Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/46 E. 2020/222 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/46 Esas
KARAR NO: 2020/222
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2017
NUMARASI: 2014/1677 E. – 2017/402 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, davacının 28.11.2013 tarihinde … Marka LCD Televizyonu 15.500,00 TL bedel ile davalı bayi …nden satın aldığını, Haziran 2014 tarihinde televizyonun arızalandığını, bunun üzerine çağrılan servis yetkililerince ekran üzerinde olmadığı/ gözle görülmediği halde ekranın içinden çizildiğinin/ garanti kapsamında tamir edilemeyeceğinin beyan edildiğini, tamir için fahiş fiyat talep edildiğini, ürünün yurtdışından ayıplı olarak ithal edilmiş olduğunu, ayıbın imalat hatası olduğunu, bu nedenlerle 15.500,00 TL’nin 26/06/2014 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirketin ürünü kendilerinden almadığını, … ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, davalı şirkete bedel iadesi talebi yöneltilemeyeceğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini ayrıca esasa ilişkin olarak da, davacı tarafın dava konusu cihaz ile ilgili şikayetini yasal süresi içerisinde satıcıya bildirmediğini, dava konusu üründe davacının kullanım hatasından kaynaklanan fiziksel hasar kaynaklı arıza bulunduğunu, davacının dava konusu ürün ile ilgili yetkili teknik servise başvurduğunda bu durumun servis formu ile kayıt altına alındığını, fiziksel hasar sonucu meydana gelen problemlerden kaynaklanan arızaların ürün garantisi kapsamı dışında kaldığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirket tarafından 18/06/2014 tarihinde davaya konu ürünün servis çağrılmak suretiyle arıza bildiriminin yapıldığını, … yetkili servisince yapılan incelemede LCD ekranda dağılmış çizgiler ve siyah bölümler bulunduğu, LCD Ekranı Kırık, Fiziksel Hasarlı, Garanti Dışı olarak değerlendirme yapıldığını, yani davacı tarafından kullanılan ve kendisine her türlü ayıptan ari olarak teslim edilen televizyonun kullanıcı hatası ile ekranının kırıldığını, dolayısıyla garanti kapsamına girmediğinin, ancak ücret karşılığında onarımının gerçekleştirilebileceğinin bildirildiğini, çalışır durumdaki televizyonun kullanıcı hatası ile fiziksel hasar alarak LCD ekranının kırılmasının garanti kapsamında olmadığından davalı şirketin sorumlu olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararda; Bilirkişi Raporu, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hükme esas almaya elverişli olup TTK 23/1c fıkrası gereğince davacı 28.11.2013 tarihinde satın aldığı LCD TV’ nin ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün içinde durumu satıcıya ihbarla yükümlü olduğundan, ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli değilse teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğunu satıcıya ihbarla yükümlü olup davacının bu yükümlülüklere uymadığı anlaşılmış, malın imalat hatası nedeniyle ayıplı olduğu kanıtlanamadığından 18.06.2014 tarihinde yapılan servis kontrolü sonucu düzenlenen LCD ekranın kırık olduğu, fiziksel hasar gördüğü ve hasarın garanti kapsamı dışında kaldığına ilişkin servis formu da dikkate alınarak kanıtlanamayan davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, -Davalı vekilleri için ayrı ayrı 1.980,00-tl vekalet ücretine hükmedilmesi fahiş maddi hata niteliğinde olduğunu, her iki davalı için iki kez vekalet ücretine hükmedilmesi yasa ve usule açık aykırılık içerdiğinden kararın her şeyden evvel bu yönden bozulması gereğini, her iki davalı içinde davacı televizyonunda imalat hatası olmadığı gerekçesi ile davanın red edildiğini, bu nedenle her iki davalı için ayrı ayrı iki kez vekalet ücretine hükmedilmesi yasa ve usule yerleşik içtihatlara açıkça aykırılık taşımakta olduğunu, -Yerel Mahkeme’nin bilirkişi raporuna itirazları ek raporla dahi gidermediğini, itiraz ettiğimiz teknik açıklama içermeyen tek bir bilirkişi raporuna dayanarak hüküm oluşturulduğunu, keşif günü keşif mahallinde muvafakat etmedikleri halde davacı şirket yetkilisinin evi içine davalı yanın teknik ekipleri girdiğini, bilirkişiyi açıkça teknik olarak yönlendirdiklerini, teknik personelinin tesir ve etkisinde kalarak hazırlanan raporun teknik olarak yetersiz olduğunu, davacı tarafından satın alınan Tv’nin büyük ebatlı bir Tv olduğu gibi davalı yanın teknik servisi tarafından kurulumu gerçekleştirildiğini ve Tv’nin hiçbir şekilde yerinden oynatılmadığını, Teknik servisin kurduğu yerde aynı şekilde ve konumda kalan hiçbir şekilde yeri değiştirilmeyen Tv nin ne şekilde fiziksel bir müdahaleye maruz kalmış olabileceğinin bilirkişi raporunda açıklanmadığını, ayıbın imalat hatası olduğu , TV yi alan pek çok tüketicinin aynı /benzer sorunu yaşadığı yönündeki savunmalarına itibar edilmediğini, davaya konu TV de açık değil gizli ayıp olduğunu, tv yi satan … Şirketinin ayıbın zamanında ihbar edilmediği yönünde bir savunmasının olmadığını, sunulu teknik servis fişleri ile ayıbın davalılara derhal bildirildiğinin de ispatlandığını, Yerel mahkeme kararının belirtilen sebeplerle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı HMK’nın 355.madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, ticari