Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/421 E. 2021/1031 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/421
KARAR NO: 2021/1031
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2017
NUMARASI: 2016/234 E. 2017/704 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkil ile davalı arasında ticari iş ilişkisine konu faturaların bedeli ödenmeyince alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun yetki itirazı kabul edilerek takibe İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından devam edildiğini ve borçluya tekrar ödeme emri çıkartıldığını, ödeme emrinin tebliğiyle birlikte davalı-borçlu vekilinin haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olduğundan, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazının iptaline, takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, davacı tarafa gönderdikleri İstanbul …Noterliği’nden … yevmiyeli ihtarname ile 26.08.2016 tarih ve … seri sıra nolu irsaliyeli iade fatura aslının karşı tarafa gönderildiğini, fatura iadesinin, faturanın kabul edilmediğini göstereceğini, takibe dayanak irsaliyeli faturaların teslim alan kısmının imza ve ad-soyad içermediğini, boş bırakıldığını, bir faturanın ve faturada yazan ürünlerin karşı tarafça kabul edilip teslim alındığını gösteren en kuvvetli delilin teslim alanın imzası olduğunu, müvekkilince imzalanıp kabul edilmemiş, tamamen karşı tarafın düzenlediği bir faturaya dayanarak icra takibi başlatılmasının ve huzurdaki davanın açılmasının hukuka aykırı ve kötü niyetli olduğunu, davanın reddini, kötüniyetle hareket eden davacıdan dava değerinin % 20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatının tahsilini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Davanın fatura bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olduğu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, davacı tarafından davalı aleyhine toplam 64.686,43 TL üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, davalının yasal süresi içindeki itirazı ile takibin durduğu, Davacı ve davalı defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, takibe konu faturaların taraf defter ve belgelerinde kayıtlı olduğunun tespit edildiği, dava konusu faturalar içeriği malın davalıya teslim edilmediğine dair veya faturaların süresinde iadesine ilişkin delil bulunmaması, dava konusu faturaların taraf defter ve kayıtlarında yer alması ve fatura bedellerinin ödenmemiş olduğunun anlaşılması, bilirkişi raporunun denetime açık ve taraf kayıtları incelenerek düzenlenmiş olması nedeniyle, davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasındaki itirazının iptaline, takibin 62.046,00 TL üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren %9 yasal faiz uygulanmasına, alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan, alacak miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; 1-Davacı tarafa gönderdikleri İstanbul … Noterliği’nden … yevmiye numaralı ihtarname ekinde 26.08.2016 tarih ve … seri sıra nolu irsaliyeli iade fatura aslının karşı tarafa gönderildiğinden, faturanın kabul edilmediğini gösterdiğini, teslim alanın imzasının, faturanın ve faturada yazan ürünlerin karşı tarafça kabul edilip teslim alındığını gösteren en kuvvetli delil olduğunu, takibe dayanak irsaliyeli faturalarda, teslim alan kısmının ad soyad ve imza içermediğini, Yargıtay HGK’nun 2.10.2002 Tarihli, E. 2002/19-753 K. 2002/661 sayılı kararında belirtildiği üzere; davacının malı teslim ettiğini ispat etmesinin yanında, teslim alan kısmının boş bırakılması halinde, araştırma yapılması gerektiğini, bu husus davalı aleyhine ispatlandığında dahi, anılan irsaliyelerin ilişkin bulunduğu faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediğinin, yasal süre içerisinde itiraza uğramadıklarının belirlenmesi gerektiği halde, mahkemece, davacının dayanıp sunduğu sevk irsaliyeleri hakkında davalı beyanının sorulmadığını, davalının bu konuda kendiliğinden bir açıklama yapmadığını, teslim alan kısmında müvekkilinin imzası, adı ve soyadının bulunmadığını, müvekkilince imzalanıp kabul edilmemiş ve tamamen karşı tarafın düzenlediği faturaya dayanarak müvekkili aleyhine icra takibi başlatılmasının hukuka aykırı ve kötüniyetli olduğunu, Faturaya dayalı alacak istemli davalarda Yargıtay 19. HD’nin kararında belirtildiği üzere, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, huzurdaki dava, faturaya dayalı alacak istekli dava olduğundan, davacı tarafın dava konusu malı karşı tarafa teslim ettiğini ispatlaması gerektiğini, (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 08.07.2014 Tarih, 2015/12103 E. ve 2015/16996 K. Sayılı