Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/419 E. 2021/720 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/419
KARAR NO: 2021/720
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2.fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 10/10/2017
NUMARASI: 2017/400 E. 2017/249 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2021
6100 sayılı HMK’nın 352.maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili firmanın 1963 yılında İspanya’ da Amancio Ortega tarafından kurulduğunu, pek çok firmayı bünyesinde barındıran sektöründe lider firma olduğunu, …, …, …, …, …, …, … ve … isimli 8 farklı marka grubu ve bu markalar altında faaliyet gösteren mağazaların da sahibi olduğunu, müvekkili şirket grubunun 22.si Türkiye’ de olmak üzere toplam 72 ülkede 761 tane giyim ürünlerine ilişkin … mağazası olduğunu ve bu şekilde tanındığını, davalıların … markasına ilişkin “www…com” internet sitesi üzerinden müvekkilinin tanınmış şekil markasının ayırt edilmeyecek derecede benzer olan markasını izinsiz olarak ve yasa dışı bir biçimde kullandığını, davalının iş yerinde tespitinde yapıldığını, davalının ilgili ürünlerininin “…” isimli mağazadan 11/11/2016 tarihinde fatura karşılığı alındığını, ayrıca davalıların merdiven altı bir dükkan yerine lüks bir mağazada/showroomda satışını gerçekleştirerek tüketicileri yanıltıklarını beyan ederek, öncelikle iş bu dava sonunda verilecek esas hükmün kesinleştiği tarihe kadar tedbir kararı verilmesini, davalıların tescilsiz olarak kullandığı markasının hukuka aykırı ve haksız olarak kullandıkları marka tecavüzünün ve haksız rekabetin tespitine, davalının markasının durdurulmasına ve önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili davaya cevap dilekçesinde; TPMK kayıtlarında davacı adına ”…” ibareli markanın tanınmış marka olduğuna ilişkin bir kayıt olmadığını ayrıca davaya konu edilen logoya ilişkin bir tanınmışlıktan söz etmenin de mümkün olmadığını, müvekkiline ait markanın ”…” ibaresi olduğunu, müvekkillerinin bu markayı tercih etmesinin nedeni müvekkilerinden …’nın yeğenin adının … olmasından kaynaklandığını, … yeğeninin adından esinlenerek ”…” markasını oluşturduğunu, dolayısıyla söz konusu markanın davacı markasıyla ilgisinin olmadığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda da davacıya ait … markası ile müvekkiline ait … markası arasında bir iltibasa neden olacak derecede benzerliğin olmadığının açıkça belirtildiğini, somut olayda davalının … ibaresi ile birlikte kullandığı logonnun davacı logosu ile iltibas yaratmadığını, davacının tanınmışlığından faydalanmak için bu markayı tercih etmediğini, müvekkilinin mağazasının Güngören’de olduğunu, davacının belirtiği gibi lüks semt olmadığını, davacının sırf iltibası kuvvetlendirmek için lüks semtte satış yaptığı iddilarının somut dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği gibi bir tanınmışlık sözkonusu ise bu sadece … markasına ilişkin olduğunu, davacı logosunun tüketici nezdinde geri planda olduğunu, bu açıdan tüketici tarafından müvekkiline ait logonun görüldüğünde davacıya ait logonun akla geleceği iddiasını kabul etmenin mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Bilirkişi raporuna itibarla, davacı yanın şekil ibareli markası ile davalı yanın fiili kullanımına konu olan ve davalı işyerinde yapılan keşifte rastlanılan ürünlerde yer alan … şekil ibareli tescilsiz markaların tasarlanış biçimi olarak benzer olmaları, taraf markalarının aynı ürünlerde kullanılması, hitap ettikleri tüketici kitlelerinin aynı olması nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olduğu gibi 556 sayılı KHK’ nın 9. Maddesi kapsamında da marka hakkı ihlali olduğu, davalı işyerinde yapılan incelemede bu logonun kullanıldığı 4 farklı ürün grubunun bulunduğu bu kapsamda davalının bu ürün gruplarında kullandığı ibaresi ile davacının … kod numaralı tescilli markasından kaynaklanan haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davalı vekili cevap dilekçesinde ileri sürdüğü açıklamalara benzer açıklamalarda bulunarak, taraflara ait marka ve logolar arasında bir benzerlik bulunmadığını, müvekkiline ait markanın ”…” ibaresi olduğunu, müvekkillerinin bu markayı tercih etmesinin nedeni müvekkilerinden …’nın yeğenin adının … olmasından kaynaklandığını, markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacının ön planda olan kullanımının “…” olduğunu, müvekkillerinin Güngören gibi bir semtte satış yaptığını, davacı markaları ile aralarındaki fiyat farkının oldukça yüksek olduğunu, bunun da hitap edilen tüketici kitlesi nazarında iltibas oluşturmadığını, hükme esas alınan raporun yetersiz ve hükme elverişli olmadığını, heyette sektörde uzman bilirkişi bulunmadığını, diğer yandan internet sitesinin kapatıldığını, burada herhangi bir satış yapılmadığını, işyerinde yapılan keşif esnasında da herhangi bir satış yapılmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması talepli davadır. Dosyaya celbedilen TPE kayıtlarına göre, davacının … tescil nolu 27/03/2013 tescil tarihli … ibareli markasının 03, 14, 18, 24 ve 25. sınıfta tescilli olduğu, davalı tarafın ise 09/06/2006 tarihinde … numarası ile “24, 25 ve 35.” sınıf emtialarında tescil müracaatı yaptığı, başvurunun davacının itirazı ile ret edildiği ve verilen karara itiraz edilmediği görülmüştür. Taraflarca dosyaya sunulan deliller, denetime elverişli bilirkişi raporu ve Mahkeme kararının gerekçesine göre; davaya konu marka ile davacı markalarının tasarlanış sekli biçim bakımından ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, markaların kullanıldığı emtiaların birbirinin aynısı olduğu, her iki firmanın da aynı sektörde faaliyet gösterdiği, bu benzerliğin ortalama tüketici nazarında işletmesel bağ algısı oluşturabilecek nitelikte olduğu, her ne kadar internet üzerinden marka kullanımı ve satış faaliyeti tespit edilememiş ise de, davalıya ait iş yerinde yapılan keşifte, 4 farklı ürün grubunda logo kullanımının tespit edildiği, bu nedenle, dava tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b ve 9/1-b maddeleri kapsamında iltibas tehlikesinin bulunduğu, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin koşullarının somut olayda gerçekleştiği, dolayısıyla davalı tarafın istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/10/2017 tarih ve 2017/400 E. 2017/249 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 27,90 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/06/2021