Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/504 E. 2021/1209 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/504 Esas
KARAR NO: 2021/1209
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2017
NUMARASI: 2015/174 E., 2017/1123 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu … plakalı aracın müvekkil şirket tarafından 29.06,2013 tarihinde ‘”0″ kilometre olarak satın alındığını, aracın 2 yıl veya 10.000 km garantisinin bulunduğunu, aracın satın alındığı günden itibaren devamlı surette motor arızası verdiğini ve servise gitmek zorunda kalındığını, aracın şirketin ticari işlerinde kullanıldığını, sürekli olarak servise gidilmesinin müvekkil şirketi ticari kayba uğrattığını, Beşiktaş … Noterliği ile aracın ayıplı olduğunu ve değiştirilmesi yönünde davalı şirkete ihtarda bulunulmasına karşın davalı şirketin müvekkilinin zararını giderici bir cevap vermediğini, onarımların garanti kapsamında yapılmakla birlikte, araç 100.000 km yi tamamlamak üzere olduğundan garanti kapsamı dışında kalacağını, üretici firmadan kaynaklanan arızalar nedeniyle bundan sonraki arızalanmalarda müvekkil şirketin sorumlu olmasının kabul edilebilir bir durum olmadığım belirterek, aracın iade edilmek suretiyle güncel fiyatının tespit edilerek “0” kilometre bedelinin ödenmesini, mümkün olmaması durumunda “0” kilometre misli ile değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı defi ileri sürdüğünü, davacının seçimlik haklarından bedelsiz onarım hakkını kullandığını, aksi bir düşünce halinde davacının bedelde indirim talep edebileceğini, aksi bir düşünce halinde davacı …’nun taleplerinin MK2 ve 3.maddelerine aykırı olacağını beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Satış akdinin tarafı olmadığını, İthalatçının müteselsil sorumluluğunun sadece Tüketici Kanunu kapsamında yer aldığını, davanın ise TTK’ya tabi olduğunu, bu neden ile davalı …’un pasif husumet ehliyetinin olmadığını, ayıp ihbar sürelerine riayet edilmediğini, bedel iadesi ve ayıpsız misli ile değiştirme taleplerinin hukuka, MK.2. ve TBK.227. maddelerine aykırı olduğunu, davacının seçimlik hakkını onarım yönünde kullandığından artık araç değişimi ve bedel iadesi talep edemeyeceğini, davacının terditli talepte bulunamayacağını beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davacının talebi, ayıplı üretilen aracın iadesi ile yeni araç bedelinin ödenmesi, aksi halde yeni olan bir başka misliyle değiştirilmesi istemine ilişkindir. TBK’ nın 227 maddesinde satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcının seçimlik hakları belirtilmiştir. Davacı, 29.12.2014 tarihli ihtarnamesinde, öncelikli olarak 0 km bir başka misli ile değiştirilmesini talep ettiği, 21.09.2017 tarihli dilekçesinde de aracın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini talep ettiği görülmekle davacının talebinin bu yönde olduğu kabul edilmiştir. Yapılan bu değerlendirme ve kabuller neticesinde, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının, davaya konu aracın ayıpsız olan yenisi ile değiştirme hakkının olduğu kabul edilerek” davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Öncelikle davacının taleplerini dayandırmış olduğu tüm beyanları, kanun maddeleri ve yargıtay kararlarının tüketicilere ilişkin olduğu, yerel mahkeme tarafından davanın kabulüne ilişkin verilen kararda ise, davacı yanca dayanak gösterilmeyen ticaret ve borçlar kanunu hükümlerine göre karar kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2- TTK’nin 23/c maddesi ve Türk Borçlar Kanununun 223. Maddesi incelendiğinde, araçta üre- timden kaynaklı bir ayıp bulunması ve bu ayıbın açıkça belli olmaması halinde alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içerisinde incelemesi veya incelettirmesi ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içerisinde satıcıya bildirmesi gerektiği, ancak davacı yanın aracın satın ve teslim alınması sonrasında araç üzerinde herhangi bir inceleme yaptırdığına ve bunun sonucunda da herhangi bir ayıpla karşılaştığına ilişkin ne bir beyanı ne de bir delili bulunmadığı, söz konusu durumun Türk Ticaret Kanununun basiretli tacir gibi hareket etmek yükümlü- lüğünü yüklemiş olduğu tüzel kişi tacirlere yüklediği bir külfet olduğu, ancak davacı yanın bu külfeti yerine getirmemesi sonucunda aracı kabul emiş sayılacağı da yine aynı kanun maddesinden anlaşıldığını, dolayısıyla şayet araçta üretim kaynaklı bir ayıbın var olduğu kabul olunmuş olsa dahi davacı şirketin söz konusu inceleme ve bildirimi yapmayarak aracı o haliyle kabul etmiş sayılacağı ve dolayısıyla huzurdaki davayı açma hakkını da peşinen kaybetmiş olacağı, 3- TTK’de tacir olmanın hükümlerini içeren maddelere bakıldığında, TTK 18-3. Maddede geçen ifadeler incelendiğinde, davacı yanın müvekkile yapmış olduğu herhangi bir bildirimin bulunmaması bir tarafa, diğer davalı …. A.