Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/475 E. 2021/993 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/475 Esas
KARAR NO: 2021/993
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2017
NUMARASI: 2016/88 E., 2017/203 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin TPMK nezdinde “… markasının 16 ve 38 sınıflarda … tescil no ile, “…” markasının 9, 16, 35,38,41 sınıflarda, … tescil no ile müvekkiline ait ait tescilli markalar olduğunu, Davalıların kullanım hakkı müvekkiline ait markayı kullanarak ‘…’ olarak davalı alışveriş merkezinde 12 Aralık 2015’ten başlamak üzere bir ay boyunca sergi yaptıklarını, markanın sergide ve tanıtım çalışmalarında yazılı ve görsel medyada kullanıldığını, Müvekkili markasının kullanıldığını tespit ettiğinde Beyoğlu …Noterliği 29.12.2015 tarih … yevmiye no ile markayı izinsiz kullananlara ihtar çekerek kendisine ait olan markaların izinsiz kullanıldığını, markaya tecavüzün derhal durdurulmasını, bundan sonra kullanılmamasını, izinsiz kullanım içinde kullanım bedeli talep ettiklerini, talebe 2 ve 3 nolu davalılardan karşı ihtar ile olumsuz cevap verildiğini, diğer davalının ise cevap vermediğini, Müvekkiline ait Tescilli Markanın kullanımı nedeni ile 1000,00 TL manevi tazminatın, fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak şimdilik 1000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,hükmün ilanına karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır. Davalı … ve … Alışveriş Merkezi Kiralama ve Yönetim vekili cevap dilekçesinde özetle; Husumet itirazında bulunduklarını, kelime gruplarının kimsenin tekeline bırakılamayacağını, davacının uğradığı bir zarar bulunmadığını, kaldı ki davacının markayı kullandığına dair delil de sunmadığını, kötüniyetli olarak açılmış davanın reddine karar verilmesi gerektiğin, davacı tarafın tescil ettirdiğini iddia ettiği markalar ile müvekkilinin … sergisi için kullanmış olduğu kelime gruplarının kullanım mecralarınında birbirinden farklı olduğunu, davacının iddia ettiği gibi … sergisi için kullanmış olan ibarenin kesinlikle iltibas niteliği taşımadığını, marka hakkına tecavüzden sayılan hallerden hiçbirinin oluşmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Davacı konusu; davacı adına tescilli olan “…” ve “…” markalarının sahibi olması sıfatıyla markaların izinsiz olarak ‘…’ olarak davalı alışveriş merkezinde 12 Aralık 2015 ten başlamak üzere bir ay boyunca sergi yapılması suretiyle kullanıldığı iddiasına dayalı tazminat davasıdır. Gerçekten de, görsel işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırmasında özellikle önceki markanın başlangıçtaki ayırt edicilik düzeyinin önemli bir etken olduğu; somut uyuşmazlıkta davacı markasının başlangıçtan itibaren oldukça zayıf bir ayırt ediciliğinin bulunduğu, kullanımla sonradan kazanılmış yüksek ayırt ediciliğinin olduğuna dair hiçbir somut delil sunulmadığı, ortalama zekada insanların dilekçe ekindeki afişi gördüklerinde bunun davacının markaları ile bağlantı kurmalarının imkansız olduğu, ekonomik, ticari yada idari olarak bağlantılı bulunduğu zannına kapılmasının mümkün bulunmadığı, somut olayda toplanan delillere göre; davacı markasının tanınmış marka olmadığı, tescilli markalarının zayıf marka olduğu, ,her nasılsa tescil edilmiş markaların marka korumasından faydalanmasının mümkün bulunmadığı sabit olduğundan davanın esastan reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkemenin red gerekçesinin hatalı olduğunu, davaya konu tescilli markanın halk arasında genel kullanımı ile davalıların marka olarak kullanması arasında fark olduğunu, genel olarak kullanılan kelimelerin marka olamayacağına dair bir uygulama olmadığı gibi böyle bir hüküm de kurulamayacağını, Marka olan birçok şeyin halkın kullandığı kelimelerden oluştuğunu, böyle olmasaydı markaların hiç kullanılmayan anlamsız kelimelerden oluşacak olduğunu, genel olarak kullanılan kelimeler marka olarak tescil edilip bu tescilli kelimelere değer yükleyecek faaliyet ve çalışmalar ile ayırt edici özellik kazandırıldığını, bunun için en başından tescilli kelimeyi korumak gerektiğini, korunan kelime her ne kadar halk arasında çok kullanılan kelimeler olsa da söz ve yazıda kullanım durumuna göre markanın mı, anlam ifade ettiği kelimenin mi karşılığı olduğunun belli olduğunu, bu anlamda davalıların afiş, broşür, tanıtım yazılarında halk arasındaki kullanılan sıradan iz bırakma kelimeleri kullanılmamış kullanılan iz bırakanlar bir ayırt edicilik unsuru olarak kullanılmış ve bu bir ticari organizasyonda kullanılmış olduğundan kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Sergideki kullanımın davacının markasının kullanımı değil açıklayıcı bir kullanım olduğunu, davalının işletmekte olduğu … Center’da gerçekleştirilen “…” kapsamında sergiyi tanımlamak için kullanılan “…” ifadesi davacının markasının kullanımını oluşturmadığını, daha önce de çeşitli sanatçılarla aynı mahiyette sergi gerçekleştirildiğini, -Serginin ticari faaliyete yönelik olmadığını ve kâr amacı gütmediğini ve tazminat için gerekli zarar koşulu gerçekleşmediğini, sosyal sorumluluk projesi kapsamında bir derneğe bağış amacıyla düzenlenen sergiden davacının nasıl bir zarar gördüğünün anlaşılamadığını, istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesi kararında da isabetle belirtildiği üzere, “geçmişten günümüze iz bırakanlar” ibaresi kullanıldığı yere göre hayranlık, hatıra, memnuniyet duyguları ön plana çıkarmak için kullanılır. Öte yandan bu ibare Türk toplumunda herkes tarafından günlük hayatta beğenilen ya da hatırlanması acı veren durumları ifade etmek için, hayranlık ifadesini bildirmek için ve yerine göre de övme amacıyla kullanılmaktadır. İz bırakanlar gibi ifadeler halka ait olup ve günlük konuşma dilinde kullanılan deyimlerden olması itibariyle kimsenin tekeline bırakılamaz. Kaldı ki somut olay bakımından davacı tarafça bu ibarenin kendisi tarafından üretildiği hususu da iddia ve ispat edilememiştir. Yine 556 Sayılı KHK’nun 5.ve 7.maddeleri (6769 Sayılı SMK’nun 4 ve 5.maddeleri) gereğince anonim nitelikteki ayırt edici niteliği bulunmayan deyimlerin marka olarak tescili mutlak ret sebebidir. Davacının dosyaya sunduğu deliller itibariyle dava konusu slogan üzerinde hak sahibi olduğunu göstermeye yeterli değildir. Davacı tarafça istinaf aşamasında “söz ve yazıda kullanım durumuna göre markanın mı, anlam ifade ettiği kelimenin mi karşılığı olduğunun belli olduğu” belirtilmiş ise de, davalı yönünden marka olarak kullanımı ispatlayacak bir delilin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu sebeplerle, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/10/2017 tarih ve 2016/88 E., 2017/203 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/09/2021