Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/514 E. 2020/359 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/514
KARAR NO: 2020/359
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI: 2015/262 E. 2017/199 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kayn.)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı şirket ile davalı arasında 11/12/2013 tarihinde akdedilen sözleşme gereği, sinema ve dizi oyuncusu olan davalının yurt içi ve yurt dışındaki mesleki işlerinin ve diğer alakalı faaliyetlerinin pazarlama ve satış haklarının sözleşmenin 5.maddesinde yer aldığı üzere 3 yıl süre ile davacı şirkete devredildiğini, davacının davalının sektörde iyi bir projede yer alması için çalışmalara başladığını, ….com.tr isimli internet sitesinde davalıya yer verdiğini, yapımcılarla dönem dizileri ilgili görüştüğünü, tekliflerde bulunduğunu, davalının “…” isimli dizide 22 bölümde başrol oyunculuğu, “…” dizisinde 1 bölüm, “…” dizisinde 3 bölüm oynadığını ve buna benzer bir çok dizide rol aldığını, anneler günü reklam filminde ve “..” isimli sinema filminde rol aldığını, pek çok röportajlar verdiğini, davalının sektörel açıdan güçlü ve başarılı olması, yapım şirketlerince beğenilen ve seçilen bir oyuncu haline gelmesi için çaba sarf edildiğini, bunların dışında birçok dizi ve reklam filmi görüşmelerine davalıya haber verilmesine rağmen geçerli bir mazereti olmaksızın davalı tarafça gidilmediğini, bu sebeple davacı şirketin gerek maddi gerekse manevi açıdan zarar gördüğünü, davalının şirketin telefonlarına cevap vermemeye başladığını ve çağrıldığı halde görüşmelere de gelmemeye başladığını, sözleşmeye riayet etmediğini, davacı şirkete noter aracılığı ile ihtarname gönderilerek, davacı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi asılsız iddialarda bulunarak sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini, davacının ihtarnameye cevabında, sözleşmenin tek taraflı feshedilemeyeceğini, sözleşmenin devam ettiğini, davacı şirketin yönlendireceği projelerde yer alması gerektiği ve kendisine ulaştırılan projeleri davacıya bildirmesi gerektiğini aksi halde cezai şart bedelinin ve komisyon ücretlerinin de tahsili yoluna gidileceğinin ihtar edildiğini, davalının sözleşmeye aykırı davranarak başka bir ajansla anlaşarak görüşmelere gittiği ve dizilerde oynadığını, cezai şartın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine itiraz ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, davalının haksız itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı tarafın icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalının mesleğe davacı ajansla başladığını, öncesinde de “…”, “…”, “…” gibi başarılı yapımlarda ve birçok tiyatro oyunlarında oynadığını, başarılı ve aranılan bir oyuncu olduğunu, davalının sözleşmeyi haklı olarak noter aracılığı ile tek taraflı olarak feshettiğini, feshin haklı olduğunu, davalının bütün çekimlere gittiğini ve bazılarını kabul etmediğini, davacı yanın edimlerini yerine getirmediğini, davalının birçok projeyi ajansının özensiz davranışları sebebiyle iş kaybına uğradığını, bu özensiz davranışlarının devam etmesinin davalının de sektörde itibarsızlaştırmasına sebebiyet verdiğini, davalının sözleşmeyi davacı yanın kusurlu davranışı ile haklı olarak tek taraflı feshettiğini, davalının hangi projeden ne kadar ücret aldığı ve bu ücretin bir kısmının davalı tarafça sözleşme uyarınca davacı yana verildiğinin açık olduğunu, davalının davacı yanla çalıştığı süre boyunca 20.000 USD kazanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacı vekili cezai şartın fahiş olduğunu indirim yapılması gerektiğini belirtmiş olmakla toplanan deliller kapsamında tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alınarak cezai şartta takdiren indirim yapılmasının uygun olacağı 16.000 USD cezai şartın uygun ve makul olduğu davalıya gönderilen ihtarname tebliğ şelhinin bulunmadığı bu nedenle temerrüt tarihinin belirlenememesi nedeniyle işlemiş faizin talep edilemeyeceği anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı toplanan deliller alınan hüküm kurmaya yeterli ve elverişli bilirkişi heyet raporu dinlenen