Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/433 E. 2021/969 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/433 Esas
KARAR NO: 2021/969
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2017
NUMARASI: 2016/915 E., 2017/670 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 18/08/2016 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı-borçlunun müvekkiline olan borcundan dolayı davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, icra takibine davalının itiraz ettiğini, ancak itiraz dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, dosya incelendiğinde itirazdan haberdar olduklarını, borçlunun yerinde olmayan itirazının iptali gerektiğini, davalı ile müvekkili arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının müvekkilinden mal aldığını bu ticari ilişkiden kaynaklanan 4.286,60 TL asıl alacak olmak üzere icra takibi yapıldığını, borçluya ödeme emri gönderildiğini, davalının 29/07/2016 tarihinde borca itiraz ettiğini davalının işbu takibe haksız ve mesnetsiz yere itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, borcun ve ticari ilişkinin varlığının irsaliyeli ve imzalı faturalar ile sabit olduğunu, anılan nedenlerle müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişkiye dayanan borcun açık olduğunu, haksız ve mesnetsiz işbu itirazın iptali gerektiğini beyanlar davanın kabulü ile icra takibinin devamına ve %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkilinin 4.286,60 TL borcu olduğundan bahisle icra takibi başlattığını, müvekkili şirketin itirazı üzerine işbu davayı ikame ettiğini iddia etse de; söz konusu uyuşmazlığın davacının anlatımlarından ibaret olmadığını, taraflar arasında akdedilen bir sözleşme de bulunmadığını, müvekkilinin davacıya hiçbir borcu olmadığını, aynı zamanda taraflar arasından davacının iddia ettiği mal alım satım ilişkisine ilişkin bir sözleşme bulunmadığını, davacının alacağın %20 sinden az olmamak üzere müvekkili aleyhine tazminat talep etse de, alacağın likit ve belirlenmiş olması gerektiğini, icra inkar tazminatı bir yana, davacının alacaklı olduğu iddiasını somut bilgi ve belgelerle ispatlayamadığını, dolayısı ile söz konusu durumda müvekkilinin kötü niyetli olduğunun kabulünün sayın mahkemenin takdir edeceği üzere mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için müvekkilinin davacıya borcu olduğu düşünülse de yapılan hesaplamaların dayanaksız olduğunu neye göre belirtilen bedelin ortaya çıktığının anlaşılamadığını, davacının açtığı davasını ispatlaması gerektiğini, karşılıklı olarak ticari defterlerin incelenmesinden de müvekkilinin borcu olmadığı sonucu sabitlik kazanacağını, açıklanan ve mahkemece araştırılacak nedenlerle de somut delillerle ispatlanamayan davanın reddini mahkemeden talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dosyanın bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde; Tarafların TTK hükümlerine uygun olarak tutulan ve sahibi lehine delil niteliği taşıyan ticari defter kayıtlarından takibe konu …, …, …, …, … nolu irsaliyeli faturaların davalı imzası karşısında teslim edildiği ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, takibe konu … nolu 519,39 TL bedelli irsaliyeli fatura davalı ticari defterlerinde kayıtlı değil ise de; … imzasına teslim edildiği, davalı tarafından da fatura içeriğine, imzalara ve teslim hususlarına yönelik açıkça itiraz edilmediği hususları da nazara alındığında 4.286,60 TL ‘lik faturalara konu malların davalıya teslim edildiği ve davacının davalıdan bu miktar kadar alacaklı olduğu anlaşıldığından takibe konu alacak miktarı yönünden itirazın iptali talebinin kabulüne, İcra İnkar Tazminatı Yönünden; Takibe konu alacak cari hesap ilişkisi sonucu düzenlenen fatura alacağından kaynaklanan likit bir alacak olup, itiraz haksız olduğundan davacı lehine İİK 67/2 maddesi uyarınca % 20 oranında İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verildiği görülmüştür. Davalı vekilince istinaf dilekçesinde özetle; 1- Bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defter kayıtlarına göre müvekkilinden 3.767,00 TL alacaklı olduğunun belirtildiği, ancak davacının ticari defterleri incelendiğinde 27.07.2016 tarihinde bakiye borcun 1.718,83 TL olduğunun görüldüğü, müvekkili firmanın defterleri ile davacının defterlerinin de örtüşmediği, 2- Yerel Mahkemenin de, ne ticari defterlerde, ne de bilirkişi raporunda belirtilen 3.676,00 TL dikkate almadan 4.286,60 TL üzerinden karar verdiği,
3- İcra-inkar tazminata hükmedilmesi için bilindiği üzere alacağın likit yani belirlenmiş olması gerektiği, alacak likitse kural olarak borçlunun itirazının haksız sayılacağı, borçlunun itirazının haksız olup olmadığı belirlenirken yardımcı bir kriter olarak dürüstlük kuralına da (Türk Medeni Kanunu m. 2) başvurulabileceği, borçlunun haksızlığı belirlenirken somut olayın koşullarının dikkate alınması gerektiği, borçlunun itirazının haksızlığı net bir şekilde ortaya konulamıyorsa borçlunun icra inkâr tazminatına mahkûm edilmemesi gerektiği, ayrıca icra inkar tazminatı bir yana davacı taraf alacaklı olduğu iddiasını somut bilgi ve belgelerle ispatlayamadığı, bununla birlikte tarafların ticari defterlerinin uyumluluk göstermediği, dolayısı ile söz konusu durumda müvekkilin kötüniyetli olduğunun kabulünün mümkün olmadığı ileri sürülerek yerel mahkemenin 2016/915 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı alacak nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK 67.maddesine göre iptali davasıdır. Uyuşmazlık, davacı tarafından İstanbul Anadolu … icra dairesinin … esas sayılı icra dosyasında davalı aleyhine başlatılan takibe konu alacağın dayanağı olan faturalar nedeniyle ticari ilişki bulunup bulunmadığı ve davacının takibe konu faturalar nedeniyle taraflar arasındaki cari hesaptan dolayı davalıdan bir alacağı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi, 21/04/2017 tarihli raporunu dosyaya sunmuştur. Sunulan raporda özetle, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre yapıldığı, sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacının, ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 4.286,60 TL alacaklı olduğu, davalının da, ticari defterlerine göre davacıya 5.441,41 TL borçlu olduğu, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine göre, takibe dayanak …, …, …, …, … nolu irsaliyeli faturaların davalı imzası karşısında teslim edildiğini ve davalı defterlerinde kayıtlı olduğunu, … nolu 519,39 TL bedelli irsaliyeli faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı ve kayıtlı olmayan bu faturanın mahsubu sonucu davalının 3.767,00 TL davacıya borçlu olduğu tespiti yapılmış olmakla birlikte, mahkemece, raporda imzasız olduğu bildirilen … nolu 519,39 TL bedelli irsaliyeli faturanın … imzasına teslim edildiği tespit edilmiş, rapor dosya kapsamına ve denetime uygun ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür. Her ne kadar davalı vekilince aksi ileri sürülmüşse de, bilirkişi raporunun çelişkili olmadığı, mahkemenin, raporda, imzasız olduğu bildirilen … nolu 519,39 TL bedelli irsaliyeli faturanın … imzasına teslim edildiği tespitinin mevcut delillere göre yerinde olduğu, alacağın ise, fatura ve ticari defterlere dayalı olmakla likit olduğunun kabulü gerektiği, bu açıklamalar ışığında, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/07/2017 tarih ve 2016/915 E., 2017/670 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 292,81 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 73,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 291,41 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021