Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/519 E. 2021/1379 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/519
KARAR NO: 2021/1379
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2017
NUMARASI: 2014/44 E. 2017/86 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hüküm. Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı adına tescilli …, …, …, …, … no’lu tasarımların yenilik ve ayırt edicilik taşımadığını, ayrıca … no’lu desende kullanılan eski araba desen tasarımında, … ve … gibi klasik Amerikan otomobillerinin tescilli ve tanınmış markaları olduğunu, bu tasarımın kullanılmasının 554 KHK’ya aykırı olduğunu, bu nedenlerle …,…, …, … ve … nolu tasarımların tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilerek, sicilden terkine, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduğunu, davacı tarafın dilekçesinde, bir takım internet sitelerini referans göstererek müvekkili adına kayıtlı, …, …, …, … tescil belgeli tasarımların yeni ve ayırt edicilik taşımadığından bahisle hükümsüzlüğünü talep ettiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığından davanın reddine, davacının müvekkiline ait dava konusu …,…, …, … ve … tescil nolu tasarımların neredeyse aynısını kendi adına tescil ettirip, bu ürünleri fason ürettirerek davalı firmanın müşterilerine sattığından dolayı açılan İstanbul 1. FSHHM 2012/155 E. sayılı davanın halen derdest dosyadaki bilirkişi raporunda, davacının …, …, …, …, … no’lu tescilli tasarımların bu davanın konusu olan …,…, …, … ve … tescil no’lu tasarımlarla iltibas oluşturacak kadar benzer olduğu sonucuna ulaşıldığını, davalı firmanın 1939 yılından beri tekstil sektöründe olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde: davalı adına tescilli bulunan dava konusu tasarımların, başvuru tarihi itibariyle yeni, ayırt edici ve özgün hususiyetlere sahip olduğu ve iltibas oluşturmadığı kanaati hasıl olduğundan davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 1-Bir tasarımın yenilik ve ayırt edicilik yönünden hükümsüzlük koşullarını taşıyıp taşımadığının tespitinin, genel ve hukuk bilgisi ile çözümü mümkün olmayan ve teknik uzmanlık gerektiren bir konu olduğunu, incelemenin uzman bilirkişiler tarafından yapılması gerektiğini, incelemenin konusu tamamen teknik bir konuysa, mahkemenin yeterli raporu dikkate alması, raporu yeterli görmüyorsa, yeni rapor alarak bu yetersizliği ortadan kaldırması gerektiğini, dava konusu … nolu tasarım için 20.05.2016 tarihli bilirkişi raporunda; tasarımın tescil tarihi öncesine denk gelen örnekler karşısında farklılaşacak şekilde yenilik ve ayırt edici nitelik taşımadığı değerlendirmesi yapılmasına ve bu değerlendirme mahkemece ”yetersiz” yada ”hatalı” olarak nitelendirilmeden, gerekçeli kararda, teknik rapordaki değerlendirmenin dışında bir gerekçe açıklanmadan, aksi yönde hüküm verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, 2-Dava konusu diğer tasarımlar bakımından Endüstriyel Tasarım Hukukunda, ayırt edici nitelik ve koruma kapsamı belirlenirken, genel izlenimde belirgin farklılık, bilgilenmiş kullanıcı gözü, farklılıklardan çok ortak özelliklerin değerlendirilmesi ve tasarımcının tasarımı geliştirmede seçenek özgürlüğü kriterlerinin kullanıldığını, davacıya ait tasarımlar ile eski tarihli tasarımlar arasında karşılaştırma yapılırken, öncelikle, söz konusu tasarımlara ilişkin seçenek özgürlüğü ile bilgilenmiş kullanıcı kriterinin tespit edilmesi gerektiğini, tasarıma ayırt edicilik testi yapılırken öncelikle tasarımcının seçenek özgürlüğüne bakılması gerektiğini, öğretide ”seçenek özgürlüğü” kavramının tasarımcının tasarımına ayırt edici nitelik katabilmesi için sahip olduğu hareket alanı ( Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku , s.618. ) olarak tanımlandığını, dava konusu tasarım, tekstil ürünleri için desen tasarımı olup, seçenek özgürlüğünün neredeyse