Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/439 E. 2021/778 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/439
KARAR NO: 2021/778
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2017
NUMARASI: 2015/361 E. 2017/716 K.
Birleşen Birleşen Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/751 Esas Sayılı Davada
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin tekstil sektöründe imalat ve toptan işiyle iştigal ettiğini, davalı firmanın da Merter’de … bünyesinde toptan kumaş satışı yaptığını, müvekkilinin kumaş ihtiyacını karşılamak üzere uzun yıllardır tanıdığı ve … bünyesinde olduğundan güvenilir bildiği davalı firmaya giderek kumaş numuneleri üzerinden sipariş verdiğini, ödeme olarak da keşidecisi olduğu … Bankası Bahçeşehir Branch/lst. Şubesine ait … nolu 31.04.2015 vadeli 41.000,00 USD bedelli çeki davalı firma çalışanı …’ye elden teslim ettiğini, davalının müvekkilinden aldığı siparişi günü gelmesine rağmen teslim etmediğini, bir süre bugün yarın diyerek müvekkilini oyaladığını, daha sonra da stoklarında mal kalmadığı gerekçesiyle sipariş edilen kumaşları müvek- kiline teslim edemeyeceklerini söylediğini, davalı firmanın tutumu nedeniyle adeta şoka uğrayan müvekkilinin bunun üzerine hemen çekin iadesini talep ettiğini, ancak davalının çeki iade etmediğini, müvekkili ve davalının ticari defterlerinin incelenmesinde bu durumun açıkça ortaya çıkacağını beyan ederek öncelikle müvekkili tarafından davalı firmaya verilen ve bedelsiz kalan 41.000,00 USD bedelli tacir çekinin işleme konulmasının ve tahsilinin tedbiren önlenmesini, müvekkilinin dava konusu çek nedeniyle davalı firmaya borçlu olmadığının tespitine, bedelsiz kalan çekin iptali ile davacıya iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Davacının dava dilekçesinde “müvekkili şirkete kumaş siparişi verdiğini ve karışlığında dava konusu çeki müvekkil şirket çalışanı …’ye teslim ettiğini” iddia ettiğini, ancak müvekkili şirket ile davacı arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, davacının işbu iddiasını kanıtlar hiçbir delil de sunamadığını, söz konusu çek incelendiğinde, çekin müvekkil şirket ile hiçbir bağının olmadığının ve çekin doğrudan … adına yazıldığının görüleceğini, aynı şekilde söz konusu çekin arkasının … tarafından yazdırılarak, davacı aleyhine Bakırköy … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkil şirket ile hiçbir ticari bağı olmayan davacı tarafın sırf çek karşılığı bedeli ödememek için işbu davayı açtığını, ama söz konusu çekin müvekkili şirkete değil, protokolden anlaşılacağı üzere davacının … e olan borcuna karşılık vermiş olan bir çek olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Birleşen Davada Davacı dava dilekçesinde; Müvekkilinin alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığı gibi davalının çekin meşru ve yasal hamili olmadığını, dava konusu çeki müvekkili tarafından kumaş siparişi needniyle … adına … çalışanı …’ye tutanak karşılığında ve lehdar kısmı boş olarak teslim edildiğini, çekin tesliminden sonra …’in kumaş teslimini gerçekleştirmediğini, çekin iadesi ve çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespiti için Bakırköy 3. ATM 2015/361 E. Sayılı dosya ile …’e karşı dava açıldığını, mahkemece çekin tedbiren ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiğini, söz konusu çeke … ismi yazılarak icra takibinde alacaklı olmadığı halde, alacaklı sıfatı kazandırıldığını, Bakırköy 3. ATM’nin 2015/361 E. Sayılı dosyaya davalı … vekilinin verdiği dilekçede 29/12/2014 tarihli Protokolü sunarak, çekin …’e olan borca karşılık alındığını beyan ettiğini, Bakırköy 4. ATM’nin 2014/181 E. Sayılı dosyası üzerinden açılan davanın, …’ün …’e karşı açmış olduğu ön yüzü tamamen boş ve bedelsiz kalan ve yine icra takibine konu olan … nolu çekin iadesi için açtıkları dava olduğunu, Bakırköy 4. ATM ‘nin 2014/181 