Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/467 E. 2021/820 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/467
KARAR NO: 2021/820
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/10/2017
NUMARASI: 2016/35 E. 2017/144 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin 2005/19064 sayılı “…” ve 2005/19065 sayılı “…” markalarının sahibi olduğunu, davalıların ise www….com sitesinde müvekkilinin marka haklarına tecavüz eder mahiyette içerik bulundurduğunu, söz konusu durumun Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/165 Değişik iş dosyası ile tespit edildiğini beyan ederek, müvekkilinin marka hakkına tecavüzün önlenmesini, müvekkilinin tescilli “…” ve “…” markalarının davalılar tarafından alan adı, yönlendirici kod ve anahtar sözcük olarak kullanılmasının önlenmesini ve tescilli markanın www…..com web sitesi alan adından ve URL bağlantılarından çıkartılmasını, belirtilen sitelere erişimin engellenmesini, info@….com e-posta adresinden ve logolardan çıkartılmasını talep etmiştir. Davalılar davaya cevap vermemiştir.İlk Derece Mahkemesince; ”Davalı … Ticaret A.Ş. ‘nin www….com alan adlı internet sitesinin alan adı içerik yada yer sağlayıcı olarak sorumluluğunun tespit edilemediği davacı tarafça davalının haksız fiilinin ispatlanamadığı gerekçesiyle bu davalı aleyhine açılan davanın reddine,Dosya kapsamına alınan bilirkişi raporları ile, davalı …’ün internet sitesinde, davacının … ve … markalarının, otel ve seyahat rezervasyonu satışında ticari etki yaratacak biçimde kullanıldığı, davalı … ün marka sahipliğini yitirdiği markalar üzerinde hak sahibi bulunmadığı, diğer davalı … Limited şirketinin de internet sitesinde kullanıcı sözleşmesinde internet sitesinin davalı şirketin iştiraki olduğu beyan edilmekle, markanın haksız kullanımı yönünden sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesine davalıların bu ibareleri yönlendirici kod, anahtar sözcük olarak kullanmasının önlenmesine, internet sitesine erişimin engellenmesine,Davacı tarafın markanın alan adından çıkartılmasına yönelik talebine ilişkin olarak; alan adının davalı … tarafından 2001 tarihinde alındığı, marka tescillerinin 2005 yılında yine bu şirket adına yapıldığı, davacının icra dosyasında sadece markaları satın aldığı internet sitesi üzerinde hak sahibi bulunmadığı, marka sahipliği ile alan adı sahipliğinin farklı olduğu, web sitesi alan adından ve info@….com e- posta adresinden markanın çıkartılması talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne,Davalı … A.ş hakkında açılan davanın REDDİNE,Davalılar … Sanayi ve ticaret Aş, ve …San ve Tic. Ltd şirketi aleyhinde açılan davanın KISMEN KABÜLÜNE KISMEN REDDİNE Davalıların www….com alan adlı internet sitesinde “…” Ve” …” Markalarının ve bu ibareleri taşıyan logoları kullandıkları sabit olmakla markaya tecavüzün tespiti ile markaya tecavüzün önlenmesine, Davalıların bu ibareleri yönlendirici kod anahtar sözcük olarak kullanmasının önlenmesine, Bu bağlamda www…..com alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davanın açıldığı tarihte www….com web sitesinde yer alan kullanıcı sözleşmesi sahibinin davalı … Ticaret A.Ş. olduğunun ticaret sicil kayıtlarıyla sabit olduğunu, 30.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda da;”…Davalılar fiillerinin, dava tarihi itibariyle, davacı markalarına tecavüz teşkil ettiği…” denilerek …Ticaret A.Ş.’nin de sorumlu olduğu hususunun net bir şekilde ortaya konulduğunu, bu davalı yönünden reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Marka olarak tescil edilen ya da kullanılan sözcüğün alan adı olarak kullanılmasının marka hakkı ihlali olduğunu, marka hakkının 2001 yılında internet sitesinin kurulmasıyla doğduğunu, alan adı bakımından da 556 Sayılı KHK’ nun 9 ve 61. maddeleri gereğince müvekkilinin marka hakkına tecavüz söz konusu olduğunu, gerçek hak sahipliğinden kaynaklanan marka hakkının markayı devralana geçtiğini, kendisinin markayı devralan gerçek hak sahibi olduğunu, bu nedenle Mahkemece, markaların internet alan adından çıkarılmasına karar verilmesi gerekirken bu yöndeki talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, davacı adına tescilli markaların internet alan adı ve içeriğinde haksız kullanımına dayanan markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi davasıdır.Davacının tescilli markaları, “..” ve “…” markaları olup, davalılar tarafından “www….” web sitesinde gerek içerik ve gerekse alan adı, yönlendirici kod ve anahtar sözcük olarak kullanıldığı, bu suretle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluştuğu iddia edilerek markanın alan adından çıkarılması talep edilmiş, Mahkemece, alan adı ve marka sahipliğinin farklı değerlendirilmesi gerektiği, alan adının markadan daha önce tescil edildiğinden bahisle bu yöndeki talebin reddine, davalı … A.Ş hakkında açılan davanın, sorumluluk tespit edilemediği gerekçesiyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.Dava tarihinden önce Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/165 Değişik iş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucunda dosyaya sunulan denetime elverişli raporda, internet sitesine ilişkin sayfaların sonunda yer alan ” ödeme ” başlığı altındaki kullanıcı sözleşmesi başlıklı kısım tıklandığında, ekran görüntülerinde yer aldığı şekilde ”www…..com bir ….San. Ltd .Şti iştirakidir ” ibaresi ile başlayan kullanıcı sözleşmesine ulaşıldığının bildirildiği, her ne kadar davacı taraf istinaf başvurusunda, davanın açıldığı tarihte ”www…..com” web sitesinde yer alan kullanıcı sözleşmesi sahibinin davalı …Ticaret A.Ş olduğunu ileri sürmüş ise de, anılan raporun aksine bu yönde dosyaya yansıyan kesin bir delilin bulunmadığı, dolayısıyla, davalı…A.Ş’nin içerik ya da yer sağlayıcı olarak sorumluluğunun tespit edilemediği şeklindeki gerekçeyle bu davalı hakkında açılan davanın reddine yönelik verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olup, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Davacı markasının internet alan adından çıkarılması gerektiğine ilişkin istinaf sebebine gelince;Dava tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 9/2-e maddesine göre, işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılmasının yasaklanabileceği belirtilmiştir. Aynı düzenlemeye karşılık gelen 6769 sayılı SMK’nın 7/3-d maddesinde ise, işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılmasının yasaklanabileceği belirtilmiştir. Görüldüğü üzere her iki yasal düzenlemede de, eylemin yasaklanması, meşru bir hakkın sahibi olmamaya hasredilmiş olup, somut uyuşmazlıkta internet alan adının davalı … A.Ş tarafından 2001 yılında alındığı, davacının ise markaları 2012, 2013 yıllarında devraldığı, internet alan adının davacıya devredilmediği, her ne kadar internet sitesi içeriğinde davacı adına tescilli markalarla benzer mal ve hizmet sınıflarında ticari etki yaratacak biçimde kullanım tespit edilmiş ve bunun marka hakkına tecavüz teşkil ettiği belirtilerek internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmiş ise de, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında alan adı üzerinde davalının meşru bir hakkın sahibi olmadığı iddiasının dinlenemeyeceği, açıklanan nedenlerle Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafın istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/10/2017 tarih ve 2016/35 E. 2017/144 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/07/2021