Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/520 E. 2021/382 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/520
KARAR NO: 2021/382
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/12/2016
NUMARASI: 2015/17 E. 2016/712 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin, davalı bankanın Sarıyer Şubesine başvurarak … işlemi ile 14/10/2011 tarihinde (MTCN: …) eşi adına 3.000 dolar tutarında parayı … alıcı ülkede alınabilmesi için işlem yaptığını, işlem sırasında davalı tarafça yanlış bir işlem yapıldığını, düzeltileceğinin söylendiğini, yatırılan meblağı müvekkilinin eşi dışında, bir başka şahsın çektiğini öğrendiklerini, davalıdan kaynaklanan hata neticesinde müvekkiline ödeme yapılmadığını, zararın karşılanması için ihtarname gönderilmesine rağmen zararın karşılanmadığını, tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Dava konusu işlemin … acenteler sistemi ile gerçekleştirildiğini, transferin gerçekleştirilmesi için her hangi bir banka hesabına gerek olmadığını, alıcının kendisine gönderilen parayı dünyanın herhangi bir … acentesinden, geçerli kimlik belgesi ibraz etmesi, havale göndericisinin adını, soyadını ve havalenin hangi ülkeden gönderildiğini bilmesinin yeterli olduğunu, parayı alan şahsın tüm bilgileri teyit ettiğini, müvekkilinin işlemleri usulüne uygun olarak yaptığını, davacının başvuru sırasında, tüm risklere karşı uyarıldığını, karşı tarafın MTCN numarası ve kimlik olmadan parayı çekip çekmeyeceğinin sorulduğunu ve kendisine tanımadığı kişilere para göndermesi halinde olabilecek riskler hususunda dolandırıcılık formu okutulup imzalatılarak bilgi verildiğini, para transferinin davacının isteği ile gerçekleştirildiğini, bu nedenle müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığını, dava dilekçesinde ilgili tutarı eşi adına İngiltere alıcı ülkede alınabilmesi için gönderildiği belirtilmesine rağmen, devamında paranın davacının eşi tarafından çekilmediğinin hatta davacının eşinin İngiltere’ye gitmediğinin belirtildiğini, davacının eşinin İngiltere’ye gitmemesine rağmen eşi adına neden para yatırdığının anlaşılamadığını, buna göre davacının parayı, parayı çeken 3. kişiye gönderdiğinin ortada olduğunu, davacının dava dilekçesinde bahsettiği hususların dava içeriğini etkilemediğini, davacının işlemi gerçekleştirdiği sırada alıcı adını … olarak bildirdiğini, banka personelinin ise hem alıcı hem gönderen adını … olarak yazdığını, davacının parayı eşi adına İngiltere’ye gönderdiğini ikrar ettiğini, davacının dava konusu olayın gerçekleşmesinin akabinde …’a itiraz ederek yazdığı İngilizce dilekçede dolandırıldığını açıkça belirttiğini, ilgili yazıda davacının internetten araba bulduğunu, bu kişinin parayı talep ettiğini belirttiğini, davacının işlemi bilerek yaptığını savunarak haksız ve mesnetsiz davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın, davacının davalı bankaya … kapsamında transfer amacıyla yatırdığı paranın hedef şahıs dışında başka bir şahıs tarafından çekilmesi sonucu uğradığı zararın tahsili amacıyla yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 5.699,91 TL asıl alacak, 35,14 TL işlemiş faiz ve asıl alacağın yasal faiziyle birlikte tahsili amacıyla davalıya karşı ilamsız icra takibi yapıldığı, davalının süresi içinde borca itirazı nedeniyle takibin durduğu ve davacı tarafça itirazın iptali amacıyla İİK.’nın 67. maddesindeki bir yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açıldığı, alınan 04/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalı … acentesi