Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/449 E. 2021/817 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/449
KARAR NO: 2021/817
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2017
NUMARASI: 2014/1205 E. 2017/968 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı ve davalı şirket arasında akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince 15/10/2021 tarihine kadar intifa hakkı tesis edildiğini, ancak rekabet kurulu kararları gereğince 10/11/2011 tarihinden itibaren sözleşme süresi uzatılmadığından intifa hakkının sonraki kısım için kullanılamadığını ileri sürerek 1.264.930,50-TL intifa ivaz alacağının ve 708,00-TL hizmet bedeli alacağının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Daha önce İstanbul 35. ATM’de açılan davanın reddedildiğini, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususların eksik ve yanıltıcı olduğunu, davacının iyiniyetli olmadığını, talebin haksız olduğunu, miktarın yüksek olduğunu, faiz talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk Derece Mahkemesince; ”Somut uyuşmazlık yönünden getirtilen tapu kaydında “…taşınmaz üzerindeki lehdarı olduğum (…) intifa hakkının tamamından bedelini aldığımdan bedelsiz olarak, çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim…” sözleri ile intifa hakkının terkininin sağlandığı, intifa hakkı … A.Ş.’nin talebi ile bedelsiz olarak terkin edildiğine göre artık bakiye intifa bedeli istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Bayilik sözleşmesinin 2011 yılında sona ermesi nedeniyle 10 yıllık intifa hakkının hiç uygulanmadan geçersiz hale geldiğini, bu nedenle bakiye intifa bedeli olan 1.264.930,50 TL’nin taraflarına iadesinin gerektiği, Mahkemece hükme dayanak yapılan Yargıtay kararıyla aksi yönde bulunan ve aynı daireye ait başka kararlar da bulunduğunu, bu nedenle emsal alınan kararın hükme dayanak yapılamayacağını, zira tapu kaydında yer alan ibarenin, intifa bedelinden feragat anlamında yorumlanamayacağını, böyle bir irade açıklamasının da bulunmadığını, feragat açıklamasının kuşkuya yer vermeyecek derecede açık olması gerektiğini, oysa somut olayda böyle bir durumun söz konusu olmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle bakiye intifa bedelinin tahsiline yönelik sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasıdır.Davacı şirket lehine intifa hakkı ilk kez 15.10.1996 tarihinde 10 yıllık bir süre için tesis edilmiştir. Bu tarihte konulan intifa hakkının 15.10.2006 tarihinde sona ereceği açıktır.Davacı şirket ile davalı şirket arasında 10.11.2006 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 10.11.2011 tarihinde taraflarca uzatılmadığı taktirde kendiliğinden sona ereceği, bayilik sözleşmesinin imzalanmasından sonra 21.12.2006 tarihinde, davalılar … ve …’ya ait taşınmaz üzerine 15.10.1996 tarihinde davacı şirket Lehine konulan konulan 10 yıllık intifa hakkının aynı koşullarda 1.075.425,00 YTL. bedel ile 15 yıl uzatıldığına ilişkin resmi senet düzenlendiği, 23.01.2007 tarihli protokol ile ek 10 yıllık intifa hakkı süresi için 750.000,00 USD+KDV ödenmek üzere taraflar arasında anlaşmaya vanldığı ve bu bedelin davalıların istemi üzerine davalı şirketin hesabına 26.01.2007 tarihinde ödendiği hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin ise 10.11.2011 tarihinde sona erdiği tarafların kabulündedir.Davacı şirket, taraflar arasında imzalanan 10.11.2006 başlangıç ve 10.11.2011 bitiş tarihli bayilik sözleşmesinin süre sonunda uzatılmaması nedeniyle kendiliğinden sona ermesi nedeniyle, bu sözleşmenin dışında taraflar arasında imzalanan 23.01.2007 tarihli protokol uyarınca, davalılardan arsa sahiplerine ait taşınmaz için davalı şirkete ödenen ve karşılıksız kaldığı iddia edilen ilave intifa bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesini talep etmektedir.KDZ. Ereğli Tapu Sicil Müdürlüğü’nün intifanın terkinine ilişkin 25.06.2013 tarihli ve 10055 yevmiye numaralı tescil istem belgesinde, davacının intifa hakkından, bedelini aldığını belirterek bedelsiz bir şekilde çıplak mülkiyet malikleri lehine terkin talep etmiş olduğu anlaşıldığından işbu davada artık intifanın kullanılmayan kısmı için davacının hak talep edemeyeceği, Yargıtay (Kapatılan 19. Hukuk Dairesinin) istikrar kazanmış uygulamalarının da bu yönde olduğu (Yargıtay19. HD 2018/3497 esas, 2020/522 karar, 2019/396 esas, 2019/1262 karar sayılı kararları) anlaşılmakla davanın reddine yönelik Mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2017 tarih ve 2014/1205 E. 2017/968 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/07/2021