Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/58 E. 2020/205 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/58 Esas
KARAR NO: 2020/205
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/12/2016
NUMARASI: 2015/1020 E. – 2016/982 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 16/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili, İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas ayılı dosyasında, davacı şirketin davalıya satmış olduğu deniz yakıtından ve deniz yakıtının teslim edilmesi hizmetinden doğmuş olan deniz alacağını tahsil amacı ile takip başlatıldığını, takibin haksız itiraz üzerine durduğunu, dilekçe ekindeki belgelerden anlaşılacağı üzere davacı şirketin deniz yakıtını talebe uygun olarak kaptan nezaretinde teslim ederek borcunu eksiksiz olarak yerine getirdiğini, teslimat belgesinin gemi kaptanı tarafından imzalandığını, takibe konu alacağın kaynağı olan sözleşmenin varlığı, konusu, esas unsurlarının aslen davalı tarafın da kabulünde olduğunu, temlik sözleşmesinin kredi karşılığı dava dışı …’a verilen teminat niteliğinde olduğunu, tediye yeri olarak davacının hesabının belirtildiği, borcun davacıya ödenmesini engelleyecek bir tasarrufun söz konusu olmadığını, dava tarihinden sonra davalının 25000Amerikan dolarınını kısmi ödeme olarak davacının banka hesabına yatırdığını, davanın zaman kazanmak amacını taşıdığını kötüniyetli olduğunu davanın kabulü ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir. Davalı vekili, davacı ile dava dışı …’ın temlik sözleşmesi akdettiklerini, mevcut borç ilişkisinin aktif tarafının değiştiğini, sözleşmenin 2.maddesi gereğince düzenlemenin alacağın temliki niteliğinde olduğunu, davacının aktif dava ehliyetinin olmadığını ve esasa yönelik itirazlarını açıklamıştır. Mahkemece, somut olayda davacının takibe konu alacağı temlik ettiği, temlik teminat amaçlı olsa da, üçüncü kişi ile yapılan sözleşmenin sona erdiği ve teminatın ortadan kalktığına yönelik herhangi bir iddiada bulunulmadığı, bu durumda temlik eden sıfatı ile başlatılan takipte davacının taraf ehliyeti olduğundan da bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, borçlunun husumet itirazında bulunmasına rağmen takip tarihinden sonra kısmi ödeme yapıldığını, Taraflar arasındaki sözleşmenin temlik değil teminat sözleşmesi olduğunu, amacın kredi borcuna tekabül edecek tahsilatların … nezdinde açılmış hesapta birikmesi ve kredinin tahsili için …’ın başka bir talimata ihtiyaç duymadan bu hesaplardan kendi adına tahsilat yapmasına imkan yaratmak olduğunu, Ödeme yapılması istenen hesabın davacı şirkete ait hesap olduğunu, Davacının krediden doğan borcunun sonlandığını, bankaya bir borcu kalmadığını, bu nedenle teminat amaçlı düzenlenen temlik sözleşmesinin de konusuz kaldığını, Beyan ederek mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince her ne kadar davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiş ise de, somut davada davacının, deniz yakıtından doğan deniz alacağı sebebiyle icra takibi başlattığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. kitabında düzenlenmiş olup, TTK 1352/1-I bendinde, geminin işletilmesi, yönetimi, korunması veya bakımı için verilen yakıt dahil hizmetler deniz alacağı olarak tarif edilmiştir. Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde deniz ticaretine ilişkin hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözme görevi Denizcilik İhtisas Mahkemesine aittir. (Yargıtay 11.HD’sinin 25/04/2017 tarih 2015/15175 esas 2017/2422 karar sayılı , 24/01/2017 tarih 2017/104 esas 2017/458 karar ,2016/ 3411 esas -2016/5004 karar sayılı ilamları) 6102 Sayılı TTK’nın 5/2. bendi uyarınca, bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa HSK tarafından asliye ticaret mahkemelerinden biri veya bir kaçı deniz ticaretine ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir. Bu kapsamda, İstanbul ili sınırlarında görev yapmak üzere deniz ticaretinden doğan uyuşmazlıklara bakmak üzere İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi görevlendirilmiştir. Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatlı ticaret mahkemesi ile diğer ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Denizcilik İhtisas Mahkemelerinin görev alanının tayininde uyuşmazlığın deniz ticaretinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı esas alınır. 6100 sayılı HMK. 114-(1)-c) maddesi uyarınca; görev mahkemeye ilişkin olumlu dava şartıdır. Mahkeme tarafından dava şartlarının bulunup bulunmadığı, davanın her aşamasında re’sen incelenir. Somut olayda ilk derece mahkemesince davaya bakmaya görevli olmadığı halde aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekili tarafından istinaf nedeni olarak ileri sürülmese de re’sen incelenmek suretiyle davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, 6100 Sayılı HMK.’nın 353(1)a-3 maddesi gereğince davanın görev dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2016 gün ve 2015/1020 Esas, 2016/982 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/10/2020