hiçbir sınıra tabi olmadığını ve herhangi bir teknik zorunluluk bulunmadığını, bilirkişi raporlarında ve mahkemece bu hususun ve itirazlarının dikkate alınmadığından, belirtilen tasarımlar bakımından hükümsüzlük şartları yönünden eksik inceleme ve değerlendirme yapıldığını, -Davalıya ait … no lu tasarım bakımından raporda, dava konusu tasarımda yer alan tasarım unsurlarının yıllarıdır kullanılagelen öğeler olduğunun tespit edildiğini, bu tespitin tasarımın harcıalem olduğunun da gözetilmesini gerektirdiğini, dava konusu tasarımın uygulaması (katalog görseli) incelendiğinde, boyut ve sıklık bakımından da farklılığın olmadığının görüleceğini, -Davalıya ait … no lu tasarımda dünyaca ünlü …, … gibi antik araba markalarına dair ibarelerin tasarım unsuru olarak kullanıldığının raporda tespit edilmesine karşın, hükümsüzlük iddiaları bakımından değerlendirilmediğini, -Tasarım başvurusu ve tescilinin yapıldığı 20.04.2012 tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre; bir tasarımda kullanılan bir kelime ya da ibare bir marka özelliği taşıyorsa, bu unsurun marka tescilinin de tasarım sahibine ait olması gerektiğini, 554 Sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmeliğin Eklenecek Evrakı düzenleyen 8.maddesinde “Tasarımın görsel anlatımında marka unsuru taşıyan özellikler var ise, bu özellikler sadece, markanın başvuru sahibi adına tescilli olduğunun ispatlanması halinde kabul edilir. Aksi takdirde marka özelliği taşıyan kısımların tasarım örneğinden çıkarılması gerekir. Ancak tasarımın görsel anlatımı tamamıyle marka unsuru taşıyan özelliklerden oluşuyorsa, görsel anlatım olarak kabul edilemez” hükmünün yer aldığını, davalının tasarım sicil dosyasında bu yönde hak sahipliğine dair bir belge bulunmadığını, söz konusu kullanım, yönetmelik hükmüne açıkça aykırı olmasına rağmen raporunda bu iddiaları yönünden inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi, bu tasarım yönünden de küçük farklılıklarının ayırt edicilik sağlamadığı, tasarım unsurlarının orjinal, yeni ve ayırt edici olmadığı açık iken, mahkemece aksi yönde karar verildiğini,-Davalıya ait … no lu tasarımda, İstanbul’un sembolik yapılarının pop-art akımına dahil bir üslup ve kolaj tekniği ile kompoze edildiğini, İstanbul yada başka şehirlere ait görsellerin yada ilüstrasyonların korumaya konu edilmesi yada bu tasarım unsurlarının kimsenin tekeline bırakılması mümkün olmadığını, bilirkişi heyeti tarafından bu yönün irdelenmesi gerektiğini, -Davalıya ait … no lu tasarımın gül ve çiçek desenlerinden oluşan bir kompozisyon olup, tasarımın fırça darbesi şeklindeki desen görünümü, çiçek ve yaprak figürlerinin büyüklüğü ve sıklığının orjinal ve yeni olmadığını, raporda tasarımları farklılaştırabileceği belirtilen unsurların (gül ve yaprak desenlerinin düzenleniş biçimi , renkleri, boyutları vb.) dava konusu tasarım bakımından genel izlenimde bir farklılık yaratacak şekilde kullanılmadığını, bu unsurlar bakımından bir yenilik ve ayırt edicilik sağlayacak bir kullanım gerçekleşmediğini, benzer ve eski tarihli tasarımlara (…) internet adresinden ve sair katalog kaynaklardan ulaşılabileceğini, dava konusu tasarımların mülga 554 sayılı KHK uyarınca tescil şartlarını taşımadığını, 3-Müvekkiline yöneltilen dava ve iddiaların, bir tarz üzerinde hak sahipliği iddiası bulunduğunu ortaya koyduğunu, tasarımlarda kullanılan unsurların harcıalem nitelikte olduğunu, bu unsurların bir farklılık yaratacak tarzda kullanılması ve kompoze edilmesi ile bir yenilik ve ayırt edicilik sağlanıp sağlanmadığının tasarım hukuku çerçevesinde, seçenek özgürlüğü ve bilgilenmiş kullanıcı kriterleri gözetilerek değerlendirilmesi gerektiğini, tasarımlar, bilgilenmiş kullanıcı gözünde sahip oldukları genel temadan (pop art, denizcilik vb.) belirgin farklılık göstermediğin, sahip oldukları küçük farkılıklar da ayırt edicilik ve yenilik sağlamadığını, aksi