kararı) iade faturalar ve davacı vekilince dayanak olarak gösterilen irsaliyeli faturalarda teslim alan kısmının boş bırakılmış olması nazara alındığında, iddia edilenin aksine taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, müvekkili tarafından kabul edilmeyen irsaliyeli faturalar ve tarafı olmadığı bir ticari ilişki dayanak gösterilerek icra takibi başlatılması ve dava açılmasının hukuka aykırı olduğunu, 2-Baştan itibaren kötüniyetli biçimde hareket eden davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerekirken, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına karar verildiğini, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin itirazlarının hukuka uygun olduğunu gösterdiğini, izah ettiği nedenlerle ve mahkemece re’sen dikkate alınacak hususlar nazara alınarak İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/234 Esas ve 2017/704 Karar numaralı kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; Davalı ile arasında ticari ilişkiye konu faturaların bedeli ödenmediğinden, tahsili amacıyla başlattığı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasının yetkisizlik kararı ile gönderildiği İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olduğundan bahisle iptali, takibin devamı, davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında, davacı tarafça davalı aleyhine faturaya dayalı alacaktan dolayı 19/10/2015 tarihinde 64.686,43 TL’nın tahsili için haciz istekli takip başlatıldığı, dosyanın yetki itirazı üzerine gönderildiği, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında, ödeme emrinin 23/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği, 7 günlük yasal süresi içindeki 23/11/2015 tarihli borca ve ferilerine yapılan itiraz ile takibin durduğu, 1 yıllık hak düşürücü süresi içinde kalan 02/03/2016 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı tespit edilmiştir. Taraf defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonunda ibraz edilen 12/04/2017 tarihli raporda; davacı ticari defterlerine göre, davalı yandan takibin başlatıldığı 16.11.2015 tarihi itibariyle 185.739,48 TL bakiye ticari ilişki mevcut olduğu, işletme defteri olması nedeniyle tahsilat ve ödeme detaylarının kayıtlarda görülemediği, davalı defterlerine göre, takibin başlatıldığı 16.11.2015 tarihi itibariyle 185.739,48 TL bakiye ticari ilişki mevcut olduğu, 123.693,48 TL’lik kısmın nakit ödendiği, cari hesap kullanılmadığı, davalının 62.046,00 TL kısmı için davacı ile ilgili hesap hareketlerini 320.01.014 no.lu Yurt içi satıcılar hesap kodunda takip ettiği, davalı ticari defterlerine göre davacı yandan takibin başlatıldığı 16.11.2015 tarihi itibariyle bakiyenin 00,00 TL olduğu, davalının 26.08.2015 tarihli … nolu iade faturası keşide ettiği, iade faturasının davacı defter kayıtlarında olmadığı, davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı şirket tarafından davacı yan unvanına düzenlenmiş faturanın bedeli ödenmemiş, açık fatura olduğu ve faturaların muhteviyatının ayakkabı mal bedeli olduğu, fatura muhteviyatına ilişkin taraflar arasında akdedilmiş ve dosyaya sunulu bir sözleşmenin mevcut olmadığı, davacı yan tarafından davalı yana 12.01.2015 ile 20.05.2015 tarihleri arasında keşide edilen faturalar davalı ve davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından keşide edilen 26.08.2015 tarihli, … Nolu 62.046,00 TL’lik irsaliyeli faturada, teslim alan bölümünün boş olduğu (isim,kaşe,imza vb), iade konusu malların tesliminin ne şekilde gerçekleştiğinin, davalı tarafından keşide edilen ihtarnamenin hangi tarihte kime teslim edildiğinin, davacı yanın irsaliyeli faturaya 8 gün içinde itirazı olup olmadığının dosyadaki veriler üzerinden tespit edilemediğinin, bildirildiği tespit edilmiştir. Mahkemece; “Davacı ve davalı defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, takibe konu faturaların taraf defter ve belgelerinde kayıtlı olduğunun tespit edildiği, dava konusu faturalar içeriği malın davalıya teslim edilmediğine dair veya faturaların süresinde iadesine ilişkin delil bulunmaması, dava konusu faturaların taraf defter ve kayıtlarında yer alması ve fatura bedellerinin ödenmemiş olduğunun anlaşılması, bilirkişi raporunun denetime açık ve taraf kayıtları incelenerek düzenlenmiş olması nedeniyle, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasındaki itirazının iptaline, takibin 62.046,00 TL üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren %9 yasal faiz uygulanmasına, alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan, alacak miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline” karar verilmiştir. 