sıfatıyla … Sarıyer Şubesi’ne davacı tarafın 14/10/2011 tarihli başvurusu üzerine, … acenteler ve hızlı para gönderme sistemi üzerinden belgelerde alıcı olarak belirlenen … adına İngiltere’ye 3.000 USD tutarındaki transfer işleminin hizmet şartları ve acentelik sözleşmesi kapsamında müşterinin isteği doğrultusunda … acentecilik kuralları içinde yapıldığı, transfer işlemi sonucunda başka bir acente noktasında ödemenin alıcı olarak belirlenen … dışında üçüncü bir kişiye yapıldığı, 14/10/2001 tarihli işlemden 10 gün sonra davacı tarafından davalı acente noktasına yapılan başvuru ile gönderilen tutarın alıcı dışında başka bir kişi tarafından çekildiğinin bildirilmesi üzerine ödemenin sorgulanması ve iadesi amacıyla alınan “ödeme sorgulama belgesi” ve ekindeki dilekçe ile davacı …’in 23/10/2011 tarihli başvurusundan, transfer amacının alınacak olan arabanın teminatı niteliğinde olduğu ve gönderildiği belirtilen makbuz nedeniyle para transfer kontrol numarası- MTCN’nin ve transfer bilgilerinin bir başka kişi ile paylaşıldığının anlaşıldığı, MTCN numarasını bilen kişiye yapılan ödeme nedeniyle davalının bir kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığı, bu nedenle davacının davalıdan bir alacağının olmadığı kanaatini bildirir bilirkişi raporuna itibar edilerek, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Merci tayinini yapan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/13177 E. ve 2014/15403 K. sayılı kararına göre, davalı ile davacı arasındaki ilişkinin bankacılık işlemi olarak kabul edilerek, davanın Ticaret Mahkemesi’nde görülmesine karar verildiğini, Yargıtay’ın kesin olarak verdiği karara göre, işlem bankacılık işlemi olarak kabul edildiğinden, işlemin gerçekleşmesinde davalı bankanın kusursuz sorumluluğu olduğunu davacının gönderim talebini usulüne uygun alınmamış olmasından da, gönderim aşamasına kadar olan kısım bakımından da kusurunun bulunduğunu, Yargıtay’ın işlemin bankacılık işlemi olduğuna dair tespitine rağmen, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işlemin salt acentelik ilişkisi olarak ele alınarak, para gönderme formundaki bu ayırt edici kıstasın dikkate almaksızın, acenteler sisteminde genel olarak para transferi yapılması ve ödeme işleminin gerçekleştirilmesi arasında çok kısa bir zaman aralığı olduğu nazara alınarak davalının kusurunun bulunmayacağı yönünde görüş bildirilmesinin açık çelişki yarattığını, işlem zaman kısalığı ile kusur arasında bir ilişki olmadığını, davalı bankanın, ödeme sistemi içinde ödemeyi gerçekleştiren makam olmamasının sorumluluktan kurtarmayacağını, … işlemini gerçekleştiren ve ilk derece mahkemesi kabulüne göre acente olan bankanın, şirketin işlemlerinden, gönderim işlemi kendisinden yapıldığı için müteselsil olarak sorumlu olduğunu ve bu sorumlulukta kusur aranmayacağını, kusurun ancak, banka ile dava dışı şirket arasındaki iç ilişkide belirleyici olduğunu, Bilirkişinin tespiti ve ilk derece mahkemesinin kabulüne göre, MTCN numarasının alıcıya verilmemiş olması halinde, paranın çekilmesi mümkün olmadığı belirtilmiş ise de, bizzat … tarafından davacıya imzalatılan dolandırıcılıktan korunma broşüründe, MTCN numarasının alıcıya verilmemesinin paranın ödenmesine engel teşkil etmeyeceğinin belirtildiğini, anılan metinde, dolandırıcılıktan şüphelenildiğinde şirketle irtiabata geçilmesi için verilen telefon numarası ..XXX şeklinde yazıldığından, davacının işlemi durdurma imkanının elinden alındığını, İşlemden şüphelenildiği için, diğer formlar (bankacılık sisteminde yeri