Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/465 E. 2021/915 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/465 Esas
KARAR NO : 2021/915
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2017
NUMARASI : 2015/52 E., 2017/158 K.t)
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …Tic. A.Ş.’nin kurulduğu 2006 yılından bu yana lokanta işletmeciliği (pizza restorantı) alanında faaliyet gösterdiğini ve halihazırda 27 tane şubesinin bulunduğunu, müvekkilinin kurulduğu ilk günden bu yana faaliyetlerini yoğun bir şekilde ve aralıksız olarak … markası altında sürdürdüğünü, müvekkilinin…numaralı 43.sınıfta tescilli “pizz…” ibareli sözcük markası, … numaralı 30 ve 43.sınıflarda tescilli “……e …” ibareli ve şekilli,… numaralı 30 ve 43.sınıflarda tescilli şekil markasını kullandığını, müvekkili firmanın üretimi olan pizzalara, “pizza …”, “pizza …”, “pizza …”, “pizza …”, “pizza…”, “pizza …”, “pizza …”, “pizza…s” gibi Amerika Birleşik Devletleri eyaletlerine bağlı şehir isimlerini verdiğini, müvekkilinin markayı bizzat kendisi yönettiği gibi başkaca firmalara franchise de verdiğini, davalı – karşı davacının, müvekkilinin 2006 yılından beri kullandığı “pizza …”, “pizza …”, “pizza …” pizza isimlerini sırasıyla… numaraları ile kendi adına tescil ettirdiğini ve …numaralı 35. mal grubunda tescilli “pizza … ibareli sözcük+ şekil markasını kullandığını; ayrıca davalı/karşı davacının, pizza restoran dış cephe tabelalarını, müvekkilinin 2006 yılından itibaren kullandığı ve 556 Sayılı KHK’ nın 8/3 maddesi anlamında gerçek hak sahibi olduğu PİZZA … ibaresi, boğa şekli, kırmızı – beyaz renk kombinasyonları ve yazı stilini taklit ederek kullandığını; davalı/karşı davacının kullanımlarıyla, müvekkilinin şubesi izlemini yarattığını; davalı/karşı davacının kullandığı tanıtım broşürleri ve menüsünün müvekkili firmadan ayırt edilemediğini; davalı/karşı davacının, müvekkili firmanın faaliyetleri, iş ürünleri ile iltibas meydana getirme yaratma çabası içerisinde olduğunu ve bu durumun haksız rekabete sebebiyet verdiğini; dava açmadan önce davalı/karşı davacıya 06.01.2015 tarihinde Kadıköy 20. Noterliğinin … yevmiye numarası ile ihtarname gönderilerek, davalından müvekkilinin tescilli markası ile iltibas yaratan ve kötüniyetli marka başvurularının ve/veya tescillerinin TPE’ ye müracaat edilerek derhal geri çekmesini ve müvekkilinin marka haklarına tecavüz eden ve ticari ürünler ve iltibas yaratarak haksız rekabete sebebiyet veren hukuka aykırı kullanımlarına derhal son verilmesinin ihtar edildiğini; davalı/karşı davacı 23.01.2015 tarihinde gönderilen, Kartal 23. Noterliğinin … yevmiye numaralı cevabı ihtarnamede, müvekkilinin marka haklarına tecavüz ve ticari ürünleri ile iltibas yaratarak haksız rekabete sebebiyet verme hususlarının davalı/karşı davacı tarafından inkar edildiğini; müvekkilinin eski bayisi ve distribütörü olan … Ltd. Şti.’nin ortağı olan…ile davalı/karşı davacı şirket ortağı …’in yakın arkadaş olduklarını, zira ikisinin de katıldıkları bir etkinlikte, dava konusu markanın yer aldığı bir araç bulunduğunu ve müvekkilinin eski bayisi olan…’ın dava konusu markayı taşıyan bir kıyafet giydiğini; dolayısıyla davalı/karşı davacının, müvekkilinin markasından haberdar olduğunu ve bu durumun, marka başvurusunun kötüniyetli olarak gerçekleştirildiğini gösterdiğini belirtmiş ve haksız rekabetin varlığının tespitine ve önlenip yasaklanmasına, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davalı adına TPE nezdinde …numara ile tescilli bulunan “ pizza…”, …numara ile tescilli bulunan “ pizza…” , … numara ile tescilli bulunan “pizza …”,… numara ile tescilli bulunan “ pizza …” sözcük markalarının tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler için hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı/Karşı