değerlendirmede, davacıya söz konusu genel tema konusunda tekel hakkı verilmiş olacağını, harcıalem nitelikte, yenilik ve ayıt edicilik kriterine sahip olmayan tasarımların hükümsüzlüğü gerekirken, aksi yönde verilen karar haksız ve hukuka aykırı olduğundan, mahkemece verilen red kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; Davalı adına tescilli, … nolu, … nolu, … nolu, … nolu, … molu endüstriyel tasarımların 554 sayılı Endüstriyet tasarımların Korunması Hakkında KHK’nin 8. Maddesinde belirtilen yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip olmaksızın tescil edildiğinden bahisle hükümsüzlüğe ve sicilden terkinine karar verilmesine ilişkindir. Mahkemece; Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı adına tescilli bulunan dava konusu tasarımların, başvuru tarihi itibariyle yeni, ayırt edici ve özgün hususiyetlere sahip olduğu ve iltibas oluşturmadığı kanaati hasıl olduğundan davanın reddine karar verilmiştir. 1-Dosya içerisinde mevcut; Endüstriyel Tasarım Uzmanı … ve … ile HMK 279/4 maddesi çerçevesinde yardımcı olması bakımından Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi … tarafından sunulan 16/03/2015 tarihli raporda; … no’lu tasarımın, gazete kağıtları ve kupürlerinin birbiri üzerine yapıştırılmasıyla oluşan kolaj tekniğiyle yapılmış bir desen olduğu, bu teknikle yapılmış kumaş desenlerinin yıllardır kullanılan tasarımlar olup, kullanılan gazete kupürlerinin niteliği, dili, yazı karakteri, yazı başlıklarının rengi farklı da olsa, desen tasarımının genel algısı öncekilerle benzer nitelikte olduğu ve dava konusu desen tasarımında tescil tarihi öncesine denk gelen örnekler kaşısında farklılaşacak şekilde yenilik ve ayırt edici nitelik taşımadığı, Endüstriyel Tasarımcı Akademisyen Dr. …, Reklamcı ve Grafik Tasarımcı … ile yardımcı olmak üzere Dr. … tarafından sunulan 15/12/2015 tarihli raporda; … no lu tescilli tasarımının örneklerle kıyaslandığında aynı tasarım akımında, gazete kupürlerinden oluşturulmuş tekstür özelliğinde olduğu, aynı tasarım akımından olmak, diğer tasarımlarla aynılık derecesinde benzer olmak anlamına gelmediği, her gazetenin kendine has harf karakterleri ve sayfa kompozisyon anlayışı olduğu ve bir gazeteyi diğerinden bu özelliklerin ayırt ettiği, bu niteliğin KHK’de ifadesini bulan ayırt edici özellik olduğu, tipografik dokulardan oluşmuş çeşitli gazete kupürlerinin değişik açılarda ve değişik büyüklülerde öbekler halinde yüzeye yerleştirilmesi, ayrıca bir tekstür oluşturduğu, bu tekstür içindeki harflerin sıklığı, koyuluğu açıklığı, renkleri, büyüklüğü vs. kornpozisyonun ve desenin bütünlüğünü oluşturduğu, grafik tasarım kuralları yönünden ve açıkladıkları gerekçelerle birlikte değerlendirildiğinde; Davacının tasarımının diğer tasarımlarla iltibas yaratacak derecede benzer olmadığı, esinlenme düzeyindeki anımsatmanın intihal sayılmayacağı, bir tasarım akımı dahilinde yapılmış olmasının yenilik vasfına halel getirmeyeceği, kompozisyon ve tasarım yönünden yeterince ayırt edici özelliklere sahip olduğu, tasarımcının alternatif arayışlarını kullanarak tasarımda gereken farklılığı oluşturduğu, özgün bir tasarım olduğu, Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Tekstil Mühendisi Bilirkişiler Prof. … ve Dr. … tarafında sunulan 03/05/2016 tarihli raporda; Yenilik ve ayırt edici nitelik yönünden değerlendirilen … no’lu çoklu tasarım tescil belgesindeki 5 no’lu tasarıma bakıldığında İngilizce gazete küpürlerinin farklı konumlarda gelişigüzel olarak birleştirilmesiyle oluşan kolaj tekniği ile yapılan bir desen olduğu, bu teknikle meydana getirilen tasarımların 1950’li yıllarda ABD ve İngiltere’de ortaya çıkan “popart“ anlayışlı tasarımlarla yapı olarak benzediği, benzerlerinin davalı adına tescilli … nolu tasarımın tescil tarihinden önce kamuoyuna sunulduğu tespit edildiği, bu tarzda ortaya koyulan çalışmalarda, medya