Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/525 E. 2021/1255 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/525 Esas
KARAR NO: 2021/1255
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 21/06/2017
NUMARASI: 2014/57 E. – 2017/148 K.
DAVA: Patent Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ: 07/03/2014
İSTANBUL 1. FSHHM’NİN 2015/16 ESAS SAYILI BİRLEŞEN DOSYASI
DAVA: Patent Tecavüzün Tespiti
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin kurucularının 2005 senesinde ticari hayatına “…” markası ile İngiltere’de başladığını, davacı şirketin Trokas Holding bünyesinde faaliyet gösterdiğini, yurtdışında da çok sayıda şirketin holding bünyesinde faaliyet gösterdiğini, davalının Avrupa Patent başvurularına dayanarak Türk Patent Enstitüsü nezdinde … ve … sayılı patent belgelerini aldığını, bu patentlerin yenilik ve tekniğin bilinen durumunu aşmaması ile patentin açık ve anlaşılır olması özelliklerine sahip olmamaları nedenleriyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının araştırma ve geliştirme faaliyetlerine çok önem veren buluşçu bir firma olduğunu ve … ile … sayılı patentlerin sahibi olduğunu, usule ilişkin olarak, davacı yanın delillerini dilekçesi ekinde tebliğ etmediğini, dava konusu patentlerden … sayılı patente dayanak … sayılı patentin EPO İtirazlar Kurulu nezdinde inceleme aşamasında olduğunu, EPO tarafından verilecek kararın bekletici mesele yapılması gerektiğini, dava konusu patentlerin tedavi usulüne ilişkin olmadığını, davalının her iki patentinin de, 20.06.2000 tarih ve … sayılı ve 09.02.2001 tarihli … sayılı ABD patentlerine dayalı rüçhan hakkının geçerli olduğunu, istemlerin rüçhan belgeleri kapsamından açık ve şüpheye yer vermeyecek şekilde çıkarılabilir olduğunu, dava konusu patentlerin açık, yeterli, buluş basamağına ve yenilik niteliklerine sahip olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı vekili tarafından 1. FSHHM’de 2014/16 esas sayılı dosyanın Mahkeme dosyası ile birleştirildiği ve birleşen dosyada; davalının … isimli ürünün müvekkilinin … ve … sayılı incelemeli patentlerine tecavüz ettiği iddiasıyla müvekkilinin patentine tecavüzün tespiti, davalının ürünü üretmesini, dağıtmasını, satışını yapmasının engellenmesini, üretilen ürünlere el konulmasını, ürüne ait ruhsatın 3.şahıslara devrinin tedbiren önlenmesini, hükmün masrafı davalıdan alınarak ilanını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; “…Her ne kadar davalı vekili TPE nezdinde sınırlandırılmış istem seti üzerinden yeniden inceleme yapılması hususunda talepte bulunmuşsada ; alınan bilirkişi raporlarını destekler mahiyette mahkememizin 2013/42 E. Sayılı dosyasında davalının dava konusu patentlerinin hükümsüzlüğü talepli açılan davada alınan ve sınırlandırılmış istem seti üzerinde yapılan uzman bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporlarda da davaya konu patentlerin hükümsüzlük gerekçelerini destekler nitelikte bilirkişi raporu alındığı ve raporun dosyamıza alınarak incelendiği bu nedenle yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiştir. Toplanan deliller hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporları kapsamında; patentlerin hükümsüzlüğü talepleri yerinde görülmüş olup, bilirkişi heyeti her nekadar davacının “…” isimli ürünlerinin … sayıh patentinin 1 nolu ve … patentinin 1, 8 ve 17 sayılı bağımsız istemlerine tecavüz ettiğini belirtilmişse de hem sınırlandırılmış istem seti gözönüne alındığında hemde verilen hükümsüzlük kararı ile davalının patent hakkının hiç doğmamış olacağı, verilen kararın geriye yürüyeceği gözönüne alınarak açılan paten tecavüzü hakkındaki davanın da reddine ” karar verilmiştir. Davacı-birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; World- davalı-birleşen davada davacı yana ait patentler hükümsüz kılındığından, müvekkili şirketin tecavüz teşkil eden eylemlerinin bulunmadığı da tespit edildiğinden, mahkemece müvekkili şirketin ürünlerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İhtiyati