Davacı vekili, 07.09.2015 tarihli cevap dilekçesi ile karşı dava dilekçesinde; asıl dava bakımından; davacı/karşı davalının, dava konusu markalarla ilgili herhangi bir tescili olmadığını, hatta davacı/karşı davalının, bu markalarla ilgili hiçbir mal ve hizmet sınıfında hiç bir tescil başvurusu bulunmadığını; davacı/karşı davalının, müvekkilinin marka başvurularına dahi itiraz etmediğini; davacı/karşı davalının uzun süre kullanım iddiasının yerinde olmadığını; davacı/karşı davalının tescilli bir markası bulunmadığından davanın haksız rekabet iddiasına dayandığını ve bu nedenle mahkemenin görevli olmadığını; davacı/karşı davalının iddia ve taleplerine ilişkin somut herhangi bir delil sunmadığını; davacı/karşı davalının, zamanı, yeri ve geçerliği belli olmayan, davadan hemen önce basılmış olma ihtimali dahi bulunan menüleri, broşürleri, fotoğrafları, web sitesi çıktılarını delil olarak sunduğunu; müvekkilinin kullandığı isimlerin davacı/karşı davalının da ifade ettiği gibi Amerika Birleşik Devletlerinin eyalet/şehir isimleri olduğunu ve davacının bu isimler üzerinde münhasır hak iddiasının hiçbir dayanağının bulunmadığını; müvekkilinin söz konusu ibareleri uzun zamandır tescile dayanarak ve iyiniyetle kullandığını; davacı/karşı davalının, müvekkili markasının hükümsüzlüğüne dayanak yaptığı …. nolu “pizza…” ibareli markanın 43. sınıfın, “geçici konaklama hizmetleri, huzurevi hizmetleri, hayvan bakımevleri hizmetleri” gibi alt sınıflarında tescilli olduğunu; davacının tanınmış marka iddiası da olmadığından, hükümsüzlüğü talep edilen marka ile aynı sınıfta olan bir markanın talebe dayanak yapılmasının mümkün olmadığını; ayrıca … no’lu ve sadece şekilden ibaret markaların hükümsüzlük iddiasına dayanak teşkil edemeyeceğini, nitekim hükümsüzlüğü talep edilen markalar ile hükümsüzlüğe dayanak gösterilen markalar arasında hükümsüzlüğü gerektirecek benzerliğin bulunmadığını; müvekkili markasının belirgin şekilde yazım, eklenti ve bileşenleri itibariyle kendine özgü yapısı olduğunu; dava konusu markalar arasında sadece bir kelimelik bir tali unsur benzerlik dışında hiçbir benzerlik bulunmadığım; markanın genel görünüm, estetik, grafik, renk kompozisyonu, boyut ve biçim bakımından bir bütün olarak değerlendirilmesinin gerektiğini; taraf markalarında ortak kullanılan “pizza” kelimesinin tek başına tescil imkanı olmayan bir ürün ismi olduğunu; ayrıca taraf markalarının sınıf ve alt sınıflarının farklı olduğunu; davacı/karşı davalının logoları, sanki tescilliymiş gibi “R” (registered) işaretiyle birlikte kullandığını, oysa bu ibarenin yakın zamana kadar gıda sektöründe tescilli olmadığını; davacının haksız ve gerçeğe aykırı bu kazanç sisteminin, global markalar olan “…BH” ve.. (… …’un da dikkatini çektiğini ve bu durumun dava konusu olduğunu belirtmiş ve asıl davanın reddini, karşı dava bakımından ise; davacı/karşı davalının davasına dayanak yaptığı markaların gerçek hak sahibi olmadığını, davacı/karşı davalının TPE nezdindeki kayıtları incelendiğinde,… sayılı “pizza bulls + şekil” markası, … sayılı şekil markası, … sayılı şekil markası ve…9 sayılı “… …s’+ şekil” markasının bulunduğunu; davacı/karşı davalının markalarda kullandığı boğa ibaresi/logosunun ABD Ulusal Basketbol Ligi (NBA) takımlarından …s’un kullandığı ibarenin bire bir aynısı olduğunu; hatta benzer boğa resminin “…” isimli global şirketin markasında da bulunduğunu; davacı/karşı davalının bu markayı daha önce tescil ettirmeye çalıştığını ancak “…” nin hukuki muhalefeti neticesinde başarılı olamadığını; Pizza …baresinin 2005 yılından beri Almanya da tescilli olup … isimli firmaya ait olduğunu; davacı/karşı davalının Almanya’da kurulu bu firmanın da pizza işiyle uğraştığını hatta tıpkı davacı/karşı davalının kullandığı gibi “fast like bulls” sloganını kullandığını; davacı/karşı