Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/570 E. 2021/1291 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2020/570
KARAR NO : 2021/1291
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 07/11/2017
NUMARASI : 2015/194 E.- 2017/311 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının TPE nezdinde … tescil no ile 3, 5 ve 16. sınıflarda adına tescilli “…” markası ile 2007 yılından beri tuvalet kağıdı ve kağıt havlu ürettiğini, … markası ile özdeşleşmiş … logosunun da 2012 yılında davacı adına tescil edildiğini, davalının markası, logosu, ambalaj desenini, rengini, paketleme şeklini ve e bandını birebir ihtar edenin tescilli … markası ile satılan ürünlere benzetmek suretiyle “…” markalı tuvalet kağıdı, havlu kağıt ve diğer mamullerini piyasaya sürdüğünü, davalının gönderilen ihtarnameye rağmen eylemine son vermediğini belirterek marka hakkına tecavüzün tespiti ve haksız rekabetin tespitini, menini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalı şirketin eski ve köklü bir firma olup davacının 2007 yılında kurulduğunu, davah şirketin temizlik kağıtları üretimi ve satışı alanında 2000 yılında kurulmuş olup 60.000 m2 alana sahip tesislerinde ev kullanımına yönelik “…” , “…” , “…” markaları ile ev dışı kullanıma yönelik “…” markası ile ürünlerini 37 bayisiyle 15 yıldır tüketicinin kullanımına sunduğunu aynı zamanda vergi rekortmeni olduğunu davacının 2007 yılında kurulduğunu, davacı tarafından davalının “…” markasını uzun yıllar­dır kullandığım bilmediğinin söylenemeyeceğini, davalının Softy markası ve reklamı kırmızı bölge 2011 reklam ödüllerinde “basında en iyiler diğer”, kategorisinde yerini aldığım, davalının söz konusu tasarım nedeniyle 08.01.2015 tarihinde 2015/00056 no ile tescil talebinde bulunmuş olup tarafların ambalajlarının birbirine benzemediğini, “…” markasının 13 yıldır kullanılmak­ta olup yumuşaklık anlamına gelmekte iken davacının “…” markasının isim olduğunu, taraf ürünlerinin karşılaştırıldığını ambalaj dizaynının renklerin farklı olduğunun anlaşıldığını, davacı paketinin üzerinde yer alan hiçbir ibarenin davalı ürünlerinde yer almadığını “rulo”nun dahi yazım karakterinin farklı olduğunu, banyo ve suyu çağrıştıran mavi rengin benzerliği dışında hiçbir benzerliğin bulunmadığını, davacının mavi paketli ürününde, “mutfak havlusu” diye büyük puntolarla yazdığı ve mutfak görüntüsünün bulunduğu, sağ tarafta ise “kilit teknoloji doku” diye büyük puntolarla yazdığı, davacının markasının kıvrımlı olarak yukarıya doğru eğim verdirilerek yazıldığı, markanın altında “sofia son sözü söyler” sloganı kullanıldığını, ambalaj tutma yerlerinin renklerinin de farklı olduğunu, ambalajların yan taraflarındaki yazım ve görsellerin de farklı olduğunu, davalı markasının el yazısı ile düz yazıldığını, banyo renklerinin mavi olarak tercih edilmesi sebebiyle mavi renklerin kullanıldığını yaldızlı bir çizgi ve açık mavinin de kullanıldığını, davalının her zaman … markasını kullandığını, davacının da ambalaj değişikliği yaptığını, davacı markasını bilmesine rağmen … markasını kullandığını, davalının Mane markasının 2001 yılında tescil edildiğini, davacının 2007 yılında … markasını tescil ettirdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; ”…Birinci ve üçüncü bilirkişi heyet raporlarına itibar edilerek davanın reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davalının, 2015 yilina kapar “babysofty” markasını tescil ettirdiği sekliyle, 2015 yılından sonra ise davacının markasını birebir taklit ederek kullandığını, davacının kullanımın başladığı 2015 yılında ihtarname keşide ettiğini ve