Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/556 E. 2021/1234 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2020/556
KARAR NO : 2021/1234
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2017
NUMARASI : 2015/655 E. – 2017/736 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Finansal Kiralamadan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında … ve … sözleşme numaralı iki ayrı Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiğini, davalının iş bu sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, bu nedenle müvekkili tarafından davalıya gönderilen Beşiktaş …. Noterliği’nin 18/06/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya ihtarda bulunulduğunu ve sözleşmenin feshedildiğini, ayrıca sözleşme konusu malların 3 gün içerisinde müvekkiline tesliminin gerektiğinin de ihtar edildiğini, ancak davalının söz konusu malları iade etmediğini beyan ederek fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla 6361 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu ve Finansal Kiralama Sözleşmesi gereğince mülkiyeti müvekkiline ait malların üzerindeki davalının zilyetliğine son verilerek dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararıyla müvekkiline teslimine, finansal kiralama konusu malların müvekkiline aynen iadesini, mahkeme masraf ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 03/02/2014 ve 11/04/2014 tarihli iki farklı Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin TTK 376 ve İİK 179 maddeleri gereğince 22/06/2015 tarihinde iflasın ertelenmesi davası açıldığını ve müvekkilinin bir çok alacaklısı ile borcun yapılandırılması konusunda protokol imzaladığını, bu aşamada davacının müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını ve 03/07/2015 tarihinde de talimat yoluyla haciz işlemi için müvekkili şirketin merkezine gidildiğini, bu esnada müvekkili şirket yetkilisi tarafından davacıya borcun yapılandırılması yönünde teklifte bulunulduğunu, davacının bu teklife olumlu yaklaştığını ve finansal kiralamaya konu makinaların müvekkili şirket yetkilisine yediemin sıfatıyla bırakıldığını, söz konusu işlemin akabinde 12/08/2015 tarihinde taraflar arasında bir Finansal Kiralama Tadil ve Borç Tasfiye Sözleşmesinin akdedildiğini, borç ödemelerinin de iş bu sözleşme kapsamında düzenli olarak yapıldığını, huzurdaki davanın söz konusu bu olaylardan önce açıldığını, dava konusu makinaların müvekkiline bırakılmış olması nedeni ile huzurdaki davanın konusuz kaldığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “Taraflar arasında beyoğlu ….noterliğinin 03/02/2014 tarihli … numaralı ve 11/04/2014 tarihli … numaralı iki farklı Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalandığı, davacının sözleşmeye konu malları davalıya teslim ettiği, davacı tarafça Beşiktaş …. Noterliğinden 18/06/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile ödemelerinde temerrüde düşmesi nedeniyle, sözleşmenin 38. Maddesi ve 6361 Sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Kanunu 31 maddesi göre feshedilip,ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde sözleşme konusu malların tesliminin ihtar edildiği, ancak davacı tarafça 60 günlük yasal süre beklenmeden mahkememiz dosyasındaki 26/06/2015 tarihli davanın açıldığı, akabinde taraflar arasında 12/08/2015 tarihli kira sözleşmesinin tadiline borcun 382.400 TL olduğunun tespitine dair tadil ve kiralama sözleşmesinin imzalandığı anlaşılmıştır. Davacı fesih için aranan 60 günlük süreyi beklemeden davayı açtığı gibi, dava açtıktan sonra davalı ile yeniden anlaşarak ödemeleri kabul edip fesih ettiğini iddia ettiği sözleşmeyi tadil ederek fesih edilen sözleşmeyi devam ettirmiştir.Bu nedenlerle yasal koşulların oluşmadığı gözetilerek davanın reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;-Finansal Kiralama Sözleşmesinin feshinin 