Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/562 E. 2022/30 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/562
KARAR NO: 2022/30
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14/12/2017
NUMARASI: 2016/52 E. 2017/286 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalının 10.08.2014 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri adaylık kampanyası için o tarihte CHP Genel Başkan Yardımcısı olan …’ın davetiyle 18.06.2014 tarihinde geniş katılımlı bir toplantı yapıldığını, toplantıda müvekkili şirketten …’nun Cumhurbaşkanlığı Seçim kampanyası için strateji, slogan, filmler, afişler, fotoğraflar ve gazete ilanları gibi çalışmalar ile Cumhurbaşkanlığı Seçimi Çalışmalarına ve adayın halka tanıtımı konularında çalışmalar yapılmasının talep edildiğini, fotoğrafların çekim bedeli olarak KDV dahil 20.355,00 TL’lik tutarın 03.07.2014 tarihinde … Firması tarafından müvekkili şirkete fatura edildiğini ve müvekkili tarafından ödendiğini, fotoğraf çekim bedelinin davalının Cumhurbaşkanı adayı seçim hesabı adresine fatura edildiğini, ödenmediğinden takip başlatıldığını, davalının borca ve faize itiraz ettiğini, haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamını, davalı-borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbölümü ve husumet itirazları olduğunu, müvekkilinin 10/08/2014 tarihinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminde bazı siyasi partilerin ortak çatı adayı olmaya layık görüldüğünü ve davacı tarafça, her hangi bir bedel belirlemeksizin ve belirtilmeksizin teklif ettiği sunumun içerisinde davalı müvekkilinin fotoğraflarının çekileceği, belirli slogan ve afişlerin düzenleneceği / sunum açısından ön hazırlık yapılacağının beyan edildiğini, müvekkilince sunumların değerlendirilmeye tabi tutulacağının bildirildiğini, müvekkilinin rıza ve onayı dışında fotoğrafları kullanılarak hazırlanan seçim otobüsünün müvekkili tarafından kullanılmadığını, davacı şirkettin seçim otobüsünü müvekkilinin kullandığını ispat edecek hiçbir fotoğraf karesi veya kamera kaydı ibraz etmediğini, davacı şirketin davalı dışında siyasi partilerin kullanımına sunmaya çalıştığı seçim otobüsü ile hizmet vermeye çalıştığını ispat etmeye ve bunun mali külfetini kötü niyetli şekilde müvekkiline yüklemeye çalıştığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının, fotoğrafların çekim bedeli olarak KDV dahil 20.355,00-TL’lık tutarı 03.07.2014 tarihinde … firmasının kendilerine fatura ettiğini, bu tutarı ödemiş olduklarını, fotoğraf çekim bedeli olan 20.355,00-TL’lık tutarı 21.07.2014 tarihinde davalı Prf. Dr. … adına T.C. Cumhurbaşkanı adayı seçim hesabına fatura ettiklerini, ancak ödenmediğini iddia ettiği, faturanın, onu teslim alan tarafı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerektiği, davacı tarafından davalı adına fatura düzenlenmiş olmasının, davalının davacı şirketten hizmet almış olduğunu gösteren ve ispatını sağlayabilen bir delil niteliğinde olmadığı, ilişkiyi ispat eden sözleşme vb belgenin davacı yanca sunulmadığı, husumet ehliyetinin bulunması, yani taraf ve dava ehliyetine sahip olunmasının 6100 sayılı HMK’nun 114. maddesine göre dava şartlarından olduğu, mahkemece yazılan müzekkere ve CHP’den gelen yazı içeriği, sunulu mail içeriği, taraf iddia ve savunmaları dikkate alındığında davada dava şartı noksanlığı bulunduğu anlaşılmakla; pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın” reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 1-Taraflar arasında hukuken geçerli bir ‘’şifahi sözleşme’’ mevcut olduğunu, tarafların ve adı geçen siyasi partilerin üst düzey yetkililerinin şifahi onayları ile zamanın kısıtlılığı bir araya geldiğinde; müvekkilinin bu kimselere ‘’yazılı sözleşme olmadan ben işe başlayamam’’ demesini beklemenin ve yazılı sözleşme yok diye davayı red etmenin