Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/517 E. 2021/1186 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/517
KARAR NO: 2021/1186
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2017
NUMARASI: 2015/1206 E. 2017/228 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde; Müvekkilinin 30/10/2009 tarihinde 330.000,00 TL bedel karşılığında … 19 LT’lik damacana Franchising ve Bayilik sözleşmesi ile … Anonim şirketinin Odtü, Söğütözü ve Bilkent bölgelerinde bayiliğini aldığını, 25/12/2013 tarihinde de yapılan sözleşmelerle Odtü bölgesinde … ve … markalarının 19 LT damacana su ve ilgili malların dağıtımını üstlendiğini, müvekkilin bayilik süresi boyunca sözleşmeden kaynaklanan ifa borçlarını gerektiği gibi yerine getirdiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında kırık damacana bedelleri nedeniyle ihtilaf çıktığını, müvekkillerinin haksız bir şekilde alınan kırık damacana bedellerinin iadesini istemesine karşılık olarak davalı şirket müvekkilinin hizmet noktalarına ürün bırakmamakla ve sipariş telefonlarının kapatılmasıyla tehdit edildiğini, davalının müvekkillerine bir neden bildirmeden sözleşme konusu malları bayiliğe göndermeyi aksattığını ve müvekkilinin edimlerini yerine getirmesini imkansız hale getirdiğini, davacının sözleşmeyi ayakta tutabilmek için iyi niyet gösterdiğini ancak davalının 30/06/2014 tarihinde başka bir şirketle sözleşme imzalayarak müvekkilinin satış yaptığı bölgelerinin bayiliğini başka bir şirkete verdiğini, bu şekilde davalı şirketin hem müvekkilin piyasa rayiç bedeli 600.000 TL civarında olan bayilik bedelini almasını engelleyerek müvekkilini büyük bir maddi zarara uğrattığını, hem de başka bir şirketten tekrar bayilik ücreti alarak haksız kazanç sağladığını, 01/10/2014 tarihinde de davalı şirketin sözleşmeden doğan borçlarını yerine getirmemesinden dolayı zor duruma düşen müvekkilinin davalı şirkete kırık damacana bedelinin iadesi talebi ile davalı şirketin haksız fiillerini içerir bir ihtarname gönderdiğini, müvekkili şirketin sözleşmenin ifası amacıyla yüksek miktarda masraf yaptığını, en başta davalı şirkete 330.000 TL bayilik ücreti verdiğini, ürünlerin dağıtımını sağlamak amacıyla çok sayıda araç ve işçi çalıştırdığını, bu sebeple sözleşmenin ifasının imkansız hale getirilmesi ile çok sayıda araç ve işçi çalıştırıldığını, bu nedenle sözleşmenin ifanın imkansız hale getirilmesi ile çok büyük maddi zarara uğradığını, müvekkilin ekonomik geleceğinin sarsıldığını, müvekkilin 2009 yılından itibaren 5 yıl boyunca davalı şirketin bayiliğini yaptığını, bu süre içerisinde müşteri çevresini önemli ölçüde artırdığını, ürünlerin yüksek satış rakamlarına ulaştığını, sözleşmenin feshi nedeniyle müşteri çevresini kaybeden müvekkilinin zararının tanzim edilmesi gerektiğini, beyan ederek, fazlaya dair her türlü hakkın saklı kalması kaydıyla müvekilinin uğradığı zararlar ile bayiliğin devrinin engellenmesinden kaynaklanan tazminatına binaen, zararın ve tazminatın tam olarak belirlenebilmesinin mümkün olmaması nedeniyle kısmı olarak şimdilik 20.000 TL’nin işleyecek olan ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Hak düşürücü zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, müvekkili şirketin, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmelerini feshetmediğini, aksine taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin davacı yanın talebi ile sona erdiğini, davacının bayiliğini 3. Firmaya devrettiğini ve müvekkilin de bu devre onay verdiğini, devrin davacı yan ile yeni bayi arasınnda gerçekleşmiş olduğunu, bu devir sebebi ile müvekkilin davacıya ödenmesi gerekli bir bedelin zaten bulunmadığını, davacı yan ile … ve babasının devir bedeli konusunda aralarında anlaşmış olduklarını, bu anlaşma uyarınca davacı yana 9.000 TL ödeme yapıldığını ve 300.000 TL gayrımenkul devredildiğini, yeni bayi tarafından üç araç için de ayrıca 20.000 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemelerin bayilik bedeli olarak yapıldığının açık olduğunu, davacı ile dava dışı 3. Kişiler aracında yukarıda açıklandığı şekilde para ve gayrımenkul