Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/555 E. 2021/1259 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2020/555
KARAR NO : 2021/1259
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2017
NUMARASI : 2016/784 E. – 2017/872 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirkete 2011 yılında yangın söndürme ürünlerini gümrükte teslim etmek suretiyle sattığını, davalının kısmi ödemeler yaptığını ancak bakiye borcunu ödemediğini, cari hesap alacağına ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası tahtında ikame olunan takibe davalı tarafından kötü niyetle geciktirmek amacı ile haksız ve dayanaksız olarak itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, bu nedenlerde itirazın iptali ile takibin aynen devamına, %20 den aşağı olmamak kayıt ve şartı ile icra inkar tazminatı hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Takip dayanağının müvekkiline kesilen 20/09/2011 tarih ve … nolu fatura olduğunu, davacının iş bu faturaya dayalı olarak müvekkiline icra takibi açmasının ve talepte bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin söz konusu faturadan kaynaklı davacı tarafa hiç bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın Ermenistan’da inşa edilecek … yangın söndürme işini üstlendiğini, bu amaçla dava dışı … firması ile sözleşme imzaladığını, müvekkilinin … ve … firmaları tarafından imzalanan sözleşmenin kurulmasına aracılık etmesi nedeniyle eski TTK ‘nın 106 maddesi ve devamı gereği ticari simsar konumunda bulunduğunu, bu kapsamda söz konusu faturaya konu malların Ermenistan da inşa edilecek … otelin yangın söndürme işini üstlenen davacının bu edimini yerine getirebilmesi için gerekli olan malzemeleri / ekipmanı kapsamakta olup, fatura konusu malların 4458 sayılı Gümrük Kanununun 135 maddesi uyarınca geçici ihraç edilen eşyaya ilişkin olup, bedelsiz olarak Gürcistan üzerinden Ermenistan’a gönderildiğini, ancak fatura konusu malların davacının Ermenistan da yaptığı işi tamamlamaması üzerine işveren … firması müteahhidi alt işveren…firması tarafından alıkonulduğunu, davacı ve dava dışı … firmasının 07/03/2013 tarihlerinde akdettikleri sulh anlaşması çerçevesinde sulh olduklarını, … firması tarafından davacının üstlendiği işin bedelinin ödendiğini, aralarında sulh olmalarından bahisle el konulan malları … firmasından geri istemesi gerektiğini, bedelsiz olarak müvekkiline fatura edilen malların bedellerini müvekkilinden talep edilmesinin kötü niyetli olduğunu, bu sebeplerle davanın reddine, müvekkili adına açılan icra takibinin haksız ve kötüniyetli olduğundan davacının takip konusu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini arz ve talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “Davacı, davalıya yangın söndürme cihazları satıldığından bahisle bedelini talep etmiştir. Davada satış sözleşmesinin olup olmadığı, malların teslim edilip edilmediği, alacağın vadesinin gelip gelmediği hususları henüz tartışmalı iken davacı ile davalı arasında 09.05.2017 tarihli sulh protokolü düzenlenmiştir. Bu protokol ile her iki taraf da aradaki hukukî ilişkiyi kabul etmiş, davalının da davacıya borçlu olduğu ikrar edilerek, bedelin ödenmesi hususu dışındaki tüm vakıalar ihtilaf dışı kalmıştır. Ne var ki protokolde sabitlenen taksitlerin ödendiğine dair davalı tarafça bir delil getirilmediğinden davanın kabulüne karar ” verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davalı şirketin, davacı ile …ve…şirketleri arasında aracılık faaliyetinde bulunduğunu, davacı şirketin dava dışı şirkete taahhütlerini yerine getirmediği için alacağını alamadığını, dava dışı şirket ile sulh sözleşmesi imzaladığını, birbirlerini ibra ettiklerini, ancak ödenmeyen kısım yönünden davacının müvekkiline takip başlattığını, dosyaya sunulan 20.09.201l tarihli ve 