Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/560 E. 2021/1257 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2020/560
KARAR NO : 2021/1257
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2017
NUMARASI : 2015/858 E. – 2017/762 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile dava dışı … AŞ arasında 2002 tarihli onarım sözleşmesi yapıldığını, … AŞ tarafından 03.06.2002 tarihli 13.325,00 TL bedelli teminat mektubu verildiğini, lehtarın borcunun ödenmesi için teminat mektubunun nakde çevrilmesinin talep edildiğini ancak davalının ödeme yapmadığını, davalının zamanaşımı definin teminat mektubunun muacceliyet tarihinin garanti edilen riskin muaccel olduğu tarih olarak anlaşılması gerektiğini, 2002 tarihli sözleşme kapsamında 31.08.2001 tarihinde yaşanan lehtar personeli … ‘ ün sebep olduğu kaza üzerine davacı şirkete karşı da müteselsil sorumlu sıfatıyla Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını ve Karamürsel İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 133,155,00 TL ödenmek zorunda kalındığını, ödenen bu tutarın … AŞ’ye rücu edildiğini, Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/596 esas sayılı dosyasından verilen hükmün Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icraya konulduğunu ancak ödeme yapılmadığını, 18.03.2013 tarihinde ödeme talebinde bulunulduğunu, davalının ödememe gerekçesi olarak ileri sürdüğü tedbir kararının ise Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesince 2014/1567 sayılı dosyada 10.12.2014 tarihinde verildiğini, dolayısıyla davalının ödeme yükümlülüğünü ihlal ettiği iddia ederek Kocaeli .. İcra Dairesinin … E sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini, takibin devamını ve davalı borçlu hakkında %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının 08.07.2013 tebliğ tarihli mektubu ile 7 ayrı teminat mektubunu nakde çevirmek istediğini, ancak bu mektupların 2000-2002 yıllarına ait olması nedeniyle kendilerinden gerekli belge ve bilgilerin talep edildiğini, nitekim bu mektuplarla ilgili farklı gelişmeler olduğunu ve birinin … AŞ tarafından açılan menfi tespit davası sonucunda iade edildiğini, davacının ise herhangi bir bilgi vermediğini buna karşın 25.11.2014 tarihli bir ihtarname keşide ettiğini, davalı bankanın ise buna cevaben keşide ettiği 28.11.2014 tarihli ihtarnamede yine bilgi ve belge istenmesine rağmen verilmediğini, vadesiz teminat mektuplarında zamanaşımı süresinin riskin muaccel olduğu tarihten başladığını bu nedenle tazmin talebinin reddedilmediğini ancak davacının gerekli bilgi ve belgeleri vermekten kaçındığı için ödeme yapılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince; “Toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre; borcun kaynağı olarak gösterilen 2001 yılındaki iş kazasının ve 2006 yılında sonuçlanan tazminat borcunun, 03.06.2002 tarihinde düzenlenen 13.325,00 TL tutarındaki teminat mektubunun garanti ettiği risk kapsamında olmadığı, teminat mektubunun 03.06.2002 tarihinde düzenlendiğinden zamanaşımının 03.06.2012 tarihinde dolduğu, davacının riskin düzenlenen teminat mektubu kapsamında olduğunu ve zamanaşımı süresi içerinde gerçekleştiğini ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;-Teminat mektuplarının zamanaşımı süresinin her ne kadar 10 yıl olsa da, bu süre mektubun veriliş tarihinden itibaren başlamasının hakkaniyete aykırı olduğunu, zamanaşımının ancak güvence altına alınan riskin doğumundan itibaren başladığını, bu riskin ise somut olayda alacağın muaccel olduğu tarih olup, lehine teminat mektubu verilen …A.