Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/460 E. 2020/368 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/460
KARAR NO: 2020/368
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2017
NUMARASI: 2015/336 E. 2017/853 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili B.Çekmece AHM’ye sunmuş olduğu 03/05/2013 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında mevcut olan ticari ilişki kapsamında daha önce davacı şirketten satın alınan bir kısım tekstil ürününü davalı tarafa iade edildiğini, iade kapsamında düzenlenen fatura ile malların kargo ile davalı tarafa teslim edildiği halde fatura bedeli olan 4.681,80-TL’nin ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını, davalı tarafın süresinde takibe itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenlerle davalı tarafın haksız itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacı tarafın alacağına dayanak teşkil ettiği malların müvekkiline teslim edilmek suretiyle iade edildiğini kanıtlaması gerektiğini, ayrıca taraflar arasında iade konusunda anlaşma bulunmadığını, bu bağlamda alacağın varlığını kanıtlayamayan davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararda; Her ne kadar davalı taraf dava konusu yapılan ve faturaya bağlanan tekstil ürünlerinin kendilerine teslim edilmediğini iddia etmiş ise de, iade faturasının 08/01/2011 tarihli olduğu, kargo şirketi aracılığı ile gönderilen iki adet koliye ait ekran sorgulama tutanağına göre gönderinin çıkış tarihinin 08/01/2011 ve teslim tarihinin de 10/01/2011 olduğu, teslim edilen adresin faturada yer alan ve inkar edilmeyen davalı şirket adresi olduğu, bu bağlamda dava konusu yapılan tekstil ürünlerinin davalı tarafa iade edildiği mahkememizde değerlendirilmiştir. HMK 29 ve 31.md gereğince davalı şirkete teslim edildiği iddia edilen iki adet kolinin teslimiyle ilgili beyanlarına başvurmak üzere davalı şirketin temsilcisinin duruşmada hazır bulunması yönünde 15/05/2017 tarihli oturumda karar verildiği, ancak ara kararı gereğince davalı tarafın ikinci kez süre talep etmesine rağmen ilgilinin hazır edilmediği ve bu yöndeki savunmalarının davalı tarafın tutumu nedeniyle değerlendirilemediği anlaşılmıştır. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında inkar edilmeyen ticari ilişki kapsamında daha önce davalı tarafından davacıya satılan tekstil ürünlerinin bir kısmının faturaya bağlanmak suretiyle davalı tarafa iade edildiği, iadeye konu malların iki koli halinde kargo aracılığı ile davalı tarafın işyerindeki adrese … isimli şahsa teslim edildiği, faturanın düzenlendiği tarih ile kargo çıkış tarihinin aynı tarih olduğu ve teslimatın da aynı tarihten üç gün sonraya denk gelen 10/01/2011 tarihi olduğu, bu bağlamda davacı tarafından alacağını konu etmiş olduğu faturaya bağlı malların davalı tarafa teslim edildiği kabul edilerek fatura alacağı kapsamında itirazın iptali ile likit olan alacağa yapılan itirazdan dolayı %20 icra inkar tazminatına karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. İstinaf eden davalı vekili tarafından; davalı şirketin davacı taraflar malların iadesine ilişkin bir anlaşması olmadığı gibi buna ilişkin taraflarına tebliğ edilmiş sevk irsaliyesi ve iade faturası da bulunmadığını, dolayısıyla takip konusu faturada belirtilen ürünlerin iadesi konusunda davacı yanla herhangi bir mutabakata varılmadığını, hazırlanan bilirkişi raporunda yapılan açıklamalar neticesinde kayıtların lehine delil teşkil etmemesi yönünde değerlendirme yapılmış olsa da hiçbir delil özelliği bulunmayan, yalnızca bir kargo firmasına ait teslim belgesi ile davacının müvekkilden alacaklı olduğu tespitinde bulunulduğunu ve yerel mahkemenin de bu doğrultuda hukuka aykırı şekilde davanın kabulüne karar verdiğini, davacı yanın iddia etmiş olduğunun aksine söz konusu malların teslimine ilişkin herhangi bir belge bulunmadığını, Davacı yanın ibraz etmiş olduğu faturaların tek taraflı düzenlenmesi nedeniyle, tek başına davayı ispat için yeterli olmadığını, usulüne ve kanuna uygun şekillerde tutulmamış ve davacı adına lehe delil teşkil etmeyen defterler ile davanın ispatlanmış olduğu kabul edilemeyeceğini kararın bozulmasına talep etmişlerdir. Dava alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, Davalı inceleme günü ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiştir. Dava konusu olayda iade faturası tebliğinin yapılmadığı ancak ürünlerin kargo ile gönderildiğinin ve teslimin yapıldığı iddiasının bulunduğu, teslimatın kargo ile yapıldığının iddiasında bulunulduğu, teslimatın kargo ile yapılamasının teslimi kanıtlayıp kanıtlayamayacağı hususununda uyuşmazlık bulunduğu görülmüştür. Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı ilamı) Somut olayda, iade faturalarının davalıya tebliğ edilmediği, teslim edilen kargo içeriğinin ne olduğunun belirlenemediği, kargo içeriğinin ispatına elverişli herhangi bir belgenin bulunmadığı, ispat yükü davacıda olup, iade edilip teslimi yapılan ürünlerin iade faturasına konu ürünler olduğunu ispat yükü kendisinde olup, salt davalı ticari defter ve kayıtlarına da dayanılmadığı, davacının alacağını talep edebilmesi için öncelikle teslim olgusunu yazılı ve kesin delillerle ispat etmesi gerektiği, yemin deliline de dayanılmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı, 6100 Sayılı HMK’nın 190. maddesi ve 4721 Sayılı TMK’nın 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükellef olup, ispatlanamayan davanın reddi gerekirken kabul kararı verilmesinin yerinde olmadığı, mahkemece yanılgılı sebep ve gerekçelerle davanın kabulüne yönelik kurulan hüküm usul,yasa ve dosya kapsamına aykırı olduğundan yerinde görülmemiştir. Bu sebeplerle davalının istinafı haklı olmakla, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden ve araştırılacak başka husus da bulunmadığından davanın esası hakkında reddine dair yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜ ile, 2- Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/336 E., 2017/853 K. ve 09.10.2017 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Yeniden esas hakkında HÜKÜM KURULMASINA, 3- Davanın REDDİNE; 3/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 80,00 TL harçtan mahsubuyla fazla alınan 25,60 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3/b- 6100 Sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 3/c- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre, 702,15 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 4- İstinaf incelemesi yönünden; 4/a- 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 80,00 TL istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine, 4/b- İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından taraf vekillerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4/c- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 4/d- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının İlk Derece Mahkemesince taraflara iadesine, 5- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle ile karar verildi. 03/12/2020