03.10.2011 tarihli faturalardan da anlaşıldığı gibi, davacı tarafından müvekkiline kesilen faturalarda belirtilen malların, davacının Ermenistan’da üstlendiği işin yapımı için gerekli olan makine ve malzemelere ilişkin olduğunu, davacının bu makine ve malzemeleri müvekkili üzerinden Ermenistan’a göndermek istediğinden müvekkiline bedelsiz faturalar kestiğini, faturaların bedelsiz olduğuna davacı tarafın herhangi bir itirazı bulunmadığını, gümrük beyannameleri de bu sebeple bedelsiz olarak düzenlendiğini, davacı tarafın müvekkilinden hangi hukuki gerekçeye dayalı olarak alacaklı olduğunun belli olmadığını, davacı tarafın bu hususu açıklaması ve dava sebebini somutlaştırması gerektiğini, -Müvekkillinin tüm olanlara rağmen iyi niyetli olarak davacı tarafla 09.05.2017 tarihinde yaptığı Protokol ile davaya konu alacağın 8.000 Euro olarak ödenmesi konusunda Mahkeme dışı anlaşma yaptığını, diğer bir deyişle, davacı tarafın da takip konusu borcun 8.000 Euro olarak ödenmesini kabul ettiğini, İlk derece Mahkemesinin gerekçeli kararında müvekkili davalının protokol ile borcu kabul ettiğini belirttiğine göre, İlk Derece Mahkemesinin buna rağmen 09.05.2017 tarihli protokolün gereğinin yerine getirilmediği gerekçesi ile takip konusu alacağın tamamı üzerinden itirazın iptaline karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemenin itirazın iptaline karar verecekse ancak , davacı tarafça da kabul edilen 8.000 Euro üzerinden takibin iptaline karar vermesi gerektiğini,-Taraflar arasında yapılan 09.05.2017 tarihli protokolün 2 maddesinde, protokol hükümlerine göre, borçlu tarafından kararlaştırılan ödemelerin yapılmaması halinde protokolün geçersiz kabul edileceği, protokolün alacaklı tarafından feshedileceğinin belirtildiğini, bu madde çerçevesinde protokol zaten baştan beri hükümsüz olduğunu, müvekkili davalının, protokolde kararlaştırılan imza tarihinde ödeneceği belirlenen 1.000 Euro ödemeyi yapamamış olduğundan bu protokolün zaten daha doğmadan geçersiz olduğunu, protokol geçersiz sayıldığından , ilk derece mahkemesinin yapması gerekenin davalı müvekkilin itirazlarının incelenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırması gerekirken itirazın iptaline karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.Davalı taraf istinaf sebebi olarak, davacı ve dava dışı şirketler arasında aracılık yaptığını, dava konusu faturalardan sorumlu olmadığını beyan etmiş ve davacının hangi hukuki gerekçe ile alacaklı olup, davayı somutlaştırması gerektiğini belirtmiş ise de, davacı ve davalı arasındaki ticari ilişkinin niteliği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı bu nedenle somutlaştırılması gereken bir husus bulunmadığı anlaşılmakla davalının buna yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı görülmüştür.Davalı taraf, davacı ile arasında imzalanan sulh protokolünün, kendisi tarafından ödeme yapılmaması sebebiyle geçersiz olduğunu ileri sürmüş ise de, ödeme yapılmaması borcun tamamını muaccel hale getirecek olup, davacı davalıdan anlaştıkları alacağını alma hakkına sahiptir. Protokol incelendiğinde ödememe yapılmaması halinde sulh protokolünün geçersiz olduğu kabul edilmiş ise de, bu durumun baştan itibaren hükümsüzlük anlamı taşımadığı, ödemelere ilişkin geçersizlik olup, akdi ilişkinin geçerli olduğu kabul edildiğinden ve protokolün ilk maddesi itibariyle icra dosyasındaki alacak kabul edildiğinden Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, bu aşamada 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2017 tarih ve 2016/784 E., 2017/872 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.838,62 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 710,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.128,62 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2021