hayatın olağan akışına ve hukukun sorumluluk anlayışına aykırı olduğunu, Türk Hukuk sisteminde şifahi sözleşmelerin yasal mevzuatın içerisinde yer aldığını, basiretli tacirlik, müşterileri arasında farklı davranışları ve farklı tutumları sergileyebilmeyi de içerdiğini, TBK 12. maddesi uyarınca, taraflar arasındaki sözleşmenin kurulmasını şekle bağlayan hiçbir yasal düzenleme olmadığını, müvekkilinin sözleşme gereği üstlendiği yükümlülüklerinin büyük bir kısmını yerine getirdiğini, tamamlanmasının davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde engellendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin kurulması için icap ve kabul şartlarının yerine geldiğini, davalının pasif husumet ehliyetinin olduğunu, Davalının aksi yöndeki iddia ve savunmalarının TMK md.2/1 ile HMK md.29’de düzenlenen dürüstlük ve doğruyu söyleme zorunluluğuna ters düştüğünü, sunum, bir tek defaya mahsus ve hizmet verilmeden önce, genellikle bilgisayar üzerinden yapılan bir proje tanıtımı olduğunu, huzurdaki davaya konu edildiği üzere aktif olarak hizmet vermek, çekimler yapmak, çekilenler üzerinde seçimler yapmak, seçilenleri afişe dönüştürmek, afişlerin kullanılması, otobüs giydirmelerini hazırlamak ve bu giydirmelerin kampanyada görev alan otobüslerde kullanılmasının ‘’sunum’’ olarak kabul edilemeyeceğinden, mahkeme tespitinin hukuki hata olduğunu, 2- Müvekkilinin dava dışı … Firmasından, davalı adına davalının da bizzat katıldığı hizmeti aldığını, dürüst ve basiretli bir tacir olarak, … Firmasının hizmet bedelini ödediğini, çekimlerin yapılması için aracı gibi hareket ederek … ile davalı namına ve hesabına anlaştığını, davalının yükümlülüklerine sadık olacağı inancıyla … Firmasına ödeme yapan müvekkilinin davalıdan tahsil edemediği bedel neticesinde zarara uğradığını, 3- Davalının resimlerine müvekkili tarafından photoshop ve retouch işlemlerinin uygulanması sonucu ortaya çıkan poster, afiş ve broşürlerin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu md.1 vd uyarınca müvekkiline ait “özgün bir çalışma gerektiren eserler” olduğunu, davalının iddia ettiği gibi anlaşma ve hukuki ilişki bulunmadığının kabulü halinde, müvekkilinden alınmış bir izin olamayacağından, seçim otobüslerinde ve seçim kampanyalarında kullanılmasının FSEK madde 68 uyarınca mali haklara tecavüz oluşturduğundan, tespit edilecek tazminatın müvekkiline ödenmesi gerektiği halde mahkeme tarafından anılan FSEK hükmü değerlendirilmeden, usul ve yasaya aykırı hüküm tesis edildiğini, 4- Taraflar arasında yazılı metin olmadığı hallerde sözleşmesel ilişkinin kurulduğunun, tanıkla ispatının mümkün olduğunu, müvekkili tarafından sözleşmedeki yükümlülüklere uygun hizmetlerin başlatıldığı yönünde, çekimi yapan fotoğraf sanatçısı ile çekim yapan … firmasının yetkililerinin dinlenmesinin yargılamadaki maddi gerçeğin açığa çıkması açısından önem arzettiğini, mahkemenin tanıkları dinlemeden karar vermesinin hatalı olduğunu, 5- Reklam … ve siyasi danışmanlık hizmetlerinin teknik bilgi gerektiren işlemler olup, müvekkili tarafından verilen hizmetin bir “sunum” mu yoksa müvekkilin üstlenmiş olduğu reklam … hizmeti mi olduğunun teknik olarak bilirkişilerce tespiti yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6- Delil listesinde 13. sırada yer alan “her türlü delil” kapsamında değerlendirilmesi gereken “yemin” delili uyarınca davalının davet edilerek “yemin teklifi” yapılması gerekirken, yapılmadığından usul ve yasaya aykırı olduğunu, 7- Her ne kadar taraflar arasında yazılı bir sözleşme yoksa da, dosyaya taraflarınca sunulan tüm delillerin taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin kurulduğunu göstermeye yeterli olduğunu, (davalının, bir tam gün süren fotoğraf çekimine bizzat gelerek katıldığı çekim gününe ait müvekkili şirketin patronunun da olduğu hatıra fotoğrafı, davalının … firması ve fotoğraf sanatçısı … tarafından çekilen resimler arasından kullanılacakların seçimine bizzat katılması, davalının seçimi ile rötuşu yapılan resimlerin seçim kampanyalarında kullanılmış olan afiş, poster ve broşürlerde kullanılması, otobüs giydirmelerinin tüm kampanya boyunca kullanıldığına ilişkin resimler) – müvekkili ile CHP arasındaki Siyasi Danışmanlık Sözleşmesinin, müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmeden tamamen bağımsız bir sözleşme olup, CHP’den gelen yazı içeriğinin huzurdaki ihtilaf açısından bir delil teşkil etmediği halde, mahkeme tarafından mezkur sözleşmenin, taraflar arasında sözleşmesel bir ilişkinin bulunmadığına delil teşkil ettiği yönündeki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, – Davalının cevap dilekçesinde yer verdiği e-mail içeriğinin taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığını ve verilen hizmeti ispatlar nitelikte olduğunu, mahkemenin, bu içerikten taraflar arasında bir hukuki ilişki kurulmadığı sonucuna varmasının dosya münderecatına aykırı olduğunu, – Faturanın tek başına borçluluğu ispatlayabilen bir belge olmasa da, dosyaya mübrez diğer delilleri ve iddialarıyla beraber bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, dosyaya sadece fatura ibraz edilmediğini, faturaya dayanak bir başka fatura ve o faturaya ilişkin ödemenin de sunulduğunu, 8- Davalının, iddialarına dair hiçbir somut delil sunamadığını, sadece “inkar” etmekle yetindiğini, bu hususun mahkeme tarafından değerlendirmeye tabi tutulmadan usul ve yasaya aykırı hüküm tesis edildiğini, izah olunan ve re’sen nazara alınacak nedenlerle kararın müvekkili lehine kaldırılarak, davanın İstinaf Mahkemesinde yeniden görülmesine, yeniden görülmesi mümkün değilse dosyanın yeniden karar verilmek üzere Yerel Mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; davalının Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası için strateji, slogan, filmler, afişler, fotoğraflar ve gazete ilanları gibi çalışmalar ile cumhurbaşkanlığı seçimi çalışmalarına ve adayın halka tanıtımı konularında çalışma yapılması talebi kapsamında çekilen fotoğrafların çekim bedeli 20.355,00 TL’nın 03/07/2014 tarihinde … Firması tarafından fatura edilmesi ve tarafından ödenmesi ve fotoğraf çekim bedelinin davalının seçim hesabı adresine fatura edilmesine rağmen ödenmemesi sebebiyle başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takibe davalı tarafça yapılan itirazların haksız olduğundan bahisle iptali ve takibin devamı, davalı-borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasındaki ilişkiyi ispat eden sözleşme vb belgenin davacı yanca sunulmadığı, yazılan müzekkere ve CHP’den gelen yazı içeriği, sunulu mail içeriği, taraf iddia ve savunmaları dikkate alındığında davada dava şartı noksanlığı bulunduğu anlaşılmakla pasif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmiş olup karar yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. 1-TBK 12. maddesinde sözleşmelerin geçerliliğinin, kanunda aksine düzenleme bulunmadığı sürece hiçbir şekle bağlı olmadığı, düzenlenmiştir. Taraflar arasında var olduğu iddia edilen sözleşme “seçim kampanyasında kullanılacak fotoğraf, afiş, araç giydirme işlemlerinin yapılmasına” ilişkin hizmet alım sözleşmesidir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda hizmet alım sözleşmeleri için özel bir şekil şartı düzenlenmediğinden, sözlü akit yapılabilir ve geçerli ise de; kanıtlanması HMK’daki ispat usulüne tabi olduğundan, HMK 202. maddede belirtilen delil başlangıcı veya HMK 203. maddede belirtilen istisnalardan biri mevcut olmadığı sürece HMK 200. maddesi gereği miktar ve değeri 2.500,00 TL’nı geçen hukuki işlemlerin senetle ispat edilmesi zorunludur. Taraflar arasındaki sözleşmenin miktarı 20.355,00 TL olup, davacı vekilinin sözleşme