Ş. ye yapmış olduğu bildirimlerin dahi ayıp ihbarı niteliğini haiz olmadığının görüleceği, 4- Bilirkişi heyetinin, dava konusu uyuşmazlığı çözüme kavuşturabilecek nitelikte bir rapor ibraz edemediğini, gerek kök gerekse ek bilirkişi raporlarına ilişkin ileri sürülen itiraz sebepleri incelenmeden bu raporların huzurdaki davaya ilişkin verilen karara esas alınmasının dava konusu maddi olayın gerçeklikleri ile örtüşmediğini, 5- Taraflarınca, aracın neden üretim dolayısı ile değil de kullanıcı hatası ile arızalanmış olabileceği yönünde birçok sebep ve iddia öne sürülmüş olmasına rağmen, buna ilişkin tüm iddia ve savunmalarının ek rapor hazırlanırken tamamen gözardı edildiğini, 6- Davacı tarafın iddialarının kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, araçtaki sorunun varlığının kabulü halinde, davacı tarafın talep etmiş olduğu üzere aracın bedelinin iadesi söz konusu olmaması ferektiğini, ssöz konusu problemin varlığına ve aracın ayıplı olduğuna kanaat getirilse dahi, en fazla ayıp oranında bedel indirimine karar verilmesi gerektiğini, 7- Söz konusu ayıbın varlığı kabul edilse dahi, küçük bir müdahale ile giderilebilecek olması sebebi ile bu durum bedel indirimi gerektirecek bir ayıp olarak kabul edilmeliyken, üstelik ayıbın varlığı aracın kullanılması ve aracın kullanılmasından beklenen faydayı etkilememekte ve aracın değerinde bir kayıp yaratmamaktayken, yerel mahkeme tarafından aracın misli ile değiştirilmesi yönünde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, söz konusu talebin kabulünün davacının dava yolunu bir sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullanması sonucunu doğurduğunu, bilirkişi ek raporunda araçta oluşan değer kaybının 6.488,80 TL olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen mahkemece aracın misli ile değişimi yönünde karar kurulmasının hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğunu belirterek, ilk derece yargılaması sonucu kurulan hükmün istinaf yolu ile incelenerek bozularak reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, ayıplı satıma dayalı bedel iadesi veya satılan malın misli ile değiştirilmesi istemine ilişkindir. Davacının davalılardan …’tan 29/06/2013 tarih … seri nolu faturayla … marka yeni transit 2013 model kamyoneti KDV dahil 48.373,75 TL’ye satın aldığı, satın almadan itibaren araçta bir takım arızalar meydana geldiği, arızaların dava dışı … isimli yetkili serviste giderildiği, aracın bakımlarının aynı yetkili serviste yapıldığı, arızaların giderilmemesi üzerine davacı tarafça davalıya Beşiktaş … Noterliğinin 29/12/2014 tarihli … yevmiye nolu … A.Ş.’ye gönderdiği ihtarnameyle aracın ayıplı olduğu ve değiştirilmesi yada ücretsiz bir şekilde onarılarak ayıpsız bir şekilde tesliminin talep edildiği, davalılardan …’in öncelikle husumet itirazında bulunduğu, ayrıca araçta üretim hatasının bulunmadığı, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı, diğer davalı … A.Ş.’nin de aynı şekilde üretim hatasının bulunmadığı, arızaların kullanıcı hatasından meydana geldiği bu nedenle davayı kabul etmedikleri, her iki davalının zamanaşımı itirazında bulunduğu, davacının sıfır araç bedelinin misliyle değişimini talep edemeyeceği en fazla semenden indirim talep edebileceği savunmasında bulunmuşlar, mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu ayıplı aracın ayıpsız olan yenisiyle değiştirilmesine karar vermiş, bu karar davalılardan … vekili tarafından yukarıda belirtildiği üzere istinaf edilmiştir. Mahkemece, dosyaya deliller getirildikten sonra üç kişilik teknik bilirkişi heyetine tevdi ederek 08/09/2016 tarihli rapor almıştır. Bilirkişi heyet raporuna göre, Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, dava konusu … plakalı … marka … tipi 2013 model araçta, garanti süresinde motor revizyon ömrüne göre 52.000 km gibi çok kısa bir sürede ortaya çıkan, yetkili servis tarafından