davalının TPE nezdinde… sayısı ile kayıtlı “pizza…+ şekil” markasının tescili aşamasında, bu marka için başvurduktan ve yayınlandıktan sonra … tarafından bu yayma itiraz edildiğini; yapılan itirazların TPE tarafından haklı bulunduğunu, ardından davacı/karşı davalının bu karara itiraz ettiğini ve yapılan itirazlardan birinin geri alındığını ancak TPE’nin her iki itiraz da geri alınmış gibi işlem yaptığını; böylece ilgili markanın tescilinin gerçekleştiğini belirterek asıl davanın reddini, karşı davanın kabulünü, … sayılı “pizza… + şekil” markasının,… sayılı şekil markasının, … sayılı şekil markasının ve … sayılı “pizza… + şekil” markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki asıl davada; Davacının gerçek hak sahipliği iddiası ile davalı karşı davacı adına tescil edilen … tescil sayılı Pizza ..+ Şekil markasının, … sayılı Pizza … . sayılı Pizza … . sayılı Pizza … markalarının kötü niyetle tescil edildiğinden bahisle tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ve davalının davacı tarafın gerçek hak olduğunu iddia ettiği PİZZA … ibaresi ile boğa şeklini renk kombinasyonu ve yazı stilini taklit ederek kullandığından bahisle haksız rekabetin ve marka hakkına tecavüzün tespiti ile önlenmesi talep edilmiştir.Taraflar arasında karşı davada; Davacı adına tescilli … sayılı PİZZA …ŞEKİL markasının, … sayılı şekil markasının, … sayılı şekil markasının ve … sayılı PİZZA … + ŞEKİL markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Taraflar arasındaki asıl davada; davacının gerçek hak sahipliği iddiası ile davalı karşı davacı adına tescil edilen 2…tescil sayıl… Şekil markasının, … sayılı Pizza …, . sayılı …, … sayılı Pizza … markalarının kötü niyetle tescil edildiğinden bahisle tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ve davalının davacı tarafın gerçek hak olduğunu iddia ettiği …ibaresi ile boğa şeklini renk kombinasyonu ve yazı stilini taklit ederek kullandığından bahisle haksız rekabetin ve marka hakkına tecavüzün tespiti ile önlenmesi talep edilmiştir. Taraflar arasında karşı davada; davacı adına tescilli … sayılı … + ŞEKİL markasının, …sayılı şekil markasının, … sayılı şekil markasının ve.. sayılı … …ULLS + ŞEKİL markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talep edilmiştir. Türk Patent ve Marka Kurumundan celp edilen Marka Tescil kayıtlarından; asıl davada hükümsüzlüğü talep edilen 2… sayılı … markasının 03/02/2014 başvuru tarihinden itibaren 35. Sınıfta, …sayılı PİZZA … markasının …aşvuru tarihinden itibaren 30. Sınıfta, … sayılı PİZZA … markasının 18/04/2014 başvuru tarihinden itibaren 30. Sınıfta, 2014/32504 sayılı PİZZA … markasının 18/04/2014 başvuru tarihinden itibaren 30. Sınıfta, davalı-karşı davacı şirket adına kayıtlı olduğu görülmüştür. Türk Patent ve Marka Kurumundan celp edilen kayıtlardan 2009/16742 sayılı … .E …markasının 03/04/2009 başvuru tarihinden itibaren 43. Sınıfta, 2…sayılı PİZZA … Şekil markasının 04/03/2013 başvuru tarihinden itibaren 30 ve 43. Sınıflarda (karşı davada hükümsüzlüğü talep edilmiştir), … sayılı Şekil markasının 17/04/2012 başvuru tarihinden itibaren 30 ve 43. Sınıflarda, …sayılı Şekil markasının 04/03/2013 başvuru tarihinden itibaren 30 ve 43. Sınıflarda, … sayılı PİZZA … Şekil markasının 03/04/2009 başvuru tarihli olduğu, ancak itiraz üzerine başvurunun reddedildiği görülmüştür. Asıl dava ve karşı davanın tescilli markaların hükümsüzlüğü, markaya tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi talebiyle açıldığı 556 Sayılı KHK 71. Madde gereğince mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı tarafça davacı şirketin hükümsüzlük davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı iddia edilmekle, dava şartlarından olan bu husus mahkememizce incelenmiş, dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK ‘nın 43. Maddesinde “marka hükümsüzlüğüne ilgili mahkemede zarar gören kişiler, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili resmi makamlar isteyebilir” düzenlemesi bulunduğu göz önüne alınarak ve uygulamada 556 sayılı KHK 42/1-a,d,e ve f maddelerinde düzenlenen kamusal yararın ön planda olduğu hükümsüzlük hallerinde dava açma hakkının herkese tanınması gerektiği, ancak 42/1-b maddesi atfıyla nispi red sebepleri kapsamındaki hükümsüzlük davasının, yalnızca madde 8 uyarınca itiraz etme hakkına sahip,markayı tescil ettirilmiş veya tescil ettirme başvurusunda bulunmuş marka sahiplerince talep edilebileceği kabul edilmekle, KHK 7/1-d maddesi gereğince aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların 8/1-b bendinde ise benzer markaların tescil engeli oluşturmasından bahsedildiği, davacının da benzer markalarının tescil engeli oluşturduğu ve kötü niyetli tescilden bahisle hükümsüzlük davası açtığı anlaşılmakla dava açmakta hukuki yararının bulunduğu kanaatine varılmıştır. Mahkememiz dosyası içerisine alınan 11.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda; “karşı dava bakımından: markanın hükümsüzlüğü talebinde bulunulabilmesi için öncelikle markanın TPE markalar sicilinde tescilli olması gerektiği; ancak hükümsüzlüğü talep edilen 2009/16739 başvuru no’lu ‘ markasının halihazırda TPE markalar sicilinde tescilli olmadığı, Davalı/karşı davacının, …‘ye ait markalara dayalı hükümsüzlük davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı,… no’lu “ markasımn tescilinin usulüne uygun gerçekleştirildiği; bu nedenle davalı/karşı davacının, “ilgili markanın tescili aşamasında son derece şüphe çekici bir durumun mevcut olduğu, başvuruya iki firmanın itiraz edildiği, sonrasında itirazda bulunan firmalardan birisinin itirazı geri çektiği ancak TPE’nin her iki itiraz da geri çekilmişçesine başvuruya konu markanın tesciline karar verdiği” şeklindeki iddiasının yerinde olmadığı; asıl dava bakımından ise; davacı/karşı davalının tescilli markalarının yanı sıra, gerçek hak sahipliğine dayalı olarak da taleplerde bulunduğunun görüldüğü; hedef kitlenin özel bir nitelik ihtiva etmediği gıda sektöründe ortalama tüketicinin, taraf markalarında “pizza…s” ibaresinin ortak olması sebebiyle, … tescil no’lu markasının da davacı/karşı davalıya ait olduğunu zannetmesinin kaçınılmaz olduğu; bu nedenle, …tescil no’lu markasının 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. Pizzalar. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozlan. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububat (tahıl) ve mamulleri. Pekmez Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz), mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)’’ emtiaları bakımından dolaylı karıştırılma ihtimali bulunduğu, 2014 09009 tescil no’lu markasının tescilli olduğu “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” malları/hizmetleri bakımından, iltibas meydana getirmediği, Davalı/karşı davacıya ait 2014 09009 tescil no’lu markanın hükümsüzlüğü koşullarının gerçekleşmediği mal ve hizmetlerde (veya aynı olmamakla birlikte benzer mal ve hizmetlerde) davacı/karşı davalıya ait bir marka tescilinin bulunmaması sebebiyle, davacı/karşı davalının hükümsüzlük davasına dayanak yapılan diğer markalar bakımından ayrıca bir değerlendirme yapılmadığı, Davacı/karşı davalının, sunulan tarihsiz broşürlerle “Pizza ….”, “Pizza …”, “Pizza …” ibarelerini kullandığı kabul edilse dahi, ilgili markalara bilinirlik (marufıyet) kazandırıldığı ortaya konulamadığından, davacı/karşı davalının “gerçek hak sahipliği” iddiasım ispat edilemediği sonucuna ulaşılamadığı; Davalı/karşı davacının tabela ve broşürlerde …tescil no’lu markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığı; ayrıca davalı/karşı taraf, tescilli markasını