Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/443 E. 2021/1093 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/443 Esas
KARAR NO: 2021/1093
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2017
NUMARASI: 2015/672 E., 2017/771 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Ltd. Şti. ‘nin faaliyet gösterdiği … Cad. … İş Merkezi No:… Bayrampaşa İstanbul adresindeki işyerine 12/12/2014 tarihinde hırsızlık için girildiğini, söz konusu hırsızlık olayı ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/3184 Esas sayılı dosyası ile şikayet yapıldığını, olay günü müvekkili şirketin kasasından müvekkili şirket ve şahıs adına düzenlenmiş boş çek koçanlarının ve birçok müşteri çekinin çalındığını, takibe konu çekin müvekkilinin şirketinin kasasından çalınan müşteri çekleri olduğunu, çalınan çeklerin iptali için İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1498 Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açtıklarını ve bu davanın derderst olduğunu, iş bu dosyadan çeklerin ödenememesi için tedbir kararı verildiğini, söz konusu tedbir kararının çekin arkasına dercedildiğini, bu davada müvekkiline istirdat davacı açmak üzere süre verildiğini ve neticeten iş bu davanın açıldığını, davalılardan …’in müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, takibe konu çekin bedelinin ödendiğini, takibe konu çekin çalıntı olması nedeniyle çekteki kaşe ve imzaların müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle Bakırköy 6.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/811 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını ve bu davanın derdest olduğunu, müvekkilinin takibe konu çekin alacaklısı ve diğer cirantaları ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, çeke dayalı bir borcunun olmadığının tespiti ile çek bedelinin istirdatına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıların üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu çekin … Bankası Denizli Çınar Şubesi’nin … IBAN numaralı hesap üzerinden … tarafından davacı namına keşide edildiğini, çekin arka yüzünde sırasıyla davacı, … Ltd. Şti., …, … Ltd. Şti, … T.C kimlik numaralı … ve en son olarak davalı müvekkili …’in cirosunun bulunduğunu, müvekkili …’in ciranta … Tic. Ltd. Şti.’den Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile alacaklı bulunduğunu, davaya konu çekin davalılardan … Ltd. Şti’nin yetkilisi olan diğer davalı … (T.C.Kimlik No:…) tarafından Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki alacağına karşılık davalı müvekkiline verildiğini, çeki davalı … Ltd.Şti.nin yetkilisi …’dan alacağına karşılık ciro yoluyla elde eden müvekkilinin davacı ile diğer cirantalar arasında nasıl bir ilişki olduğunu bilmesi mümkün olmadığını, çekteki cirolar düzaün olun, müvekkilinin birbirini takip eden cirolar sonucu çeki ciro yoluyla edinmiş salahiyetli ve iyi niyetli hamil olduğunu, çeki ciro yoluyla iktisap eden müvekkilinin çeki iktisapta ağır kusuru ve kötü niyeti bulunmadığını, çekin çalıntı olması durumunda bile çekin istirdadı için çeki elinde bulunduran davalının iktisapta kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun ispatı gerektiğini,aksi taktirde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, çeki ciro yoluyla iktisap eden müvekkilinin çeki iktisapta ağır kusuru ve kötü niyeti bulunmağını bu nedenle davacının açmış olduğu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dava konusu çek üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı,taraflar arasında temel bir ilişkinin bulunmadığı,sahtelik iddiası mutlak def’i olup iyi niyetli hamile karşı da ileri sürülebildiği,bu nedenlerle davacının davalılara borcu bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının kabulüne,ancak icra dosyasındaki ödemenin davacı dışında keşideci … tarafından yapıldığı anlaşıldığından davacının çek bedelinin istirdadı talebinin reddine” karar verildiği görülmüştür. