Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/583 E. 2021/1405 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/583
KARAR NO: 2021/1405
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2017
NUMARASI: 2016/314 E. – 2017/1000 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıya 09.10.2015 tarihinde toplam 131.635,28 TL tutarında tuhafiye malzemeleri satıp teslim ettiğini ve bu satışlara ait faturaları tanzim etmiş olduğunu, davalının faturalara itiraz etmediğini, davalının 66.365,28 TL cari hesap borcuna karşılık (5.450,00 TL X 4 adet = 21.800,00 TL) çek verdiğini, ödenen çeklerden sonra davalının müvekkiline 44.565,00 TL borçlu durumda olduğunu, borcun tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafın asıl alacağa işletilen faize ilişkin itirazlarının 6102 sayılı TTK 1530 maddesi gereği haksız olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında geçerli bir cari hesap sözleşmesi olmadığından icra takibi dayanağının fatura olduğunu, davacı tarafça müvekkili adına düzenlenen faturalar ve müvekkili tarafından yapılan ödemelerin her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, ancak 09.10.2015 tarih 973765 no.lu 47.212,20 TL bedelli fatura muhteviyatı olan malların müvekkiline teslim edilmediğini, bu fatura için İstanbul … Noterliğinin 18.03.2016 tarih … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile malların teslim edilmediği belirtilerek fatura içeriğine itiraz edildiğini, davacının faturaya konu malları muhataba teslim etmiş olduğunu yazılı delil ve belge ile ispat etmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine, davacının % 20 den aşağı olmamak üzere İcra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğunun anlaşılmış olmasına göre davalının yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına” şeklindeki kararı ışığında faturanın davalının defterlerine işlenmiş olduğu, ispat yükü kendisine geçen davalının ürünlerin teslim edilmediğini kanıtlayamadığı anlaşıldığından ayrıca davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak taraflarca belirlenebilir mahiyette bulunan likit alacak miktarına kötü niyetli olarak itiraz edildiğinden, kabul edilen toplam alacak miktarı üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- İcra takibine konu, davacı tarafça keşide edilmiş faturalardan 09/10/2015 tarih ve … nolu 47.212,20 TL bedelli fatura muhteviyatı olan malların hiçbirisinin müvekkiline teslim edilmediğini ve bu hususu ispat yükünün davacı yanda olmasına rağmen haksız davanın kabulüne karar verildiğini, 2- Yargılama aşamasında müteaddit defa ifade ettikleri üzere, iddia edenin iddiasını ispat ile mükellef olmasının temel hukuk prensibi olduğunu, 3- Davacı, alacaklı olduğunu, bu meyanda yanlar arasında ihtilaflı fatura konusu malları müvekkile teslim ettiğini yazılı delil ve belge ile ispat ile mükellefi olduğunu, davacının dayandığı fatura, alacağın varlığını ispata yeterli bir belge oladığını, faturaya istinaden alacak iddia edenin, sadece faturayı ve bu faturanın muhataba tebliğ edildiğini ve muhatabın yasal süre içinde fatura muhteviyatına itiraz etmediğini değil, ayrıca ve daha önemlisi, faturaya konu malları muhataba teslim etmiş olduğunu da yazılı delil ve belge ile ispat etmesi gerektiğini, Fatura incelendiğinde, malların davalıya teslimine ilişkin davalının imzasına rastlanmadığını, 4- Fatura miktarı itibariyle de bu hususun tanıkla ispatının mümkün olmadığını, satılan malla ilgili fatura düzenlenmiş olduğu halde malın teslimiyle ilgili belge düzenlenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu durumda mahalli örf ve adetten ve teamülden söz edilemeyeceğini, davacı, iddiasını yazılı belge ile ispat edemediğinden, ancak, yemin deliline dayanabileceği, 5- Somut olayda, faturaların müvekkilinin muhasebe işlemlerini yürüten ve kendi ad ve hesabına (bağımsız olarak) çalışan muhasebeci tarafından ve müvekkilinin bilgisi ve onayı olmaksızın vergi dairesi formalarına yansıtıldığını, müvekkilinin, kendi bilgisi ve onayı dışında bu faturanın da bildirim konusu yapıldığını öğrendiği için, davacı yana Noter kanalı ile, fatura konusu malın teslim edilmemiş olduğu yönünde ihtarname keşide ettiğini, itiraz ettikleri faturanın muhasebeci tarafından müvekkilin bilgisi ve onayı olmaksızın vergi dairesine bildirimin yapılmış olduğunu (bir maddi vakıa olarak) tanık ile ispatı etmek istediklerini belirterek yasal süresi içinde tanık listesini sunmalarına rağmen yerel mahkemece haksız olarak tanık dinletme talebinin reddedildiğini, eksik inceleme ile hatalı karar verildiğini, 6- Yasal şartları olmadığı halde ve alacaklı olduğunu iddia eden davacı tarafça fatura konusu malların teslimi yazılı delil ve belge ile de ispat edilemediği halde, Mahkemece müvekkilinin ayrıca icra inkar tazminatına mahkum edilmiş olmasının da hatalı olduğunu, dava konusu alacağın yargılamayı gerektirdiği açık iken ve yargılama ile dahi adil bir karar tesis edilemediği halde alacağın likit ve muayyen olduğundan bahisle icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, 7- Delilleri arasında açıkça ‘yemin’ deliline de dayanmış bulunmalarına rağmen mahkemece yemin delili için gerekli prosedürün işletilmeden hatalı yargılama ile müvekkili aleyhine tesis ettiği hükmün, ispat