tedbirin devam etmesi halinde müvekkilinin zararının tam olarak tespit edilmesinin mümkün olmayacağını, dava konusu ilacın çok miktarda üretilmiş ve tedbir kararı sebebiyle geri toplamış olduğunu, tazminat hesabı sonucunda gerçek zararın çıkmayacağının da ortada olduğunu, işin aciliyeti de göze alınarak İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından ittihaz edilen 21.06.2017 tarih, 2014/57 esas ve 2017/148 karar sayılı kısa kararında ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin talebimizin reddine dair verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı-birleşen davada davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; … m. 138/3 uyarınca dava konusu … sayılı patentin istem setine ilişkin sınıflandırma taleplerinin Türk Patent tarafından kabul edildiğini ve istem setinin başarılı bir şekilde sınırlandırılmış olmasına rağmen, yeni istem seti bakımından İstanbul 2.FSHHM tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi dahi gerçekleştirilmeden, iddia ve savunmaların tamamen farklı olduğu başka bir dosyada alınan bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, yeni bir istem setine haiz olan … sayılı patent bakımından yeni bir bilirkişi incelemesi gerçekleştirilmesi gerektiğini, davaya esas alınan dava dışı 2013/42 E. sayılı dosyasındaki bilirkişi raporundaki hükümsüzlük iddialarının ve taraflarınca buna karşı ileri sürülmüş beyanları ile huzurdaki dosya kapsamındaki hükümsüzlük argümanlarının birbirinden farklı olduğunu, iki dosyada taraflarca ileri sürülen teknik hükümsüzlük iddialarının delillerin ayrı olduğunu, bu dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmamasının Anayasa ile de güvence altına alınan kutsal savunma haklarının da ihlali niteliğinde olduğunu, 2013/42 E. sayılı dosyada alınmış olan bilirkişi raporunun huzurdaki dava kapsamında doğrudan etkiye sahip olmuş olmasının adil yargılanma haklarını ihlal ettiğini ve … sayılı patentin sınırlandırılmış yeni istem seti bakımından yeni bir bilirkişi incelemesi gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtmiştir. -Davacı-Karşı Davalının bu davada ileri sürdüğü tüm iddiaların EPO nezdinde tartışıldığını ve kabul görmediğini, 13-14 Eylül 2017’de çıkacak olan nihai EPO Kararının İstanbul 2. FSHHM tarafından beklenilmediğini ve EPO İtiraz kurulu’nun gerekçeli kararının huzurdaki davada dikkate dahi alınmadığını, hükümsüzlüğü talep edilen ”… sayılı patentin, … sayılı Avrupa patentinin Türkiye validasyonu olup ve … sayılı patent bakımından itirazların, EPO İtiraz Kurulu önündeki süreçte müvekkili Novartis lehine sonuçlandığını, olup temyiz duruşması 13-14 Eylül tarihlerinde gerçekleşeceğini, bu nedenlerle EPO’daki temyiz duruşmasının huzurdaki dava bakımından bekletici mesele yapılması gerektiğini, gerek dava konusu patente etkisi ve patent sahibi müvekkilinin menfaati gerekse hukuk muhakemesine egemen olan usul ekonomisi uyarınca açık ve net olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihadının da, EPO tarafından verilecek-verilen kararların dosya kapsamındaki en önemli delil olduğunun vurgulandığını, -Dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarının adeta sadece bir patent vekili gözüyle tanzim edildiğini, bilimsel ve teknik raporlar olmaktan uzak olup, raporlar kapsamında tekniğinde uzman kişinin bakış açısıyla bir değerlendirme yapılmadığını, heyette yer alan tüm bilirkişilerin ve de özellikle osteoporoz konusunda uzman olan bilirkişinin gerekli değerlendirmeyi kapsamlı bir şekilde gerçekleştirmesi gerektiğini, bilirkişilerin bir yandan “yaklaşık” ibaresinde açıklık sorunu olmayacağını tespit ederken öte yandan “en az” ifadesinin açıklık problemine neden olacağı yönünde bir tespitte bulunduklarını bunun nedeninin bilirkişilerin “en az” ifadesinin açıklık sorunu yarattığı yönündeki tespitleri, raporun sadece patent vekili bakış açısıyla değerlendirmesi, heyette bulunan teknik kişilerce özellikle tekniğinde uzman kişi sıfatıyla