birebir kullanmadığı gibi, markada yer alan PİZZA … ibaresinin yanı sıra, davacı/karşı davalının 2013/19656 no’lu markasında bulunan yuvarlak şekil içerisinde boynuzlu boğa siluetine benzer şekline ilgili tabela ve broşürlerde yer verdiği; davalının söz konusu davacı/karşı davalının mallan, iş ürünleri, faaliyet kullanımlannın, ve işleri ile karıştırılmaya yol açabileceği;” tespitlerine vardıklarını beyan etmişlerdir. Davacının davasına dayanak yaptığı ve karşı davada hükümsüzlüğü talep edilen markaların hükümsüzlüğü talebi, 556 Sayılı KHK 44/1 maddesi gereğince “Markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde kararın sonuçları geçmişe etkili olarak doğacağından” öncelikli olarak incelenmiştir. … sayılı davacı markasının dava tarihinde tescilli olmadığı, davacı-karşı davalının … sayılı, … sayılı ve 2013/19656 sayılı şekil markalarının hükümsüzlüğü talebine dayanak gösterilen, Davalı karşı davacının …S markasının … isimli firmalara ait olduğuna yönelik itirazının ise dinlenebilir bulunmadığı, davalı-karşı davacının 3. kişilere ait markalara dayanarak hükümsüzlük talebinde bulunamayacağı, ayrıca bilirkişi raporunda hükümsüzlüğe dayanak yapılan dava dışı firmalara ait … sayılı … ve … sayılı … markaları ile karşılaştırıldığında davacı markaları ile bu markalar arasında aynılık veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunmadığının tespit edildiği gözönüne alınarak karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Bilirkişi heyetinde bulunan sektör bilirkişisi tarafından davacı karşı davalı markasının pizza sektöründe bilinen marka olduğu, İstanbul içerisinde bulunan şubeleri ile kendisine bilinirlik kattığı, PİZZA… markasının değişik ulusal gazetelerde reklamının yapıldığı, ortalama tüketicinin taraf markalarında … ibaresinin ortak olması nedeniyle …sayılı davalının karşı davacıya ait … Şekil markasının davacıya ait olduğunu zannetmesinin kaçınılmaz olduğunu beyan edilmiştir. Davacı tarafça davaya konu … markaları üzerinde önceye dayalı hak sahibi olduğu iddia edilmekle ve 556 sayılı KHK 8/3 maddesi ile 25 ve 26 maddeleri gereğince mevzuatımızda karma bir sistem kabul edilerek tescile dayalı ve gerçek hak sahipliğine dayalı marka sahipliği kabul edildiğinden davacı tarafça sunulan deliller incelenmiş davacı tarafça dosyaya broşür sunularak içerikleri farklı pizzaları ayırt etmek amacıyla bu ibarelerin marka olarak kullanıldığı, www.e…com veb sitesine 04/11/2007 tarihinde yazılmış “… çeşidine az önce yediğim gayet güzel pizza yapan firmadır. Hamuru daha ince olsa daha mükemmel olur gibi geliyor bana” şeklinde yorumun bulunduğu veb sitesi ekran görüntüsünün dosyaya sunulduğu, davacı karşı davalı vekilinin 30/11/2016 havale tarihli dilekçesi ekinde sunduğu 06/12/2011 tarihli hürriyet gazetesinin kelebek isimli magazin ekinde …ile adlandırdığı pizza çeşidi ile ilgili reklam verdiği davacı karşı davalı Ağustos 2008 tarihli veb sitesinde (….org aracılığıyla bilirkişiler tarafından tespit edilmiştir) ve 12/11/2010 tarihli, temmuz 2013 tarihli arşiv görüntülerinde, 24/06/2013 tarihli star gazetesinin 6. Sayfasında PİZZA…pizza isimlerinin tanıtıldığı, star gazetesindeki röportajda PİZZA …rkalı işletmenin tanıtımının yapıldığı, davalı tarafın markalarının tescili için 18/04/2014 tarihinde marka başvurusu yapılmış ise de davacı karşı davalının … ibarelerini 2008 yılından beri farklı pizza çeşitlerini birbirinden ayırmak için isim olarak kullandığı, ulusal gazetelerde reklam verdiği, davacının gerçek hak sahipliğinin ispatlandığı kanaatine varılmıştır. Bilirkişi raporunda markaların “pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar, pizzalar” emtialar bakımından kısmen hükümsüzlüğü yönünde görüş beyan edilmiş ise de davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sunulan internet sitesinde