E. Sayılı davanın konusu olan çekin … ile yapılan 29/12/2014 tarihli Protokolün 2. Mad. İstinaden … tarafından müvekkiline iade edildiğini, aynı protokole istinaden müvekkilinin …’e olan borcuna karşılık … Bahçesehir Branch Şub. 31.03.2015 keşide tarihli ve 40.000,00 USD bedelli çekin verildiğini, İşbu çekin bedelinin … çalışanına 3 seferde ödendiğini ve müvekkilinin çeki iade aldığını, 41.000 USD meblağlı çekin Protokol ile …’den iade alındığını, müvekkili tarafından daha sonra kumaş siparişi için …’e verildiğini, …’ün haksız bir şekilde çeki tahsil etmeye çalıştığını beyanla iş bu davanın Bakırköy 3. ATM’nin 2015/361 E. Sayılı dosya ile birleştirilmesine, İcra takibinin tedbiren durdurulmasına, davanın kabulü ile icra takibi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde; Her ne kadar daha önceki dilekçelerinde, dava konusu çekin davacı …’ün …’e olan borcundan dolayı verildiği beyanında bulunmuşlarsa da, bu beyanın sehven yapıldığını, aslında dava konusu çekle ilgili protokolün taraflarının … ve … olduğunu, bu protokol göre, davacı …’ün …’ün elindeki boş çeki alarak yerine 41.000,00 USD tutarındaki çeki vereceğinin kararlaştırıldığını, bu nedenle söz konusu çekin … tarafından düzenlenerek …’e verildiğini ve davacının borçlu olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, Asıl davada; ”Her ne kadar davacı …’ün ticari defter kayıtlarında işbu dava konusu … nolu 41.000,00 USD bedelli çek davalı … borcuna işlenmiş ise de, davacının 41.000,00 USD bedelli çeki …’e verdiği yönünde iddiayı ispata yarar yasal ve somut delil sunulmadığı, dolayısıyla asıl davada, davacının menfi tespit ve iade talep edemeyeceği, Birleşen davada ise; ”Çözümün tamamen taraflar arasında akdedilen 29/12/2014 tarihli Protokolde toplandığı, söz konusu protokolde aynen “… ile … (…) arasında aşağıdaki şartlarda anlaşmışlardır. … … elden atmış olduğu borca karşılık TC. K No: … Ihan No …, Cek No … nolu çeki vermiştir. …, …’den almış olduğu … Bahçeşehir Şub, Ait … notu çeki …’e iade etmiştir. …, … aleyhine Bakırköy 4. ATM 2014/181 Esas Sayılı dosyasıyla açmış olduğu davadan feragat edecek ve taraflar birbirlerinden bu dava ile ilgili her hangi bir masraf ve avukatlık ücreti talep etmeyeceklerdir. Herkes kendi vekilinin ücretini ödeyecektir. Yukarıda belirtilen cek keşide tarikinde Ödendiğinde tarafların birbirinden başkaca bir hak ve alacağı kalmamış olacak ve birbirlerini gavrikabili rücu ibra etmiş olacaklardır” denildiğini, yani protokolün 2. maddesinde, dava konusu edilen … nolu çekin …’ e iade edildiği, 4. maddesinde ise, yine aynı çek için “yukarıda belirtilen çek keşide tarihinde ödendiğinde tarafların birbirinden başkaca bir hak ve alacağı kalmamış olacağı”nın belirtildiğini, buna göre dava konusu 8672088 nolu çekin, davacının, davalı …’e olan borcuna karşılık verildiği ve dolayısıyla menfi tespitinin talep edemeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının, Davalı … A.Ş firmasına giderek kumaş numuneleri üzerinden sipariş verdiğini ve ön ödeme olarak da keşidecisi bulunduğu … Bankası Bahçe şehir Branch/İst Şubesine ait … USD hesap nolu 8672088 çek nolu 31/04/2018 keşide tarihli 41.000-USD bedelli tacir çekini davalı … A.Ş satış ve pazarlama direktörü …’ye elden teslim ettiğini, buna ilişkin makbuzun dosyada yer adlığını, davalı … A.Ş’nin, davacıdan almış olduğu siparişi bugün yann teslim edilecek bahanesiyle davacıyı uzun bir süre oyaladığını, daha sonra da stoklarında mal kalmadığı gerekçesiyle sipariş edilen kumaşları teslim edemeyeceklerini bildirdiğini, çeki de iade etmediğini, bununla ilgili olarak huzurdaki asıl davayı açtıklarını, lehdar hanesi boş olarak asıl davalıya teslim edilen çekin, daha sonra birleşen davalı tarafından icra takibine konu edildiğini, … A.