yapılan onarıma rağmen, kısa periyotlarla dört kez daha tekrarlayan motor arızasının kullanım hatasından kaynaklanmayan, imalat hatasına dayalı, satın alma esnasında yeterli ve makul bir süre incelemeyle anlaşılamayacak, belli bir süre kullanımdan sonra ortaya çıkan, kullanım amacı bakımından araçtan beklenilen faydalanmayı ortadan kaldırır önemli arıza niteliğinde olması nedeniyle dava konusu aracın AYIPLI (GİZLİ) sayılması gerektirdiği, garanti kapsamında yapılan değişim işlemleri ile ayıbın kalıcı olarak giderilememiş olduğu, ayıbın davacı tarafından tespitinin mümkün olamadığı, ancak kullanımla birlikte kendini gösterdiği, tamir edilerek de ayıbın giderilmesinin mümkün olamadığı, arızaların teknik açıdan sıklıkla tekrar etmesinin davacı açısından beklenen yararı ortadan kaldırdığı, bu bağlamda kısa periyotlarda ortaya çıkan arızaların niteliği göz önünde bulundurulduğunda maldan yararlanamamanın süreklilik kazandığı tespiti yapılmıştır. Davalıların bu rapora itirazı üzerine mahkemece heyete bir bilirkişi daha atayarak 01/08/2017 tarihli ek bilirkişi raporu alınmış olup, bu bilirkişi raporuna göre, davacı tarafça davanın süresinde açıldığı, davacının 0 km başka bir misliyle değişim talebinin hakkı olduğunu, davalı … yönünden ise davalı …’in ayıba konu aracın satış akdinin tarafı olmadığından TBK’nın 219.maddesine göre pasif husumet ehliyetinin olmadığı tespitleri yapılmış, asıl ve ek raporların teknik yönden dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli oldukları görülmüştür.
Konuya ilişkin TTK’nin 23/c maddesi şu şekildedir: “c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” TBK 223. maddesinde “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” denmektedir. 6098 Sayılı TBK.227 maddesinde ise de, ayıp halinde alıcının seçimlik haklarını “satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme, alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. ” şeklinde tanımlamıştır. Aynı maddede devam ile “Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. 1. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hakim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. 2. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise olıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” hükümleri yer almıştır. TBK’nın 227.maddesinde tanımlanan seçimlik haklar inşai yenilik doğuran hak olup bir kez irade açıklamasına gidildikten sonra ondan dönmenin mümkün olmadığı, davacı tarafça 29/12/2014 tarihli, … yevmiye nolu ihtarnamesiyle aracın misliyle değiştirilmesi seçimlik hakkını kullandığı, davacının ayıp ihbarının satım tarihinden itibaren 2 yıl geçmeden ve araç kullanımının 100.000 km dolmadan yapıldığı, buna göre ayıbın zamanaşımı süresi dolmadan yapıldığı, kök raporda da ayrıntılı olarak belirtildiği şekilde araçtaki meydana gelen ayıbın gizli ayıp sayılması gerektiği, meydana gelen arızaların kullanım hatasından kaynaklanmadığı, imalat hatasına dayalı olduğu, kısa periyotlarla sık sık ortaya çıkan arızaların niteliği de göz önüne alındığında maldan yararlanamadığı tespitinin de dosya kapsamına uygun olduğu, buna göre davalı vekilinin en fazla ayıp oranında bedel indirimine karar verilmesi gerektiği ve araç değişimi talebinin haksız olduğu istinaf sebebinin yerinde olmadığı, yine davacı tarafça tüm bakım, onarım, değişim ve tamir işlemlerinin yetkili serviste gerçekleştirildiği, davacının sadece davalının belirleyebileceği yetkili serviste bakımı yapılması gerektiğine dair bir yükümlülüğün bulunmadığı, yine her ne kadar davalı tarafça araca sonradan parça eklendiği, montaj yapıldığı ve bunun bilirkişi raporunda değerlendirilmediği itirazında da bulunmuşsa da, dosya içeriğinde araca haricen parça montajı yapıldığına dair belge yada delil bulunmadığı, bilirkişi raporunda böylelikle tespit yapılmadığı, davalının bu yöndeki itirazının kanıtlanamayan soyut nitelikteki iddia olarak kaldığı, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … A.Ş. vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2017 tarih ve 2015/174 E., 2017/1123 K. sayılı kararına karşı davalı … A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 3.304,41 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 830,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.474,41 TL harcın davalı … A.Ş.’den tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/10/2021