yayınlanan görselde,davacı şirketin eski bayisi ve distrübütörü olan…k Şirketinin ortağı olduğu beyan edilen … ile davalı şirket yetkilisi …in , markanın yer aldığı araç ile davalı şirket yetkilisi… ‘in 29/09/2013 tarihli araba yarışı etkinliğinde birlikte poz verdiği,davalı şirket yetkilisinin davaya konu markaların davacı tarafa ait olduğunu ve kullandığını bildiği, davacı markalarından haksız yararlanma amacıyla ve makul bir açıklaması olmadan tescil ettirdiği, kötü niyetli olduğu kanaatine varılarak markaların tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir. Davalı-karşı davacının 2014/09009 sayılı markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığı, davacı karşı davalı 2013/19656 sayılı markasına benzetmek suretiyle haksız rekabet tescil edecek şekilde kullandığı, haksız rekabetin tespitine davalı karşı davacı broşürlerinde de tescilli marka dışındaki kullanımının önlenmesine” karar verilmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
-dava dosyasına sunulan özellikle de ikinci raporun davayı aydınlatmaya ve hükme dayanak yapılmaya elverişli olmadığını, Yargılama kapsamında alınan (ilk) 11.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda “Davacı/karşı davalı tarafın (gerçek hak sahipliğini ispatlayabilmek adına) dosyaya sunduğu büroşürlerin ne zaman basıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, Davacı/karşı davalı tarafın iddia ettiği gibi bu markaları kullandığı varsayılsa dahi, markanın kullanılmasının tek başına gerçek hak sahipliğini ispat için yeterli olmadığı, bu kapsamda markaya bilinirlik katılması gerektiği; Davacı/karşı davalı tarafın markaya bilinirlik kattığına ilişkin olarak dosyaya sunduğu www….m web sitesindeki bir tüketici yorumunun, hem sadece bir marka ile ilgili olduğu, dahası bu delille bilinirlik durumunun ispatlanamayacağı, Yapılan açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı/karşı davalının, sunulan tarihsiz broşürlerle “Pizza… “Pizza …”, “Pizza …” ibarelerini kullandığı kabul edilse dahi, ilgili markalara bilinirlik (marufiyet) kazandırıldığı ortaya konulamadığından, davacı/karşı davalının “gerçek hak sahipliği” iddiasını ispat edemediği, Bu sebeple davacı/karşı davalının, KHK m.8/IIIe dayalı olarak, …nolu “Pizza …”, … nolu “Pizza …”, … nolu. …” markalarının hükümsüzlüğünü isteyemeyeceği”nin ifade edildiğini, dosyaya sunulan (ikinci) 20.04.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; “PİZZA …”, “PİZZA … VE “PİZZA…” markaları bakımından ise (kök rapordan farklı olarak) gerçek hak sahipliğinin bu defa ispatlandığı, dolayısıyla görüş değiştirildiğinin” ifade edildiğini, görüş değişikliğine dayanak gerekçelerin hukuka uygun olmadığını, davacıya ait web sitesi arşivinin bilirkişi heyeti tarafından çıkarılmasının sıra dışı bir durum olduğunu, eskiye dayalı kullanımın kriterinin tarih değil, markaya bilinirlik katılması olduğunu, ek raporda davacının, 2013 yılında verdiği bir gazete ilanı ve web sitesindeki kullanımı, eskiye dayalı kullanım delili olarak gösterildiğini, davacının kendi sitesindeki kullanım bir tanıtma delili değil, ancak ihlalin delili olabileceğini, iki rapor arasında çelişki doğduğundan, gerek bu çelişkinin giderilmesi gerekse, kök rapordaki görüşlerin değiştirilmediği diğer hususlar için yeni bir heyet oluşturulmasının talep edildiğini ancak taleplerinin reddedildiğini
-Davacı/karşı davalıya ait markalar ile … markalarının aynı olmadığını iddia etmenin imkansız olduğunu, davacıya ait olan ve hükümsüzlüğünü talep ettikleri … nolu “pizza … + şekil”,…nolu şekil ve …nolu “şekil” markalarının, “…” (C…) isimli global şirketlerin global düzeyde tanınmış markalarının bire bir aynısı olduğunu, davacı-karşı davalının, gerek ifade gerekse şekil bölümü itibariyle kendisine ait olmayan, bilakis uluslararası şirketlerin sahip olduğu, tanıttığı, yaydığı ve dünyanın birçok ülkesinde tescil ettirdiği, daha da önemlisi doğrudan şüphesiz bir şekilde akla gelen ibareleri, logoları ve ticari sloganları birebir tescil ettirdiğini, davacının tamamıyla aynı mahiyetteki markalarının … ibarelerinin aynısı olmadığını iddia etmenin mümkün olmadığını, bu konudaki bilirkişi raporu taleplerinin de reddedildiğini,