huzurdaki davayı ikame ettiğini, bu duruma suskun kalmadığını, dolayısıyla sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olmayacağını, Davacının 2015 yılına kadarki kullanımlarının davalı markası ile benzerlik oluşturmadığını, ancak davalının 2015 yılından itibaren, “baby softy” markasını belirtilen ambalaj deseniyle kullanmaya başladığını ve 08/01/2015 tarihinde de kullandığı ambalajı tescil ettirdiğini, tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasfına sahip olmadığını, davalı ambalajının davacınınkine çok benzer olduğunu, bu durumun tüketiciler nezdinde karışıklık yaratabileceğini, bilirkişi raporlarının da bu durumu doğruladığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılıp, yeniden yapılacak yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile meni davasıdır.Davacı şirket adına TPE nezdinde tescilli “…” ibareli 2007/ 47483 no’lu markanın 03, 05, 16. sınıf emtiada kullanmak üzere 05.09.2007 tarihinden itibaren,”…” ibareli 2012 / 25486 no’lu markanın 03,05,16. sınıf emtiada kullanılmak üzere 19.03.2012 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle tescil edldiği, Davalı … A.Ş. adına “…” ibareli 2002 / 08950 no’lu markanın 14, 15, 16. sınıf emtiada kullanılmak üzere 18.04.2002 tarihinden ; “…” ibareli 2013/29023 no’lu markanın 16. sınıf / kağıt, karton ve bunlardan yapılmış ürünler, kağıt havlular, tuvalet kağıtları, ambalaj amaçlı kağıtlar v.s ) emitada kullanılmak üzere 28.03.2013 tarihinden, “mane” ibareli 2001/10860 no’lu markanın 14, 15, 16. sınıf emtiada kullanılmak üzere 08.06.2011 tarihinden itibaren, “…” ibareli 2001/10861 no’lu markanın 14, 15, 16. sınıf emtiada kullanılmak üzere 08.06.2001 tarihinden, “…” ibareli 2013/ 65911 no’lu markanın 16. sımf emtiada kullanılmak üzere 30.07.2013 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile tescil edildiği,Ayrıca, davalı şirket adına 2015 00056 no’lu ambalaj deseninin 08.01.2015 tarihinde tescil edildiği görülmüştür.Davacı, davalının 2015 yılından itibaren, “…” markasını belirtilen ambalaj deseniyle kullanmaya başladığını ve 08/01/2015 tarihinde de kullandığı ambalajı tescil ettirdiğini, bu haliyle markasını davacı markasını yaklaştırdığını, taklit suretiyle marka hakkına tecavüzde bulunduğunu iddia etmiş, davalı ise; uzun yıllardır aynı sektörde faaliyet gösterdiklerini, davacının bu durumdan haberdar olmamasının mümkün olmadığını, markaya tecavüzün söz konusu olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince, markaya tecavüzün varlığı kabul edilmekle beraber tescilli markanın korunması gerektiği, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı değerlendirmelerinde bulunan 11.08.2016 havale tarihli birinci bilirkişi heyet raporu ile 08.09.2017 tarihli üçüncü bilirkişi heyet raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Uyuşmazlık; Davalı şirket adına ”babysofty” markasıyla tescilli 2015 00056 numaralı endüstriyel tasarımın kullanımının, davacı adına tescilli ”sofia” markasına tecavüz oluşturup oluşturmadığı, tescile uygun bir kullanımın bulunup bulunmadığı, sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleşip gerçekleşmediği noktalarında toplanmaktadır. Mahkemece verilen kararın gerekçesinde, yalnızca 11.08.2016 havale tarihli birinci bilirkişi heyet raporu ile 08.09.2017 tarihli üçüncü bilirkişi heyet raporuna atıfta bulunulmuş ise de, birinci heyet raporunda; davalı …” markasının davacı …A.