düzenlenmemesine gerekçe olarak gösterdiği “Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı’na aday olan, yine bu sözleşmesel ilişkinin kurulmasına vesile olan CHP ve MHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi hayatına yön veren önemli siyasal aktörler olup, tarafların ve adı geçen siyasi partilerin üst düzey yetkililerinin şifahi onayları ile zamanın kısıtlılığı” HMK 203. maddesinde belirtilen istisnai durum kapsamında kalmadığı gibi, diğer şıklardaki koşullarda söz konusu olmadığından, sözleşmenin yazılı belge ile kanıtlanması gerekir. Asıl olan tarafların doğru söylediğidir. Aksini iddia eden HMK 190. maddesi uyarınca kanıtlamakla yükümlüdür. Kötü niyet her türlü delille kanıtlanabilir. Davacı vekili dava dilekçesinde tanık deliline dayanmakla birlikte, dava ve cevaba cevap dilekçesinde tanıkların isim ve adreslerini bildirmediği, davanın ilk açıldığı İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin tensip zaptında ve dosyanın görevsizlik kararı ile geldiği İstanbul 1. FSHHM’nin 19/04/2016 tarihli oturumunda taraflara eksik delillerini 2 hafta içinde ibraz etmeleri için süre verildiği, davacı tarafın tanık isim ve adreslerini bildirmediği tespit edilmiştir. Davacı taraf bu hali ile davalı tarafın dürüst davranmadığını, kötü niyetli olduğunu kanıtlayamadığından, davacı vekilinin, davalının TMK md.2/1 ile HMK md.29’de düzenlenen dürüstlük ve doğruyu söyleme zorunluluğuna ters düştüğü, iyi niyet ve dürüstlük kuralına aykırı davrandığına ilişkin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı tarafça sunum kapsamında yapıldığı belirtilen, fotoğraf çekimi, fotoğraf seçimi ve faturalar dışında, davalının isteği ile çekilen fotoğrafların afişe dönüştürüldüğünü, fotoğraftan dönüştürülen afişlerin davacı tarafından kullanıldığını, otobüs giydirmelerini hazırladığını ve bu giydirmelerin kampanyada görev alan otobüslerde davalı tarafından kullanıldığına ilişkin tanık ve başka delil sunmadığından, sadece fotoğraf çekimine katılma, çekilen fotoğraflardan seçim yapma taraflar arasında tanıtım sözleşmesinin varlığı için delil başlangıcı kabul edilemeyeceğinden, davacı vekilinin taraflar arasında icap ve kabul eylemi ile sözleşmenin oluştuğu, davacının sözleşme kapsamında eylemlere başladığı ve davalı tarafça haksız ve hukuka aykırı olarak sözleşmenin tamamlanmasına engel olunduğundan, davacıya husumetin düşeceğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 2- Davalı, … firmasındaki fotoğraf çekiminin sunum kapsamında olduğunu iddia ettiğinden, kampanya kapsamında davalı adına hareket edildiğini davacının kanıtlaması gerekir. TTK 21/1. maddesindeki, ticari işletmesi kapsamında bir mal satan, üreten, bir iş gören veya bir menfaat sağlamış olan tacirin kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise faturada gösterilmesini isteyebileceğine ilişkin hüküm uyarınca, fatura ticari ilişki içinde olan taraflar arasında düzenleneceğinden, … firmasının faturayı davacı şirkete düzenlemesi karşısında, ticari ilişkinin davacı ile … firması arasında olduğuna karine olup, davacının davalı adına hareket ettiğini kanıtlayan davalı veya davalının seçim kampanyasını yöneten …’nun bu yöndeki talebini gösterir belge başka delil de sunulmadığından, davalının fotoğraf çekimine katılması tek başına sözleşmenin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığından, davacı vekilinin müvekkilinin davalı adına … firması ile anlaştığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 3- Davacı vekili dava dilekçesinde;18/06/2014 tarihli toplantıda müvekkili şirketten davalının Cumhurbaşkanlığı Seçim kampanyası için, strateji, slogan, filmler, afişler, fotoğraflar ve gazete ilanları gibi çalışmalar ile Cumhurbaşkanlığı Seçimi çalışmalarına ve adayın halka tanıtımı konularında çalışmalar yapılmasının talep edildiğini, 20.06.2014 