Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/457 E. 2021/818 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/457
KARAR NO: 2021/818
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2016
NUMARASI: 2015/1049 E. 2016/911 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı borçlu ile davacı şirket arasında ticari mal alışverişinden kaynaklı ilişkiden doğan 16/01/2014 tarihli B-1303 seri no.lı 3.438,52-TL faturaya ilişkin borç ödenmediğinden, alacağın tahsili amacıyla Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının borca itiraz ettiğini, bu nedenlerle haksız yapılan itirazın iptaline takibin devamına, davalının %20 oranında haksız inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Taraflar arasında yapılan işin bedelinin davalı şirketçe tamamen ödenip katıldığı halde, alacaklı görünen firma tarafından tamamen haksız ve dayanaksız olarak düzenlenip davalıya tebliğ edilmeksizin afaki olarak icraya konulduğunu, zira taraflar arasındaki ticari alışverişlerin bedelinin daha önce, alacaklı görünen şirkete ödenmiş olduğunu ve bu konuda gecikme halinde ilaveten vade farkı faturası yahut cezai şart ödeneceğine dair taraflar arasında herhangi bir anlaşma hükmü yahut davacının gecikme halinde ayrıca faiz cezai şart ödeyeceğine dair hiç bir taahhüt ya da kabul beyanı olmadığını, açıklanan nedenlerle takibe dayanak faturaya yapılan itirazın haklı olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; İtiraza konu olan alacağın vade farkından doğduğu, bu yönde yapılan incelemede davacı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, vade farkından doğacak faturalaşmanın teamülüne rastlanmadığı, bu faturanın süresi içerisinde iadesinin de yapıldığı, bu nedenle davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, kötüniyet ispatlanamadığından tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde;Faturaların yevmiye-kebir defterinde gösterildiğini, envanter defterinde gösterilmediğini, bu nedenle raporda yapılan değerlendirmenin yerinde olmadığını, kaldı ki taraflar arasında vade farkı uygulamasına ilişkin teamül bulunduğunu,Mahkeme kararına dayanak yapılan bilirkişi raporunda ilk kesilen 1.640,00 TL’lik faturaya davalının itiraz ettiği ve itiraz sonrasında 2. faturanın kesildiğinin belirtildiğini, bilirkişi tarafından yapılan tespitin hatalı olduğunu, zira aynı gün faturanın davalıya gönderilmesi sonra geri gelmesi ve müvekkilin de buna karşılık bir gün sonra tekrar fatura kesilmesinin mümkün olmadığını, vade farklarının 2 ayrı çeke istinaden kesildiğini, bilirkişi raporunun bu nedenle de hükme esas teşkil etmesinin mümkün olmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, vade farkına ilişkin olarak düzenlenen faturadan kaynaklı icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafça davalı aleyhine 16.01.2016 tarih ve … seri numaralı, üzerindeki açıklamaya göre vade farkı faturası olduğu anlaşılan 3.438,52 TL bedelli fatura nedeniyle, 3.438,52 TL asıl alacak, 371,36 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.809,88 TL üzerinden icra takibi yürütüldüğü, davalı tarafça yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz nedeniyle takibin durması üzerine yasal süresi içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde dosyaya sunulan denetime elverişli raporda, dava konusu faturanın davalı defterlerinde ve davalı tarafça sunulan hesap ekstresinde kayıtlı olmadığı, davacı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin bulunmadığı, envanter defterinin ise ibraz edilmediği, davacının usûle uygun tutulmayan defter ve kayıtlarına göre, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 5.197,06 TL alacaklı olduğunun belirtildiği görülmüş olup, dava konusu faturanın davalı tarafa tebliğ edildiğine ilişkin dosyaya yansıyan bir delil bulunmadığı gibi söz konusu faturanın davalı defterlerinde de kayıtlı olmaması nedeniyle davalının kabulünde sayılamayacağı, diğer yandan, taraflar arasında vade farkına ilişkin bir sözleşme bulunmadığı, teamül kabulünü gerektirecek derecede uygulamanın yaygın hale geldiğininde dair bir delilin de bulunmadığı, usûle uygun tutulmayan davacı defterlerinin alacağın varlığını tek başına ispata yeterli olmadığı, dolayısıyla alacağın varlığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine yönelik verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.10.2020 tarih ve 2020/568 sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/072021