Ş.’nin “…” markası ile benzerlik oluşturmadığı; davalı “…” markalı ürün ambalajının davacının “…” markalı ürün ambalajı ile desen, kompozisyon, marka adların kullanım şekli bakımlarından farklılık gösterdiği, davalı ürün ambalajlarında davalı adına tescil edilen tasarımın kullanılmış olduğu, iltibas bulunmadığı gerekçesiyle markaya tecavüzün söz konusu olmadığının belirtildiği, 08.09.2017 tarihli üçüncü bilirkişi heyet raporunda ise; davalı markasının davacı markası ile iltibas oluşturduğu, ancak davalı kullanımının, 08.01.2015 tarih … tescil numaralı endüstriyel tasarım tesciline uygun olduğu, tescilli bir tasarımın haksız kullanımından bahsedilemeyeceği, ayrıca aynı sektörde faaliyet gösteren davacı tarafın davalı kullanımına uzun süre sessiz kalarak hak kaybına uğradığı tespitlerinde bulunulduğu, her iki raporda varılan sonuç aynı olmakla birlikte, birinci raporda iltibas tehlikesinin bulunmadığı, üçüncü raporda ise, iltibas tehlikesi var olmakla birlikte tescilli kullanımın hukuka uygunluk sebebi oluşturduğu gerekçelerine dayanıldığı görülmektedir. Dolayısıyla tescile uygun bir kullanımın olup olmadığı, tescile uygun bir kullanım yok ise bu kullanımın, marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği tartışmasına girmezden evvel, somut olaya sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmalıdır. Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile ilk defa marka hukukunda hükümsüzlük davaları yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin bir düzenleme getirildiği, ancak dava tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’da, sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, bu boşluğun Yargıtay içtihatları ile doldurulduğu, buna göre, ilkenin temelinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesine dayandığı, sessiz kalma yoluyla hak kaybında, hakkın genel olarak sona ermediği, sadece bu haktan eylemine sessiz kalınan kişi ya da kişilerin yararlanmasına katlanıldığı, uzun süredir var olan kullanıma/tescile 5 yıl boyunca sessiz kalınmış olması sebebiyle bu duruma zımnen icazet verildiğinin kabul edildiği anlaşılmaktadır.Somut olayda davacı vekilinin, istinaf dilekçesinde açıkça, davalının, markasını 2015 yılından itibaren davacı markasına yaklaştırarak tescil ettirmek suretiyle kullandığını, tecavüzün 2015 yılından itibaren gerçekleştiğini ileri sürmüş olması ve Beşiktaş 18. Noterliğinin … yevmiye numaralı, 15.05.2015 tarihli ihtarnamesi ile tecavüze son verilmesini talep etmiş olması karşısında, sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.Böylelikle tatışılması gereken hususlar; tescilli bir kullanımın hukuka uygun sayılıp sayılmayacağı, davalı tarafça, tescil uygun bir kullanım olup olmadığı, tescile uygun bir kullanım yok ise, bu kullanımın davacının marka hakkına tecavüz edip etmediğidir.Her ne kadar dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nun 155.maddesi ile, tescilli bir markanın kullanımının meşru görülmesi eğilimi terk edilmiş ise de; dava tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK döneminde, Yargıtay’ın yerleşik uygulaması ile, tescile dayalı kullanımın hukuka uygun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Somut davada, dosyaya sunulan denetime elverişli gerek 03.04.2017 tarihli ikinci bilirkişi heyet raporu ve gerekse 08.09.2017 tarihli üçüncü bilirkişi heyet raporunda; davalı kullanımının 08.01.2015 tarih, … tescil numaralı endüstriyel tasarım tesciline uygun olduğu tespitlerinde bulunulduğu, böylelikle davalı kullanımının tescile uygun olduğu vetescilli bir tasarımın kullanımının markaya tecavüz oluşturmadığının kabulü gerektiği anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07/11/2017 tarih ve 2015/194 E- 2017/311 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021