tarihinde adayın fotoğraflarının çekilmesinin talep edildiğini, bu talep üzerine fotoğrafların çekimi için müvekkili şirket … Firması ve bu şirket bünyesinde hizmet veren fotoğraf sanatçısı … ile adaylık fotoğraflarının çekilmesi konusunda anlaşma yapıldığını, yaptıkları uygulamaların davalı tarafından kabul edilerek kampanyada kullanıldığını beyan etmiş olup, bu hali ile hizmet bedeli talep edilmiştir. Cevaba cevap dilekçesinde aynı talep özetlenerek tekrar edilmiştir. Davacı vekilince 03/11/2017 tarihli dilekçe ile; davalı yanın iddia ettiği üzere herhangi bir hukuki ilişki bulunmuyor ise bu durumda müvekkilimizden alınmış bir izin de olamayacaktır, müvekkilimizin özgün eseri niteliğinde olan bu afiş, poster ve broşürler müvekkilimizin mali haklarına tecavüz teşkil ettiğinden, FSEK md. 68 uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin üç kat fazlasını” davalı yan tarafından müvekkilimize ödenmesi gerekmektedir. sözleri ile FSEK 68.maddeye göre tazminat ödenmesi gerektiğini belirtmiştir. Dava yazılı usule tabidir. HMK 141. maddesi uyarınca yazılı usulde taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmasını genişletebilir. Mahkemece ön inceleme oturumu taraf vekillerinin katılımı ile 19/04/2016 tarihinde icra edilmiş olup, ön inceleme oturumundan çok sonra 03/11/2017 tarihli dilekçe ile FSEK 68. maddeye göre tazminat ödenmesi gerektiği belirtildiğinden, davacı tarafın bu yöndeki beyanları HMK 141/2. maddesindeki iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında kalmaktadır. Usul hükümleri kamu düzenine ilişkin olmaları sebebiyle re’sen uygulanması gerektiğinden, davalı tarafın iddianın genişletilmesine açık muvafakati olmadığı gibi, davacı tarafça dava ıslah edilmediğinden, mahkemece iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında incelenmesi mümkün olmadığından, mahkeme tarafından FSEK 68. madde hükmü kapsamında değerlendirmeye tabi tutulmadan usul ve yasaya aykırı hüküm tesis edildiğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 4- Davacı vekili dava dilekçesinde tanık deliline dayanmakla birlikte, dava ve cevaba cevap dilekçesinde tanıkların isim ve adreslerini bildirmediği, davanın ilk açıldığı İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin tensip zaptında “Tarafların delil olarak gösterdikleri belgeleri dilekçelerine ekleyerek vermeleri, başka yerden getirtilecek belgeleri var ise gerekli bilgileri vererek getirtilmesini sağlatmaları, bunları yerine getirmez iseler; ancak ön inceleme aşamasında tamamlayabilecekleri, aksi halde bu delillerden vazgeçmiş sayılacakları” ihtarının yapıldığı, dosya üzerinden görevsizlik kararı verildiği, dosyanın görevsizlik kararı ile geldiği İstanbul 1. FSHHM’nin 19/04/2016 tarihli oturumunda taraflara eksik delillerini 2 hafta içinde ibraz etmeleri için süre verildiği, davacı tarafın tanık isim ve adreslerini bildirmediği, icra edilen duruşmalarda tanık bildirmek için süre talep etmediği tespit edilmiştir. Yargılamanın yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan HMK 119, 136 ve 140. maddesi uyarınca davacı taraf tanıkları dahil dava dilekçesinde bildirdiği tüm delillerini en geç ön inceleme oturumunda verilecek kesin süre içinde tamamlamakla yükümlüdür. Faturaya konu hizmetin verildiğine ilişkin iddia davalı taraftan sadır olmuş belge ile kanıtlanabilir. Fotoğraf ve afişlerin, araç giydirme çizimlerinin davalı veya yetkili vekiline teslim edildiğine ilişkin belge sunulmadığından, dosyada başkaca yazılı delil başlangıcı da bulunmadığından, miktar itibariyle HMK 200. maddesi uyarınca tanık delili ile sözleşmenin kanıtlanması mümkün değildir. HMK 30. maddesi uyarınca yargılamanın en az masrafla en kısa sürede sonuçlandırılma yükümlülüğü mevcuttur. 