6361 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nun 31. Maddesinde düzenlendiğini, işbu kanun hükmüyle kanun koyucunun kiracının temerrüde düşmesi halinde finansal kiralama sözleşmesinin feshi için 60 günlük yasal süre öngördüğünü, 31. Maddenin 2. Fıkrasında ise sözleşmeye aykırılık halinde söleşmenin devam ettirilmesinin beklenemeyeceği durumlarda, sözleşmenin feshi için herhangi bir süre öngörmemiş dolayısıyla sözleşmenin derhal feshedilebileceği hüküm altına alınmış olduğunu,-Taraflar arasında akdedilen Finansal Kiralama Sözleşmesinin 38. Maddesinin b) bendinde “Kiracının iflas erteleme talebinde bulunması, hakkında icra takibine geçilmesi” gibi hususların varlığı halinde kiralayan sıfatıyla hareket eden müvekkillinin şirketin sözleşmeyi başkaca bir ihbar ve ihtara gerek kalmaksızın feshedebileceğinin karşılıklı mutabakat ile hüküm altına alındığını,-Davalı şirket tarafından müvekkili şirkete keşide edilen Bakırköy …. Noterliği’nin … yevmiye nolu 26/06/2015 tarihli ihbarnamesi ile 19/06/2016 tarihinde T.C. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından yazılan talimat ile alacaklı … A.Ş.’nin talebiyle mülkiyeti müvekkil şirkete ait finansal kiralama sözleşmesine konu ekipmanların haczedilmiş olduğunun taraflarına bildirildiğini, finansal kiralamaya konu malların mülkiyet hakkının müvekkil şirkette olması hususunun sözleşmenin ve finansal kiralama işleminin temel unsurlarından olduğu dikkate alındığında, müvekkil şirketin mülkiyet hakkını tehlikeye düşüren kiralamaya konu ekipmanların haczi veya haciz tehdidi altında olması vb. durumların varlığı sebebiyle, sözleşmenin devamının müvekkil şirket yönünden çekilemez bir hal aldığı ve müvekkili şirketin sözleşmeyi devam ettirmesinin beklenemeyeceğinin açık olduğunu, ayrıca sözleşmenin feshi sonrasında sözleşmenin müvekkili tarafından haklı feshinin kabulü ve fesih nedeniyle doğan borcun ödenmesine ilişkin taraflar arasında akdedilen Finansal Kiralama Tadil ve Borç Tasfiye Sözleşmesi ile de ana finansal kiralama sözleşmesinin haklı feshinin kiracı/davalı şirket tarafından kabul edildiğini, davalının sözleşmenin haklı olarak müvekkil tarafından feshedildiğine dair açık kabulü dosyada mevcut iken Yerel Mahkeme tarafından 60 günlük yasal süre verilmediği gerekçesiyle sözleşmenin feshinin kanuna aykırı olduğunu, -Taraflar arasında imzalanan Finansal Kiralama Tadil ve Borç Tasfiye Sözleşmesinin 5. Maddesinin 3. Fıkrasında: “ödemeler tamamlanana kadar müvekkilimizin malın iadesi davasına devam edebileceği” ve ilgili sözleşmenin 6. maddesinde: “Taraflar, İşbu sözleşmenin Ana Sözleşme’nin ve buna bağlı keşide edilen ihbar ve ihtarnamelere konu borçların ertelenmesi, yenilenmesi anlamına gelmediğini ve Finansal kiralama Sözleşmeleri kaynaklı ilişkilerin devamı boyunca oluşmuş teminat sorumluluk ve kefaletlerde erteleme, yenileme ve naklin hukuki sonuçlarını doğurmadığını kabul ve beyan etmişlerdir.”hüküm altına alındığını, İş bu madde hükmünde akdedilen yeni sözleşmenin Ana Finansal Kiralama Sözleşmesi ve ihtarnamelere konu borçların ertelenmesi, yenilenmesi yahut finansal kiralama süresince oluşmuş teminat sorumluluk ve kefaletlerde erteleme, yenileme ve naklin sonuçlarını doğurmayacağının açıkça ifade edildiğini, ayrıca müvekkillerinin iade davasına devam edebileceği hususunun karşılıklı mutabakatla hüküm altına alınmış olması dikkate alındığında akdedilen yeni sözleşmenin ana finansal kiralama sözleşmesinin devamı niteliğinde olmadığını, Mahkeme gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu,-Taraflar arasında imzalanan Finansal Kiralama Tadil ve Borç Tasfiye Sözleşmesinin 3. Maddesinin 1. Fıkrasında, kiracı ve kefiller vekalet ücreti tutarı 22.349 TL yi belirtilen vadelerde ödemeyi beyan, kabul ve taahhüt etmiş, aynı maddenin 3. Fıkrasında haklarında yapılan takipler ve açılan davalar