Ş.’ne verilmiş ve bedelsiz kalarak 2015/361 Esas sayılı dosyanın konusu yapılmış tacir çekinin, lehtar kısmına davacının bilgisi ve ricası olmaksızın kötü niyetli bir şekilde birleşen davalı … yazılarak, bu kişiye icra takibinde alacaklı sıfatının kazandırıldığını, davalılar arasında organik bir bağ bulunduğunu, birleşen davalının takipte kötüniyetli olarak hareket ettiğini, bu sebeple birleşen davayı açtıklarını, Hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, Bakırköy 4. ATM’nin 2014/181 esas sayılı dosyasında davalının savunma ve cevaplarının raporda belirtilmediğini, teminat çekine ilişkin değerlendirme yapılmadığını ve protokole ilişkin değerlendirilmelerin konu anlaşılmadan yapıldığını, oysa ki dava konusu boş çekin protokol gereği birleşen davalıdan alındığını, buna karşılık 40.000 USD bedelli çekin …-…’e verildiğini, ancak bu çekin ticari defterlerde kaydıyla ilgili bir tespit yapılmadığını, ayrıca dava konusu çekin iade alındıktan 2 gün sonra tekrar davalıya teslim edilmesinin hukukla ve gerçekle bağdaşmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılarak her iki davanın da kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Asıl dava, davacının, … Bankası Bahçeşehir Branch/lst. Şubesine ait … nolu 31.04.2015 vadeli 41.000,00 USD bedelli çek nedeniyle davalı … San. ve Tic. A.Ş’ne borçlu olmadığının tespitine, birleşen dava ise; aynı çek nedeniyle yapılan icra takibinin alacaklısı durumunda olan davalı …’e karşı borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. Davacı asıl davada; davaya konu çeki, asıl davanın davalısına kumaş siparişi karşılığında teminat olarak verdiğini, ancak kumaşların gelmemesi nedeniyle çekin bedelsiz kaldığını, davalının bu çeki lehdar hanesini doldurmak suretiyle birleşen davalıya kötüniyetle verdiğini ileri sürerken davalı, aralarında bir ticari ilişki bulunmadığını, çekin doğrudan birleşen davalıya verildiğini savunmuştur. Davacı, birleşen davada da aynı gerekçelerle davalıya borçlu bulunmadığını ileri sürmüş, davalı ise, çekin protokol kapsamında iade edildikten sonra doldurularak tekrar kendilerine verildiğini savunmuştur. Mahkemece, asıl davada; çekin davalıya verildiğinin ispat olunamaması, birleşen davada ise; çekin protokolden anlaşılacağı üzere, borç nedeniyle davalıya verilmiş olması nedeniyle menfi tespit talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dosyadaki delil durumuna ve tarafların beyanlarına göre; Davaya konu … Bankası Bahçeşehir Branch/lst. Şubesine ait … nolu 31.04.2015 vadeli 41.000,00 USD bedelli çek, lehdar hanesi boş bir şekilde birleşen davalı …’ün elinde iken, davacının Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/181 Esas, 2015/3 Karar sayılı dosyasında bu davalıya karşı aynı çek nedeniyle menfi tespit davası açtığı, dava devam ederken taraflar arasında 29.12.2014 tarihli protokolün imzalandığı, protokolde; davacının borca karşılık davaya konu çeki …’e verdiği, bu çekin davacıya iade edildiği, devamında davacının Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/181 Esas sayılı dosyasından feragat edeceğinin belirtildiği, davacının davadan feragat ettiği ve yargılamanın bu şekilde sonlandığı, davacının aşamalardaki beyanına göre de, çekin davacıya iade edildiği ancak sonrasında tekrardan davalı …’ün eline geçtiği anlaşılmaktadır. Bu protokolde yer alan çekin dava konusu çek olduğu, birleşen davalıya verilen ve iade alınan çekin de aynı çek olduğu, içeriğine göre protokolün, davadan feragata ilişkin olarak düzenlendiği görülmüştür. Davacı çeki ikinci defa …’e vermediğini, asıl davalı … A.Ş’ne lehdar hanesi boş olarak teminat amacıyla verdiğini, ancak aralarında organik bağ bulunan davalıların, lehdar hanesine birleşen davalı …’ü ekleyerek kötüniyetli bir şekilde ona alacaklı sıfatı kazandırdıklarını iddia ettiğine göre, çekin teminat olarak asıl davalıya verilip verilmediği hususunda ispat yükü davacı üzerinde olup, teminat iddiasının yazılı delille ispatı gereklidir. Bu hususta, tarafların usûlüne uygun tutulmuş ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde dosyaya sunulan bilirkişi raporlarına göre, dava konusu çekin, davalı … A.