devirlerinin yapıldığını ve söz konusu taraflar bayilik ilişkisinin devri konusunda anlaştıklarını, bayinin kendi isteği ile bayilğini devrettiğini, yeni bayinin vergi açılışındaki adresinin, davacının depo adresi olmasından da anlaşılacağını, davacı yanın bu duruma müsaade etmediğini, davacı sözleşmesinin feshinden doğan zararını ve portföy tazminatını müvekkilden talep ettiğini ancak söz konusu tazminat taleplerinin şartlarının oluşmadığını, davacı şirketin müvekkil satışlarını arttırmadığını, taraflar arasındaki bayilik sözleşmeleri uyarınca davacı yanın tazminat talep etme hakkının bulunmadığını, boş damacanaların bayiler tarafından, müvekkil şirkete iade edilmekte olduğunu, ancak kullanılmayacak nitelikte olan, ömürleri olan, kırılan, çatlayan kötü kokan damacanaların ilgili mevzuata uygun olarak dolumunun tekrar yapıldığını ve davacıya gönderildiğini, dolumu yapılmayan damacanaların yerine yenilerinin bayiliklere gönderildiğini ve kdv değerleri ile fatura edildiklerini, kırık olan, su dolumu elverişli olmayan, davacı bayiye iade edilmeyen damacanaların ise bayi tarafından müvekkile fatura edildiğini, taraflar arasında düzenli olarak hesap mutabakatları yapılmış olduğunu, söz konusu mutabakatlardaki bakiyeler hakkında tarafların bir uyuşmamazlık yaşamadığını, davacı yanın mutabakatta bir itirazının olmadığını beyan ederek, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla davanın hak düşürücü süre/zamaaşımı nedeni ile reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın haksız ve mesnetsiz olması sebebi ile reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Tanık beyanlarına ve mevcut diğer delillere göre, davacı iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece, bilirkişi raporu alınamadan ve zarar konusunda bir hesap yapılmadan, sadece tanık beyanları dikkate alınarak hüküm kurulduğunu, kararın bu yönüyle hatalı olduğunu, davalı tanıklarının dahi davacı iddialarını doğruladığını, bu kapsamda; Davalı tanığı …’ın özetle; ‘… davacı taraf uzunca bir süredir az kar marjından dolayı şikayetçi idi… taraflar benim de içinde bulunduğum bir görüşmede anlaştılar. 400.000TL demirbaş ve hava parası olarak anlaşıldı. Araçlar bu bedelin içinde değildi… 91.000TL … tarafından elden verdi” şeklinde beyanda bulunduğunu, davalı tanığı …’in özetle; ”devralanın imzası bulunan bayilik sözleşmesi imzalandı. Davacının sözleşmenin feshine ilişkin imzası alınmadı… davacı örnek bir bayi idi. Hiçbir pürüz yaşamadık…” şeklinde beyanda bulunduğunu, Davalı tanığı …’nun özetle; ”davacı şirketin devredileceğini davalının temsilcisinden öğrendim. 450.000 TL üzerinden anlaştık. 91.000TL elden verdim. Yeni bayilik sözleşmesini … ile birlikte bayilik temsilciliğinde imzalandı. Davacılara devrettiğim evin ruhsatı yoktu.” şeklinde beyanda bulunduğunu, Tanık …’ın beyanlarına göre, kırık damacana adı altında fatura düzenlenmesine yönelik dayatmanın kabul edilmemesi halinde çalıştırmama tehdidi yapıldığının sabit olduğunu, Mahkemenin soyut bir yorumla karar verdiğini, gerekli delillerin incelenmediğini ve toplanmadığını, kararın hukuki bir gerekçeye dayanmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, bayilik sözleşmesinin feshinden kaynaklanan maddi zarar ve denkleştirme tazminatı taleplerine ilişkin alacak davasıdır. Davacı, kırık ve kullanılamayacak durumda olan damacana bedellerinin ödenmesi konusunda davalı ile aralarında anlaşmazlıklar yaşandığını, davalının 30.05.2014 tarihinde bayiliği başkasına vermek suretiyle sözleşmeyi feshettiğini, bayiliği kendisi devretmiş olsaydı 600.000,00 TL bedelle devredeceğini, ancak bu haliyle devir bedelinden mahrum kaldığını, ayrıca davalı şirket lehine oluşturduğu müşteri çevresiyle denkleştirme tazminatına hak kazandığını beyan ederken, davalı; davacının bayiliği bir başkasına devretmiş olması nedeniyle sözleşmenin davacının talebiyle sona erdiğini ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık noktalarından birisi; bayilik sözleşmesinin, davacının bayiliği bir başkasına devretmiş olması nedeniyle mi, yoksa davalının feshi nedeniyle mi sona erdiği hususudur. 