nedeni ile doğacak harçları da ayrıca ödemeyi gayrikabili rücu olarak beyan ve kabul etmiş olduklarını, Ayrıca Finansal Kiralama Tadil ve Borç Tasfiye Sözleşmesinin 4. Maddesinin 3. Fıkrası: “kiracı Ve Kefil, Kiralayan Aleyhinde her ne nam altında olursa olsun iş bu sözleşmenin akdinden sonra dava açmayacağını, açılmış bir dava veya yapmış bulunduğu itiraz var ise feragat edeceğini veya itirazdan vazgeçeceğini, İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından teminatın iadesine muvafakat edeceğini Kiralayan’dan masraf, yargılama gideri, ücreti vekalet vs. Taleplerde bulunmayacağını gayrikabili rücu olarak beyan ve kabul eder” hükmüne göre de, yerel mahkeme tarafından Taraflar arasında imzalanan Finansal Kiralama Tadil ve Borç Tasfiye Sözleşmesi öne sürülerek finansal kiralama sözleşmesinin devam ettirildiğine dair hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilirken aynı sözleşmenin yukarıda belirtilen maddeleri dikkate alınmayarak yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirkete yükletilmesinin başlı başına hukuka aykırı olduğunu tüm nedenlerle kararın kaldırılması ve davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Finansal kiralama konusu malın iadesi isteminden ibarettir.Taraflar arasında yapılan sözleşmeler incelendiğinde, 2014 tarihli sözleşmeler olması sebebiyle 6361 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nun uygulama alanı bulduğu, buna göre 31. Maddenin 2. Fıkrası uyarınca sözleşmeye aykırılık halinde sözleşmenin devam ettirilmesinin beklenemeyeceği durumlarda sürelerin kısıltılabileceğinin düzenlendiği, davacının, sözleşmenin devam ettirilmesinin kendisinden beklenemeyeceğine ilişkin olarak davalı yönünden başlatılan takiplerde mülkiyeti davacı şirkete ait finansal kiralama sözleşmesine konu ekipmanların haczedilmiş olduğunun taraflarına bildirilmesi gerekçesine dayandığı, ancak haczin tek başına 31/2 maddesi gerekçesi olamayacağı, kesinleşmiş bir iflas ve haciz kararının da bulunmadığı, 31/2 maddesi uyarınca yasal koşulların mevcut olduğuna dair kanaatin oluşmadığı bu sebeple Mahkemece verilmiş olan süre yönündeki kanaatin yerinde olduğu davacının bu hükme dayalı istinaf isteminin yerinde olmadığı görülmüştür.Protokol incelendiğinde, gecikmiş kira borcu ve eklentileri ile, muaccel hale gelen kira borçları için bir tasfiye protokolü niteliği taşıdığı görülmektedir. Protokolde; bu anlaşmanın borcun yenilenmesi, ötelenmesi niteliği taşımayacağı yazılıdır. Ancak davalı yanın protokol şartlarını yerine getirip ödemeleri tamamen yapmış olması halinde ise malın iadesi koşullarının oluşup oluşmayacağı, protokoldeki öteleme /yenileme sayılmama maddesine rağmen olayın özelliklerine göre davalı yana yeniden 60 günlük önel verilmesi gerekip gerekmediği hususunda yeniden bir inceleme yapılması gerekip, bu protokolün mevcut dava yönünden 60 günlük sürenin usulen karşılanmaması sebebiyle dikkate alınması gerekmeyecektir. Her ne kadar Mahkemece gerekçede “dava açtıktan sonra davalı ile yeniden anlaşarak ödemeleri kabul edip fesih ettiğini iddia ettiği sözleşmeyi tadil ederek fesih edilen sözleşmeyi devam ettirmiştir.” gerekçesine yer verilmiş ise de, asıl gerekçenin davacının fesih için aranan 60 günlük süreyi beklemeden davayı açması olduğu, diğer gerekçedeki hususların ise bu aşamada araştırılmasının gerekmediği, bu sebeple davanın konusuz kalması sebebine dayalı olarak davanın reddine karar verilmediği ve Finansal Kiralama Tadil ve Borç Tasfiye Sözleşmesinde geçerli yargılama giderlerine ilişkin hükümlerin dikkate alınamayacağı, açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, davalıya verilen süre nedeniyle dava açma yasal koşullarının oluşmadığı, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2017 tarih ve 2015/655 E., 2017/736 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2021