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Müvekkili şirketin davaya konu çekin meşru hamili olduğunu ortaya koyduğunu, çekteki ciro ve imzanın müvekkiline ait olmamakla, çekin meşru hamilinin müvekkil şirket olduğunun ortaya konulduğunu, 2- Davalıların, çekin düzgün bir ciro silsilesi ile alındığını ve çekin meşru hamili olduklarını ispat edemediklerini, davalılardan …, diğer davalı …’dan çeki aldığına delil olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasını göstermişse de çekin bu dosya borcuna karşılık alındığına ilişkin herhangi bir delil sunmadığını, çekin tarihinin 2015 yılı, icra takibinin 2012 yılına ait olduğunu, taraflar arasında böyle bir dosya olması çekin buna ilişkin alındığına delil olamayacağını, davalınıın bu hususa ilişkin bir kanıt sunmadığını, 3- Davada TCK 763 maddesi kapsamında istirdat talep edildiğini, Çekin meşru hamili olduklarını ispat ettiklerinde, çek istirdadına karar verileceğinden ödenen bedelin de istirdadına karar verilmesi gerektiğini, çek bedeli davalılara ödendiğine göre bu kere çek bedelinin istirdadına karar verilmesi gerektiğini, nitekim müvekkilinin çeki almasının bir öneminin kalmadığını, bir anlamda davanın bedele dönüştüğünü, 4- Çek çalınmamış olsa bedeli müvekkiline ödenecekken, keşidecinin, bedeli davalı …’e ödediğini, bu durumda davalı …’in çek bedelini müvekkiline iade etmesi gerek- tiğini, nitekim … ‘in müvekkilinin hakkı olan bedeli tahsil ettiğini, 5- Yerel Mahkemenin, çek bedelinin müvekkili tarafından ödenmemesi gerekçesi ile istirdat talebini reddettiğini, oysa bu davada bedeli kimin ödediğinin önemi olmadığını, işbu davanın İİK 72 anlamında bir istirdat davası olmadığını, TTK 763 kapsamında açılmış bir istirdat davası olduğunu belirterek, bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının istirdat kararı yönünden kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Yerel mahkemenin 10.10.2017 Tarih ve 2015 /672 Esas, 2017/771 Karar sayılı İlamının istinaf İncelemesi neticesinde ‘kaldırılması” ve yeniden yargılama yapılarak davacının davaya konu çek nedeniyle borçlu bulunmadıklarına yönelik talebinin reddine, 2- 1 Nolu Talebin reddi halinde davanın açılmasına sebebiyet veren davacının kendisi olması nedeniyle HMK’nın 312/2 maddesi uyarınca davacı yan yararına Yargılama Giderleri ve Vekalet ücretine yer olmadığına ve davacının davaya konu çek bedelinin istirdadı talebi reddedilmiş olunduğundan davalı müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi şeklinde İlk derece mahkemesi kararının düzeltilmesi talep edilmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, takip dayanağı çekteki imzanın sahte olduğu gerekçesiyle,İİK’nun 72’nci maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Dosya kapsamına göre davacı tarafça , takip konusu çekin hırsızlık sonucu elinden çıktığı ve davalılardan … tarafından Bakırköy …’nci İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında icraya konulduğunu, dosyaya keşideci tarafından ödeme yapıldığı, meşru hamilin kendisi olduğu, bu nedenle çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, çekin ve çek bedelinin istirdadına karar verilmesini talep etmiş, davalı … cevabında, çekin meşru hamilinin kendisi olduğu, çekin uygun ciro silsilesiyle eline geçtiği, çalıntı olduğunu bilmesinin mümkün olmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmuş, Mahkemece menfi tespit talebinin kabulüne çekin istirdatı talebinin reddine karar verildiği, Bakırköy …’nci İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı …’in, davacı ile diğer davalılar aleyhine, … Bankası A.