19/04/2016 tarihli oturumunda taraflara eksik delillerini 2 hafta içinde ibraz etmeleri için verilen ara kararda sürenin kesin olduğu belirtilmediği ve ihtarat yapılmadığından usule uygun değil ise de, iddianın miktar itibariyle HMK 200. maddesi uyarınca tanık delili ile kanıtlanması mümkün olmadığından, tanıklar dinlenmeden karar verildiğine ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 5- Davacı vekili dava dilekçesinin deliller bölümü 12. maddesinde delil olarak bilirkişi incelemesine dayanmış olup, mahkemece bilirkişi incelemesinin yaptırılmadığı tespit edilmiştir. Davacı taraf sunulan fotoğrafların ve faturaların davalı ile aralarındaki sözleşme tekliflerinin kabulü niteliğinde olduğunu, davalı ise fotoğrafların sunum dosyası kapsamında kaldığını beyan etmiştir. Faturaların davalı tarafa tebliğ edilmediği, fatura konusu ürünlerin davalı tarafa teslim edildiğinin kanıtlanmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Davacı taraf dava dilekçesinde dava dışı … Firması ile davalı adına sözleşme yaptığını iddia etmesine rağmen, davalıyı temsil ettiğine ilişkin belge sunmadığı gibi, faturanın davacı adına düzenlenmesi TTK 21/1. maddesi uyarınca ticari ilişkinin … Firması ile davacı arasında olduğunun karinesi olup, aksi kanıtlanmadığından bilirkişi incelemesi ile alınacak rapor, taraflarınca yapılan icabın kabulü anlamında olduğunu kanıtlamaya yeterli olmadığından, teknik olarak bilirkişilerce tespiti yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 6- Davacı tarafça dava dilekçesinin 13. bendinde “Her türlü yasal delil” ibaresi kullanılmış, açıkça (münhasıran) yemin deliline dayanılmamıştır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı kararı ile; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde “sair deliller, her türlü delil,” gibi ibarelerin bulunması hâlinde tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafa yemin teklifinde bulunma hakkını hatırlatamayacağına karar verildiğinden, davacı tarafça münhasıran yemin deliline dayanılmadığından, “Her türlü yasal delil” ibaresi ile yemin deliline başvurmuş sayılmayacağından, davacı vekilinin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 7- Davacı tarafça, kampanya kapsamında çekildiği beyan edilen davalıya ait fotoğraflar, seçim otobüsünün giydirilmiş fotoğrafı, çekim gününe ilişkin olduğu iddia edilen hatıra fotoğrafı, … Prodüksiyon tarafından düzenlenen 03/07/2014 tarih ve 17063 sayılı C. Başkanı fotoğraf çekim bedeli açıklamalı fatura ve davacı tarafça davalıya düzenlenen 21/07/2014 tarihli … seri ve sıra numaralı faturalar dosyaya sunulmuş olup, davalı tarafça davacı şirketten hizmet alınmadığı, sadece yapılan toplantıda sunum yapıldığı belirtilerek, sunum dosyası ve seçim takvimi ile hizmetin davacı tarafça verilmediğinin ikrar edildiğine delil olarak, davalı şirket yetkilisi … tarafından …com.tr adresinden gönderilen 11/08/2014 tarihli “…” içerikli e-mailin sunulduğu tespit edilmiştir. Faturalar tek taraflı düzenlenen belgelerden olduğundan ve bizzat davalı tarafa tebliğ edilmediğinde içeriği kesinleşmeyeceği gibi, tebliğ edilse dahi, hizmetin verildiği hususu fatura içeriğine dahil olmadığından, ticari ilişki inkar edildiği taktirde faturaya ilişkin hizmetin verildiğinin iddia eden tarafça kanıtlanması zorunludur. Görülmekte olan davada, ticari ilişki davalı tarafça inkar edildiğinden, ispatlamak davacı tarafa aittir. Sunulan faturalar ve fotoğraflar bu hali ile ticari ilişkiyi kanıtlamaya yeterli olmadığından, davacı tarafın iddialarının sundukları belgeler ile kanıtlandığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Davacı taraf dava dilekçesinin 2. sayfasında Bu cümleden hareketle müvekkil, ülkemizin önemli siyasi partilerinden biri olan CHP’nin siyasi danışmanlığını yapmakta olduğu bir sırada davalıya ile huzurdaki davaya konu hizmeti sunmuştur. (EK.1. müvekkil ile CHP arasındaki Siyasi Danışmanlık Sözleşmesi) sözleri