ve objelere yönelik figürlere çok sık rastlandığı, çağdaş sanatla ilgili yayınlarda ve internette “newspaper printing ” başlığıyla, davaya konu olan … nolu tasarımın tescil tarihinden önce örneklerinin bulunduğu, davalı tarafa ait … nolu çoklu ETTB’nin başvuru tarihinin 20.04.2012 olup, … numara ile tescil edilerek “tekstil ürünleri için desen” olarak koruma altına alındığı,Bir tasarımın “yeni” olması için; 554 s. KHK’nin 6. maddesi çerçevesinde, tescil için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, aynısının, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerektiği, davalı …le ait … no’lu tasarım ile internet üzerinden tescil tarihi öncesi ( 2011 yılı) tespit edilen benzer tasarımların karşılaştırılmasında (şekil 2-6); gazete küpürleri ile kolaj tekniği kullanarak desen meydana getirmek alışılagelmiş bir uygulama olduğu, davalıya … no’lu tasarımda beyaz zemin üzerine siyah ve bazı yerlerde kırmızı yazı kullanıldığı, tasarımda kullanılan gazete küpürleri ile bazı örnek benzer görseller arasında (şekil 2-6) üst üste birleştirme âçıları, tipografik unsurlar, yazı karakteri ve yazıdaki renkler açısından ufak farklıklar olsa da, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde, belirgin bir farklılık bulunmadığı ve aynı algılandıkları, bu nedenle de dava konusu olan … no’lu tasarım tesciline sahip tasarımın “yenilik” ve “ayırt edicilik” niteliklerine sahip olmadığı, … no’lu tasarım benzerlerinin tescil başvuru tarihinden önce kamuya sunulduğunun tespit edildiği, belirtilmiştir. HMK 266/1.maddesinde; Mahkeme , çözümü hukuk dışında, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. HMK 282.maddesinde; Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. düzenlemelerine yer verilmiştir. Bir tasarımın yenilik ve ayırt edicilik unsurunun tespitinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözülmesinin mümkün olmadığı, teknik bilgi gerektirdiğinden bu konuda uzman bilirkişi yada bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiği istikrar arzeden Yargıtay uygulamaları ile yerleşmiştir. Mahkemece; 16/03/2015 ve15/12/2015 tarihli bilirkişi heyet raporları alınmış olup, raporlar arasında … tescil numaralı tasarım yönünden aykırılık olması nedeniyle 03/05/2016 tarihli rapor alınmıştır. HMK 282. maddesi uyarınca mahkeme hakimi bilirkişi raporlarını diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirebilir ise de; HMK 297/1-c maddesi uyarınca nihai kararda; çekişmeli vakalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi zorunludur. 15/12/2015 tarihli raporda … tescil numaralı tasarımın yenilik ve ayırt edicilik unsuru bulunduğu belirtilmesine rağmen, 16/03/2015 ve 03/05/2016 tarihli raporlarda tasarımda kullanılan kolaj tekniğinin bilinen bir teknik olduğu, 03/05/2016 tarihli raporda internetten temin edilen örnekleri rapora eklenmek suretiyle tasarımın başvuru tarihinden önce kamuya arz edildiği, ufak farklılıkların bilgilenmiş kullanıcı tarafından aynı algılandığı, bu nedenle yenilik ve ayırt edicilik unsuru taşımadığı tespit edildiği halde, mahkemece gerekçeli kararda birbirini doğrulayan iki rapora itibar edilmeme, 16/03/2015 tarihli rapora üstünlük tanınma sebebi açıklanmaksızın, birbirini doğrulayan raporlardaki tespitleri çürütecek bir gerekçe de gösterilmeden, … tescil numaralı tasarım yönünden de davanın reddedilmesi, 15/12/2015 tarihli rapor ile diğer raporlar arasındaki aykırılık giderilmeden karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olmakla istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 2-Mahkemece alınan 16/03/2015 ve 15/12/2105 tarihli raporlarda dava konusu … numaralı tasarımın eski harita resimleri ile gemcilik ve denizcilik sembollerinin ve figürlerinden oluştuğu, yıllardır kullanıldığı, öğelerin biçim, büyüklük, renk, çizgi, leke sıklık gibi yan unsurların farklılaşma yaratacağı, dava konusu esen tasarımında