heyette yer alan osteoporoz alanında uzman kişinin değerlendirmesi olmaksızın yapılmasına dayandığını, davaya konu diğer patent olan … sayılı patentin dayanağı olan … sayılı ana patent hakkında Hollanda Tahey Mahkemesi tarafından verilmiş ve rüçhan hususu başta olmak üzere tüm hükümsüzlük iddialarını reddeden kararın da bilirkişilerce incelenmediğini, incelenmiş olsa idi, P2 rüçhan dokümanı kapsamında açıklanan bilgileri de hatalı yorumlamayacaklarını, bilirkişilerin, yine incelemekle yükümlü oldukları bir diğer dokümanı, aynı patentlere ilişkin tanzim edilmiş olan bilirkişi raporunu da yok saydıklarını, -İstanbul 4. FSHHM tarafından görülen aynı palentlere ilişkin bir başka hükümsüzlük davasında alınan 91 sayfalık raporu tanzim eden Hacettepe Üniversitesi Ecz. Fakültesi’nden Prof. Dr. …, Gazi Üniversitesi Ecz. Fakültesi’nden Prof. Dr. …, Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. … ve Hacettepe Üniversitesi’nde görevli Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. …, dosya kapsamında ileri sürülen hükümsüzlük iddialarını incelediklerini ve neticede … ve … sayılı patentlerin dayandıkları rüçhan haklarının geçerli olduğu ve yenilik ve buluş basamağına sahip olduğu sonucuna vardıklarını, dava konusu … sayılı patentin patentlenebilirliği hususunda, yeni istem seti bakımından hiçbir bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın ayrıca EPO süreci ve gerekçeli kararı hiçbir şekilde dikkate alınmaksızın, son derece yüzeysel bir şekilde gerçekleştirilmiş olan bilirkişi incelemeleri esas alınarak verilmiş olan ilk derece mahkemesi kararının kabul edilebilmesinin mümkün olmadığı, kararının bu gerekçelerle kaldırılmasına, asıl dava olan patent hükümsüzlük davasının tamamen reddine, birleşen dava olan patente karşı tecavüzün tespili, men’i ve refi davasının tamamen kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı-birleşen dosyada davacı …, … vekili Avrupa patentinin verilmesinden sonra patent hakkında EPO itiraz kurulu tarafından verilen karara karşı EPO nezdinde temyizde bulunulduğu gerekçesiyle söz konusu prosedürün bekletici mesele yapılmasını talep etmiş ise de: Avrupa Patent Sözleşmesi’nin 99.maddesine göre Avrupa Patenti’nin verildiğinin bültende yayınlanmasından itibaren 9 ay içinde herkes EPO nezdinde bu patente itiraz edebilir. Söz konusu madde sözleşmenin hem 1973 versiyonunda hem de sözleşmede değişiklik yapan 2000 versiyonunda mevcut olup, ulusal mahkemelerde de aynı patentin hükümsüzlüğü için derdest bir dava bulunması durumunda sözleşmede ulusal mahkemelerin EPO önünde başlatılan bu prosedürü bekletici mesele yapmasına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Avrupa Patent Sözleşmesinin 2. maddesine göre; Avrupa Patenti verildiği ülke için o ülke patentine göre verilen ulusal bir patentle aynı etki ve sonuçlara sahiptir ve ulusal bir patent rejimine tabi olur. Avrupa Patentleri Avrupa Patent Sözleşmesi’nin sözleşmenin ulusal hukuka etkileri başlığını taşıyan 8.bölümde yer alan 138.maddeye göre Avrupa Patentleri bu maddede belirtilen koşullar kapsamında ulusal mahkemelerce hükümsüz kılınabilir. Patentin verilmesinden sonra ulusal bir patent rejimine tabi olan Avrupa Patentleri için belirtilen hükümler gereğince hükümsüzlük konusunda ulusal mahkemeler yetkili olduğundan 99.maddeye göre EPO önünde itiraz yoluyla başlatılan prosedür sonunda Avrupa Patent Ofisi Kurullarınca itirazın reddine ve patentin geçerli sayılmasına ilişkin kararlar ulusal mahkemeleri bağlayıcı olmadığından prosedürün sonucunu beklemek gerekli değildir. Ancak iptaline veya kısmen iptaline karar verilmesi halinde de prosedür sonucunda yeni versiyonuyla ulusal faza geçtikten sonra yeni şekliyle hüküm ifade eder. Avrupa Patent Sözleşmesinde değişiklik yapan 2000 versiyonuyla 138.maddeye eklenen 3.fıkrayla yetkili mahkeme veya idareler önündeki prosedürlerde patent sahibinin istemleri değiştirerek patenti daraltma hakkına sahip olduğu kabul edilmiştir. Burada kastedilen yetkili