-Müvekillerine ait pizza … markası ile davacıya ait markanın bir yandan benzer olmadığı ifade edilirken, diğer yandan hükümsüzlüğünden bahsedilmesinin çelişkili olduğunu, yargılama kapsamında alınan bilirkişi raporlarında, müvekkillerine ait … nolu Pizza…+ şekil markası ile davacı/karşı davalıya ait …nolu pizza…s + şekil markasının değerlendirmesinin yapıldığını, ve markaların birbirlerine benzemediği, daha da önemlisi karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı dile getirildiğini, ancak ilerleyen bölümde özellikle sektör bilirkişisinin verdiği bilgiler çerçevesinde her iki markanın karıştırılma ve “zannetme” ihtimali olduğundan bahsedilmiş ve (gıda alt sınıfı) başta olmak üzere bazı sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne karar verilebileceğinin ifade edildiğini, bu çelişkinin de giderilmediğini, kararının kaldırılmasına, yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı karşı davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Asıl dava konusu tüm taleplerinin haklılığının kök ve ek rapor kapsamında tespit edildiğini, davalının karşı davasına konu hükümsüzlük talepleri bakımından hukuki yararı bulunmadığını, anılan davanın hukuki dayanağı bulunmadığını, 556 Sayılı KHK’ nın 43. Maddesine göre, markanın hükümsüzlüğünü, ilgili mahkemeden “zarar gören kişiler” in talep edebileceğini, davalının 556 Sayılı KHK’ nın 42. Maddesinde düzenlenen hani hükümsüzlük nedenine/nedenlerine dayandığının anlaşılamadığını, davalı tarafından hükümsüzlüğü talep edilen 2009/16739 numaralı marka bakımından 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğunu, davacının … Sayılı “Pizza …+ Şekil” markasına …erties Inc . tarafından itiraz edildiğini, itirazın YİDK tarafından değerlendirildiğini ve …’ in itirazlarına gerekçe olarak gösterilen markalar ile vekil edenin marka başvurusu arasında iltibas ihtimali bulunmadığı tespit edilerek, … in itirazlarının reddi ile vekil eden marka başvurusunun tesciline karar verildiğini, … tarafından vekil eden marka başvurusuna karşı gerçekleştirilen itirazın ise….c. tarafından geri çekildiğini, Davalının da vekil edenin marka tescilleri 3. Şirketlerin marka haklarını ihlal ediyor bu nedenle de hükümsüzlüğünü talep ediyorum şeklinde yasa da tanımlanmış bir hükümsüzlük davası modeli de yer almadığını, istinaf isteminin reddi ile kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Asıl dava açısından hükümsüzlük ve haksız rekabetin tespiti, birleşen dava açısından ise hükümsüzlük istemlerinden oluşmaktadır.
İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- HMK 282.maddesi uyarınca hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği gibi, HMK 293.maddesi uyarınca taraflar dava konusu olayla ilgili uzmandan bilimsel mütalaa alarak mahkemeye sunabilirler. HMK 198.madde uyarınca kanuni istisnalar dışında hakim delilleri serbestçe değerlendirir. Rapora davalı vekilince itiraz edilmiş ve çelişki olduğu gerekçesi ile yeniden rapor alınması talep edilmiş ise de, HMK 266 madde gereği markanın benzerliği , varsa haksız rekabet ve marka iltibası gibi hukuki tespitler içeren olgular yani hukuki değerlendirmelerin mahkemece rapor alınmadan da yapılabileceği, bilirkişi raporundaki çelişkili beyanların, mahkemece bilirkişi raporuna dayanma sebepleri gerekçeleri ile açıklandığından, istinaf sebebi olarak yeniden rapor alınmasına yönelik talebin reddinin gerektiği görülmüştür.
