Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/454 E. 2021/913 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/454 Esas
KARAR NO : 2021/913
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2017
NUMARASI : 2016/942 E., 2017/1003 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 11/12/2014 tarih ve 130105 seri nolu faturaya konu malların satıp davalıya teslim ettiğini, ödeme yapılmaması üzerine Bakırköy 10. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduğunu, itiraz üzerine takibin durduğunu, itiraz üzerinden 1 yıl yıldan fazla zaman geçtiğini belirterek 14.228,44 TL nin 18/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 05/12/2014 tarihinde müvekkili şirket tarafından davacıdan 8 cm kalınlığında sulu döküm görme engelli taşı sipariş edildiğini, 06/10/2014 tarihinde müvekkili şirketin çalışma sahasına 6 cm kalınlığında pres döküm olarak bırakıldığını, malzemelerin orada bulunan işçilere bırakılıp terkedildiğini, yetkili şahıslara teslim yapılmadığını, işçilerden bu durumu öğrenince müvekkilinin 07/12/2014 tarihinde şantiyeye gidip inceleme yaptırdığını, malzemenin istenilen nitelikte olmaması nedeniyle sahadan kaldırılmasını istediğini, davacının bu durumu dikkate almadığını, malzemelerin uygun olmadığına dair tutanak tutulduğunu, davacı …’a mevcut durumun bildirildiğini, davacının malzemeleri almadığı gibi fatura düzenleyip gönderdiğini, malzemeleri teslimi almaya yetkili olmayan işçiye teslim edildiğini, ertesi gün kendisine durumun bildirildiğini, davanın haksız olduğunu belirterek reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; ”Tüm dosya kapsamından; davacı satmış olduğu malın bedelinin ödenmediği iddiası ile alacak davası açmış davalı ise satılan malın ayıplı olduğunu, istenilen vasıfta bulunmadığını ileri sürmüş olup, satılan malın bedeli ile ilgili aralarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Satılan malın istenilen vasıfta olup olmadığı, ayıplı olup olmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır. Tarafların her ikisi de tacir olup TTK’nın 23/c maddesi gereğince malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının 2 gün içerisinde açıkça belli değil ise teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde inceleyip karşı tarafa ihbar yükümlülüğü bulunmaktadır. Diğer durumlarda Borçlar Kanunu’nun 223.maddesindeki süreler uygulanır. Dava konusu ticari alım-satım olup davalının belirlenen süre içerisinde usulüne uygun olarak muayene ve ihbar külfeti bulunmaktadır. Davalı her ne kadar malın istenilen ölçüde olmadığını karşı tarafa bildirdiğini iddia etmiş ise de bu yöndeki iddiasını ispat edememiştir. Tüm bu hususlar dikkate alınarak davanın kabulü ile 14.228,44 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödeme emrinin tebliği ile temerrüt gerçekleştiğinden bu tarihten itibaren ticari faiz uygulanmasına” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
-Satılan malın ayıplı olduğu hususunun aşikar olduğunu, taraflar arasında ticari alım satımdan kaynaklanan ilişkide edimini öncelikli olarak yerine getirmesi gereken tarafın satıcı konumundaki davacı olduğunu, 05.12.2014 tarihinde müvekkili şirketin davacı tarafa 8 cm kalınlığında sulu döküm görme engelli taşı sipariş ettiğini, 06.12.2014 tarihinde müvekkili şirketin Şenlikköy mahallesindeki … Sokak üzerinde bulunan çalışma sahasında 6 cm kalınlıkta pres döküm olarak bırakıldığını, malzemelerin, teslimata gelindiğinde orada bulunan işçilerce bırakılıp, şantiye alanının davacı tarafça terkedildiğini, işçilerinden bu durumu öğrenen müvekkilinin şirket yetkililerinin ertesi gün 07.12.2014 tarihinde apar topar şantiyeye gittiğini, teknik elemanlar tarafından yapılan incelemeler neticesinde teslim edilen malın uygun olmadığının davacı tarafa bildirildiğini ve işbu malların ivedilikle sahadan kaldırılmasının talep edildiğini, ancak davacı tarafça bu bildirimin dikkate alınmadığını ve malzemelerin sahada bırakıldığını, bu durumun dahi usule uygun bir şekilde mal teslim edilmediğini ortaya koyduğunu, 10.12.2014 tarihinde şantiyeye gelen bakırköy belediyesi kontrol teşkilatı tarafından malzemelerin kullanıma uygun olmadığına yönelik yetkili kişilerce tutanak tanzim edildiğini, tespit sonrasında davacı …’a mevcut durumun bildirildiğini ve ürünleri sahadan gelip almasının söylendiğini, ancak ikinci bildirime rağmen davacının ürünlerini teslim almadığını bununla da kalmayıp 11.12.2014 tarihinde fatura düzenlenip müvekkil şirkete gönderildiğini, davacının uygun olmayan malzeme gönderdiğinin her açıdan sabit olup, kullanımının mümkün olmadığını,
-Davacının basiretli davranma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, sipariş edilen malları teslim almaya yetkili dahi olmayan standart bir işçiye malların teslim edilip, teslim sırasında kontrol imkanı olmaması üzerine ertesi gün kontrol edilip, malın uygun olmadığının bildirilmesi üzerine satıcının basiretli tacir gibi davranmak yerine, malları olduğu gibi bırakması ve ardından fatura düzenlemesinin tmk. m. 2/ı aykırı olduğunu,
-Yerel mahkemece davacının yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin araştırılmadan eksik incelemeyle hüküm tesis edildiğini, satıcının edimini gereği gibi ifa edip etmediğini kanıtlaması gerekirken ispat külfetinin kendilerine yüklenmesinin kabul edilemeyeceğini, davaya konu malzemelerin hiç bir şekilde müvekkili şirket tarafından kullanılmadığını, belediye personellerince kullanımına izin dahi verilmediğini,
-Ayıp ihbarının usulüne uygun yapıldığını, davacının da bu hususta bir itirazı bulunmadığını, TTK da ayıp ihbarının her hangi bir şekil şartına tabi olmadığını, kararın tüm bu nedenlerle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Taraflar arasında ticari satım sözleşmesi yapıldığı, bu çerçevede davacının davalıya görme engelli taşı sattığı, TTK’nun 23/1-c maddesi uyarınca, malı inceleme ve ihbar yükümlüğünün sekiz gün içerisinde yerine getirilmesi gerektiği, davalı yanın malı incelediği açık ise de, malın ayıplı olduğunun tespiti yapıldıktan sonra ne şekilde ayıp ihbarının yapıldığının kanıtlanamadığı, ayıp ihbarının yapıldığına ilişkin dosyada delil bulunmadığı, en son yemin deliline başvurulduğu bu hususta da davacının yemini eda ettiği, davalı taraf malın istenilen ölçülerde teslim edilmemesi nedeniyle edimin yerine getirilmediği iddiasında ise de, istenilen ölçülerde teslimin yapılmaması, edimin yerine getirilmemesi olmayıp ayıplı yerine getirildiği anlamındadır, bu nedenle ayıp hususu kanıtlansa dahi, ayıba ilişkin ihbar yükümlülüğünün belirtilen yasal süre içerisinde yerine getirildiğinin de ispatı gerekmektedir, davalı ayıp ihbarını yerine getirdiğini kanıtlayamamış olmakla İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Bu sebeplerle, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK.nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve re’sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasa yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2017 tarih ve 2016/942 E., 2017/1003 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 971,94 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 243,00 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 728,94 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA,
3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,
4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,
6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/09/2021