Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/552 E. 2021/1461 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/552
KARAR NO: 2021/1461
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2017
NUMARASI: 2016/991 E. 2017/1117 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan 19.911,32 TL tutarındaki alacağın tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiğini beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, davalının % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında süre gelen bir ticari ilişki olduğunu, işlerin karşılığı ödemelerin 6 ay vadeli çekler ile yapıldığını, takibin dayanağı olan faturalar karşılığı işler için tarafların yine vadeli çek ile ödeme şeklinde çalışma hususunda mutabakat sağladıklarını, bu durumun taraflar arasında ticari teamül haline geldiğini, davacı tarafa yapılan iş karşılığında kararlaştırılan vade tarihi olan 15/12/2016 keşide tarihli çek verilmek istendiğini, davacı tarafın kabul etmediğini, kötü niyetli ve haksız kazanç sağlamak saikiyle davayı açtığını, dilekçeler teatisi bitmeden dava konusu iş için ödemenin davacı tarafın kabulü olması halinde yapılacağını, davacı tarafa ödeme yapılacak çekin … Bankasına ait 5.000,00 TL bedelli 15/12/2016 keşide tarihli vadesi gelmiş çek olduğunu, ödeme için tevdii mahalli tayinini talep ettiklerini beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; ”Davanın İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; davacı /alacaklı tarafından davalı/borçlu aleyhine 15/06/2016 tarih 1.739,32 TL ve 18.172,00 TL tutarındaki faturalara dayalı toplam 19.911,32 TL alacağın tahsili istemiyle 14/10/2016 tarihinde ilamsız takibe girişildiği, borçlunun 26/10/2016 tarihli dilekçesi ile “takip dayanağı fatura borcunun muaccel olmadığı, takip alacaklısına böyle bir borcunun bulunmadığı”ndan bahisle takibe, borca, faize ve tüm ferilere itiraz ettiği, 10/11/2016 tarihinde (hak düşürücü süre içinde) itirazın iptali istemli davanın ikame edildiği, Tarafların ticari defter ve kayıtları, takip ve dava dosyası ile dosya mevcut diğer deliller üzerinde Bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen tekniği, gerekçesi ve dosyadaki delillere uygunluğu nedeniyle itibara layık bulunan 02/10/2017 tarihli raporda; ”Davacı ve davalının 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi (14/10/2016) itibariyle davacının davalıdan 19.912,93 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre takip tarihi (14/10/2016) itibariyle davalının davacıya 19.912,93 TL borçlu olduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 19.912,93 TL alacaklı olduğu hususunda taraf ticari defterlerinin mutabık olduğu, – Davalının “taraflar arasında süre gelen ilişkide 6 ay vadeli çeklerle ödeme yapıldığı iddiasına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; davalının sadece 1 adet fatura bedelini fatura tarihinden sonra 6 ay vadeli çek ile ödediği, diğer davacı faturasının 3 ay sonra havale yolu ile ödendiği, bu itibarla taraflar arasında faturaların 6 ay vadeli çek ile ödendiğine ilişkin teamül olduğunu söylemenin mümkün olmadığının” belirtildiği, Toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacının takip tarihi itibariyle, takip /ve dava konusu faturalar nedeniyle davalıdan 19.911,32 TL alacaklı olduğu, davacının iş bu davada itirazın iptaline ilişkin talebinin 19.911,32 TL tutarındaki asıl alacak ile sınırlı olduğu, davalının varlığı ve muaccel olduğu tespit edilen 19.911,32 TL’lik likit alacağı ödemediği halde haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla, davanın kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki olduğunu, ödemelirin 6 ay vadeli çekler ile yapıldığını, bu hususun ticari kayıtlarda sabit olduğunu, davaya konu takibin dayanağı olan faturaların karşılığının da yine vadeli çek ile ödenmesi hususunda mutabakat sağlandığını, bu durumun taraflar arasında ticari teamül haline geldiğini, davacı tarafa kararlaştırılan vade tarihi olan 15/12/2016 keşide tarihli çekin verilmek istendiğini, davacı tarafın kabul etmediğini, kötü niyetli ve haksız kazanç sağlamak saikiyle davayı açtığını, davacı tarafın kabul etmesi halinde dilekçeler teatisi bitmeden ödeme yapılacağını, … Bankası’nın 5.000,00 TL bedelli 15/12/2016 keşide tarihli çekin hazır olduğunu, ödeme için tevdii mahalli taleplerinin olduğunu, davacının haksız çıkar peşinde olduğunu, davanın reddini, izah olunan nedenlerle ve resen dikkate alınacak sair sebeplerle Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/991E. Sayılı kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; Davalı ile arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan 19.911,32 TL tutarındaki alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu itiraz ile takibin durmasına sebebiyet verdiğinden, haksız itirazın iptali ile takibin devamı, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı tahsiline ilişkindir. Mahkemece; Davacının takip tarihi itibariyle, takip ve dava konusu faturalar nedeniyle davalıdan 19.911,32 TL alacaklı olduğu, davacının davada itirazın iptaline ilişkin talebinin 19.911,32 TL tutarındaki asıl alacak ile sınırlı olduğu, davalının varlığı ve muaccel olduğu tespit edilen 19.911,32 TL’lik likit alacağı ödemediği halde, haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelemesinde; davacı /alacaklı tarafından 14/10/2016 tarihinde davalı/borçlu aleyhine 15/06/2016 tarihli 1.739,32 TL ve 08/06/2016 tarihli 18.172,00 TL tutarındaki faturalara dayanılarak toplam 19.911,32 TL’nın tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin 22/10/2016 tarihinde tebliği üzerine, borçlunun 7 günlük süresi içinde kalan 26/10/2016 tarihinde “takip dayanağı fatura borcunun muaccel olmadığı, takip alacaklısına böyle bir borcunun bulunmadığı”ndan bahisle, borca ve ferilerine itiraz ettiği, 10/11/2016 tarihinde açılan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde kaldığı tespit edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; tarafların 2015 ve 2016 yılı defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, defter ve kayıtların birbirini doğruladığı, her iki tarafın defter ve kayıtlarına göre; davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 19.912,93 TL alacağının olduğu, ticari ilişki içinde davalının sadece 1 adet fatura bedelini fatura tarihinden 6 ay sonrasına ait vadeli çek ile ödediği, diğer davacı faturasının 3 ay sonra havale yolu ile ödendiği tespit edilmiştir. Davalı takip dosyasına verdiği dilekçe ile borca itiraz etmiş ise de, cevap ve istinaf dilekçesinde borcun varlığına ve miktarına itiraz etmediği gibi, birbirini teyit eden ve sahibi lehine delil niteliği taşıyan tarafların ticari defterleri ile davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 19.912,93 TL alacağının olduğu sübuta ermiştir. HMK 190. maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda aksine düzenleme olmadığı taktirde iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan yarar sağlayan tarafa aittir. Satım akdi ve itirazın iptali davaları için ispat yükü yönünden kanunda özel düzenleme mevcut değildir. Davalı taraf, davacı ile arasında süregelen ticari ilişkide ödemenin 6 aylık vadeli çekler ile yapılması konusunda teamül olduğunu, dava ve takip konusu fatura bedelinin vadeli çek ile ödenmesi için mutabakat sağlandığını iddia ettiğinden, iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı, takip konusu faturaların, fatura tarihinden 6 ay sonraki tarihli çek ile ödenmesi konusunda mutabakatın varlığını taraflar arasında düzenlenmiş mutabakat metni yada benzeri belge sunarak kanıtlamamıştır. Taraflar arasında fatura tarihinden 6 ay sonrasına ait vadeli çek ile ödemenin teamül haline geldiğinin kabul edilebilmesi için, uzun süre bu yönde uygulamanın bulunması gerekir. Ticari defterler üzerinde yaptırılan incelemede; davalının sadece 1 adet fatura bedelini fatura tarihinden 6 ay sonrasına ait vadeli çek ile ödediği, diğer davacı faturasının 3 ay sonra havale yolu ile ödendiği tespit edildiğinden, taraflar arasında faturaların 6 ay vadeli çek ile ödendiğine ilişkin teamül oluştuğunu kabul etmek mümkün olmadığından, davalı tarafın bu yöndeki iddiasını kanıtlamadığı tespit edildiğinden bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Davalı vekili, verilmek istenen 15/12/2016 keşide tarihli vadeli çekin davacı tarafça kabul edilmediğini ileri sürmüştür. Borçların ifa zamanını düzenleyen TBK 90. maddesi uyarınca ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur. Satış akdinin tanımına ilişkin TBK 207/2. maddesinde; sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü olduğu belirtildiğinden, davalı taraf fatura tarihinden 6 ay sonrasına ilişkin çek ile ödeme konusunda aralarında mutabakatın olduğunu, bu konuda teamül bulunduğunu kanıtlamadığından, aralırndaki satım akdi sebebi ile davalı satış bedelini fatura tarihinde ödemek zorundadır. Davacı taraf 15/12/2016 keşide tarihli vadeli çeki kabul etmek zorunda olmadığından, davalı tarafın bu yöne ilişkin itirazının da yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2017 tarih ve 2016/991 E., 2017/1117 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 1.360,14 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 340,04 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.020,10 TL nispi harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021