olmayan formlar) imzalandıktan sonra, gönderi talimatının imzalanmadığını, bankaya gönderi talimatının imzalanmadığı ve işlemin durması gerektiği bildirilmiş olmasına karşın işlem gerçekleştirildiğinden ve müvekkili zarara uğratıldığından bankanın kusur sorumluluğunun da bulunduğunu, Ödemenin kimliksiz yapıldığını, MTCN kodu olmadan da ödeme yapılabileceğinin davalı tarafından bildirildiğini, kimliksiz ödeme ve kodun 3. kişi ile paylaşılmadığına göre, parayı haksız olarak çeken kişinin, bu bedeli nasıl aldığının bilinmediğini, gönderim konusunda bankanın hatası olmasına karşılık, sorumluluğun üstlenilmemesi sebebi ile, mutlak güven ilişkisi gerektiren bankacılık işlemlerinde, basiretli davranmayan davalının, oluşturduğu zarardan sorumlu olmaması, mülkiyet hakkını ihlal etmesi yanında, ilk derece mahkemesince de dikkate alınmamasının adil yargılanma hakkını da ihlal ettiğini, Davalının, davaya sunduğu beyanlarda, … işleminin özelliklerini uzunca açıklayarak kendi sorumluluğunu gölgelemeye çalıştığını, işlemin münhasır özelliklerinin güvensizlik göstermesinin, aracılık yapan firmanın sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, davalının cevap dilekçesinin 2. Sayfasında, işlemin özelliklerinde alıcının kimlik/pasaport ibraz etmeden havaleyi alamayacağını ifade ettiğini, davacının eşi ödemenin alındığı tarihte yurtdışına çıkmadığından, ödemenin kimliksiz yapıldığını göstereceğini, davacının işlem yaparken özellikle kimliksiz ödeme yapılmasını istemediğini belirten seçeneği işaretlediğini, geçerli kimlikle ödemenin alındığını davalının ispatlaması gerektiğini, davalının yapılmış ödemenin işlem evraklarını delilleri arasında sunamadığını, bu durumun davalı bankanın açık kusurunu gösterdiğine dair beyanlarına karşılık, davalının üzerine düşen ispat külfetini yerine getirmediği halde, işlemde sorumluluğu olmadığına dair soyut bir kabul ile davanın reddine karar verildiğini, davacının, işlem yaptığı kuruma güvenerek, alınacak önlemleri almış, kimliksiz ödeme imkanını ortadan kaldırmak için gerekli talimatı verdiğini, kusurunun olmadığını, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/17 Esas ve 2016 /712 Karar sayılı kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacının 14/10/2011 tarihinde … acentesi olan davalı bankanın Sarıyer Şubesi’ne başvurup eşi İngiltere’ye … adına … ( hızlı para gönderme sistemi üzerinden) sitemi ile 3.000,00 USD göndermek için başvurduğu, para gönderme formatının; gönderen, teslim alan, gönderilen tutar, tarih, gönderen ülke, alıcı ülke bilgilerinin dışında, kimliksiz ödeme ve MTCN olarak adlandırılan işlem kontrol numarası bölümlerini taşıdığı, kimliksiz ödeme bölümünde “hayır” seçeneğinin işaretlendiği, uyarıcı bilgi niteliğindeki “dolandırıcılıktan korunmak mümkün mü” bölümünde … imzasının bulunduğu, bu suretle gerekli dokümanlar ve uyarı belgelerinin davacı tarafça imzaladığı, transfer işleminin acentelik kuralları içinde ve acentelik sözleşmesi kapsamında gerçekleştirildiği, paranın gönderildiği ülkede … dışında 3.kişiye ödemenin yapıldığının öğrenilmesi üzerine, 23/10/2011 tarihli “ödeme sorgulama belgesi”nden, …’in transferin alınacak arabanın teminatı niteliğinde olduğu bilgisinin verildiği ve gönderildiği belirtilen makbuz nedeniyle de para transfer kontrol numarası olan MTCN numarası bilgilerinin bir başka kişi ile paylaşıldığı, dosyaya sunulan evrak tercümeleri ve evraklar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiştir. Davalı …’ın 15/12/2005 tarihinde 5 yıl süreli olarak düzenlenip 