mahkeme EPO olmayıp, ulusal mahkemeler, idare ise ülkelerin patent ofisleri gibi ulusal idarelerdir. Zaten EPO önündeki diğer prosedürlerde diğer hükümlerle istemlerin değiştirilmesine izin verilmektedir. Bu yeni düzenlemeyle ise ulusal mahkemeler ve ulusal patent ofisleri önünde de bu hakkın ileri sürülmesi imkanı getirilerek istemleri daraltma yoluyla patent kurtarılmak istenmiştir. Bu yeni düzenlemeye göre; Ulusal mahkemedeki patent hükümsüzlüğü davasında patent sahibi mevcut istemlerle patentin korunmayacağı kanısında ise korumu sağlayacak daraltıcı istemleri mahkemeye sunar, karşı taraf sunulan yeni istem setine itiriz ederse mahkeme yeni daraltıcı isemi belirleyerek yeni formüle göre patentin geçerli olup olmayacağına karar verecektir. Davanın görüldüğü mahkemede davalı-birleşen dosya davacı tarafı istem daraltma talebinde bulunmuştur ancak dava konusu patentlerin, 20/06/2000 tarihli … sayılı (P1 dokümanı) ve 09.02.2001 tarihli … sayılı (P2 dokümanı) başvuru tarihleri 18.06.2001 tarihinden önce olduğundan 138/3’ün uygulama koşulları zaten söz konusu değildir. Burada sadece 99. maddeye göre yapılan itiraz sonucu verilen kararın EPO nezdindeki kesinleşmesinin beklenip beklenmemesi tartışılabilir. Ancak daha önce belirtildiği gibi bu konuda ulusal mahkemelerin patentin hükümsüzlüğü konusunda yetkili olmaları, EPO’nun patentin geçerliliğine ilişkin olarak vereceği kararın ulusal mahkemeyi bağlayıcılığı yoktur. Almanya gibi ulusal yasalarında bu durumun bekletici mesele yapılmasına ilişkin özel düzenleme bulunan bazı ülkeler söz konusu ise de ise de bu şekilde özel düzenleme bulunmayan sözleşmeye taraf diğer ülkeler bakımından böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır. Türk iç hukukunda da bu prosedür sonucunun bekletilmesine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca patent sahibi, ulusal mahkemedeki yargılamayı bloke etmek ve iptal olasılığı bulunan patenti koruma süresini fiilen uzatmak için itiraz yoluna başvurmayı tercih edebileceği gibi, EPO önündeki sürecin uzun sürmesi ve kanun yollarının tüketilmesinin de süreci daha arttırması nedeniyle EPO’daki prosedürün bekletici mesele yapılmasının diğer taraflar bakımından mağduriyete yol açıcı sonuçları da söz konusudur. Davalı-karşı davacılar … ve … Şirketi vekilinin, hükümsüzlük davasına konu … sayılı patente yönelik istinaf istemlerinin bu kapsamda değerlendirildiğinde, bilirkişilerin … sayılı patentin dayanağı olan … sayılı ana patent hakkında Hollanda Tahey Mahkemesi tarafından verilmiş karardaki hususları değerlendirilmesine ilişkin istinaf isteminin de ulusal mahkemeleri bağlayıcı olmaması nedeniyle istinaf başvurusunun haklı olmadığı anlaşılmıştır. … sayılı patent yönünde de kararın verilmesinden sonra 16. HD tarafından, Dairemize sorulan görüş neticesinde, 16. HD’den EPO kararına ilişkin bilgiler istenmiş olup, dosya arasına alındığı ve EPO kararı nedeniyle … sayılı patentin yargılamasının yapıldığı ve TPE tarafından hükümsüzlüğüne karar verildiği görülmüştür. Davalı – birleşen dosya davacı vekili EPO kararının beklenilmesine yönelik istinaf isteminde bulunmuş ise de, istinaf başvurusu aşamasında, davaya konu TR 2011 06480 T4 sayılı patentin hükümsüzlüğüne karar verildiğinden, istinaf başvurusuna konu hükümsüzlük davalarının konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Davalı-birleşen dosya davacı … istem setlerinin sınırlandırılmasına ilişkin dava dışı dosyalarda alınan raporların incelendiğini dosya bazında bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği iddiasında ise de, patent konusunun yapılmış başvurunun dışına çıktığına ilişkin tespit patente ilişkin tespit teknik tespit olup, dosya bazında farklılık göstermesi söz konusu olmadığından yeniden aynı konuda bilirkişi raporu alınmadan karar verilmesinde bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Patentin ulusal başvurusunun hükümsüzlüğü talep edildiğinden ve rüçhan hakkının dayanağı patent başvurusu kapsamı