öğeler tema bakımından benzer olsa da, gemcilik, harita ve denizcilik malzemelerinin kullanıldığı diğer desenlerden farklı algılandığı, KHK’nin 5 ve7 maddesinde bilgilenmiş kullanıcı yönünden farklı algı yaratması gerektiği, 11/2.maddesinde tasarımcının seçenek özgürlüğüne sahip olduğunun dikkate alınması gerektiği, bu değerlendirmeler ışığında; … no’lu tasarımda eski harita resimleri ile gemicilik ve denizcilik sembolleri ve figürlerinden oluşan desen olduğu, davacı tarafın Harita desenli tasarımım anonim olduğunu iddia ettiği, Anonim sözünün herkesçe izinsiz ve serbestçe kullanılabilen anlamına geldiği düşünüldüğünde, yıllar önce harita desenli bir kumaş üretildiyse, bu gün farklı renklere, farklı motiflere, farklı desenlere sahip başka harita desenli kumaşlar üretilemez ve koruma altına alınamaz şeklinde bir sonuç çıkacağı, KHK.nin bu şekilde yorumlanması yeni harita desenli tasarımları engelleyeceğinden, ilk defa harita desenli tasarım yapanı TEKEL konumuna getireceğinden hatalı olacağı,Bu nedenle; Dayalının … no lu tescilli deseninin harita deseni ihtiva etmesi bakımından anonim özellikler taşıdığı ve yenilik unsuruna sahip olmadığı tespitine katılmanın mümkün olmadığını, belirtmişlerdir. -Davalıya ait … no lu tasarımda dünyaca ünlü …, … gibi antik araba markalarına dair ibarelerin tasarım unsuru olarak kullanıldığının raporda tespit edilmesine karşın, hükümsüzlük iddiaları bakımından değerlendirilmediği iddia edilmiş ise de; alınan 16/03/2015 tarihli raporda; … no’lu desen tasarımında da eski, klasik araba illustrasyonları tasarım unsuru olarak kullanıldığı kumaş desenidir. Bu tür eski otomobil çizimlerinin kullanıldığı desenler yıllardır yapılagelmektedir. Ancak burada da kullanılan öğelerin çeşitliliği, boyutları, renkleri, kombinasyonlardaki çeşitlilik, sıklık-seyreklik vs. Gibi pek çok değişken, tema aynı olsa da farklı desen yapılabilmesine olanak tanımaktadır. Dava konusu desende kullanılan öğeler itibarıyla, benzer desenlerden ayırt edilebilmekte ve farklı olarak algılanabilmektedir.5. Bu desende kullanılanı eski ve seneler önce yayınlanmış Amerikan otomobil reklamı çizimlerinin kullanılmış olması kumaş deseni olarak yenilik unsuru içermediği anlamına gelmez. Bu çizimlerin, farklı düzenlemeyle, reklam görseli değil de bir kumaş deseni olarak yeniden çizilmesi yeni bir tasarım olarak değerlendirilmelidir. 15/12/2015 tarihli raporda; Bu tasarımda; Davalının, tüm dünya milletlerinin bildiği anonimleşmiş marka ve figürleri alıp, değişik açılarda yerleştirip bir patern oluşturduğu, zeminine de kırmızı veya pembe renkli çizgisel çerçeveler ile birlikte tarihler yazık kendi. ÖZEL DESEN tasarımını vücuda getirdiği görüldüğünden, yeni tasarım özelliklerine sahip, belirgin farklılık nitelikleri taşıyan, iltibasa tehlikesi arz etmeyen davacının bu tasarımının tescilinin hükümsüzlüğü talebi yerinde görülmemiştir tespiti yapılmıştır. Tasarım başvurusu ve tescilinin yapıldığı 20.04.2012 tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre; bir tasarımda kullanılan bir kelime ya da ibare bir marka özelliği taşıyorsa, bu unsurun marka tescilinin de tasarım sahibine ait olması gerektiğini, 554 Sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmeliğin Eklenecek Evrakı düzenleyen 8.maddesinde “Tasarımın görsel anlatımında marka unsuru taşıyan özellikler var ise, bu özellikler sadece, markanın başvuru sahibi adına tescilli olduğunun ispatlanması halinde kabul edilir. Aksi takdirde marka özelliği taşıyan kısımların tasarım örneğinden çıkarılması gerekir. Ancak tasarımın görsel anlatımı tamamıyle marka unsuru taşıyan özelliklerden oluşuyorsa, görsel anlatım olarak kabul edilemez” hükmünün yer aldığını, davalının tasarım sicil dosyasında bu yönde hak sahipliğine dair bir belge bulunmadığını, söz konusu kullanım, yönetmelik hükmüne açıkça aykırı olmasına rağmen raporunda bu iddiaları