13/10/2010 tarihinde yenilenen “Uluslararası Temsilcilik Sözleşmesi” uyarınca … Şirketi’nin Türkiye’deki acentesi olduğu tespit edilmiştir. Yargıtay 15. HD’nin 09/02/2005 tarih ve 2004/3052 esas ve 2005/634 sayılı kararında belirtildiği üzere, TTK 117/3. maddesi gereğince Türkiye Cumhuriyeti içerisinde merkez ve şubesi bulunmayan yabancı bir ticari işletme adına yurt içinde işlem yapanlar hakkında, acentelik hükümlerinin uygulanması gerekir. Yargıtay 11. HD’nin 10/02/2014 tarih ve 2014/341-2245 esas ve karar sayılı kararı uyarınca TTK 119.maddesi kapsamında doğan ihtilaflarda, acentenin müvekkili namına dava açabileceği gibi, müvekkiline izafeten acente aleyhine dava açılarak, müvekkili hakkında hüküm kurulabilir. Davacı tarafça yapılan işlem havale işlemidir. 6098 sayılı TBK’nun 555. maddesinde “Havale, havale edenin, kendi hesabına, para, kıymetli evrak ya da diğer bir mislî eşyayı havale alıcısına vermek üzere havale ödeyicisini; bunları kendi adına kabul etmek üzere havale alıcısını yetkili kıldığı bir hukuki işlem” olarak tarif edilmiştir. Havale, üçlü ilişkidir ve ilişkinin tarafları havaleci, havale ödeyicisi ve havale alıcısıdır. Havaleci ile havale ödeyicisi arasındaki ilişki “karşılık ilişkisi”, havaleci ile havale alıcısı arasındaki ilişki bedel/değer ilişkisi, havale ödeyicisi ile havale alıcısı arasındaki ilişki ise edim/ödeme ilişkisi veya havale ilişkisidir. (Kocaman A.: Havalenin Hukuki Niteliği Üzerine, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Yıl: 1994, Cilt: 49, Sayı: 1, s. 1 vd.) . Davada; davacı havaleci, … Şirketi havale ödeyicisi, davacının eşi havale alıcısı, davalı banka ise havale ödeyicisi … Şirketi’nin acentesidir. Davacı taraf acele para transferi işlemine aracılık eden ve … Şirketi’nin Türkiye’deki acentesi olan davalı bankanın yapılan işlemlerde kusuru bulunduğunundan bahisle davalı aleyhine takip yaparak, itiraz üzerine itirazın iptali davası açmıştır. Davalı banka ile … arasında 15/12/2005 tarihinde 5 yıl süreli olarak düzenlenip 13/10/2010 tarihinde tadil edilen “Uluslararası Temsilcilik Sözleşmesi”nde belirlenen alıcı dışında 3. kişiye ödeme yapılmasında veya bu şekilde oluşan zarara ilişkin sorumluluk açısından hüküm bulunmadığı, sözleşmenin incelenmesi ile tespit edilmiştir. Davacı vekilinin ilk istinaf sebebi, davanın bankacılık işleminden kaynaklanmasına ve kusursuz sorumluluk ilkesi olmasına rağmen acentelik ilişkisi içinde değerlendirilerek bankanın kusursuz olduğundan bahisle sorumlu kabul edilmediğine ilişkindir. Bilirkişi ve mahkemece acentelik ilişkisi; … Şirketi’nin Türkiye’de merkezinin ve şubesinin bulunmaması ve davalının acele para transferi şirketi olmaması sebebiyle, aleyhine dava açılma şartlarının varlığı ve davalı olma sıfatı yönünden incelendiğinden, tarafların davada taraf olma sıfatlarının varlığının re’sen incelenmesi gerektiğinden, usule aykırı olmadığından istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Bankaların verdikleri hizmetin niteliği gereği güvenliği sağlama ve özen gösterme borçları vardır. İşlemlerini yerine getirdikleri sırada basiretli iş adamı gibi hareket etmek zorunda olup, en küçük kusur ve ihmallerinden dahi sorumludurlar. Kusursuz sorumlulukları TBK’nun 66.maddesindeki adam çalıştıran sıfatı ile, çalıştırdıkları personelin yapmış oldukları iş ve işlemlere ilişkin olup, davalı banka taahhüt ettiği hizmeti verecek yetenek ve bilgi beceriye sahip personel bulundurmakla yükümlüdür. Bu nitelikleri taşıyan personel çalıştırmaması sebebiyle bir zarar