6100 sayılı HMK’nun 190. maddesine göre; ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. Bu düzenlemeye göre, eldeki davada kanuni bir karinenin bulunmaması dikkate alındığında, sözleşmenin feshi hususunda iddiasını ispat yükü, davacı tarafa aittir. Davacı bir taraftan, kırık ve kullanılamayacak durumda olan damacana bedellerinin ödenmesinin davalı tarafça kendilerine dayatıldığını, anlaşmazlık nedeniyle çalıştırmama tehdidinde bulunulduğunu ileri sürerken, diğer taraftan davalının üçüncü bir şahısla bayilik sözleşmesi imzalamak suretiyle sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini ileri sürmüştür. Davalı ise, davacının … isimli şahısla kendi isteğiyle sözleşme imzaladığını savunmuştur. Ancak tanık olarak beyanına başvurulan … yeminli beyanında; davacı tarafla devir konusunda anlaşıldığını, demirbaş ve bayilik devir bedeli olarak 400.000,00 TL hava parası ve 29.000,00 TL araç parası kararlaştırıldığını, kaparo olarak 9.000,00 TL verdiğini, 300.000 TL saymak suretiyle gayrimenkul devrettiğini, bakiye 91.000,00 TL’yi de elden verdiğini, araç bedelleri olan 29.000,00 TL’yi ise peyderpey ödediğini, devir nedeniyle davalı şirkete herhangi bir para ödemediğini beyan etmiştir. Dosyaya sunulan dekont ve gayrimenkul devrine ilişkin resmi senet, davacı tarafın beyanları ile bu tanığın beyanlarıyla örtüşen diğer tanıkların beyanları tüm dosya kapsamı ile birlikte dikkate alındığında, davacı ile dava dışı … arasında bayilik devrine ilişkin sözleşme imzalandığı ve karşılığında davacıya bir kısım para ve gayrimenkul devrinin gerçekleştirildiği, bu nedenle sözleşmenin bir başkasına bayilik sözleşmesi verilmek suretiyle feshedildiği iddiasının yerinde olmadığı, davacının bu hususta üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediği, diğer yandan, kırık ve kullanılamayacak durumda olan damacana bedellerinin ödenmesinin davalı tarafça kendilerine dayatıldığı, çalıştırmama tehdidinde bulunulduğuna yönelik iddialarla ilgili olarak; mevcut delil durumu itibariyle, kırık ve kullanılamayacak durumda olan damacana bedellerinin davacı tarafa fatura edilmesinin, hem taraflar arasındaki sözleşmenin hem de piyasa teamüllerinin bir gereği olduğu, 6098 sayılı TBK’nun 617.maddesine göre, sözleşmeden doğan borçlara aykırı davranılması sebebiyle sözleşmenin devamı çekilmez hâle gelir veya başkaca önemli sebepler sözleşmenin devamını imkânsız hâle getirir ya da aşırı ölçüde güçleştirirse, taraflardan her birinin sözleşmeyi önel vermeksizin feshedebileceği,. sözleşme bu sebeplerden birine dayanılarak feshedildiği takdirde kusurlu tarafın, aldığı şeyi geri vereceği ve kusursuz tarafa, bu yüzden uğradığı zarara karşılık uygun bir tazminat ödemekle yükümlü tutulacağı, ancak somut davada, kırık ve kullanılamayacak durumda olan damacana bedellerinin davacı tarafa fatura edilmesi şeklindeki uygulama nedeniyle anlaşmazlık yaşandığına, davalı tarafın davacıya çalıştırmama tehdidinde bulunduğuna ve bu durumun, sözleşmenin devamını çekilmez veya imkansız hâle getirdiğine dair dosyaya yansıyan kesin ve yeterli delil bulunmadığı, tanık beyanlarının tek başına ispata yeterli olmadığı, davalı ile husumetli olan tanık …’ın beyanlarına itibar edilemeyeceği, açıklanan nedenlerle, sözleşmenin davacı tarafça bayiliğin devredilmesi suretiyle sona erdiği, bu nedenle davacının kâr mahrumiyeti talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan denkleştirme tazminatını düzenleyen TTK’nun 122/3.maddesinde; müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acentenin denkleştirme isteminde bulunamayacağının düzenlendiği, somut olayda, sözleşmenin davacı tarafça bayiliğin devredilmesi suretiyle sona erdiği, yani davalı tarafça haksız bir fesih söz konusu olmadığı gibi davacı tarafça yapılan haklı bir feshin de söz konusu olmadığı anlaşılmakla, denkleştirme tazminatı koşullarının gerçekleşmediği dolayıyla bu yöndeki talebin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/ .maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2017 tarih ve 2015/1206 E. 2017/228 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/10/2021