Ş kayıtlarında yer almadığı, davacı kayıtlarında ise çekten kaynaklı borç kaydının yer aldığı belirtilmiş olmakla, defter kayıtlarının birbirini teyit etmediği anlaşıldığından, bu haliyle ticari defter kayıtlarından yola çıkılarak bir sonuca ulaşılamamıştır. Davacı bir diğer delil olarak, teslim makbuzuna dayanmıştır. Dosyaya sunulan çek fotokopisi altında el yazısıyla, ”teslim alan …” ibaresi ve imzasının bulunduğu görülmüştür. …’nin davalı … A.Ş çalışanı olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamakla birlikte tanık olarak beyanında; çeki birleşen davalı … adına aldığını ve kendisine teslim ettiğini beyan etmiştir. Gerek ticari sicil kayıtları, gerek tanıkların beyanları ve gerekse tarafların kabulüne göre, asıl ve birleşen davalılar arasında organik bağ bulunduğu, hatta dava dışı bir çek sebebiyle asıl davalı çalışanlarının birleşen davalı adına tahsilat dahi gerçekleştirdiği gözetildiğinde, tanık beyanlarının bu durumla örtüştüğü, dolayısıyla, davacının davaya konu çeki asıl davalıya teminat amacıyla verdiği yönündeki iddiasını yazılı olarak ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. Aynı şekilde çekin, lehdar hanesi boş bir şekilde birleşen davalıya verilip iade alınmasından sonra davacı keşideci tarafından tekrar tedavüle sokulması her zaman mümkün olduğundan, anlaşmaya aykırı bir şekilde doldurulup lehdar tarafından kötüniyetle icra takibine konu edildiği iddiasının da ispatlanamadığı, açıklanan sebeplerle asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak, her ne kadar Mahkemece kurulan hükmün gerekçesi yerinde değilse de, sonucu itibariyle doğru olduğu, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı, bu sebeple istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, gerekçe yönünden kararın kaldırılarak 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince gerekçe yönünden yeniden karar verilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esas yönünden REDDİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/361 Esas, 2017/716 Karar sayılı, 22/09/2017 günlü kararının gerekçe yönünden KALDIRILARAK, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 2- Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/361 Esas Sayılı Asıl Dava Dosyası Yönünden; 2/1- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan DAVANIN REDDİNE, 3- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 3/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 31,40 TL maktu karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.750,45 TL’den mahsubuyla fazla yatırılan 1.719,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3/b- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 3/c- Davalı tarafından yapılan 89,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 3/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, 13.687,50 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı tarafa verilmesine, 4- Birleşen Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/751 Esas Sayılı Dava Dosyası Yönünden; 4/1- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan DAVANIN REDDİNE, 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 31,40 TL maktu karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.963,92 TL’den mahsubuyla fazla yatırılan 1.932,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 5/b- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 5/c- Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 6/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 171,40 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 51,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 222,90 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 01/07/2021