Ş. tarafından aynı teminat mektubunun iadesi ve borçlu olmadığının tespiti davasının müvekkiline yöneltildiğini, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1567E sayılı dava 22.09.2016 tarihinde sonuçlanmış ve teminat mektubunun iadesi talebinin reddedildiğini, söz konusu dava ile işbu davanın konusunun aynı teminat mektubu olduğunu, karara göre, “Bilirkişi raporu ve dosyaya sunulan delillere göre, dava konusu teminat mektubunun verilmesine sebep olan işin görülmesi sırasında iş kazası kazası meydana geldiğinden ilama bağlı alacağın varlığı nedeni ile davacının davalıya 25.06.2013 tarihli takip tarihi itibariyle 335.978,06 TL borçlu olduğundan borç miktarının teminat mektubu bedelinden fazla olduğu, alacağın teminat mektubu verilen işle alakalı iş kazasından kaynaklandığı ve teminat mektubunun bu alacağında teminatı olduğu gerekçesi ile teminat mektubunun iadesi için yasal şartların oluşmadığına karar verilmiştir. ” gerekçesinin yer aldığını, teminat mektubunun müvekkilinde kalmasına karar verilmesinin aynı zamanda mektubun tahsiline olanak sağlandığı anlamını doğurduğunu, o halde mahkemece teminat mektubunun zamanaşımına uğramadığının da tespit edildiğini, -Vadesiz (süresiz) teminat mektuplarında, on yıllık zamanaşımının başlangıç tarihinin, mektubun tazmin edildiği tarih olmadığını, on yıllık zamanaşımı, garanti edilen riskin muaccel olduğu tarihten itibaren başlayacağını, dava dilekçelerinde açıkça dava dosyaları ile lehtar aleyhine kesinleşen alacakların kesinleşme tarihi itibarıyla riskin doğmuş olacağının aşikar olduğunu,-İlgili firma ile yapılan tüm ihale sözleşmeleri hükümlerinde “yüklenicinin her ne sebeple olursa olsun …’a bir borcu bulunduğu anlaşılırsa yüklenicinin …’daki bütün hak ve alacaklarından tahsil edilir” hükmü mevcut olduğunu, alacağın niteliği hakkında bir ayrım yapılmadığını, müvekkilin alacaklarını teminat mektubundan tahsil edebilmesi gerektiğini,-Dosyada alınan ve aralarında çelişki olmayan bilirkişi raporlarına dahi aykırı olarak eksik inceleme ile verilen işbu mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Teminat mektubu, mevzuatımızda açıkça düzenlenmemiştir. Pozitif bir temele dayanmayan teminat mektubu kurumu, ticari hayatın bir gereği olarak ve sözleşme serbestisi kapsamında vücut bulmuştur. Muhatap, lehtar ve garanti eden olmak üzere bünyesinde üçlü bir ilişki içeren teminat mektubu, (doktrinde tartışmalar mevcut olmakla birlikte) esas olarak üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olması nedeniyle bir tür garanti sözleşmesidir. 11.06.1969 Tarih 1969-4 Esas-1969-6 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da teminat mektubunun mahiyeti itibariyle üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde bir garanti sözleşmesi olduğu kabul edilmiştir. Banka teminat mektubu ile garanti eden banka, kayıtsız ve şartsız bir ödeme yükümlülüğü altına girmemekte, aksine üçüncü kişi durumunda bulunan lehtarın edimini ifa etmemesi ya da sair rizikoların ortaya çıkması halinde muhatabın uğrayacağı zararları teminat altına almayı amaçlamaktadır.Uyuşmazlık, gerçekleşen riskin teminat mektubu kapsamında kalıp kalmadığı, zamanaşımının dolup dolmadığı toplanmaktadır. Dava konusu teminat mektubu 03.06.2002 tarihli olup, kesin ve süresizdir. Teminat mektuplarının vadeli (süreli) ya da vadesiz (süresiz) olarak düzenlenmeleri mümkündür. Üzerinde belirli bir geçerlilik süresi bulunmayan teminat mektupları vadesizdir. Vadesiz teminat mektuplarında zamanaşımı, bu tür ilişkiler için yasalarda ayrı bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden 10 yıldır. Bu süre alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren başlayacaktır. Teminat mektubunu düzenleyen banka yönünden borç, riskin gerçekleşmesinden sonra bankadan ödeme talebinde bulunulmasıyla muaccel hale gelecektir. Teminat mektuplarının geriye dönük olarak da riskleri teminat altına alabilecekleri kabul edilse de, dava konusu teminat mektubunun 2001 tarihindeki kazayı kapsamadığı, davacının da dava dilekçesinde teminat mektubunun 2002 tarihli onarım sözleşmesi için verildiğini kabul ettiği, 2001 tarihindeki kazanın teminat kapsamında bulunmadığı, bu aşamada 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/11/2017 tarih ve 2015/858 E., 2017/762 K. sayılı kararına davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcın peşin yatırılan 71,80 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 12,50 TL’in karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2021