2- Bir markanın kötü niyetle tescil ettirilmesi hali, mülga 556 sayılı KHK’da açıkça bir hükümsüzlük sebebi olarak sayılmamış ise de, MK 2. maddesinden hareketle, Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları doğrultusunda kötü niyetle marka başvurusu bir hükümsüzlük sebebi olarak kabul edilmektedir. Genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak ya da güveni kötüye kullanma gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar da tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından müeyyidesi zaten gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. Bu bağlamda, KHK’nın 8/3. maddesi uyarınca önceye dayalı hakkın ihlali, KHK’nın 8/4. maddesi veya Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış markanın aynısı veya benzerinin tescil ettirilmesi gibi hususlar tek başına kötü niyetli başvuru olarak görülemez. Markaların kötüniyetle tescil ettirilip ettirilmediği hususu tarafların iddia ve savunmaları yanında, her bir somut olayda dosyadaki mevcut deliller ile somut olay özellikleri dikkate alınarak incelenmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ‘nun 2008/507 Karar sayılı kararında da işaret edildiği gibi ” …Tescil başvurusunun kötü niyetle yapılmış olması halinin 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde düzenlenmemiş olmasına karşın başlı başına bir hükümsüzlük nedeni sayılması hususunda öğretide görüş birliği mevcuttur. (Bkz. Sabih Arkan, Marka Hukuku, Cilt II, s.158, Ankara 1998, Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, s.452, Dördüncü Bası, İstanbul 2005, … ve ark. Marka Hukuku, Cilt II. s.878-879, İstanbul 2004). 556 sayılı KHK’nin 35/1. maddesi uyarınca tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de KHK’nin amacına uygundur. Çünkü, KHK’nin 35/1. ve 42/1 -(a) maddelerindeki düzenlemeler de, esasen, MK’nun 2.maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu bakımdan her somut olayın özellikleri gözönüne alınarak açıkça kötü niyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebilmelidir. Bu husus 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemiş olsa dahi, genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki MK’nun 2. maddesi uyarınca kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından dolayı aynı sonuca ulaşılması KHK’nin ruhuna da uygundur….” denilmektedir.Davacının önceye dayalı olarak kullandığı ispatlanan markasının aynısının davalı yanca marka olarak tescilinin makul bir açıklaması davalı yanca getirilmemiştir.Davacının aynı sektörde davalı markası olan “Pizza …n”, “Pizza S…”, “Pizza …” markalarını daha önceki tarihlerde tescilsiz olarak kullandığı ve marka üzerinde bu markayı ihdas eden ve istimal eden ve hatta broşürlerde kullanarak bilinir hale getiren kişi olarak gerçek hak sahibi olduğu, davalının ise marka üzerindeki hakkının önce tescil sebebiyle kurucu etkiye sahip olduğu, ancak her iki yanın da pizza işi ile uğraşması sebebiyle ve davalının ortak yerlerde bulunması sebebiyle de markayı bildiği, başkasına ait olduğu bildiği markayı kendi adına tescil ettirmek amacıyla yaptığı başvurunun ise kötü niyetli olarak kabul edileceği, davacının tanınmış markasının birebir aynısının davalı yanca marka olarak tescilinin makul bir açıklaması davalı yanca getirilmediğinden, bu halde de davanın kabulü ile, davalı markasının hükümsüzlüğüne, haksız rekabetin ve davacıların gerçek hak sahibi olduğunun tespitine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.
3- Davalıya ait “pizza…” markası yönünden de iltibas tehlikesinin değerlendirmesinde markaların baskın unsurları da gözetilmek suretiyle üzerinde kullanılacağı ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açıp açmayacağının dikkate alınması gerektiği ve söz konusu karşılaştırma sırasında, markalarda yer alan ve ayırt ediciliği bulunmayan unsurların dikkate alınmayacağı, bu anlamda markalar arasında görsel benzerlik, kavramsal ve sesçil ayniyet bulunduğu dikkate alındığında markalar arasında 556 Sayılı KHK’nın 8/1-b bendi uyarınca ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde karıştırılma tehlikesinin varlığının kabulü gerektiği, davacı markalarında yer alan ürünler ile davalı başvurusunda yer alan ürünlerin piyasa anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap etmeleri, benzer ihtiyaçları gidermede kullanılmaları, son kullanıcıları, birbiri yerine ikame edilebilme ile rekabet etme olanaklarının bulunması, kullanım amaçları, birinin diğerini tamamlama imkanının olması, dağıtım kanallarının ortak bulunması, kullanım yöntemleri ve hedeflenen halk kesimleri nazara alındığında aynı tür olarak nitelendirilmelerinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı karşı davacı vekilinin açıklanan sebeplerle istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 31/10/2017 tarih ve 2015/52 E., 2017/158 K. sayılı kararına karşı davalı karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davalı karşı davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA,
3- Davalı karşı davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,
4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5- Davalı karşı davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/09/2021