doğmuş ise, kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca zarardan sorumlu olacaktır. Davalının çalıştırdığı banka personeli, hızlı para transferine ilişkin yapılması gereken para gönderme formatına ilişkin; gönderen, teslim alan, gönderilen tutar, tarih, gönderen ülke, alıcı ülke bilgilerini, kimliksiz ödeme ve MTCN olarak adlandırılan işlem kontrol numarası bölümlerini düzenlediği, kimliksiz ödeme bölümünde davacının “hayır” seçeneğini işaretlediği, uyarıcı bilgi niteliğindeki “dolandırıcılıktan korunmak mümkün mü” bölümüne davacı … imzasının alındığı, bu suretle gerekli dokümanlar ve uyarı belgelerinin davacı tarafa imzalatıldığı, personelin işlemlerinde eksik bulunmadığı, taahhüt edilen hizmeti verecek yetenek ve bilgi beceriye sahip olmadığını gösterir delil bulunmadığı, bu suretle bankanın hızlı para transferi hizmetini verecek yetenek ve bilgi beceriye sahip personel bulundurma yükümlülüğünü yerine getirdiği, iddia edildiği gibi kimlik kontrol edilmeksizin para ödemesi yapılmış ise, işlemin paranın transfer edildiği İngiltere’de gerçekleştiğinden, davacı tarafça, sadece davalının kusuruna dayanıldığından, İngiltere’deki … şirketinin kusurundan dolayı acentesi sıfatı ile davalı banka aleyhine dava açılmadığından, davalı banka sadece kendi personelinin işlemlerinden dolayı kusursuz sorumlu olup, İngiltere’deki kuruluşun elemanının işleminden kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca zarardan sorumlu tutulamayacağından, transfer işleminin acentelik kuralları içinde ve acentelik sözleşmesi kapsamında gerçekleştirildiği, dosyada mevcut 14/10/2014 tarihli para gönderme belgesi ile sabit olduğundan, davacı tarafın hizmetin niteliği gereği güvenliği sağlama ve özen gösterme borçlarını yerine getirdiği, işlemlerini yerine getirdiği sırada basiretli iş adamı gibi hareket ettiği tespit edildiğinden, zararın tamamiyle davacının eyleminden kaynaklandığı anlaşıldığından, istinaf sebebinin yerinde olmadığından, davacı vekilinin bankanın kusursuz sorumluluğu bulunduğundan davanın kabulü gerektiğine ilişkin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça dava davalının kusuruna dayandırıldığından, mahkeme ve bilirkişi tarafından kusur incelemesi yapılmasında usule aykırılık olmadığından, bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Bilirkişi ve mahkemece davalının kusuru, 23/10/2011 tarihli ödeme sorgulama belgesindeki “para transfer kontrol numarası- MTCN nin ve transfer bilgilerinin bir başka kişi ile paylaşılmasına ve MTCN numarasını bilen kişiye yapılan ödeme yapılması” nedenine dayandırıldığından, sadece işlem zaman kısalığı kusur nedeni olarak alınmadığından, davalı bankanın mevcut hızlı para transferi sözleşmesindeki vasfı acentelik niteliğinde olup, yetki ve sorumluluğu Türkiye’de işlemleri usulüne uygun gerçekleştirmekle sona ereceğinden, TBK 66 maddesi uyarınca davalı bankanın sorumluluğu kendi çalıştırdığı elemanlar ile sınırlı olduğundan, bu işlemlerde de bir usulsüzlük bulunmadığından, ödeme sistemi içinde ödemeyi gerçekleştiren makam olmamasının sorumluluktan kurtarmayacağına dair istinaf talebi kabul edilemeyeceğinden, reddine karar verilmiştir. İşlemden şüphelenildiği için, diğer formlar (bankacılık sisteminde yeri olmayan formlar) imzalandıktan sonra, gönderici gönderi talimatının imzalanmadığını, bankaya da gönderi talimatı imzalanmadığı ve işlemin durması gerektiği bildirilmiş olmasına karşın işlemin gerçekleştirildiği ve davalı bankanın kusurlu olduğu yönünde davacı tarafça hiçbir delil