hukuku kuralları yönünden de hatalı olduğunu, 8- Mahkemenin gerekçeli kararı incelendiğinde, dava dosyasıyla hiç bir ilgisi olmayan ibarelere yer verildiği, dosyaya konu ihtilafın sigorta hukuku ile hiç bir ilgisi olmadığı halde sigorta hukukundan mütevellit tazminat davasına dair bazı açıklamalara yer verildiğini, 9- İlk derece mahkemesinin hüküm fıkrasının 4 nolu bendinde davalı müvekkili yararına hükmedilen yargılama giderleri için oluşturulan hükmün de usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece, davanın red ve kabul oranına göre, yargılama giderlerinin bir kısımının davacı yana yüklendiği halde, 1,23 TL olarak hesaplanan miktarın “tahsil kabiliyetinin olmadığından” bahisle bu konuda ‘karar verilmesine yer olmadığı şeklide hüküm tesisinin hatalı olduğunu, zira 1,23 TL tahsil kabiliyeti olan bir miktar olup, bu alacak özel hukuk alacağı olup amme alacağı olmadığından, ancak amme alacakları bakımından yapılabilecek bu yorumun kabul edilemeyeceği belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talep edilmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 67 maddesine göre açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıya yapılan mal teslimine karşılık 44.565,00 TL alacağının kaldığını, ödememe üzerine davalı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafın asıl alacağa işletilen faize ilişkin itirazlarının 6102 sayılı TTK 1530 maddesi gereği haksız olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf, taraflar arasında geçerli bir cari hesap sözleşmesi olmadığından icra takibi dayanağının fatura olduğunu, davacı tarafça müvekkili adına düzenlenen faturalar ve müvekkili tarafından yapılan ödemelerin, her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, ancak 09.10.2015 tarih … no.lu 47.212,20 TL bedelli fatura muhteviyatı olan malların teslim edilmediğini, bu fatura için İstanbul … Noterliğinin 18.03.2016 tarih … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile fatura içeriğine itiraz edildiğini, davacının faturaya konu mallan muhataba teslim etmiş olduğunu yazılı delil ve belge ile ispat etmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine, davacının % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, işbu karar davalı tarafça istinaf edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 09.10.2015 tarih … no.lu 47.212,20 TL bedelli fatura muhteviyatı olan malların teslim edilip edilmediği ve buna bağlı olarak davacının icra takibinde belirtilen miktar kadar alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı tarafça, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyada toplam 45.643,84 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatmış, davalının yasal süresi içinde ödeme emrine itiraz etmesi üzerine takibin durduğu görülmüştür. Mahkemece, dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, Muhasebe Finans Uzmanı … tarafından düzenlenen 13.03.2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle, her iki taraf ticari defterlerin noter açılış ve kapanış tasdiklerin zamanında ve usulüne uygun yaptırıldığı, sahipleri lehlerinde delil teşkil ettikleri, davacı şirketin ticari defterinde davalı şirketten 44.565,28 TL alacaklı durumda olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinde davacıya 44.565,28 TL borçlu durumda olduğu ve davacı tarafından tanzim edilen faturaların davalının bağlı bulunduğu Hocapaşa Vergi Dairesi’ne 2015/10 dönemini kapsayan BA Formu ile davalı şirket tarafından bildirildiği, davacı tarafından tanzim edilen ve dava konusu 09.10.2015 tarih 973765 no.lu 47.212,20 TL bedelli faturanın davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu fatura için TTK na göre 8 günlük yasal itiraz süresinin geçirildiği ve buna ilişkin davalı tarafından herhangi bir iade faturasının da düzenlenmediği, davacı şirketin, davalıdan takip tarihi itibariyle 44-565,00 TL alacak talep edebileceği, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı ve ayrıca dosyada herhangi bir temerrüt ihbarına da rastlanılmadığının tespitinin yapıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamına göre, teslim edilmediği iddia edilen malların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının düzenlediği faturaların, davalının bağlı bulunduğu Hocapaşa Vergi Dairesi’ne 2015/10 dönemim kapsayan BA Formu ile davalı şirket tarafından bildirilmiş olduğu, bu durumda malların teslim edildiğinin ispat yükü kendisinde olan davacı tarafından davasını ispatladığının anlaşıldığı, sonuç olarak davalıya ispat yükü geçmediğinden yemin deliline dayansa bile yemin teklif etme şartlarının oluşmadığı, davalının bu ispat sebebinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdiri ve ilgili yasa maddelerinin uygulanmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu alacağın faturaya dayalı olması sebebiyle alacağın likit ve bilinebilir olduğu, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2017 tarih ve 2016/314 E., 2017/1000 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.044,23 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 762,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.282,23 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı ve davalı taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021