Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/468 E. 2021/1079 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/468
KARAR NO: 2021/1079
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/10/2017
NUMARASI: 2014/1611 E. 2017/946 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Taraf şirketler arasında 2011 yılından beri devam eden ve cari hesaba dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğunu, müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, alacağının ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu belirterek, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan % 20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirketle davacı şirket arasında iddia edildiği gibi bir akdi ilişkinin bulunduğunu, müvekkili şirketin aldığı tüm mal bedellerini ödediğini, teslim alıp da bedeli ödenmeyen mal bulunmadığını, davalının bu takiple teslim etmediği mal bedellerini istediğini bildirmiş, ayrıca malların teslim yerinin Ankara olması sebebiyle gerek Anadolu … icra dairesinin gerekse mahkememizin yetkisiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; ”Bilirkişi raporuna göre, taraf kayıtları arasındaki farkın 17.000,00 TL’lik senetten kaynaklandığı, davalının verdiği bu senedin davacı yanca davalıya iade edildiğinin tarafların kabulünde olduğu, uyuşmazlığın iade edilen senet için ödeme yapılıp yapılmadığı noktasında toplandığı, davacı senedi iade ettiklerini, ancak senet bedeli yönünden ödeme yapılmadığını ileri sürürken, davalı vekilinin, senet karşılığında 16.800,00 TL ödemede bulunduklarını beyan ettiği, bu ödemeye ilişkin makbuza dayandığı, davacının ise bu makbuzun davacı şirkete ait olmadığını bildirdiği, mahkemece imza incelemesine girişildiği, huzurda davacı şirketin temsilcisinin imzalarının alındığı, fakat 04/07/2017 tarihli celsede davalı vekilinin; makbuzdaki imzanın davacı şirket temsilcisine ait olmadığını kabul ettiklerini, imza incelemesine gerek bulunmadığını bildirdiği, davalı yanca da dosyamızdaki makbuzun davacıya ait olmadığı kabul edildiğinden senedin iade edilmesi karşılığında senet bedelinin ödenmediğinin kabul edildiğini, ancak senet bedelinden teslim edildiği kanıtlanamayan 551563 sayılı fatura bedeli 701,91 TL ve 255,00 TL senet masrafı düşülerek 16.394,66 TL üzerinden hüküm kurulduğu, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan davacı yararına inkar tazminatına hükmedildiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Uyuşmazlık konusu 2921 numaralı 24.11.2011 tarihli, 16.800 TL bedelli makbuzun davacı şirket tarafından imzalanmadığı yönündeki Mahkeme kabulünün hatalı olduğunu, zira, Mahkeme huzuruna gelen şahsın makbuzu imzalayan şahıs dışındaki biri olduğunu, Davacı defterlerinde kayıtlı olan … numaralı 25.07.2012 tarihli, 24.000,00 TL bedelli makbuz üzerindeki imza ile uyuşmazlık konusu … numaralı 24.11.2011 tarihli, 16.800 TL bedelli makbuz üzerindeki imzanın aynı imza olduğu, bu hususun dosyaya sunulan özel mütâla ile de sabit olduğunu, bu nedenle davacının inkâr ettiği 16.800 TL bedelli makbuzun da davacıdan sadır olduğunu, bu makbuz üzerindeki imzanın davacı şirket çalışanı veya temsilcisi olduğunda şüphe bulunmadığını, İcra inkâr tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, alacağın likit olmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın reddine, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, cari hesap alacağından kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde dosyaya sunulan raporda; envanter defterini sunmadığı için lehe delil teşkil etmeyen davacı kayıtlarına göre, davacının takip tarihi itibarıyla 17.351,57 TL davalıdan alacaklı olduğu, usûlüne uygun tutulmadığı için lehe delil teşkil etmeyen davalı kayıtlarında ise, davacının 296.966,57 TL’lik fatura karşılığında mal teslim ettiği, buna karşı davalının yaptığı ödemelerin 296.870,00 TL olduğu, bu sebeple takip tarihi itibariyle davacının davalıdan sadece 96,57 TL alacaklı olduğu hususunun kayıtlı bulunduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, iade edilen senet karşılığında düzenlendiği anlaşılan … numaralı 24.11.2011 tarihli, 16.800 TL bedelli tahsilat makbuzundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf, bu makbuzun davalının kendisi tarafından düzenlenmiş olabileceği gibi mükerrer ödemeden de kaynaklı olabileceğini ileri sürerken, davalı taraf, bu makbuz üzerindeki imza ile davacı defterlerinde kayıtlı olan 3706 numaralı 25.07.2012 tarihli, 24.000,00 TL bedelli makbuz üzerindeki imzanın aynı şahsın elinden çıktığını, dolayısıyla uyuşmazlık konusu makbuzun da tahsilat olarak sayılması gerektiğini iddia etmiştir. Mukayese 24.000,00 TL bedelli makbuza konu çek ve senet şeklindeki tahsilatların davacı tarafın kayıtlarında mevcut olduğu, davacının bu yönde inkâra yönelen bir iddiasının da bulunmadığı ortadadır. Gerek davalı vekili tarafından dosyaya sunulan imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporuna ve gerekse Dairemizce yapılan incelemeye göre, her iki makbuz üzerindeki imzanın aynı şahsın elinden sadır olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle her ne kadar uyuşmazlık konusu makbuz karşılığında hangi senetlerin iade edildiği hususunda dosyaya yansıyan bir delil bulunmasa da, bu makbuzun davacının kabulünde sayılması gerektiği açıktır. Ödeme hususunda ispat yükü üzerinde olan davalı taraf, bu şekilde ispat yükünü yerine getirmiş olup, davacı defterlerine göre hesaplanan 17.351.57 TL alacaktan 16.800,00 TL bedelli tahsilat makbuzu, belgelendirilemeyen senet masrafları ve mal teslimi ispatlanamayan 701,91 TL fatura bedeli mahsup edildiğinde davacının davalıdan bir alacağının bulunmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olup, kötüniyet hususu ispat edilemediğinden davalı vekilinin bu yöndeki talebi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın reddine ilişkin yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği kanaatindeyim.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 2- 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince,İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2017 tarih, 2014/1611 E. 2017/946 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davacının davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının REDDİNE, 3/a-Kötüniyet tazminatının şartları oluşmadığından reddine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 632,99 TL nispi karar harcından peşin alınan 209,65 TL’nin mahsubuyla bakiye kalan 423,34 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre, 4.080,00 TL maktu ücreti vekaletinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5 -İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 25,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 110,70 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/10/2021