Ş Çınar Şubesi’ne ait olup keşidecisi … olan 31/05/2015 keşide tarihli, … seri numaralı ve 7.500,00 bedelli çekten dolayı, 7.500,00 asıl alacak ve diğer fer’ileri toplamı 8.278,97 alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizinin tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine geçildiği,itiraza uğramayan icra takibinin kesinleştiği anlaşılmıştır. Her iki tarafta kararı istinaf etmiştir.Uyuşmazlık, davaya konu çek nedeniyle davacının davalılara borçlu olup olmadığı, çek ve çek bedelinin istirdadının olanaklı olup olmadığı, davalının vekalet ücret talebinde haklı olup olmadığı noktalarındandır.Mahkemece çekteki imza üzerinde sahtelik incelemesi yaptırılmış, dosyaya sunulan 31/03/2017 tarihli bilirkişi raporuna göre … Çınar Şubesi’ne ait … nolu keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 31/05/2015 olan 7.500,00 TL bedelli çekteki 1.cirantanın imzasının, karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı tespiti yapılmıştır. Davaya konu çek incelediğinde, çekin … Bankası Denizli Çınar Şubesinin … İBAN nolu hesap üzerinden dava dışı … tarafından, davacı namına keşide edildiği, çekin arka yüzünde sırasıyla davacı , … Ltd.Şti., …, … Ltd. Şti, … T.C. Kimlik Numaralı … ve en son olarak davalı …’in cirosunun bulunduğu görülmektedir. 6102 Sayılı TTK’nın 790. maddesinde “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı taktirde yetkili hamil sayılır.” denilmiştir. 6102 Sayılı TTK’nın 792. (6762 Sayılı TTK m.704) maddesine göre, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” Zayi olan çek bedelinin istirdadı talebiyle açılan işbu davada ispat yükü davacıda olup, davacının öncelikle çekin yedinde iken rızası hilafına elinden çıktığını ardından da çeki elinde bulunduran hamilin kötüniyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/2945 E. 2017/5190 K.) Çalıntı çekin hamilinden istirdadı için davacının çeki elinde bulunduran davalının iktisapta kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1996/11-354 E. 1996/502 K. 16.9.1996 T. Karar,Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/19-228 Esas, 2011/328 K. 8.05.2011 Tarihli karar ). Bu madde hükmü ve Yargıtay kararlarına göre dava konusu çekteki görünürdeki şekli ciro silsilesine göre davalının yetkili hamil konumunda olduğu çek bedelinin de keşideci tarafından takip dosyasına ödendiği anlaşılmaktadır. Çek bedeli lehtar değilde, keşideci tarafından ödendiğinden davacı lehtarın bedelin istirdadını talep etmeye hakkı bulunmamaktadır. Zira istirdat ancak ödeme yapan tarafça istenebilir. Bu nedenle bu yöndeki davacı başvurusu yerinde görülmemiştir. Davalı vekili ise kararı menfi tespit kararının kaldırılması gerektiği, ayrıca vekalet ücreti ve yargılama masrafları yönlerinden istinaf etmiştir. Çekteki lehtara ait imzanın sahteliği ve elinden rızası hilafına çıktığı sabit olmakla, sahtelik iddiası mutlak defi olarak keşideci dışında tüm cirantalara karşı ileri sürülebileceğinden mahkemece çekten dolayı borçlu olunmadığının tespitine yönelik kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yargılama masrafları ve vekalet ücreti konusunda da, dava ve karar bir bütün olup, birbirini içerir taleplerin oluşturduğu davanın müddeabihinin tek olduğu ve buna göre vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği, somut olayda tüm taleplerin kabulü yönünde karar verilmesi halinde de davacı vekili lehine tek bir vekalet ücretine hükmedileceği, bu sebeple reddedilen talep yönünden davalı yan yararına vekalet ücreti verilmesini gerektirir şartların bulunmadığı, davacı taraf yönünden kabul kararı verildiğinden lehine vekalet ücreti takdirinde ve masrafların davalılara yükletilmesine ilişkin mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, her iki taraf vekillerinin istinaf taleplerinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/10/2017 tarih ve 2015/672 E., 2017/771 K. sayılı kararına karşı taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harç ile sehven yatırdığı anlaşılan 154,30 TL Temyiz yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 185,70 TL’den mahsubu ile bakiye 126,40 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı tarafa İADESİNE, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 650,88 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 165,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 485,88 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/10/2021