Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/477 E. 2021/1081 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/477
KARAR NO: 2021/1081
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/09/2017
NUMARASI: 2015/224 E. 2017/176 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tas. Hükümsüzlüğünden Kay.)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili firmanın çorap ve iç giyim sektörü deneyimine sahip girişimciler tarafından kurulduğunu, bayan, erkek, çocuk çorap ve iç giyim koleksiyonlarının satış ve sunumunu yapmakta olduğunu, davalı yan adına tescilli bulunan .. tescil no’lu faydalı model belgesinin tescil müracaatına konu edildiği tarihte yenilik kriterini ihtiva etmediğini, bu tarihten evvel kamuya sunulmuş ürünler olduğunu, dava konuşu faydalı modelin dünyada uzun yıllardan bu yana üretilip satılmakta olduğunu, bu ürünler ile aynı teknik özelliklere sahip faydalı modelin hükümsüzlüğünün gerektiğini, TPE tarafından yalnızca başvuru evrakları üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildiğini, davalı yanın sektörde bu ürünün uzun yıllardan bu yana kullanılmakta olduğunu bildiğini, ürün üzerinde herhangi bir değişiklik yapmadan kötü niyetli olarak faydalı model tescil müracaatını gerçekleştirdiğini, dava konusu faydalı model belgesine dayanarak müvekkiline İstanbul 4. FSHHM’nin 2015/66 Esas sayılı dosyası ile delil tespitinde bulunduğunu ve müvekkilinin bu tescilden haberdar olduğunu, davalı yan adına tescilli bulunan … no’lu endüstriyel tasarım tescil belgesinin yenilik ve ayırt edicilik, kriterlerine sahip olmadığını, tasarım tescil müracaatından evvel kamuya sunulmuş bir ürün bakımından kendi tasarımı imiş gibi tescil müracaatında bulunulmasını kötü niyetli olduğunu, dava bakımından davalı yanın Endüstriyel Tasarım müracaatının evvelce kamuya sunulmuş ve piyasada kullanılan bir ürün olduğunu, harc-ı alem bir ürtin olduğunu, bununla birlikte kötü niyetli olarak bu tasarım dosyası ile İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/66 Esas sayılı dosyası ile müvekkil aleyhinde rapor tanzim edildiğini, davalı yan tarafından evvelce var olan kullanımların ve tasarımların bilinmesi gerekmesine rağmen gerçekleştirilen tasarım başvurusunun kötü niyetli olduğunu, TPE nezdinde dünyada yenilik incelemesi gerçekleştirilmemesinden faydalanan davalının tasarımlarının yenilik ve ayırt ediclik kriterlerine sahip olmadığını, dava konusu ürünün başta Dubai ve Amerika’da uzun yıllardır kullanıldığını beyan ederek, davalı yan adına tescilli … tescil numaralı faydalı model belgesi ile … tescil numaralı endüstriyel tasarım belgesinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf vekili cevap dilekçesinde; Davalıya ait faydalı model buluşunun havuz ve deniz ayakkabısı olduğunu, tekniğin bilinen durumu göz önüne alındığında mevcutta varolan ürünlerin ortak özelliklerinin tüketiciyi yeterince memnun etmeyen kalın ve kaba malzemelerden yapılmış ürünler olduğunu, müvekkiline ait ürünlerle aynı amaca hizmet etmeyen ürünler olduğunun görüldüğünü, müvekkili tarafından yapılan buluş neticesinde deniz ve havuz ayak giysisi şeklinde ıslak zeminde de kullanılabilen tabanı ısı geçirmeyen, suya dayanıklı ve kaydırmaz kıyafeti malzemesi ile yapıldığından çabuk kuruduğunu, ürünün daha önceden kullanılmış veya kamuya sunulmuş olmadığını, müvekkili tarafından tescil ettirilmiş ürünün daha önce üretilip satışa sunulduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, somut delillere dayanmadığını, dosyaya bu doğrultuda bir belge sunulmadığını, davacının adına tescilli faydalı modele dayanılarak yapılan ürünlerin müvekkilinin ürünleri ile benzerliğinin ve ilgisinin olmadığını, bahsedilen hususların endüstriyel tasarım belgesi için de geçerli olduğunu, müvekkiline ait tasarımın tüm özellikleri ile değerlendirildiğinde ayırt edicilik ve yenilik kriterlerine haiz olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Bilirkişi raporlarına itibar edilerek, dava konusu endüstriyel tasarım ve faydalı modelin, daha önce kamuya sunulduğu, yenilik ve ayırt edicilik niteliklerine sahip olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı adına … numarası ile tescilli endüstriyel tasarım belgesinin ve … numaralı faydalı model belgelerinin ayrı ayrı hükümsüzlüğüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının, davalıya ait faydalı model ve entrüstriyel taşırımın yenilik ve ayırt edicilik özelliği taşımadığını, kendilerinin bu ürünü daha önceden yaptığını, hatta üretip sattıklarını, dahası ürüne ilişkin fatura örnekleri sunarak kendilerince üretildiğini, kendilerince yapılan ve delil tespitine konu edilen ürünün daha önceden kendileri tarafından alınan faydalı model belgesine dayanarak yapılan ürün olduğunu belirttiğini, oysa davacının ürettiği ürünün patikli çorap olduğunu, Mahkemece bu hususun atlandığını, taleple bağlılık ilkesine aykırı davranıldığını, Davacının ürettiği ürünler ile dava konusu ürünlerin farklı olması nedeniyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, bilirkişilerin gereken uzmanlık alanlarından seçilmediğini, bilirkişilerin, ne davacının ürettiği örneği ne de davacının iddia ettiği üzere ürünün yurt dışında