Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/43 E. 2020/230 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/43
KARAR NO: 2020/230
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2017
NUMARASI: 2014/908 E., 2017/392 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında kumaş alım satımına ilişkin uzun yıllara dayanan ticari ilişki olduğunu, davalı şirkete beş yıl boyunca özel kumaş siparişi üzerine denim kumaş satışı yapıldığını, her kumaşın sipariş üzerine özel üretildiğini ve kodlarının bulunduğunu, üretilen kumaşın davalı tarafça davacının deposundan teslim alındığını, bunun temaül olduğunu, depo için davalıdan ayrıca ücret alınmadığını, malların depodan ihtiyaca göre kısım kısım teslim edildiğini, davalı tarafa da bir sipariş için bir fatura kesildiğini, ancak fatura konusu malların depodan kısım kısım teslim alındığını, Ağustos 2012 tarihi itibariyle davalının davacı şirkete 85.378,86-EURO borcunun bulunduğunu, ayrıca davalı için üretilip depoda bekleyen toplam 19.441 metre kumaş bulunduğunu, davalının borcunu ödemediğini, depodaki kumaşları da teslim almadığını, davalı şirketin 30/08/2013 tarihinde davacı şirkete … nolu 156.396,21-TL tutarlı iade faturası kestiğini, davacının bu faturayı 03/09/2013 tarihinde teslim alıp, Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye nolu 09/09/2013 tarihli ihtarnamesi ile iade ettiğini ve bakiye borcun ödenmesini istediğini, davalı şirketin Bakırköy … Noterliğinin 18/09/2013 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile borçlarının bulunmadığını beyan ettiğini, davalının özel sipariş ettiği malları depodan almayarak borcundan kurtulamayacağını, davalının …, …, …, …, …, …, …, …, … nolu fatuaraları ticari defterlerine işlediği için kabul ettiğini, daha sonra bunları … nolu iade faturasına konu ettiğini, kumaşların özel sipariş olduğunu ve başkasına satılamayacağını, kumaşların davalının siparişi üzerine özel üretilip deopda muhafaza edildiklerini belirterek, davalı tarafın Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, bütün alacakların takip tarihinden itibaren döviz alacaklarına uygulanan ticari avans faizi uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin spor giyim ve kot pantolon üreticisi ve ihracatçısı olduğunu, özellikle batı ülkelerinde tanınmış markaların sahibi olduğunu, davacının özel üretim yapıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davalının davacı şirketin yüzlerce müşterisinden biri olduğunu, üretilen kumaşların da özel üretim olmayıp belirli kodlarla tanımlanan kumaşlar olduğunu, davalı tarafa mahsus özel üretilen ve teslim alınmamış herhangi bir kumaş olmadığını, davacı şirketin denim kumaş üreticisi …’in dört bayiinden birisi olduğunu, davacının dava dışı … ile aralarındaki anlaşmalar gereği yıllık satış kotasını doldurmak zorunda olduğunu, bu nedenle satış cirosunun yüksek gösterilmesi için müşterilerine, bu arada davalıya sezon başında yüksek tutarlı faturalar düzenlediğini, aslında davacı ile davalı arasında satış faturalarına konu kumaşların tamamının satın alınmasına yönelik bir anlaşma bulunmadığını, davacının bayi olarak ciro kotasını doldurmak için yüksek satış faturaları kestiğini, davalının da uzun yıllara dayalı ticari ilişki ve güven duygusu nedeniyle ayrıca ileride ihtiyaç duyulabilecek satın alma durumu nedeniyle iyi niyetle bu fazla miktarlı faturaları ticari defterlerine işlediğini, nitekim davalı şirketin kayıtlarından sadece irsaliyeli faturalar karşılığı teslim alınan ürün bedellerinin ödendiğinin anlaşılacağını, davalı şirketçe davacıya sipariş edilip teslim alınmayan kumaş bulunmadığını, 17/02/2011 yılından itibaren davacı firmadan denim kumaş alımı yapılmadığını, sadece 2012 yılında ceplik kumaş alımı yapıldığını, bunun ise davacının bayisi olduğu …’nun kumaşları olmadığını, davacının da 2013 yılında fazla kesilen faturalar için iade faturası düzenleninceye kadar herhangi bir alacak talebinde