Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/434 E. 2021/747 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/434 Esas
KARAR NO: 2021/747
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/04/2017
NUMARASI: 2016/150 E., 2017/349 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap ilişkisi olduğunu, bu ilişkiden kaynaklı 3 adet fatura bedeli olan 13.043,79 TL ‘nin ödenmemesi nedeniyle davalıya borcu 3 günlük süre içerisinde ödemesi için Kadıköy … Noterliği’nden 16/11/2015 tarihinde ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin davalıya 18/11/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının belirtilen sürede borcu ödemediğini, bu nedenle İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe, borca ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin 14.380,63 TL üzerinden devamına, davanın kabulüne, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, esasa ilişkin olarak ise müvekkilinin davacıdan alması gereken hizmeti alamadığını yada kusurlu hizmet aldığını, müvekkilinin davacıya bir borcu bulunmadığını, bu hususun müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmesi ile anlaşılacağını belirterek; davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “21/06/2016 tarihli ön inceleme duruşmasında , davalı vekili davanın 1 yıllık zaman aşımı süresinde açılmadığına yönelik iddiası İİK 67 maddesinde düzenlenen 1 yıllık süre hak düşürücü süre olması ve davanın 1 yıllık hakdüşürücü süre de açılması nedeniyle davalı vekilinin hakdüşürücü süreye yönelik itirazının reddine karar verilmiştir. Dosyada mevcut Kadıköy … Noterliğinin 16/11/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname, tebligat evrakı ve noterlik makbuzundan noter ihtarı için 245,00 TL masraf yapıldığı, takibe konu 13.943,79 TL cari hesap bakiyesi ve ihtarname için yapılmış olan giderin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 3 gün içinde ödenmesi talebini içerir ihtarın 18/11/2015 tarihinde davalıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Dosyanın bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde; Tarafların TTK hükümlerine uygun olarak tutulan ve sahibi lehine delil niteliği taşıyan ve birbiriyle uyumlu taraf ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 13.943,79 TL alacaklı olduğu, davacının davalıyı temerrüde düşürmek için 245,00 TL noter ihtar masrafı yaptığı anlaşılmakla takibe konu alacak 13.943,79 TL asıl alacak ve 245,00 TL noter masrafı yönünden yapılan itirazın iptali talebinin kabulüne, işlemiş faiz alacağı yönünden ; Takibe konu alacak nedeniyle davalı davacı tarafından tebliğ edilen noter ihtarnamesi ile TTK 18/3 maddesi uyarınca asıl alacak ve noter masrafı yönünden temerrüde düşürülmüş olup her ne kadar bilirkişi ek raporunda noter masrafı için işlemiş faiz hesaplanmamış ise de; usul ekonomisi gereğince mahkememizce bu yönde yeniden ek rapor alınmaksızın temerrüt tarihine göre işlemiş faiz alacağı re’sen 3,25 TL hesaplanarak (temerrüt tarihi 21/11/2015 – takip tarihi 06/01/2016 tarihleri arasında 46 gün için 245,00 x %10,50 / 365 x 46 = 3,25 TL) bu miktar üzerinden noter masrafının işlemiş faiz alacağı ile 184,52 TL asıl alacağın işlemiş faiz alacağına yönelik itirazın iptali talebinin kabulüne; icra inkar tazminatı yönünden; takibe konu alacak cari hesap ilişkisi sonucu düzenlenen fatura alacağından kaynaklanan likit bir alacak olup, itiraz haksız olduğundan davacı lehine İİK 67/2 maddesi uyarınca % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkilinin davacıdan yargılamaya konu fatura alacaklarına ilişkin hizmeti hiçbir şekilde alınmadığını, daha önce alınan hizmetlerde de ayıp bulunduğunu, keşif taleplerinin reddedildiğini, Mahkeme kararının kabulünün mümkün olmadığını, -Mahkemenin anılan kararında davalı lehine olmak üzere 4.07 TL vekalet ücretine hükmettiğini, bu hususun da kabulünün mümkün olmadığını, 2017 Yılına ait A.A.Ü.T Tebliği Md. 3/1 “(1) Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, ekli Tarifede yazılı miktardan az ve üç katından çok olamaz. Bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi, niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulur.” Hükmü ve tarifenin 2.Kısmının 2.Bölümünün 9.sırasında belirtildiği üzere Asliye Mahkemelerinde takip edilen işler için 1.980,00 TL vekalet ücreti öngörüldüğünü bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında ticari sözleşme bulunduğu, bu çerçevede TTK’nun 23/1-c maddesi uyarınca, hizmetin ayıplı olduğuna ilişkin ihbar yükümlüğünün sekiz gün içerisinde yerine getirilmesi gerektiği,TTK’nın 23/1-c maddesi ve 18/3. maddesindeki süre ve usule uyularak yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmaması, davalı tarafça ayıp ihbarına ve ayıba ilişkin delil sunulmamış olmaması nedeniyle Mahkemece keşif yapılmasını gerektirir bir durumun da bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının sonuç itibariyle yerinde olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Davalı taraf, reddedilen kısım üzerinden maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13.maddesinin; (1)Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2)Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. (3)Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (4)Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” Hükmünü içerdiği görülmüş olup, normalde vekalet ücretinin maktu vekalet ücretinin altında kalmamak üzere nispi olarak hesaplanacağı fakat vekalet ücretinin dava değerinin kabul veya reddedilen miktarını geçemeyeceği anlaşılmaktadır. Kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Tarifesinin 13.maddesine göre, konusu para ile ölçülebilen davalarda, taraflar yararına maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla nispi vekalet ücretinin takdir edileceği açıklanmış ancak aynı maddenin 2. fıkrasında da, tayin edilen vekalet ücretinin kabul veya reddedilen kısmı geçemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda, reddedilen kısım üzerinden davalı yararına nispi vekalet ücreti verilecek vekalet ücreti, reddedilen kısmı geçemeyecek olup, mahkemece anılan düzenleme dikkate alınarak vekalet ücreti tayin edildiğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir. Bu sebeplerle, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK.nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve re’sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasa yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2017 tarih ve 2016/150 E., 2017/349 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 982,06 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 276,92 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 705,14 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/07/2021