üretilen örneğini incelemeden internetten bulunan bir ekran alıntısı üzerinden rapor hazırladığını, bu şekilde hukuka aykırı davrandıklarını, ürünün getirtilip üretim tekniği, kullanılan materyaller, kullanma amacı, ergonomik yapısı, üründe kullanılan dikiş ve yapıştrıcı olup olmadığı, kumaşın su geçirmez özelliği, taban özelliğiin fiziki olarak değerlendirilmediğini, bilgisayar çıktısının yeminli tercümesinin alınmadığını, bunun ciddi bir eksiklik olduğunu, Aynı ürünle ilgili İstanbul 4. FSHM’nin 2015/66 D. İş Esas 2015/ 65 Karar sayılı dosyasında da sunulan bilirkişi raporu dikkate alındığında somut dava dosyasında huzurdaki bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin buluşunun yenilik özelliğini taşıdğını, ürünün Türkiye de kullanılmadığını, yöresel ve ülke çapında kullanım kriterinin gerçekleşmediğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı adına tescilli 03.07.2014 başvuru tarihli, “havuz ve deniz ayakkabısı buluş başlıklı … tescil numaralı faydalı model ile 03.07.2014 başvuru tarihli, … tescil numaralı “deniz ayakkabısı” endüstriyel tasarımının hükümsüzlüğü talebine ilişkindir. Mahkemece iddia ve savunmalar kapsamında bilirkişi raporu aldırılmış olup, 31.08.2016 tarihli raporda; … Nolu Faydalı Modelin başvuru tarihi olan 03.07.2014 tarihinden önce kamuya sunulduğu ve koruma şartı olan yenilik unsuruna sahip olmadığı, davalıya ait hükümsüzlüğü talep edilen, … Nolu Endüstriyel Tasarımın da başvuru tarihi olan 03.07.2014 tarihinden önce kamuya sunulduğu ve koruma şartı olan yenilik ve ayırt edicilik unsurlarına sahip olmadığını bildirmişlerdir. Rapora davalı yanca itiraz edilmesi üzerine farklı bir bilirkişi heyetinden aldırılan 12.07.2017 tarihli raporda da aynı değerlendirmelerde bulunulduğu, her iki bilirkişi raporunda da dayanak olarak, dava dışı bir firmanın başvuru tarihi öncesi çeşitli web sitelerinde yayınlanan ürün görselleri ile ürün fonksiyonunun belirtildiği yazıların davacı ürünleri ile karşılaştırmasına dayanıldığı, raporların tarafların iddia, savunma ve itirazlarını karşılar mahiyette olup, bilimsel ve teknik açıdan yeterli, denetime elverişli olduğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı yanca, İstanbul 4.FSHM’nin 2015/66 D. İş Esas 2015/ 65 Karar sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunun, hükme dayanak yapılan raporlarla çeliştiği ileri sürülse de, delil tespiti niteliği taşıyan İstanbul 4.FSHM’nin 2015/66 D. İş Esas 2015/ 65 Karar sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunun tarafların iddia ve savunmalarını karşılar mahiyette olmadığı, kamuya arz edilme hususunun bu raporda tartışılmadığı, teknik değerlendirme açısından hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır.Diğer yandan davacı yanın, taleple bağlılık ilkesinin aşıldığı ve davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığına ilişkin iddialarının temelsiz olduğu anlaşılmıştır. Tarafların iddia ve savunmalarına, Mahkemece toplanan ve taraflarca sunulan delillere, bilirkişi raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu ürünün davalının tescil tarihinden çok önce satışının gerçekleştirildiği, sanayiye uygulanmış olduğu, bilirkişilerce yenilik yönünden değerlendirilen buluş ve incelemeye esas ürünün her ikisinin de havuz ve deniz için suda giyilebilir ayakkabı olarak tanımlandığı, her iki ürünün de tabanının kaydırmaz şekilde üretildiği, her iki ürünün de gövdesi çabuk kuruyan hafif malzemelerden üretildiği, her iki ürünün de bilek kısmında lastikli ayağı kavrayan parçayı içerdiği, her iki ürünün de genel olarak (gerek fonksiyon gerek form olarak) aynı öğeleri içerdiği ve ürünlerin aynı amaçlara hizmet ettiği, tasarım yönünden de; dava dışı … firmasının ürünleri ile davalıya ait … tescil no’lu endüstriyel tasarım belgesindeki tasarımların her ikisinin de havuz ve deniz için suda giyilebilir ayakkabı olarak tanımlandığı, her iki ürün de taban detayının raporlarda görsel olarak gösterildiği, ayak bileğini çevreleyen gövde ve gövdenin bilek kısmında koruyucu lastik olmak üzere üç parçadan oluştuğu, her İki ürünün de ayak üstünde parmak boğumlarına yakın tasarımın enine dikişlerinin bulunduğu, ürünler üzerinde grafik çalışma mevcut olduğu, ayırt edicilik yönünden değerlendirilen tasarımlarda, gövde üzerindeki grafik çalışma ile farklılık yaratılmaya çalışılsa da bu durumun ürünün genel tasarımımını etkilemeyen bir öğe olarak belirlendiği, ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilmesi gerektiği, bu kapsamda her iki tasarımın genel formlarının, öğelerinin, birbirlerine göre konumlarının ve ebatlarının birbirleri ile aynı olma derecesinde benzer oldukları dolayısıyla yeni ve ayırt edici özelliklerinin bulunmadığı, her iki ürünün de daha önce kamuya arz edildiği anlaşılmış olup, bu itibarla davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, davalı adına tescilli endüstriyel tasarım ile faydalı model belgelerinin hükümsüzlüğüne ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/09/2017 tarih, 2015/224 E. 2017/176 K. sayılı kararına karşı davalı tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 27,90 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 07/10/2021