bulunmadığını, zira satış faturalarının yüksek tutarlı kesilmesinin nedenini bildiğini, davacının 2011 yılına kadar elinde bekletip satamadığı kumaşları davalıya satmaya çalıştığını, 2,5 yıl sonra hesap mutabakatı yapmak için gönderilen iade faturasını kabul etmeyip, o tarihe dek hiçbir ihbarda bulunmamasına rağmen alacak yarattığını, haksız ve yersiz ikame edilen iş bu itirazın iptali davasının reddine, ilamsız takip yoluna başvuran davacı aleyhine asıl alacağın %20 oranında kötün niyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; temin edilen 22/03/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve 28/11/2016 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu da dikkate alınarak; tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre taraflar arasında 2005-2012 yılları arasında kumaş alım satımına ilişkin aktif ticari faaliyet bulunduğu, yine kök bilirkişi raporunun (5) ve (6). sayfalarında detayı verilen açık hesap dökümlerine göre, her bir cari yıl içerisinde davacı tarafından davalıya yüklü miktar satış faturası düzenlendiğinin, yine her cari yıl içinde davalı tarafından davacıya yüklü miktarlarda iade faturası düzenlendiğinin, bu faturaların tamamının taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafından takip tarihinden sonra tanzim edilen bir adet 60.998,92-TL tutarındaki kur farkı faturasının davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı tarafından tanzim edilen 30/08/2016 tarihli 156.396,21-TL tutarlı iade faturasının her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, anılan iki faturanın bu haliyle dikkate alınamayacakları, davacının deposunda bulunan ve davalı tarafından sipariş edilmesine rağmen teslim alınmadığı iddia edilen kumaşların toplam 19.441,8- metre olduğu, bu kumaşların tamamını … kumaş firmasının kodlandırdığı, kartelasında kodlarıyla satışa sunulan kumaşlar oldukları, başka ifade ile kumaşların teknik açıdan özel üretim olmadıkları, bu kumaşların birim fiyatlarının Euro üzerinden fiyatlandırıldığı, özel üretim olmayan ve döviz üzerinden fiyatlandırılan kumaşların başkasına zarar etmeden satılmasının mümkün olduğu, bu kumaşların toplam değerinin 81.025,53- Euro olduğu; buna karşılık taraflarca dosyaya ibraz edilen ve yerinde incelenen irsaliyeli ve fatura ve sipariş formlarından davalı tarafından sipariş edilip teslim edilmeyen kumaşların toplam 6.292,40-metre miktarında olup bu kumaşların toplam bedelinin ise 26.075,06 Euro olduğu, bu hususların bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen kök raporun teknik incelemeye ilişkin kısmında tespit edildiği, başka ifade ile davacının deposunda bulunan, özel üretim olmayıp brim fiyatı döviz üzerinden belirlenen toplam 19.441,8 metre uzunluğundaki kumaşın sadece 6.292,40-metre lik kısmının davalı tarafından sipariş edildiğinin ispat edilebildiği; davalının, davacı şirketin denim kumaş üreticisi … Tekstil’in dört bayiinden birisi olduğu ve dava dışı … ile aralarındaki anlaşmalar gereği yıllık satış kotasını doldurmak zorunda olduğu, bu nedenle satış cirosunun yüksek gösterilmesi için müşterilerine bu arada davalıya sezon başında yüksek tutarlı faturalar düzenlediği, aslında davacı ile davalı arasında satış faturalarına konu kumaşların tamamının satın alınmasına yönelik bir anlaşma bulunmadığı, davacının bayi olarak ciro kotasını doldurmak için yüksek satış faturaları kestiği, davalının da uzun yıllara dayalı ticari ilişki ve güven duygusu nedeniyle ayrıca ileride ihtiyaç duyulabilecek satın alma durumu nedeniyle iyi niyetle bu fazla miktarlı faturaları ticari defterlerine işlediği yönündeki iddiasının ise her iki tarafın ticari defterleri tarafından doğrulandığı, şöyle ki taraflar arasındaki 2005-2012 yılları arasında kumaş alım satımına yönelik ilişkide, her bir cari yıl içerisinde davacı tarafından davalıya yüklü miktar satış faturaları düzenlendiği, yine her cari yıl içinde davalı tarafından davacıya yüklü miktarlarda