Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/545 E. 2021/1127 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/545 Esas
KARAR NO: 2021/1127
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2017
NUMARASI: 2016/847 E., 2017/956 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılan sözlü anlaşma kapsamında davalıdan amonyum nitrat aldıklarını, ticari ilişki kapsamında tarafların edimini yerine getirdiğini, ancak davalı tarafa 100.000 Kg mal ile ilgili olarak verilen sipariş üzerine ödeme yapılmış ise de, bu malların 8600 kg.’nın kendilerine teslim edildiğini, kalan miktarın daha sonra hazır edileceğini belirttiklerini, bu sırada Tarım ve Gıda Bakanlığınca 08/06/2016 tarihinde çıkan tebliğ ile terör olaylarından dolayı amonyum nitratın temini, sevki ve satışının yasaklandığını, zamanında malların teslim edilmemesinden dolayı davalı şirketin sorumlu olduğunu, kendilerinde bir kusur bulunmadığını, bu nedenle davalıya peşin olarak ödenen bedelden 47.586,00 TL’nin kendilerine iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının siparişleri üzerine siparişe konu ürünün hazır edilmesine rağmen teslim alınmadığını, sorumluluğunun kendilerinde olmadığını, davacı alıcının temerrüdünün söz konusu olduğunu ve davacının zararından sorumlu olmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Yapılan yargılamalar sonucu iddia ve savunmaya, sunulan ve toplanan delillere, … Ltd. Şti. Ve …ten gelen cevabı yazılara ve tüm dosya kapsamına göre davacının siparişi ve yaptığı ödeme üzerine davalı tarafın yurt dışından ithal ettiği amonyum nitratı Türkiye’ye getirdiği, gümrük işlemlerini tamamlayıp 02/06/2016 tarihinde alıcısına teslim edilmesi için öğleden sonra 15:35 de e-postanın gönderildiği, gelen cevabı yazılarak göre malların hazır olup, alıcısına teslim konusunda herhangi bir engelin bulunmadığı, buna rağmen davacı alıcının gelen malın 8600 kg’nı teslim aldığı, kalan kısmı 08/06/2016 tarihine kadar teslim almadığı, bu tarihte ise ilgili bakanlık tarafından ürün satışının yasaklandığı, davalı satıcının satış sözleşmesi kapsamında edimini yerine getirdiği anlaşılmakla, ispat edilemeyen davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; – Davanın satın alınan malın Tarım ve Gıda Bakanlığınca terör olayları sebebiyle temin sevk ve satışının yasaklanmasının sebebiyle malın teslim almalarının hukuken imkansızlığı sebebiyle ödenmiş olunan meblağın taraflarına geri ödenmesi istemi olduğunu, davalı tarafın ise malı zamanında teslim almadıkları ve temerrüte düştüğü iddiasında olduğunu, 02/06/2016 tarihinde taraflarına gönderildiği iddia edilen mailin malın tamamına yönelik mail olduğunu, ancak taraflarının temerrüte düştüğü ve teslim alınamayan (davalı tarafından hazır edilmeyen) malla ilgili olarak da temerrüte düştükleri zaman yasaktan sonra gönderilen Bakırköy … Noterliği 22/06/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname tarihi olduğunu, bu tarihte malın teslim alınmasının hukuken imkansız olduğunu, temerrüdün sona erdiğini, TTK 18/3 md.si ile temerrüt için ihtarların nasıl yapılması gerektiğinin düzenlendiğini, gönderilen e-mailin güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılması gerektiğini, taraflarınca ilgili mailin okunmadığını ve temerrüt açısından ispatı mümkün olmadığını, taraflar arasında malın ne zaman teslim edileceği veya malın tamamının bir anda mı teslim alınacağı, yoksa satış yapıldıkça mı teslim alınacağına dair bir anlaşma da mevcut olmadığını, müvekkili açısından temerrüt tarihinin davalı tarafından gönderilen Bakırköy … Noterliği 22/06/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname tarihi olduğunu, bu tarihte de hukuki imkansızlık sebebiyle kusursuz olduklarını, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, tedarik sözleşmesi uyarınca davacının sipariş