mal satışı sebebiyle ayıplı olduğu iddia edilen televizyonun bedelinin iadesi istemine dair olup, satıcı ve üretici firma aleyhine açılmıştır. Davacı satın aldığı ticari malın ayıplı olması sebebi ile mal bedelinin davalıdan tahsilini istemiştir. Üretimden kaynaklanan gizli ayıbın varlığı halinde satıcı ile birlikte üretici de alıcıya karşı sorumludur. Malın garanti süresinin 2 yıl olduğu tarafların kabulündedir. Ancak ayıbın garanti kapsamında kalıp kalmadığı, kullanıcı hatası olup olmadığı uyuşmazlık konusudur. Davacı tarafın diğer istinaf nedenlerine geçmeden somut olaya uygulanacak hükümler üzerinde durmak gerekmektedir. Dosya incelendiğinde tarafların şirket dolayısıyla tacir olduğu görülmektedir. Dolayısıyla tacirler arasındaki iş ve eylemler ticari iş niteliğindedir. Ticari iş niteliğindeki somut olayda da 6102 Sayılı TTK’nın 3. maddesi gereğince TTK hükümleri uygulanacağı aşikardır. Bu durumda mahkemece 6102 Sayılı TTK hükümleri gereğince somut olayda, satım akdine konu TV’de ayıp olup olmadığı, var ise ayıbın niteliği tartışılarak, delillerin bu çerçevede toplanması gerekir. 6102 Sayılı TTK’nun 23/c. maddesinde; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelletirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” düzenlemesi uyarınca 2 ve 8 günlük muayene ve ihbar süreleri inceleme ve muayene ile anlaşılabilecek açık ayıp bulunması durumları için düzenlenmiş olup,üründeki sakıncalı donanımlar ,ürünün bozukluğu, eksikliği, elverişsizliği, kullanmaya başlanıldıktan sonra ortaya çıkan, basit muayene ile anlaşılamayacak mahiyetteki ayıplar ”gizli ayıp” sayılır. Gizli ayıp halinde ise, Borçlar Kanunu’nun ayıba ilişkin hükümleri uygulanır. 6102 Sayılı TTK’nun 23.madde atfı ile TBK 231. madde hükümleri uyarınca daha uzun süre ile garanti verilmiş ise ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca bu garanti süresi uygulanır. Somut olayda mahkemece, davacının TTK’nın 23. maddesinde öngörülen süre içersinde ayıp ihbarında bulunmadığı bu sebeple ayıba bağlı haklarının düştüğü kabul edilerek dava reddedilmiştir. Mahkemenin ayıp ihbarına dayanak yaptığı yasa maddesi satım akdi ile ilgili olup, somut olay değerlendirildiğinde taraflar arasındaki ilişkinin ticari alım satım niteliğinde olduğu bu nedenle TTK 23. maddesinin uygulanmasında aykırılık bulunmadığı görülmüştür. Ayrıca garanti verilmiş olması nedeniyle ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca bu garanti süresi uygulanır ancak dava konusu malda gizli ayıp bulunmadığı, malın kullanıcı hatasının olduğunun saptandığı anlaşılmış olup, Mahkemece bu yönde karar verilmesinde de, usul ve yasaya aykırılık olmadığı görülmüştür. Mahkemece alınan bilirkişi raporuyla, dava konusu malda gizli ayıp bulunmadığı, malın kullanıcı hatasının olduğunun saptandığı anlaşılmış olup, Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında bu yönde usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ancak vekalet ücretine ilişkin istinaf incelemesinde; Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3. maddesinin 2. fıkrasının “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” hükmü gereği, birden çok gerçek ve tüzel kişi aleyhine açılan davada, gerçek kişi davalılar yönünden müşterek sebepten dolayı davanın reddedilmesi nedeni ile reddedilen miktar gözetilerek, tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, kaldırma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 4. maddesinde iki davalıya tek vekalet ücreti verilecek şekilde düzeltilme yapılması gerektiği anlaşıldığından, davacının bu yöne ilişkin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmadan kaldırılmasına ve davalılar lehine tek vekalet ücreti verilecek şekilde düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/04/2017 gün ve 2014/1677 Esas, 2017/402 Karar sayılı kararının vekalet ücreti yönünden KALDIRILMASINA, 2- 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2. hükmü gereğince düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; 3- Davanın REDDİNE; 3/a-492 Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 54,40 TL maktu harcın peşin alınan 264,75 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 210,35 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iade edilmesine, 3/b-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 3/c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Ücr. Trf.’nin 13/(1) maddesine göre, 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 3/d- 6100 Sayılı HMK 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 4-İstinaf giderleri yönünden: 4/a-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru sırasında peşin yatırılan 31,40TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 4/b-Davacı taraf istinaf kanun yolu aşamasında yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 18,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 103,70 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/c-Duruşma açılmadığından, istinaf aşaması için vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- 6100 Sayılı HMK 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK. 362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/10/2020