ile CHP ile arasında eskiye dayanan danışmanlık hizmeti ilişkisinin varlığını kanıtlamak için sözleşmeyi ibraz etmiştir. Mahkemece bu sözleşme davalı tarafa verilen hizmetin sözleşmesi gibi algılanıp, sunulan Siyasi Danışmanlık Sözleşmesi, CHP’ye gönderilerek sözleşmeye ve imzaya karşı beyanları sorulmuş, verilen cevapta imzaya ve sözleşmeye itirazlarının olmadığı, ancak ayıplı ifa sebebiyle açılan İstanbul 10. ATM’nin 2015/428 esas sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini bildirdikleri tespiti yapılarak 11/08/2014 tarihli e-mail ile birlikte taraflar arasında hukuki ilişki kurulmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. HMK 198. maddesi uyarınca mahkeme dosya içerisindeki tüm delilleri serbestçe değerlendirebilir ise de, dosyaya sunulan davacı ve CHP arasında düzenlenmiş Siyasi Danışmanlık Sözleşmesinin taraflar arasındaki hukuki ilişkiye ait olduğu belirtilmediği halde mahkemece sözleşmenin CHP ve davacı arasında olduğu, davalının taraf olmadığı sonucuna varılması dosya kapsamına uygun olmadığı tespit edilmiştir. Her ne kadar sözleşmenin CHP ve davacı arasında olduğu tespiti ile davalının taraf olmadığının mahkemece gerekçe yapılması hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf sebebinin yerinde ise de, davacı tarafça taraflar arasında sözlü sözleşmenin varlığı usule uygun olarak kanıtlanmadığından sonuca etkili olmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı şirket yetkilisi … tarafından …com.tr adresinden gönderilen 11/08/2014 tarihli “…” içerikli e-mailin sunulduğu tespit edilmiştir. Mail davacı şirket yetkilisine ait olduğundan taraf beyanı niteliğinde olup, tek başına ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmayacağı gibi, içeriğinden hizmetin verildiği açıkça tespit edilmediğinden, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin de reddi gerekmiştir. Davacı tarafça, kampanya kapsamında çekilen fotoğraflara ilişkin olduğu beyan edilerek, … Prodüksiyon tarafından düzenlenen 03/07/2014 tarih ve 17063 sayılı C. Başkanı fotoğraf çekim bedeli açıklamalı fatura ve davacı tarafça davalıya düzenlenen 21/07/2014 tarihli … seri ve sıra numaralı faturalar dosyaya sunulmuş olup, davalı tarafça davacı şirketten hizmet alınmadığı, sadece yapılan toplantıda sunum yapıldığı belirtilmiştir. Faturalar tek taraflı düzenlenen belgelerden olduğundan ve bizzat davalı tarafa tebliğ edilmediğinde içeriği kesinleşmeyeceği gibi, tebliğ edilse dahi, hizmetin verildiği hususu fatura içeriğine dahil olmadığından, ticari ilişki inkar edildiği taktirde faturaya ilişkin hizmetin verildiğinin iddia eden tarafça kanıtlanması zorunludur. Görülmekte olan davada, ticari ilişki davalı tarafça inkar edildiğinden, ispatlamak davacı tarafa aittir. Dosyaya sunulan faturanın … şirketi tarafından, davacı adına düzenlenmesi ve dava dilekçesinde yer alan “fotoğrafların çekimi için müvekkili şirket … Fotoğraf Firması ve bu şirket bünyesinde hizmet veren fotoğraf sanatçısı … ile adaylık fotoğraflarının çekilmesi konusunda anlaşma yapmıştır” şeklindeki beyan ile birlikte değerlendirildiğinde sunulan faturalar bu hali ile tek başına ticari ilişkinin varlığını kanıtlamadığından, davacı tarafın istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 8- HMK 190. maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadığı sürece iddia eden vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Davalı tarafın hukuki ilişkiyi inkar ettiğinden, davalıdan alacaklı olduğunu iddia eden davacının, HMK 190.maddesi gereği bu iddiasının doğruluğunu kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı tarafça inkara ilişkin delil sunulmamasının mahkemece nazara alınmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/12/2017 tarih ve 2016/52 E.2017/286 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 06/01/2022