aşıldığından, hükümsüzlük koşullarının değerlendirilmesinde, 551 Sayılı KHK hükümleri uygulanacağından, 551 Sayılı KHK 129 (c) maddesinde” patent konusunun yapılmış başvurunun dışına çıkması hali”, hükümsüzlük nedeni olarak düzenlendiğinden, kapsam aşımı sebebiyle hükümsüzlük koşullarının oluştuğu bu sebeple Mahkemece yapılan ilk değerlendirmede hata bulunmadığı ve yargılama giderlerinden davalı-birleşen davacı tarafın sorumlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır. … Sayılı patente yönelik istinaf istemlerine ilişkin verilen kararda hukuka aykırılık bulunmadığı, … sayılı patentin hükümsüzlüğüne ilişkin kararlara yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde ise, patentin istinaf aşamasında geçersiz hale gelmesi sebebiyle, davalı-karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, patentin geçersiz olması sebebiyle, TR 2011 06480 T4 sayılı patentin hükümsüzlüğüne ilişkin taleplerin konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, konusuz kalan davada dava tarihinde davalı … ve … Şirketi’nin haklı olmadığı sonucuna varılmakla, vekalet ücreti ve yargılama giderinin …’e yükletilmesine karar verilmesi gerektiği, davacı-birleşen dosyada davacı vekilinin tedbire yönelik istinaf isteminin kararın kesinleşmemiş olması ve Temyiz yasa yolunun açık olması sebebiyle yerinde olmadığı, tedbirin devamına yönelik kararda aykırılık olmadığından bu konudaki istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı- birleşen davada davacılar vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, davacı- birleşen davada davalı tarafın istinaf isteminin REDDİNE, 2- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/06/2017 tarih, 2014/57 E. – 2017/148 K. Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, A) İstanbul 2. FSHM 2014/57 Esas sayılı ana dosyası yönünden; A/1- Davacı … AŞ tarafından davalı … aleyhine açılan … tescil nolu patentin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli davanın KABULÜ ile; A/2- Davalının TP nezdinde tescilli dava konusu patentlerinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar kesinleştiğinde TPMK’na bildirilmesine, … sayılı patentin hükümsüzlüğü davası konusuz kaldığından, karar verilmesine yer olmadığına, A/3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 25,20 TL’nin mahsubu ile kalan 34,10 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine, A/4- Davacı tarafından yapılan: 25,20 TL harç, 3,80 TL vekalet harcı, 6800,00 TL bilirkişi ücreti, 460,40 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 7289,40 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, A/5- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, A/6- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
B) İstanbul 1. FSHHM’nin 2015/16 Esas sayılı birleşen dava dosyası yönünden; B/1- … ve … AŞ tarafından … AŞ aleyhine açılan … ve … tescil nolu patentlere tecavüzün tespiti, önlenmesi ve ortadan kaldırılması talepli davanın REDDİNE, B/2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 27,70 TL’nin mahsubu ile kalan 31,60 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine, B/3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, B/4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 3- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 3/a- İstinaf istemi kabul olduğundan davalı birleşen davada davacılar tarafından yatırılan 31,40 TL karar ve ilam harcın istek ve talebi halinde kendisine iadesine, 3/b- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 31,40 TL’den mahsubuyla bakiye 27,90 TL harcın davacı birleşen davada davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3/b- Davalı birleşen davada davacılar tarafından 85,70 TL başvuru harcı ile 165,60 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 251,30 TL’nin davacı birleşen davada davalıdan tahsiliyle davalı birleşen davada davacılara verilmesine, 3/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 4- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2021