Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/429 E. 2021/718 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/429
KARAR NO: 2021/718
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2017
NUMARASI: 2015/526 E. 2017/580 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2021
6100 sayılı HMK’nın 352.maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; … Bankası TAŞ. nin davalı borçludan olan alacağını, kredi alacağı temlik sözleşmesi ile TMSF’ye devrettiğini, TMSF’nın ise alacağın temliki sözleşmesi ile bu alacağının … Yönetimine devrettiğini, böylece … Yönetiminin % 100 oranındaki hissesinin TMSF’ye ait olduğunu, davalıların batık … Bankası T.A.Ş. Uludağ Şubesi tarafından kullandırılan ve 04.11.1997 tarihi itibarı ile kat edilen olan ödenmemiş kredi borcunun borçlusu olduğunu, borçlular hakkında bu borcundan dolayı İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibinin başlatıldığını, borçluların dosyaya itiraz ettiğini, genel ve muğlak ifadelerle müvekkili kuruma borcunun olmadığını söylediğini beyan ederek itirazın iptaline, icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili adına 1997 yılında … Bakırköy Şubesinden şirket adına 5.000 TL lik kredi çıkarıldığını, şirketin merkezi Bursa olması nedeniyle ihtiyaç olduğunda kullanılması için kredinin Bursa Uludağ Şubesine gönderildiğini, söz konusu kredinin 5.000 TL limitli olarak tahsisi edildiğini, bu kredinin düzenli aralıklarla kullanıldığını ve ödendiğini, davalı müvekkili … tarafından …a İstanbul …Noterlığinden düzenlenmiş 27.11.1996 tarih ve … yev. Nolu ve “vergi için ” başlıklı vekaletnamenin verilmiş olduğunu, … Uludağ Bursa Şubesi Müdürünün çıkmış olan bu krediye …’ın da kefaletini ekleyerek ve vergi için verilmiş olan vekalete dayanarak kredinin … tarafından 10.000.-TL ye çıkartılmasına sebebiyet verilmesinin söz konusu olduğunu, söz konusu vekaletin incelendiğinde, …’a banka hesapları ile ilgili işlemlerin takibi için vekalet verildiği ancak kredi kullanma çekme, buna ilişkin başvuru ve sözleşme imzalama yetkisi verilmediğini, bu açıdan yetkili bulunmadığı halde müvekkili adına çekilen kredilerden müvekkilinin sorumlu olmayacağının aşikar olduğunu, bankanın yetkisiz vekalet ile kredi kullandırmasından dolayı sorumluluğunun doğduğunu, …’ın yetkisiz vekalet ile kredi artırımında bulunduğunu, söz konusu kredi sözleşmesinin sonradan doldurulmuş olduğunu, zamanaşımı itirazlarının da dikkate alınması gerektiğini beyanla, davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Bilirkişi raporuna itibarla, krediye müteselsil kefil olarak imza atan davalıların, takip tarihi itibariyle borcunun 8.810,46 TL asıl alacak, 104.314,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 113.125,13 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, belirtilen miktarlar üzerinden itirazın iptaline, % 20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı … tarafından …’a 27/11/1996 tarihli vekaletname çıkartıldığı, işbu vekaletnamede kredi çekme yetkisi olmamasına rağmen vekalete dayanılarak ve …’ın da kefaleti eklenerek 10.000 TL kredi çıkartıldığını, Ayrıca …’ın yetkisiz vekaletle kredi artırımında bulunduğunu ve söz konusu kredi sözleşmesinin sonradan doldurulduğunu ancak Mahkemece bu hususta bir inceleme yaptırılmadığını, öncelikle bu konuda bir bilirkişi raporu alınması gerektiğini, yetkisi olmadığı halde davalıları borca sokan bir kredi sözleşmesini imzalayan …’ın bu eyleminden davalıların sorumlu tutulamayacağını, Söz konusu kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalayan … isimli kişinin de Bursa … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı ve … sayılı dosyalarıyla icraya verildiğini, bu dosyaların dava konusu alacağın kaynağı olan kredi sözleşmesine dayanılarak açıldığını ve …’ın bir adet gayrimenkulü satıldığını, bu şekilde borç kapandığı halde söz konusu alacağın ödenmemiş gibi gösterilerek Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredildiğini, söz konusu borcun ödendiğini ve mükerrer tahsilat ve talep yoluna gidildiğini, … Ltd.Şti imza yetkilisi … olarak, şirkete ait banka hesabındaki nakit ve vadesi gelmemiş çek,senet tahsilatlarının takibi ve şirketin resmi kurumlara ödemelerin yapılması için şirket “Vergi Başlıklı” vekaletin şirket tarafından …a verildiğini, Davalıların sahibi olduğu … Ltd.Şti’ ine tahsis edilen sınırlı 5.000 TL kredi kullanımının değişik tarihlerde değişik miktarlarda gerçekleşmiş olup şirketin kullandığı kredilerin davalılar tarafından bankaya faizleriyle ödemelerinin yapıldığını, … istanbul Bakırköy şubesine yapılan ödeme dekontlarında bu durumun görüldüğünü, … Bursa Uludağ şubesi tarafından, İstanbul da imza altına alman mevcut kredi sözleşmesine ayrı bir kalemle sonradan dahil edilerek kredi limit artırımına gidildiğini öğrendiklerinde, şirketin her iki ortağı … ve …’nun Eylül veya ekim 1997 yılı şirketi aktif ve pasifiyle Noter kanalıyla … ve …a şirketi devrettiğini, müvekkillerin kredi arttırma talebi olmadığı halde … isimli kişi ve banka müdürü tarafından kredi limit arttıranına gidilmesinin usulsüz olduğunu, … Ltd.