sunulmadığından, transfer işleminden 9 gün sonra eşine ulaşmadığını tespit etmesi üzerine 23/10/2011 tarihli bildirimde bulunulduğuna ilişkin dava dilekçesindeki beyanla birlikte değerlendirildiğinde, bu yönde bildirimin olmadığı anlaşıldığından, zararın davacının kusurlu eyleminden kaynaklanması sebebiyle bankanın kusurunun bulunduğuna ilişkin iddianın yerinde olmadığı anlaşıldığından, gönderici talimatının imzalanmadığı ve işlemin durdurulması için verilen talimata rağmen işlem yapıldığından, bankanın kusuru bulunduğuna ilişkin istinaf sebebinin de yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir. İşlemin münhasır özelliklerinin güvensizlik göstermesi, aracılık yapan firmanın sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, davalının cevap dilekçesinin 2. Sayfasında, işlemin özelliklerinde alıcının kimlik/pasaport ibraz etmeden havaleyi alamayacağını ifade ettiği, davacının eşi ödemenin alındığı tarihte yurtdışına çıkmadığı, ödemenin kimliksiz yapıldığını göstereceği, davacının işlem yaparken özellikle kimliksiz ödeme yapılmasını istemediğini belirten seçeneği işaretlediğinden, geçerli kimlikle ödemenin alındığını davalının ispatlaması gerektiği, davalının ödemenin işlem evraklarını delilleri arasında sunamadığı, bu durumun davalı bankanın açık kusurunu gösterdiğini iddia etmiş ise de; iddia edildiği gibi kimlik kontrol edilmeksizin para ödemesi yapılmış ise, işlemin paranın transfer edildiği İngiltere’de gerçekleştiği sabittir. Davacı tarafça, sadece davalının kusuruna dayanıldığından, … şirketinin kusurundan dolayı acentesi sıfatı ile davalı banka aleyhine dava açılmadığından, davalı bankaya sadece kendi personelinin işlemlerinden dolayı kusur yüklenebileceğinden, İngiltere’deki kuruluşun elemanının işleminin kusurlu olması davalının kusurlu olduğunun kabulünü gerektirmediğinden, davacının kimliksiz ödeme yapılmayacağına ilişkin şıkkı işaretlemesinin davalı banka tarafından bu yönde davacıya güvence verildiği anlamını taşımayacağından, davacının sözleşme serbestisi ilkesi kapsamında para transfer evrakları ve uyarı belgelerini serbest idaresi ile imzaladığından, istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından reddi gerekmiştir. Dosyada mevcut 23/10/2011 tarihli “ödeme sorgulama belgesi”nin Noter tasdikli tercümesinin incelenmesinden, davacı …’in para transferinin amacı bölümüne, alınacak arabanın teminatı niteliğinde olduğu, para transferi kontrol numarası ve transfere ilişkin diğer bilgiler alıcı dışında başka biriyle paylaşıldı mı sorusuna, “evet, tanımadığımız bir kişi ile paylaşıldı, söz konusu kişinin eşi vasıtası ile gönderdiği makbuzda yer alan adı ve diğer bilgileri iş bu belgeye eklenmiştir” şeklinde beyanda bulunup imzaladığı, davalı tarafça sunulan bu belgenin aksinin davacı tarafça kanıtlanmadığı tespit edilmiştir. Yargıtay 11. HD’nin 13/05/2019 tarih ve 2018/2468 esas ve 2019/3643 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; Davacı tarafından davada acentenin şahsi kusuruna dayanılmış olmasına ve acele para transferi sistemine göre paranın 3. kişilerce çekilebilmesine imkan sağlayan “para transfer kontrol numarası- MTCN ” bilgilerinin davacı tarafından 3. kişilere gönderilmiş olması sebebiyle oluşan zararda kusurun davacıda olduğu, davalı acenteye atfı kabil bir kusur tespit edilememiş olmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2016 tarih ve 2015/17 E. 2016/712 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle davalı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/04/2021