Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/490 E. 2021/1188 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/490 Esas
KARAR NO: 2021/1188
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/11/2017
NUMARASI: 2016/1277 E. – 2017/1332 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde; Güvenlik personeli giyim, aksesuar vs eşya ticareti yapan davacı firmanın davalı şirkete mal sattığını, davalının buna istinaden kendisine faturalanan borcunu müvekkilinin firmasına ödemediğini, bu hususta davalıya defalarca ödeme talep edilmesine rağmen borcunu ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine ödenmeyen alacaklarının tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının bu sırada adresinin değiştirdiğini, takibe yetki itirazında bulunduğunu, taraflarınca yetki itirazının kabul edildiğini takip dosyasının İstanbul … İcra Müdürlüğüne celbi ile … sayılı dosyası ile davalıya ödeme emri gönderildiğini ancak davalının borcunu ödemek yerine itiraz ettiğini, yapılan itirazın zaman kazanmaya yönelik kötü niyetli itiraz olduğunu, yapılan takibin mükerrer olmadığını, Bakırköyden yapılan takibe yetki itirazı nedeni ile itirazı kabul edilen aynı dosya üzerinden İstanbul icra müdürlüğünden yeniden ödeme emri gönderildiğini, derdestlik itirazının yersiz olduğunu belirterek, açıklanan nedenler ile haksız ve kötü niyetli asıl alacağa yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının %20 den icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; İlk takipten feragat edilmeksizin ikinci takibin ikame edilmiş olduğunu, derdestlik nedeni ile davanın reddi gerektiğini, davacı tarafça müvekkilinin aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takip ikame edildiğini, ilk takipten feragat edilmeksizin İstanbul … İcra müdürlüğünün … sayılı dosyası ile yeniden takip yapıldığını, bu nedenle davanın derdestlik nedeni ile reddinin gerektiğini, müvekkilinin davaya konu icra dosyasına ilişkin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, davacının ispat etmek zorunda olduğu dayandıkları hususların ispata yeterli olmadığını, davacı tarafça düzenlendiği iddia olunan faturaların müvekkiline teslim edilmediğini, davacı tarafça dava ve icra takibi konusu yapılan faturaların taraflarına tebliğ edilmediğini, faturaların ve malların müvekkilinin şirketine teslim edilmemesi nedeni ile davanın reddinin gerektiğini, davacının icra inkar tazminatı talebinin hukuka aykırı nitelikte olduğunu, alacağının likit bir alacağa dayanmadığını belirterek, davanın reddine, davanın kötüniyetli ikame edilmesi nedeni ile davacı aleyhine %20′ den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Davacının alacağını tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile takip başlattığı, davalının süresinde itirazı üzerine takibin durduğu, davacının süresinde iş bu davayı açarak itirazın iptalini talep ettiği, alınan bilirkişi raporuna göre davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerine ve BA formlarına göre davalının takip talebine konu miktarda davacıya borçlu olduğu, tarafların cari hesap içerisinde çalıştıkları, davalı tarafından yapılan ödemelerin de davacı kayıtlarında yer aldığı, davalı tarafından takibe konu borç yönünden herhangi bir ödeme belgesinin sunulmadığı gerekçesiyle asıl alacak yönünden açılan davanın kabulü ile itirazın iptaline, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilmeksizin karar oluşturulduğunu, Mahkemece hatalı bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğunu, hükme esas bilirkişi raporu hazırlanırken davacı iddiaları esas alınarak ve hiçbir somut delile dayanmaksızın incelemelerde bulunulduğunu değerlendirme ve hesaplamaların hatalı olduğunu, Yerel Mahkemece mükerrer yapılan takibe ilişkin hiçbir gerekçe gösterilmeksizin hüküm kurulduğunu, İcra takibine konu fatura ve malların hiçbir zaman teslim edilmediğini, Ticaret Sicil Gazetesinde görüleceği üzere şirketi temsile yetkili kişinin …’ın olduğunu, şirket yetkili temsilcisine yapılmayan teslimatın hukuken geçerli olmayacağını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK’nun 67. Maddesi uyarınca açılan faturaya dayalı icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Mahkemece 6100 sayılı HMK’nun 222.maddesi kapsamında tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, davalı tarafın tarafın ticari defter ve belgelerini ibraz etmemesi nedeniyle yalnızca davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinden yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre alacağın dayanağının dört adet fatura olduğu, bu faturalardan ikisinin davalı BA formlarında bildirildiği, geriye kalan iki adet faturanın 5.000,00 TL sınırının altında kalması nedeniyle BA formlarında bildirilmediği, davacının usûlüne uygun tutulan ticari defterlerine göre, davacının davalıdan 9.219,96 TL alacaklı olduğunun bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilinin, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğuna ilişkin istinaf sebepleri incelendiğinde; her ne kadar istinaf başvurusunda, bilirkişi raporunun hangi nedenlerle hangi yönlerden eksik ve hatalı olduğuna ilişkin ayrıntılı teknik bir açıklama bulunulmasa da, başvuru sebeplerinin tümü değerlendirilerek aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır. Takip konusu alacağın dayanağının, 22.03.2016 tarih … numaralı 1.965,60 TL, 25.05.2016 tarih … numaralı 6.104,16 TL, 25.05.2016 tarihli … numaralı 1.620,00 TL, 30.06.2016 tarih … numaralı 1.495,80 TL tutarlı dört adet faturadan ibaret olduğu, 25.05.2016 tarih … numaralı 6.104,16 TL tutarındaki fatura ve 25.05.2016 tarih … numaralı 1.620,00 tutarındaki faturaların davacının usûlüne uygun tutulmuş ticari defterlerine kaydedilmesi sureti ile davalı BA formunda beyan edildiği, 30.06.2016 tarih … numaralı 1.495,80 TL tutarlı faturanın ise teslim alan kısmında imza bulunduğu, imza inkârına yönelik olarak davalı tarafın açık bir iddiasının bulunmadığı, ayrıca bu faturanın da davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, dolayısıyla anılan üç adet faturanın davalının kabulünde sayılması gerektiği açıktır. Ancak 22.03.2016 tarih … numaralı 1.965,60 TL tutarlı fatura altında teslim alan kısmında imza bulunmaması, fatura konusu malın teslimine ilişkin sevk irsaliyesi vb. bir delilin bulunmaması, miktar itibariyle faturanın BA bildirim sınırının altında kalması nedeniyle faturayla ilgili olarak beyanda bulunulmaması, fatura konusu malı teslim ettiği hususunda ispat yükü üzerinde olan davacının yemin deliline de dayanmamış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, bu faturanın konusu olan malın teslim edildiği hususunun davacı tarafından ispat edilemediği, bilirkişi raporunda anılan faturaya ilişkin olarak davacının davalıdan alacaklı olduğuna dair yapılan değerlendirmenin yerinde olmadığı ancak diğer faturalara konu alacaklar için yapılan değerlendirmelerin yerinde olduğu, bu yönüyle davalı yanın istinaf başvurusunun kısmen yerinde olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan sebeplerle, içeriğini oluşturan malların teslim edildiği hususu ispatlanamayan 22.03.2016 tarih 46971 numaralı 1.965,60 TL tutarlı faturanın, asıl alacak olan 9.216,96 TL’den mahsubu ile bakiye 7.251,36 TL yönünden davacının davalıdan alacaklı olduğu, buna göre hükmedilmesi gereken alacak miktarı üzerinden hesaplanan icra inkâr tazminatının da 1.450,27 TL olduğu, Mahkemece bu miktarlar yönünden hüküm kurulması gerekirken yanılgılı gerekçeyle belirtilen şekilde hüküm kurulması hatalı görülmüştür. Diğer yandan, davalı vekilince, mükerrer icra takibi yapıldığı iddiasında bulunulmuş ise de, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi üzerine, yetki itirazı kabul edilerek İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden davalıya ödeme emri gönderildiği, yapılan işlemin mükerrer takip olmayıp takibin devamı niteliğinde olduğu, dolayısıyla davalı vekilinin mükerrer takip iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kabulüne davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2017 tarih, 2016/1277 E. ve 2017/1332 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davanın KISMEN KABULÜNE, Bu kapsamda; 4- Davanın kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından asıl alacağa yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 7.251,36 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talebinde belirtilen faiz oranları üzerinden işleyecek faizi ile birlikte devamına, fazlaya dair istemin reddine, 5- İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi gereğince asıl alacak miktarının (7.251,36 TL) %20’si oranında 1.450,27 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 495,34 TL nispi harçtan peşin alınan 157,46 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 337,88 TL’ nin davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 6/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan harç posta müzekkere masrafı olmak üzere toplam 793,66 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 627,13 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına, 6/c- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’nin 13/(2). maddesine göre, 1.965,60 TL (reddedilen miktar) nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 7- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 7/a- İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 7/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 158,00 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 25,00 TL tebligat gideri ve 65,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 248,00 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 7/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 8- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/10/2021