ettiği malların bir kısmının süresinde teslim edilmemesinden dolayı, bedeli ödenen, ancak ifa imkansızlığı nedeniyle sonradan teslim alınamayan malların bedelinin istirdatı istemine ilişkindir. Davalı tarafından ürünlerin bir bölümünün teslim edildiği, dava konusu bir kısım ürünlerin teslim edilmediği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, davalının talep edilen ürün bedeline itirazının olmadığı, ürünlerin gümrükte hazır tutulmasına ve davacıya e-mail yolu ile haber verilmesine rağmen, malı teslim almadığını iddia ettiği belirlenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nın 23. maddesi ticari satış ve mal değişimi başlığını taşımakta olup, buna göre; “Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de TBK’nın satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır. a)Sözleşmenin niteliğine, tarafların amacına ve malın cinsine göre satış sözleşmesinin kısım kısım yerine getirilmesi mümkün ise veya bu şartların bulunmamasına rağmen alıcı çekince ileri sürmeksizin kısmi teslimi kabul etmişse, sözleşmenin bir kısmının yerine getirilmemesi durumunda alıcı haklarını sadece teslim edilmemiş olan kısım hakkında kullanabilir. Ancak o kısmın teslim edilmemesi dolayısıyla sözleşmeden beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca ulaşılması imkanı ortadan kalkıyor veya zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan sözleşmenin kalan kısmının tam ve gereği gibi yerine getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı sözleşmeyi feshedebilir. b)Alıcı mütemerrit olduğu takdirde satıcı malın satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. … ” TBK’nın 123. maddesine göre; “Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraflarn biri temerrüte düştüğü takdirde diğeri borcun ifası için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini Hakimden isteyebilir.” TBK’nın 125. maddesinde; “Temerrüte düşen borçlu verilen süre içerisinde borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise, alacaklı her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu temerrüte düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı sözleşmeni hükümsüz kalması nedeniyle uğradığı zararın giderilmesini isteyebilir.” hükümleri düzenlenmiştir. Davacı vekilinin ürünü kabulden kaçınmasında Bakanlık yazısı olduğunu beyan etmiş olup, TBK md 106 anlamında haklı bir sebebin varlığından söz edilebilir. Ancak gümrük kayıtları incelendiğinde 02.06.2016 tarihinde gümrük işlemlerinin tamamlandığının anlaşıldığı, 03.06.2016 tarihinde 220 ton ürünün aynı şekilde gümrükten çekildiği, dava konusu ürünün ise 1 gün öncesinde hazır olduğu gümrükten çekilmediğinin görüldüğü, davacı her ne kadar teslime hazır olmadığı iddiasında ise de, davalıyı teslim etmesi yönünde temerrüde düşürmediği, buna yönelik olarak ihtarın bulunmadığı, davacı malın teslim edilmediği iddiasında ise, malın teslim edilmesi için temerrüt ihtarının TTK’nun 20/3 maddesine uygun olarak yapılması gerektiği ancak böyle bir ihtarın dosyada olmadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf davalının malı süresinde teslim etmediği iddiasında ise de, dosyada malın teslim edilmediğini davacı kanıtlamakla yükümlü olup, teslim için davalıya TBK’nın 123. maddesi uyarınca usulüne uygun bir süre verilmediğinden davalı temerrüde düşmez. Davacı da davalı gibi tacir olup, teslimi kararlaştırılan üründe zamanında teslim edilmeyen ürün için temerrüt ihtarında bulunmak zorundadır. Davalı temerrüdü gerçekleşmediğinden davacının alacak talebi yerinde değildir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi doğru olup, davacı vekilinin istinaf talepleri Dairemizce yerinde görülmemiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2017 tarih ve 2016/847 E., 2017/956 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/10/2021