tanık beyanları takip dosyası ve ihtarnameler göz önüne alındığında davacı yanın üzerine düşen edimleri yerine getirdiği davalı tarafın ise taraflar arasındaki sözleşme süresi dolmadan haksız olarak sözleşmeyi feshettiği bu nedenle davacı yanın cezai şartı hakettiği ve tarafların özgür iradesi ile cezai şart miktarını belirledikleri anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacı ve davalı tarafından imzalanan sözleşmenin kelepçe sözleşme olduğunu, sözleşmenin TBK 19 ve 20. Maddelerine aykırı düzenlendiğini, bilirkişi raporlarında da genel işlem şartlarına aykırılık hususlarının itirazlarına rağmen değerlendirilmediğini, sözleşmede davalı lehine bir fesih imkanı da yok iken, davalının sözleşmeden dönme iradesini de yok sayan iş bu sözleşmede usulsüz fesih yapıldığına dair verilen kısmen kabul kararının bozulmasının isabetli olacağını, -Dava konusu olan ve davalı aleyhine tazminat yerine hükmedilen cezai şart maddesinin, mesleğinde henüz yeni ün kazanan bir oyuncu olan davalı ile hiç müzakere edilmeden imzal atılmasının genel işlem şartlarına aykırı olduğunu, sözleşmenin genel işlem şartı ve cezai şart hükmünün yok hükmünde olduğu değerlendirilmeden, davalıya sözleşmede fesih imkanı tanınmadığı gözetilmeden, davalının sosyo ekonomik duruma dikkate alınmadan fahiş cezai şarta hükmedilen kararın davalı lehine bozulmasını, -çelişki arz eden rapora dayanılarak hüküm verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, -davacı tarafından dosyaya sunulan elektronik posta değerlendirilmesinin yanlış yapıldığını, elektronik postada davacının hukuk danışmanı karşı tarafa davalı lehine oyuncumuzun dizideki cezai şartını indirelim dediğini, dosyadaki bilirkişilerin bu elektronik postayı yanlış anlayarak, davalının menajerlik sözleşmesi kurulurken, davalı müvekkilin davacıya cezai şartı indirelim dediğini zannettiklerini, sözleşmenin imzadan önce müzakere edildiği sonucuna vardıklarını, bu hususun hatalı olduğunu ve sözleşmenin taraflarca hiçbir zaman müzakere edilmediğini, -Mahkemenin gerekçesinde “asgari özen yükümlülüğünün” sağlandığına kanaat getirdiğini ancak davada asgari özen yükümlülüğünün üstünde bir tespit yapılması gerektiğini, oyuncu menajerlik sözleşmesi kurulurken bir başrol iken, menajeri tarafından basit rollere kısa mühletle gitmesinin istendiğini, davalı oyuncu sözleşme ilişkisinden döndükten sonra, yeni menajerinin ona dedikleri kapsamda önemli roller getirdiğini, bu durumun davacının özen yükümlülüğüne uygun hareket etmediğinin ispatı olduğunu, davalının davacıya bir başrol oyuncusuna etkin bir kariyer ve yol haritası çizemediğini, oyuncu vasıtası ile kazanacağı ajans hizmet bedelini de hizmeti kusuru olduğundan veremediğini, o nispette bir bedeli oyuncudan cezai şart olarak istediğini, davacının dinletmiş olduğu tanığı dahi, davacının davalıyı Ulan İstanbul dizisinin kadrosuna dahil etmekte gerekli takibatı yapmadığını dile getirdiğini, davacının beyanlarında, bir takım işlere oyuncunun gönderilmek istendiğini ancak oyuncunun gitmediğini vurgulanmak istendiğini oyuncu kendisine gelen her işi değil kariyer planlamasında onu öne geçiren işleri kabul edeceğinden, aksi durumun kabulünün, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, -genel işlem şartı niteliğinde akdedilen ve davalı lehine hiçbir fesih kaydı içermeyen bir menajerlik sözleşmesinden davalı yanın dönme iradesi göstermesinin yasa gereği olduğunu, böyle bir sözleşme olmasa idi, kendine ve amacına uygun bir kariyer planlaması yapabilecek iken, sözleşme ile hedeflediği amacın yerine gelmeyecek olduğu gidişattan anlaşılıyor ise davalıyı o sözleşme ile bağlı tutmamak, yasa koyucunun amaçladığı bir sonuç olduğunu, davalının iddiasının, doğru kariyer planlamasının yapılmadığı yönünde olup, yukarıdaki açıklamalarımızın aksinin kabulü halinde kariyeri doğru yönlendirilmeyen davalı oyuncunun menajerlik sözleşmesinden çıkabilmesi için sözleşmede hiçbir kayıt vb şart olmadığığından bu hususun vekalet ilişkisinin genel teorisine aykırı olduğunu, -işgörme faaliyetlerinin yavaş yürütmesi sözleşmeden dönmeye başlı başına gerekçe olduğunu, davalı için güven ilişkisinin