yönünden inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi, bu tasarım yönünden de küçük farklılıklarının ayırt edicilik sağlamadığı, tasarım unsurlarının orjinal, yeni ve ayırt edici olmadığı açık iken, mahkemece aksi yönde karar verildiği istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür. 15/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda; Davalının söz konusu deseninde yer alan otomobil figürleri ve markalarının bu gün kullanımda olmayan 1905 yıllarına ait marka ve modeller olduğu, o günkü basında yer atan reklam materyallerinden derlenmiş nostaljik bir kurgulama olduğu, 1900 yıllarında yayınlanan ve bugün piyasada rekabet ve ticari ortamda bulunmayan markalara ait gazete ilanı tasarımlarının alınarak, bunların kolaj tekniği ile bileşiminden yeni bir grafik tasarım yapıldığı tespit edilmiştir. Öte yandan, 1900 lü yıllarda piyasada olan bu otomobillere ait gazete reklamları elbette 1900 lü yıllarda bazı reklamcılar, reklam ajansları veya grafikerler tarafından vücuda getirilmiş olup, bu markaların marka tescili konusundan çok önce; onların reklamının tasarımını yapan 1900’lü yıllardaki tasarımcıların mali ve manevi haklarının söz konusu olması lazımdır ki, o günlerden bu güne 110-115 yıl geçmiş olduğu dikkate alındığında, asıl anonim olanın bu markalar ve markalarda yer alan otomobil modellerinin olduğu anlaşılacaktır. Bu tasarımda; Davalının, tüm dünya milletlerinin bildiği anonimleşmiş marka ve figürleri alıp, değişik açılarda yerleştirip bir patern oluşturduğu, zeminine de kırmızı veya pembe renkli çizgisel çerçeveler ile birlikte tarihler yazılı kendi ÖZEL DESEN tasarımını vücuda getirdiği görüldüğünden, yeni tasarım özelliklerine sahip, belirgin farklılık nitelikleri taşıyan, iltibasa tehlikesi arz etmeyen davacının bu tasarımının tescilinin hükümsüzlüğü talebi yerinde görülmemiştir. tespiti yapılarak, davalı tarafın anonimleşmiş otomobil modellerini alarak kendi özel desenini tasarladığı, yeni tasarım özelliği taşıdığı belirtilerek 554 Sayılı KHK’nin 8.maddesi kapsamına girmediği açıkça belirtildiğinden, davacı vekilinin istinaf sebebinin yerinde olmadığı, -Davalıya ait … no lu tasarımda, İstanbul’un sembolik yapılarının pop-art akımına dahil bir üslup ve kolaj tekniği ile kompoze edildiğini, İstanbul yada başka şehirlere ait görsellerin yada ilüstrasyonların korumaya konu edilmesi yada bu tasarım unsurlarının kimsenin tekeline bırakılması mümkün olmadığını, bilirkişi heyeti tarafından bu yönün irdelenmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Alınan 16/03/2015 tarihli raporda; … no’lu tasarımın İstanbul’daki sembolik yapıların kullanılarak oluşturulduğu, belirli bir şehre ait ünlü mimari yapıların kullanıldığı kumaş desenlerini yıllardır yapılageldiği, ancak, kullanılan öğelerin çeşitliliği, mimari yapıların soyutlanma biçimleri, düzenleme biçimleri, zeminde kullanılan doku ve tenkler tema benzer olsa da desenleri birbirlerinden farklılaştırdığı, tasarım tescil belgesiyle koruma altına alınanın tarz veya desenin teması olmadığı, sonuç itibarıyla deseni oluşturan unsurların farklılığı desenin bütününün algısını değiştirdiği, desenin tescil tarihi itibarıyla yeni ve ayırt edici nitelikte olduğu, 15/12/2015 tarihli raporda; … numaralı tasarım incelemesinde, KHK’nin daha önce bir obje için tasarlanmış ürünün daha sonra farklı renk, farklı motiflere, farklı desenlere sahip başka üretim yapılmayacağı şeklinde yorumlamanın bu objeyle ilk defa tasarım yapanı TEKEL haline getireceği ananas örneği ile genel olarak açıklandığından, bu açıklamalar doğrultusunda; Yukarıdaki 2.b başlığında yer alan ve yanda tekrar görülen panodaki duvar kağıdında Dünyaca bilinen ünlü yapıların grafik sembolleri patern oluşturacak şekilde ve bir raport halinde birbirini tekrar eder konumda kompoze edilmiş olup, davalının tasarımının da bu tasarımla aynı tasarım ailesinden