1-Davalı tarafın ilk istinaf sebebi, keşide ettikleri İstanbul … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ekinde 26.08.2016 tarih ve … seri sıra nolu irsaliyeli iade fatura aslının karşı tarafa gönderildiğinden, takibe konu faturanın kabul edilmediğini gösterdiğini, takibe dayanak gösterilen irsaliyeli faturalarda, teslim alan kısmının ad soyad ve imza içermediğini, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 08.07.2014 Tarih, 2015/12103 E. ve 2015/16996 K. Sayılı kararı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2.10.2002 Tarih, E. 2002/19-753 K. 2002/661 sayılı kararında belirtildiği üzere; davacının malı teslim ettiğini ispat etmesinin yanında, teslim alan kısmının boş bırakılması halinde, geniş çaplı bir araştırma yapılması gerektiği, bu husus davalı aleyhine ispatlandığı halde dahi, anılan irsaliyelerin ilişkin bulunduğu faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediği hususunun, tebliğ edildikleri halde yasal süre içerisinde itiraza uğramadıklarının da ayrıca belirlenmesi gerektiği halde, mahkemece, davacının dayanıp sunduğu bu sevk irsaliyeleri hakkında davalı beyanının sorulmadığı, davalının bu konuda kendiliğinden bir açıklama yapmadığı, teslim alan kısmında müvekkilinin imzası, adı ve soyadının bulunmadığı, iade faturalar ve davacı vekilince dayanak olarak gösterilen irsaliyeli faturalarda teslim alan kısmının boş bırakılmış olması hususları birlikte ele alındığında, davacı vekilince iddia edilenin aksine taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı, müvekkilince imzalanıp kabul edilmemiş, karşı tarafın düzenlediği faturaya dayanarak müvekkili aleyhine icra takibi başlatılmasının hukuka aykırı ve kötüniyetli olduğu, açılan davanın hukuka aykırı olduğuna ilişkindir. HMK 190. maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Davacı taraf davalı ile aralarında ticari ilişki olduğunu, cari hesap bakiyesinden kaynaklı alacağının ödenmediğinden bahisle takip başlattığını iddia ederek, dava dilekçesi ekindeki faturalar ile ticari defterlere dayanmıştır. Davalı, taraflar arasında takip konusu faturalardan doğan ticari ilişki bulunmadığını savunmuştur. Taraflar tacir olup HMK 222/2. maddesinde, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayı yaptırılmış, defter kayıtlarının birbirini doğrulaması koşulu ile tarafların ticari defterlerinin ticari davalarda delil olabileceği, 3. ve 4. fıkrasında; diğer tarafın aynı şartlara uygun tutulmuş defterlerindeki kayıtların aykırı olmaması koşulu ile sahibi lehine delil olacağı, açılış ve kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini dorulamayan ticari defter kayıtların sahibi aleyhine delil olacağı düzenlenmiştir.
TTK 21. maddesi, ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bununda faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi, aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır, hükmünü içermektedir. Davacı tarafın takibe konu ettiği faturalar; 13/05/2015 tarih ve … seri A sıra numaralı, 06/05/2015 tarih ve … seri A sıra numaralı, 29/04/2015 tarih ve … seri A sıra numaralı, 27/04/2015 tarih ve … seri A sıra numaralı, 24/04/2015 tarih ve … seri A sıra numaralı, 22/04/2015 tarih ve … seri A sıra numaralı, 20/04/2015 tarih ve … seri A sıra numaralı, irsaliyeli faturalardır. Tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile; taraflar arasında yazılı sözleşme olmamakla birlikte, cari hesap bakiyesi üzerinden devam eden bir ticari ilişki olduğu ve davalının, davacı tarafça takibe konu edilen faturaları 320.01.014 numaralı Yurt İçi Alıcılar hesabına kaydettiği tespit edilmiştir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca; faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olması davalı tarafa tebliğ edildiğine karine oluşturduğundan, taraflar arasında 12/01/2015 tarihi ile 20/05/2015 tarihleri arasında ticari ilişki bulunduğu ve takibe konu faturaların davalı tarafa tebliğ edildiği, tarafların usulüne uygun tutulmuş ve birbirini teyit eden ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelenmesi ile kanıtlandığından, davalı vekilinin ticari ilişki bulunmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Takibe konu faturaların davalı ticari defterlerine kayıt edilmek suretiyle tebliğ alındığı davacı tarafça kanıtlanması sebebiyle, 8 gün içinde itiraz edildiğini veya iade fatura düzenlenerek davacı tarafa tebliğ edilerek malların iade edildiğini kanıtlamak davalı tarafa aittir. Davalı taraf takibe konu faturalar için 26.08.2016 tarih ve a 010211 seri sıra nolu irsaliyeli iade fatura düzenlemiş ve aslının, keşide ettikleri İstanbul 36. Noterliği’nin 06273 yevmiye numaralı ihtarnamesi ekinde karşı tarafa