iade faturası düzenlendiği hususlarının açık olduğu, tüm bu satış ve iade faturalarının tamamının her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, taraflar arasında cari yıl başında önce yüksek tutarlı satış faturalarının tanzim edilmesi ve davalı tarafça o yıl içerisinde sipariş edilen kumaşların bedeli mahsup edildikten sonra arta kalan satış faturaları için iade faturası düzenlenmesi hususunda fiili ve her iki tarafın kabulünde olan bir zımni anlaşmanın mevcut olduğu, ticari defterlerin bu hususu doğruladığı, sipariş formlarına göre davalı tarafça sipariş edilip teslim alınmayarak davacının deposunda bekleyen toplam 6.292,40-metre kumaş olduğu, geriye kalan kumaşlarla ilgili taraflar arasında bir alım-satım ilişkisinin bulunmadığı, bu 6.292,40 metre kumaş açısından ise taraflar arasındaki fiili uygulamaya bakılmasının gerektiği, her ne kadar davacı tarafça, davalı taraftan defalarca depoda bulunan kumaşların teslim alınmasının ve bakiye borcun ödenmesinin istenildiği iddia olunmuş ise de; dosya içerisinde davalının kumaşların teslimi hususunda alacaklı temerrüdünüe düşürüldüğüne dair herhangi bir delil bulunmadığı, dahası anılan kumaşların iki buçuk yıl boyunca teslim edilmesinin teklif edildiğine dair (varlığı iddia olunan teslim borcunun ifasının teklifi) herhangi bir delil de bulunmadığı, bu hususta taraflar arasında yıllardır süre gelen ticari uygulamanın mahiyetine bakmak gerektiği, öncelikle anılan 6.292,40-metre kumaşın özel üretim olmadığı hususunun açık olduğu, taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi incelendiğinde, her cari yıl için satış faturalarına konu olup teslim alınmayan kumaş bedellerinin iade faturası ile davacı tarafa yansıtıldığının açıkça anlaşıldığı, nitekim davalı tarafça teslim alınıp bedeli ödenmeyen kumaş bulunmadığı, başka ifade ile sipariş edilsin edilmesin satış fatuaralarına konu olup teslim alınmayan kumaşların bedellerinin iade faturasına konu edildikleri, davalı tarafından tanzim edilen 30/08/2016 tarihli 156.396,21-TL tutarlı iade faturası dışındaki tüm iade faturalarının da her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, şu halde sipariş formuna konu olup teslim alınmayan kumaşlar yönünden de taraflar arasında gerçekte bir satış ilişkisinin olmadığı, kaldı ki böyle bir ilişkinin varlığı kabul edilse dahi, davalı vekilinin cevap dilekçesinin 7 nolu paragrafında, davacının 2.5 yıl boyunca kumaşların teslim alınmasının teklif edilmediğinin ve bedelin ödenmesinin de istenmediğinin belirtildiği, hakimin hukuku re’sen uygulayacağı ilkesinden hareketle bu beyanın ödemezlik def’i mahiyetinde olduğu, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, sonradan ifa hakkı bulunduğu sözleşmeden anlaşılmayan taraf ifayı talep etmesine rağmen, kendi borcunu ifa etmemiş yahut ifasını teklif etmemişse, karşı tarafın da kendi borcunu ifadan kaçınabileceği, şu halde anılan kumaşlar yönünden satış ilişkisinin varlığı kabul edilse dahi teslim borcunu ifa etmeyen ifasını teklif de etmeyen davacının ödemezlik def’i karşısında bedel talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle; davanın esastan reddine, davalının yasal şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; 60.998,82 TL’lik kur farkı faturasının her iki taraf ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, kota doldurmak için fatura kesilmesi ve sonrasında iade faturası kesildiği iddiasının gerçek dışı olduğu, kumaşların özel üretim olup anlaşma gereğince başka firmalara satılmasının söz konusu olamayacağı, taraflar arasında uzun yıllara dayanan büyük miktarlı bir ticaretin söz konusu olduğu, davacının davalıyla olan anlaşması ve büyük miktarlı ticareti nedeniyle depodaki kumaşları bekletmek zorunda olduğu, bilirkişi raporu ile davacının takip tarihi itibariyle 246.059,77-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacının düzenlediği bütün faturaların davalının kabulünde olduğu, tarafların