olduğu anlaşılmaktadır. Davacının yukarıda benzer tasarımlar olarak sunduğu tasarımlarda da Londra-saat kulesi, Eyfel kulesi gibi yapıların yer aldığı görülmektedir. Davalının uyuşmalığa konu tarsımı deseninde ise İstanbul’un tanınmış mimarilerinin veya tarihi değeri olan görüntülerin (şehir hatları vapur gibi) grafik anlamda stilize edilmiş desenlerinin yer aldığı görülmekte olup, bu desenlerin gerek işlenme tarzı, gerekse desenlerin bizzat kendilerinin davacının sunduğu örneklerle herhangi bir iltibas derecesinde yakın benzerliği tespit edilememiştir. Dosyadaki belgelerde sıkça görülen POP-ART AKIMINDA tasarım üretilmesinin ESKİDEN BERİ BİLİNEN, ANONİM ve HARCI ALEM TASARIM ÜRETME YÖNTEMİ olarak sunulması, son derece hatalı bir yaklaşım olup, gerek KHK. de, gerekse günümüz sanat tasarım kurallarında POPÜLER-ART veya POP-ART ekolünde (akımında) tasarım vücuda getirmek kısıtlanmamıştır, engellenmemiştir ve eleştirilecek bir husus olarak belirtilmemiştir. TESCİL edilmesi yahut hükümsüz kılınması gereken şey, KOLAJ TEKNİĞİ ya da POP- ART AKIMI değildir. Tasarımın bizzat kendisi olmalıdır. Bu akımla ve şu teknikle yapıldığı gerekçesiyle TASARIMIN hükünsüzlüğü iddiaları yerinde değildir. Bu bakımdan Davalının … no lu tescilli deseninde, Davacının iddia ettiği hususlar görülmemiş olup, anılan desenin her ne kadar kolaj tekniği ile Pop-Art akımında yapılmış olmasına tağmen, ihtiva ettiği figürlerin farklılığı, değişik kurgusu, özgün özellikleriyle diğer tasarımlarla belirgin faklılık oluşturması ve iltibas yaratmaması, yeni bir tasarım olması nedeniyle, Davacının hükümsüzlük talebi yerinde görülmemiştir. tespitleri yapılmıştır. -Davalıya ait … no lu tasarımın gül ve çiçek desenlerinden oluşan bir kompozisyon olup, tasarımın fırça darbesi şeklindeki desen görünümü, çiçek ve yaprak figürlerinin büyüklüğü ve sıklığının orjinal ve yeni olmadığını, raporda tasarımları farklılaştırabileceği belirtilen unsurların ( gül ve yaprak desenlerinin düzenleniş biçimi, renkleri, boyutları vb.) dava konusu tasarım bakımından genel izlenimde bir farklılık yaratacak şekilde kullanılmadığını, bu unsurlar bakımından bir yenilik ve ayırt edicilik sağlayacak bir kullanım gerçekleşmediğini, benzer ve eski tarihli tasarımlara (…) internet adresinden ve sair katalog kaynaklardan ulaşılabileceği, dava konusu tasarımların mülga 554 sayılı KHK uyarınca tescil şartlarını taşımadığı iddia edilmiştir. Alınan 16/03/2015 tarihli raporda; … no’lu tasarım ise gül ve çiçek desenlerinden oluşan desendir. Gül ve yaprak figürleri çok uzun yıllardır kumaş desenlerinde kullanılmaktadır. Kumaş deseni tasarımında gül ve yaprak kullanılması, tek başına koruma unsuru oluşturmayacağı gibi, gül ve yaprak deseni kullanılan başka desenler de, bir diğer desenin yenilik ve ayırt ediciliğini ortadan kaldırmaya yetmez. Aksi halde bu figürlerin kullanıldığı desenlerin çeşitlenmesi mümkün olamazdı. Dava konusu desen tasarımında ise gül ve yaprak figürlerinin düzenleniş biçimi, farklı renkler ve renklerin ağırlıkları, zemin rengi, figürlerin boyutları yaprakların sıklığı vs. gibi pek çok görsel öğe, desenleri birbirlerinden farklılaştırabilmektedir. Tescil tarihinden eski tarihli internet taraması sonucu söz konusu gül-yaprak desenli kumaş tasarımıyla birebir benzer desene rastlanmamıştır. Dosyadaki 15/12/2015 tarihli raporda: 17.