feragat edildiği sonucunun çıkarılmasının hayatın olağan şartlarına aykırı olduğunu, aksine var olan çözümlemenin sözleşmenin akdediliş tarihine kadar yayını ve basımı yapılmış eserleri de kapsadığını, bilirkişi raporlarının da bu yönde olduğunu ve kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.İstinafa konu uyuşmazlık, dava konusu eserlerin taraflar arasında yapılan mali hak devri sözleşmesi kapsamında kalıp kalmadığı ve sulh sözleşmesinin dava knusu eserlere ilişkin olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.FSEK 13.maddesi uyarınca eser sahibinin, mali ve manevi hakkı mevcuttur. Manevi hakları, umuma arz yetkisi, adın belirlenmesi yetkisi, eserde değişiklik yapılmasını men etme yetkisi olup, eser sahibinin mali hakları, işletme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı, umuma iletim hakkıdır.FSEK 52. maddesi uyarınca mali haklara dair sözleşmede, tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.Eserden doğan bir hakkı ihlal edilen hak sahibi mütecavize karşı dilerse 5846 s. FSEK 68.maddesi uyarınca üç katı tazminat talep edebileceği gibi, dilerse FSEK 70.maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat davası da açabilecektir. Bilirkişiler tarafından kök raporda, ilk basımda muhtemel basım adedi tespit edilerek, tespit edilen bu miktar üzerinden muhtemel telif ücreti oranı üzerinden tazminat hesaplandığı, itiraz üzerine alınan raporlarda davalı taraf ile davacı taraf arasındaki sözleşmedeki basım miktarı üzerinden tazminat hesaplandığı ve mahkemece de tazminat hesabı yönünden bilirkişi raporuna itibar edilerek tahsiline karar verildiği tespit edilmiştir.Davalı “mantık küpü 4 yaş isimli kitabın, mantık küpü 6 yaş isimli kitabın aynısı olduğunu” belirtmiş ise de, uyuşmazlığın aynı kitap olmasından kaynaklanmadığı, iki kitabın da 2015 yılı baskısına ilişkin olması nedeniyle ve 2015 yılı baskısı için sözleşme bulunmaması nedeninden kaynaklandığı, Mahkemece bu konuda yapılan değerlendirmenin yerinde olduğu ve davalının istinaf isteminin bu nedenle reddinin gerektiği, eser sahipliğinde umuma arz fiilinin eser sahiplerinin rızası ile gerçekleştirilmesi gerektiği, izin alınmaması halinde umuma arz hakkının ihlalinin oluşacağı, somut olayda da eser sahibi davacının izninin bulunmaması nedeni ile eserin umuma arz edilmesinin bir ihlal oluşturduğu, yine eser sahibinin adının belirtilmesi hususunda münhasır bir hakkı olup, eser sahibinin adsız olarak umuma arz edilmesini istemediği bir eserinin ad belirtilmeden umuma arzının da FSEK 15’ten kaynaklanan hakları ihlal etmekte olup, somut uyuşmazlıkta da bu şartların gerçekleştiği ayrıca ismin izni alınmaksızın değiştirilmesi ve adının belirtilmeden yayınlanması da FSEK 16. maddedeki hakkını ihlal ettiği, davalının sulh sözleşmesinin dava konusunu kapsamamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu belirtilmiş ise de, sulh sözleşmeleri mevcut hukuki durumlar için yapılabileceğinden, ileriye yönelik hak ihlallerinin kapsadığına ilişkin kabulün ancak ayrıca açıkça belirtilmesi halinde söz konusu olabileceği, sulh sözleşmesinin düzenlendiği tarihe kadar ki uyuşmazlıkları kapsayabileceği, sonraki bir haktan doğmadan vazgeçilemeyeceği dikkate alındığında ve dava konusu olayların sulh sözleşmesi kapsamında kalmadığının sabit olması nedeniyle istinaf isteminin yerinde olmadığı, sözleşme özgürlüğü ilkesinin genel bir sonucu olarak tarafların sözleşmenin içeriğini özgürce saptayabilmeleri mümkün bulunduğundan ilk derece mahkemesince davacının tazminat ve cezai şart bedel talebinin kabulüne karar vermesinin yerinde olduğu ve cezai şart miktarının tespitinde usul ve yasaya aykırı durum bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/11/2017 tarih ve 2016/72 E., 2017/206 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 14.761.79 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 3.726,34 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.035,45 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı ve davalı taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2021