tacir olmaları nedeniyle ticari defter kayıtları ve mutabakat formlarının dikkate alınması gerektiği, 31/12/2012 tarihli tarihli mutabakat formuna göre davacının davalıdan alacaklı olduğu, tarafların BA-BS formlarının da uyumlu olduğu, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Dava, 2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi gereğince, ticari alım satım sözleşmesine istinaden başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali talebine ilişkin bulunmaktadır. Dosya kapsamında temin edilen 22/03/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve 28/11/2016 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu ile; davacının usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıdan 246.059,77 TL alacaklı durumda olduğu, davalının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıya 246.059,77-TL borçlu durumda olduğu, tarafların ticari defter kayıtlarına göre taraflar arasındaki ilişkinin başlangıcından takip tarihine kadar olan dönemde davacının düzenlediği faturaların tamamının davalının kabulünde olduğu, davalının düzenlediği iade faturaları ile yaptığı ödemelerin ise davacının kabulünde olduğunun belirtilmesine, davalı tarafından ayrıca bir ücret ödenmeden davacıya ait deponun kullanıldığının, davalının istediği zaman ürünleri bu depodan aldığının dosya kapsamı ile sabit bulunmasına, ödemezlik def’inin şartlarının uygulanma durumunun bulunmamasına, taraflar arasında 14/02/2013 tarihinde düzenlenen 31/12/2012 tarihi itibariyle alacak-borç durumunu gösterir mutabakata göre davacının davalıdan 285.316,87 TL alacağının bulunduğu hususunda tarafların mutabık olmalarına, tarafların tacir oldukları dikkate alındığında, 6100 Sayılı HMK’nın 222. maddesi gereğince davalı ticari defter ve kayıtlarının kendi aleyhine delil teşkil etmesi karşısında davalının borcu bulunmadığı yöndeki savunmalarına itibar edilmesinin mümkün bulunmamasına göre, davacının davalıdan alacaklı olduğu sabit olup, Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi hatalı bulunmaktadır. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmasına, alacak faturaya dayalı olup likit olduğundan davalı aleyhine dava değeri üzerinden % 20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2017 tarih ve 2014/908 E., 2017/392 K. kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin yukarıda gösterilen sebeplerle KABULÜNE, 1/1- Davacı tarafından yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 1/2- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 1/3- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 2- Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2017 tarih ve 2014/908 E., 2017/392 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2/1- Davanın KABULÜ İLE; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibine davalı tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin, takip tarihi 22/07/2014 tarihinden itibaren bankalarca Euro üzerinden açılan döviz tevdiat hesaplarına uygulanacak faiziyle birlikte DEVAMINA, 2/2- 2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi gereğince dava değeri 245.182,47 TL üzerinden %20 oranında belirlenen 49.036,49 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2/3- Alınması gerekli 16.748,41 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 4.187,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.561,26 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 2/4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince, 25.612,77 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 2/5- Davacı tarafından yapılan ve 4.728,15 TL açılış masrafı, 195,40 TL keşif ücreti, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 251,65 TL tebligat, müzekkere ve diğer posta giderinden ibaret toplam 7.175,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 2/6- Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 2/7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/10/2020