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda davalının … no lu tescilli deşeni için aynı görüş ve kanaatler tarafımızdan da paylaşılmaktadır. Dolayısı ile söz konusu tasarımın yeni, belirgin faklılığa sahip ve iltibas yaratmayan tasarım olduğu, hükümsüzlüğüne gerek olmadığı kanaati hasıl olmuştur. beyanı ile ilk rapordaki görüşe katılındığı belirtilmiştir. Rapor alınan husus teknik bilgi gerektiren, hakimlik mesleğinin gerektirdiği bilgi ile çözülemeyecek nitelikte olduğundan, mahkemece alınan her iki bilirkişi raporunda gerekçeleri açıklanmak suretiyle hükümsüzlüğü talep edilen …, …, … ve … no tasarımların bilgilenmiş tüketicide farklı algılandığı, yasanın aradığı yenilik ve ayırt edicilik vasfının bulunduğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edildiği, itiraz üzerine alınan 15/12/2015 tarihli bilirkişi raporu ile davacının anonimlik unsuruna ilişkin itirazı ile seçenek özgürlüğü ve harcı alem savunmasının davacı tarafça sunulan örnekler üzerinden irdelenmek suretiyle çürütüldüğü, verilen raporun bu tasarımlar yönünden dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. -Mahkemece alınan rapor ve ek raporlar ile hükümsüzlüğü talep edilen …, …, … ve … no tasarımların bilgilenmiş tüketicide farklı algılandığı, yasanın aradığı yenilik ve ayırt edicilik vasfının bulunduğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edildiği, itiraz üzerine alınan 15/12/2015 tarihli bilirkişi raporu ile davacının anonimlik unsuruna ilişkin itirazı ile seçenek özgürlüğü ve harcı alem savunmasının davacı tarafça sunulan örnekler üzerinden irdelenmek suretiyle çürütüldüğü, KHK. De, ve günümüz sanat tasarım kurallarında POPÜLER-ART veya POP-ART ekolünde (akımında) tasarım vücuda getirmenin kısıtlanmadığı, engellenmediği ve eleştirilecek bir husus olarak belirtilmediği, TESCİL edilmesi yahut hükümsüz kılınması gereken şeyin, KOLAJ TEKNİĞİ ya da POP- ART AKIMI olmadığı, bizzat tasarımın kendisi olduğu, bu akımla ve teknikle yapıldığı gerekçesiyle TASARIMIN hükünsüzlüğü iddialarının yerinde olmadığı, desenin kolaj tekniği ile Pop-Art akımında yapılmış olmasına tağmen, ihtiva ettiği figürlerin farklılığı, değişik kurgusu, özgün özellikleriyle diğer tasarımlarla belirgin faklılık oluşturması ve iltibas yaratmaması sebebiyle yeni bir tasarım oduğu tespit edildiğinden, verilen raporun bu tasarımlar yönünden dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, dava konusu tasarımlar tescil kapsamı ile sınırlı olarak davalı tarafa yasal hak tanıdığından, tekel oluşturmayacağı, anlaşılmakla davacı vekilinin tasarımların, bilgilenmiş kullanıcı gözünde sahip oldukları genel temadan (pop art, denizcilik vb.) belirgin farklılık göstermediği, aksi değerlendirmede, davacıya söz konusu genel tema konusunda tekel hakkı verilmiş olacağına ilişkin, istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. HMK 355. maddesi uyarınca re’sen yapılan inceleme sonunda; HMK 297/1-c bendi uyarınca mahkemece, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin gerekçeli karar da gösterilmesi zorunludur. Usul hükmü olduğu için kamu düzenine ilişkindir ve re’sen incelenir. İstinafa konu kararda mahkemece raporlar özetlendikten sonra gerekçe olarak: Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde: davalı adına tescilli bulunan dava konusu tasarımların, başvuru tarihi itibariyle yeni, ayırt edici ve özgün hususiyetlere sahip olduğu ve iltibas oluşturmadığı kanaati hasıl olduğundan davanın reddine karar verilmiştir şeklinde hüküm gerekçesi oluşturulmuş ise de; bu hali ile kararın HMK 297/1-c maddesindeki; “…, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri… ” ihtiva etmediğinden kararın yasa maddesine uygun olmadığından kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin 2 ve 3 numaralı istinaf sebebinin reddine, 1 numaralı istinaf sebebi ile 6100 Sayılı HMK’nın 355/1 maddesinin ikinci cümlesi kapsamında re’sen yapılan inceleme sonucu, kamu düzenine aykırılık sebebi ile 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca hükmün kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen KABULÜ ile, 2-İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24/01/2017 tarih ve 2014/44 E. 2017/86 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 355/1. maddesi ikinci cümlesi ve 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6-362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021