sarsılması, bk md. 20 hükümlerine göre genel işlem koşullarını havi bir sözleşme yapılması, sözleşme ilişkisinin devamını çekilmez bir hale getirdiğini, bu durumda, işlem temelinin çökmesi teorisi dolayısıyla ve bundan böyle daha fazla maliyete katlanması kendisinden beklenemeyecek olan davalı için sözleşme ilişkisinin devamı çekilmez bir hal aldığını, davalının hem sözleşme ilişkisi içerisindeyken avantajlı işler bulamadığının, tanık delili ile sabit olduğunu, -menajerlik sözleşmesinin cezai şart meblağı 20.000 usd ise de, sözleşme dönemi boyunca hiç bir zaman davalıya bu rakamlarda iş tevdii yapılmadığını, davacı oyuncuya hiç kazandırmadığı bedelleri kariyerine basamak çıkmakta olan davalıdan talep ettiğini, cezai şartın bu durumda edimler dengesi kapsamında fahiş ve nispetsiz olduğunu, müzakere edilmeden imzalanan bu sözleşmede ağır edimli iş bu dolar cinsinden borcun yok hükmünde kabul edilmesi, yahut daireniz aksi kanaatteyse cezai şart tenkis edilirken uygun bir tenkisat yapılması gerektiğini, davacının sözleşme ilişkisi devam ettiği süre boyunca oyuncuya yaptığı maddi kazanımların ticari defterleri incelenerek ortaya konulması ve bu tespiti takiben makul bir cezai şart rakamının nispetlenmesine, bu nispetleme yapılırken oyuncunun sosyo- ekonomik durumunun da göz önüne alınmasının icap edeceğini, davalı oyuncudan bugünkü kurla istenen meblağın 100.000,00-tl’yi aştığını, davalı oyuncunun bu tür bir cezai şartı ödemesinin imkanı olmadığı gibi, anılan borç ile kendisinin mesul kılınması genç bir oyuncunun maddi manevi çökmesine, yeni işlerini alamamasına, aldığı işlerden kazandıklarının uzun yıllar davacıya icra dosyası üzerinden ödenecek olması anlamına geleceğini, -davacının, henüz kesinleşmemiş olan iş bu dosyada davayı kazandığına dair haberler yaptırarak ve yeni yapımcısına alacak hacizleri göndererek davalı oyuncunun ticari itibarını sarsmayı hedeflediğini, -dava konusu menajerlik sözleşmesinin genel işlem şartı niteliğinin tespiti için dosya üzerinden itirazlar kapsamında yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına, davalının sözleşmeden dönme iradesini haklı surette kullandığı yasa gereği kabul edilerek yerel mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne dair verilen kararı davalı lehine bozulmasına, davanın reddine, davanın kısmen kabul kararı isabetli görülüyor ise, davalı aleyhine hükmedilen cezai şart oranının davalının sosyo ekonomik durumuna ve diğer sebeplere göre maffına sebebiyet vermeyecek şekilde tenkis edilmemiş olması sebebiyle bozulmasına, yeniden tenkisine, kötü niyetle dava açan davacıya, yargılama giderlerinin ve ücret-i vekaletin yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. HMK 355. maddesine göre, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça feshinin geçerli olup olmadığı, davacının cezai şart talebi ve miktarında haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Her ne kadar İstanbul 2.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize gönderilmiş ise de; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22/09/2014 tarih ve 2014/12172 esas 2014/14215 karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi, davacı ile davalı arasındaki menajerlik sözleşmesinin 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında mali hakların devri veya ruhsat verilmesi niteliğinde hükümler taşımaması sebebiyle uyuşmazlık 5846 sayılı Yasa kapsamında bir dava olarak nitelendirilemeyeceğinden, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait bulunduğu anlaşılmakla, görev hususunun re’sen gözetilmesi gerektiği gözetilerek ve görev hususunun kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle re’sen dikkate alınması gerektiği sonucuna varılarak, istinaf başvurusunun, sair hususlar incelenmeksizin görev yönünden kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, 2- İstanbul 2.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 19/09/2017 tarih, 2015/262 E. 2017/199 K.sayılı kararın, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3 hükmü gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 787,70 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 26/11/2020