Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/579 E. 2021/1285 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2020/579
KARAR NO : 2021/1285
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/06/2017
NUMARASI : 2014/157 E. – 2017/735 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; … Bankası A.Ş. ile … A.Ş. Arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine istinaden kredi kullandırıldığını ve davalılar … A.Ş. ile …’nın genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatının bulunduğunu, borçlunun edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle kredi hesaplarının Bursa … Noterliği’nin 20/09/2001 ve Beşiktaş …. Noterliği’nin 20/09/2004 tarihli ihtarları ile kat edildiğini, borcun ödenmemesi ve asıl borçlunun iflasıyla kefiller hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, ancak borçluların itirazı üzerine dava açma gereğinin doğduğunu, icra takibi ile 578.125,35 TL talep edilmiş ise de, … yönünden faiz ve masraflar hariç 259.519,08 TL nakdi alacak ve diğer davalı yönünden 259.247,83 TL nakdi alacak talebi ile dava açıldığını, davalılardan tasfiye halinde … A.Ş. Vekili tarafından ibraz edilen 1.000.000 USD bedel ödendiğine ilişkin yazı içeriğindeki … Ticaret A.Ş. İle bu dava kredi borçlusu … A.Ş.’nin iki farklı şirket olduklarını, yapılan ödemenin … A.Ş. Risklerine karşılık yapıldığını, davalı açısından borcun sona ermediğini, aynı iddiaların İStanbul 1. Asliye Ticaret MAhkemesi’nin 2010/477 esas sayılı dosyasında reddedildiğini, ilgililerden de 1.000.000 USD’lik bir tahsilata rastlanmadığını beyan ederek, davalıların takibe itirazlarının reddi ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.Davalılardan Tasfiye Halinde … vekili cevap dilekçesinde; Borcun tamamına itiraz ettiklerini, borcu kabul etmediklerini, müvekkili şirkete verilen 13/10/1997 tarihli yazı ile müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, Bursa … Noterliği’nin 20/09/2001 tarihli ihtarnamesine muhatap kefiller arasında müvekkilinin bulunmamasının borcun sona erdiği anlamına geldiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ”Dava dışı …A.Ş. ile … Bankası A.Ş. arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında anılan şirkete gayri nakdi kredi kullandırıldığı, davalıların taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinde müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatlarının bulunduğu, davalıların kefalet limitinin 31.000,00 TL olduğu, asıl borçlu tarafından borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek borcun ödenmesi için gönderilen ihtarnamenin her iki davalıya da tebliğ edilemediği, bu sebeple her iki davalının takip tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, davalıların kefalet limitleri nazara alınarak takip tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar % 47 nispetinde temerrüt faizi ve faizin % 5’i gider vergisinden sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Genel Kredi Sözleşmesinin 46.maddesinin “Müşteri ve kefiller yukarıda sözü edilen hususların yerine getirilmesi için aşağıdaki adreslerinin, kanuni ikametgah kabul edildiğini beyan ve sözü geçen yere yapılacak tebliğlerin şahıslarına yapılmış sayılacağını kabul ederler. Müşteri ve kefiller bu ikametgahlarım değiştirgeler bile aynı şehirde derhal yeni ikametgah göstermeyi taahhüt ederler. Ancak yeni ikametgah ticaret siciline tescil ettirilip ayrıca Bankaya noterlik eliyle tebliğ edilmediği takdirde yukarıda sözü geçen ilk ikametgaha yapılacak tebliğlere Müşteri ve kefillerin itiraz hakkı olmayacaktır.” hükmünü amir olduğunu, buna göre davalıların sözleşmede belirtilen adreslerine gönderilen ihtarname ile temerrüde düştüklerinin kabul edilmesi gerektiğini, İddiaları doğrultusunda kabul edilmesi gereken temerrüt tarihi itibariyle uygulanan % 55 akdi faiz oranına yine sözleşme hükmüne göre 25 puan eklenmesiyle uygulanması gereken temerrüt faiz oranının % 80 olduğunu, Mahkemece temerrüt başlangıç tarihi ile temerrüt faizi oranının yanlış hesaplandığını, verilen kararın hatalı olduğunu beyan ederek verilen kararın kaldırılmasına, yargılamaya devamla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, davacıya devredilen banka ile dava dışı firma arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil olarak imza atan davalılar hakkında başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Davacı vekili, genel kredi sözleşmesinde, davalıların sözleşmede belirtilen adreslerine yapılan tebligatların kendilerine yapılmış sayılacağı hükmüne yer verildiğini, bu kapsamda Beşiktaş …. Noterliği’nin 20.09.2004 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin belirtilen adreslere gönderilmekle hukuken tebligatın yapılmış sayıldığını ve temerrüdün gerçekleştiğini, bu nedenle temmerrüt tarihinin kat ihtarı esas alınarak temerrüt faizi hesaplanması gerektiğini ileri sürmektedir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davalılara kat ihtarı tebliğ edilemediğinden bahisle takip tarihi temerrüt tarihi olarak kabul edilmiş, bu tarihe göre de, temerrüt faizi oranı, sözleşme hükmü uyarınca % 22 olan akdi faiz oranına 25 puan eklemek suretiyle % 47 olarak hesaplanmıştır. Ancak davacı, iddia ettiği temerrüt tarihinin başlangıcına göre, sözleşme hükmü uyarınca % 55 olan akdi faiz oranına 25 puan eklenmek suretiyle uygulanması gereken temerrüt faizi oranının % 80 olduğunu savunmuştur. Aradaki farklılık, kabul edilecek temerrüt tarihine göre akdi faiz oranının değişkenlik göstermesinden kaynaklanmaktadır.Buna göre, temerrüt tarihinin belirlenmesi önem taşımaktadır. Kefilin sorumluluğu kendi temerrütü ile sınırlıdır. Kefil temerrüde düşürülmediği sürece temerrüt faizlerinden sorumlu tutulamaz. Davalılar dava konusu genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzalamıştır. Davalılara gönderilen hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edilemediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. İ.İ.K’nun 4949 sayılı Yasa ile değişik 68/b maddesinin son cümlesi hükmü, kredi borçlusu yönünden uygulanabilir ise de kefil bakımından uygulama yeri bulunmamaktadır. (Yargıtay 19. HD’nin 2015/12924 E- 2016/4207 K sayılı kararı) Dolayısıyla davalılar takipten önce temerrüde düşürülmediklerinden, takip tarihine kadar işlemiş faiz istenemeyeceği, temerrüdün icra takibinden itibaren başladığı, buna göre uygulanması gereken temerrüt faizi oranının sözleşme hükmü uyarınca % 22 olan akdi faiz oranına 25 puan eklemek suretiyle % 47 olarak kabul edilmesi gerektiği, bu husular gözetilerek yapılan faiz hesabının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2017 tarih ve 2014/157 E- 2017/735 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talbinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı taraf harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASNA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021