Şti 1996 yıl tescili ve eylül veya ekim 1997 yılı Noter devir tarihleri, Bursa Ticaret odasına kayıtlı resmi ticaret sicil gazetesi incelenerek davalıların borcun doğduğu tarihte şirket yetkilisi olup olmadığının araştırılması gerektiğini, Şirketi devir alan … ve … resmi tescilinin zamanında yapmadıkları için bu şahıslar tarafından bankadan kredi kullanmaya devam edildiğini, bankanın da buna göz yumduğunu, Davalılar … ve …’nun hiçbir şekilde şahsi olarak kredi kullanma yoluna gitmediğini beyan ederek mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, dava dışı şirketin kredi borcuna kefil olan davalılar aleyhine kredi borcu nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Davalılar her ne kadar, dava dışı …’a vekâletnamede yetki verilmediği halde bu şahsa krediler kullandırıldığını ve kredi limitinin arttırıldığını, kredi borçlusu şirketin kredinin kullandırıldığı zamanda devredildiğini, sorumlulukları dahilinde kullanılan kredilerin ise ödendiğini beyan etmiş ise de; davalıların dava dışı şirketin kullandığı krediye müteselsil kefil oldukları, 05.09.1997 tarihli sözleşme ile bila tarihli limit arttırım tahhütnamelerinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunan davalılardan … ve …’nun kefalet limitinin 10.000,00 TL olduğu, limit arttırım tahhütnamelerinde imzalarının olması nedeniyle, … tarafından yetkisiz olarak kredi limitinin arttırıldığı yönündeki iddianın dinlenemeyeceği, sözleşme tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nun 484. ve 485.maddelerinde kefaletin geçerlilik koşullarının belirtildiği, buna göre somut olay açısından, kredi limitinin kefalet limiti olarak kabul edilmesi gerektiği, kat ihtarının 07.11.1997 tarihinde tebliğ edildiği, temerrüdün ise 09.11.1997 tarihinde gerçekleştiği, temerrüt tarihine kadar akdi faiz temerrüt tarihinden takip tarihine kadar ise temerrüt temerrüt faizi uygulamasının yerinde olduğu, denetime elverişli bilirkişi raporuna göre, takip tarihi itibariyle asıl alacak miktarının 8.810,46 TL, işlemiş faizin ise 104.314,67 TL olduğunun yerinde olarak tespit edildiği görülmüştür. Davalı tarafça ödeme iddiasında bulunulduğu, ancak bu yönde dosyaya yansıyan bir delilin bulunmadığı görülmüştür. Diğer yandan davalıların sözleşmede ve limit artırım taahhüdünde imzasının bulunduğu, şirketi devretmiş olmalarının borçtan doğan sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı kanaatine varılmıştır. Ancak davacı davayı asıl alacak miktarı üzerinden ikâme eylemiş ise de, Mahkemece işlemiş faize de hükmedilerek talepten fazlasına hükmolunmuştur. Taleple bağlılık ilkesi kamu düzenine ilişkin olup, Dairemizce resen gözetilerek Mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Sonuç olarak, temlik alan davacının, takip tarihi itibariyle asıl alacak olarak 8.810,46 TL davalılardan alacaklı olduğu, davanın da bu miktar üzerinden ikâme edildiği anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle, davalıların istinaf başvursunun reddine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, asıl alacak yönünden davasında haklı olan davacının davasının kabulüne, alacak likit olup, davalı taraf itirazında haksız olduğundan belirtilen miktar üzerinden % 20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalılar vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, 2- 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 16/05/2017 tarih 2015/526 E. 2017/580 K. sayılı kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3- Davanın KABULÜ ile, 3/a- İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin 8.810,46 TL asıl alacak üzerinden takip talebinde belirtilen koşullarla devamına, 3/b- Davacının icra inkar tazminatının kabulüne, hükümaltına alınan alacağın (8.810,46 TL) %20’si tutarında olmak üzere 1.762,092 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince 601,84 TL karar ve ilam harcının 1.939,49 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.337,62 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan; 31,40 TL başvurma harcı, 1.939,49 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 142,50 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.717,99 TL davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/c- Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsiliyle davacı tarafa verilmesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davalılar tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalılar tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 31,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 117,20 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/06/2020