Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/497 E. 2021/1193 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/497
KARAR NO: 2021/1193
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 06/06/2017
NUMARASI: 2016/599 E. 2017/590 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin davalı ile TÜİK bünyesinde çalışırken tanışıp bir süre beraber olduklarını, 2008 yılında müvekkilinin ilişkiyi bitirmek istemesine rağmen davalının tehdit, şantaj ve hakaretlerle korkutarak ilişkiyi devam ettirmeye çalıştığını ve 04.01.2013 düzenleme, 05.05.2015 vade tarihli, 50.000,00 TL bedelli senedi, yaşananların tümünü ailesine anlatacağı ve namusuna zarar vereceği tehdidi ile zorla imzalattığını, davalı hakkında Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, senedin zorla imzalatıldığına ilişkin iddiaları kabul etmeyen davalının, müvekkiline borç para verdiğini ve karşılığında senet aldığını savunduğunu, müvekkili hakkında senede dayalı olarak İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyası ile kambiyo senetlerine özgü yol ile takip yaptığını, müvekkilinin, davalıya borçlu bulunmadığını beyanla, senedin hükümsüzlüğünün ve borçlu olmadığının tespitine, tedbiren teminat karşılığında icra veznesine yatan paranın davalıya ödenmemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı iddialarının haksız ve gerçek dışı olduğunu, müvekkili ile davacının 2006 senesinde tanıştığını ve 2014 yılının sonuna kadar ilişki yaşadıklarını, bu süre zarfında davacının tüm masraflarını müvekkilinin karşıladığını, davacının müvekkilinden toplu olarak 50.000,00 TL istediğini ve müvekkilinin de tereddüt etmeden verdiğini, dava konusu senet ve sözleşmenin düzenlendiğini, davacıya senetin zorla imzalatılmadığını, senedin imzalandığı tarihlerde müvekkili ile davacının arasının iyi olduğunu, davacının borçtan kurtulmak amacıyla bir takım hukuki yollara başvurduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “Dava konusu senedin zor ve tehdit altında imzalatıldığı iddiasının, toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanları neticesinde davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dosyaya sunmuş oldukları emsal Yargıtay hukuk Genel Kurulu kararı değerlendirildiğinde, ahlak ve adaba aykırı olarak ilişkisini sürdürmek maksadıyla senedin alındığına ilişkin olarak dosyaya sunulan delillerin iddialarını ispat ettiğini, ileri sürmüş oldukları iddiaları, davalının kendi çelişkili beyanlarıyla dahi ispatlanmışken, sadece senedin alındığı ana tanıklık yapacak tanık olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında olaya bakış açısının net bir şekilde çizildiğini, dosyanın 13. Hukuk dairesine tanıkların dinlenmesi amacıyla gönderilmediğini ve fakat burada konuyu dar anlamda değerlendirmemek gerektiğini, aleyhe tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, davalının dosyaya bir delil sunamadığını, Olaylar silsilesi düşünüldüğünde, söz konusu bononun ve buna bağlı sözleşmenin tehdit altında ve gayri ahlaki nedenleri amaç edinerek alındığını, bundan dolayı hükümsüz olduğunu, müvekkilinin gelir durumu, banka hesapları ve davalının gelir durumunda da görüleceği üzere, söz konusu borç ilişkisinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının borca ilişkin beyanlarının çelişkili olduğunu, esasa ilişkin incelemenin eksik yapıldığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, dava konusu senet sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. Dava konusu senet incelendiğinde; 04.01.2013 düzenleme tarihli, 05.05.2015 vadeli, lehdarı davalı, keşidecisi davacı olan 50.000,00 TL bedelli senet olduğu görülmüştür. Senedin ihdas kısmının boş bırakıldığı görülmüştür. Senet metninde senedin ihdas kısmı boş bırakıldığında kural olarak “nakten” olduğunun kabulü gerektiği, somut davada, davalının, borç para verdiğini ve karşılığında senedi aldığını söyleyerek senedin veriliş sebebini talil etmediği, bu sebeple ispat yükünün, senedin tehditle alındığı iddiasında bulunan davacıda olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu senedin davacıdan tehditle alındığı yönünde dosyaya yansıyan somut ve olaylara dayalı delil bulunmadığı, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre; ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/06/2017 tarih ve 2016/599 E. 2017/590 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/10/2021