gönderildiğini iddia etmiş ise de; dosyaya sunduğu 09/05/2017 tarihli dilekçe ekindeki tebligat belgesinden 04/09/2015 tarihinde muhatabın tanınmadığından bahisle iade edildiği tespit edilmiştir. Davalı taraf her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan dava ve takibe konu ürünlere ilişkin faturalara 8 gün içinde itiraz ettiğini veya düzenlediği iade faturayı usulüne uygun tebliğ ettirdiğini kanıtlayamadığından, fatura içeriğini kabul etmiş sayılır ise de; fatura içeriği teslimi kapsamadığından ve davalı faturaya konu ürünlerin teslim edilmediğini iddia ettiğinden, faturaya konu ürünlerin teslim edildiğini kanıtlamak iddia eden davacı tarafa aittir. Dava dilekçesi ekindeki fatura örneklerinin incelenmesinden, 20/04/2015 tarih ve seri A sıra 001280 numaralı, irsaliyeli fatura dışındaki faturalarda teslim alan isim ve imzası bulunmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece ispat yükü kendisinde olan davacı taraftan, takip konusu faturaya konu ürünlerin davalı tarafa teslim edildiğine ilişkin beyanı alınıp, teslime ilişkin belgeleri istenerek, gerektiği taktirde BA ve BS formları re’sen getirtilerek, usule uygun bir teslimin varlığının araştırılması gerekirken, araştırılmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafça irsaliyeli fatura dışında başka belge ile faturaya konu ürünlerin teslimi her zaman kanıtlanabileceğinden, tek başına irsaliyeli faturalarda teslim alan imzasının bulunmaması davacının kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğinden, davacının bu faturalara dayanarak takip yapmakta ve dava açmakta kötü niyetli olduğuna, davanın hukuka aykırı olduğuna dair istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 2-Davalı vekili, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin itirazlarının hukuka uygun olduğunu gösterdiğini, baştan itibaren kötüniyetli biçimde hareket eden davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerekirken, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. İtirazın iptali davalarında İİK 67/2 maddesi uyarınca; davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı diğer tarafın talebi üzerine ret ve hükmolunan alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edilir. Davacı tarafça itiraz edilen 64.686,43 TL için dava açılmış olup, davanın kısmen kabulü ile davalı tarafından yapılan itirazın 62.046,00 TL asıl alacak yönünden iptaline karar verildiğinden, 64.686.43 TL – 62.046,00 TL = 2.639,85 TL reddedilmiştir. İİK 67/2 maddesine göre davacı yararına inkar tazminatına hükmetmek için itirazın iptaline karar verilmesi yeterli iken, davalı yararına tazminata hükmedilebilmesi için talebin reddi yanında, davada kötü niyetli olduğunun davalı tarafça kanıtlanması gerekir. Mahkemece 62.046,00 TL’sı alacağa yapılan itirazın haksız olduğu kabul edilerek itirazın iptaline karar verildiğinden İİK 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatına mahkumiyetinde usule aykırılık bulunmadığından, iade faturanın takipten önce davacıya tebliğ edildiği kanıtlanmadığından, davacının düzenlediği takibe konu ödendiği iddia edilmeyen faturalara dayanarak takip başlatması ve dava açması hayatın olağan akışına uygun olup, kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğinden, davalı vekilinin reddedilen kısım için müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmediğine ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Davalı vekilinin 2 numaralı istinaf sebebi ile 1 numaralı istinaf sebebinin, davacının takipte ve dava açmakta kötü niyetli olduğu, taraflar arasında takibe konu irsaliyeli faturalardan doğan hukuki ilişki bulunmadığına dair istinaf sebeplerinin reddine, 1 numaralı istinaf talebindeki irsaliyeli faturalardaki ürünlerin tesliminin davacı tarafça kanıtlanması gerektiği ve mahkemece bu konuda yeterli araştırma yapılmadığı yönündeki istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği ve kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen KABULÜ ile, 2- İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/09/2017 tarih ve 2016/234 E. 2017/704 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.059,60 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 5- Davalı tarafça tehiri icra talebi yönünden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takip dosyasına yatırılmış bulunan 123.471,68 TL bedelli teminat mektubunun 2004 Sayılı İİK’nun 36/5. maddesi gereğince yatıran davalı tarafa talebi halinde İADESİNE, 6- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 7- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/(1)/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/09/2021