Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/418 E. 2021/728 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/418
KARAR NO: 2021/728
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 28/09/2017
NUMARASI: 2016/8 E. 2017/137 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2021
6100 sayılı HMK’nın 352.maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin dâhil olduğu … Grubunun, tüm dünyada tanınan uluslararası saygınlığı olan, global anlamda sektörünün lideri ve birçok ülkede faaliyet gösterdiğini; müvekkili şirketin faaliyet alanının, üniversiteler, okullar ve sosyal merkezler için spor salonu zemini kaplama işleri olduğunu; müvekkilinin “…” markası ile global olarak satış yaptığını, “…” markasının müvekkili şirket adına 14.09.2007 tarihinden itibaren Çin’de … ve … tescil numaraları ile, 16.08.2007 tarihinden itibaren, Avrupa Birliği’nde … tescil numarası ile (Avrupa Birliğindeki 29 Ülke dâhil olmak üzere), 23.07.2009 tarihinden itibaren Kanada’da … tescil numarası ile 30.03.2010 tarihinden itibaren Amerika Birleşik Devletlerinde … tescil numarası ile tescilli olduğunu; müvekkili şirketin içinde bulunduğu şirketler grubunun bugüne kadar Türkiye çapında birçok kurumsal ve tanınmışlığı bulunan kurumların spor salonlarına “…” markası ile zemin kaplama işleri yaptığını, müvekkilinin “…” markasını, davalı şirketin marka tescilinden çok daha önce kullandığını; davalının markanın müvekkili şirkete aidiyetini bildiği halde, açıkça kötüniyetli davranarak markayı 2014 yılında tescil ettirdiğini belirtmiş ve davalı adına tescilli … no’lu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirketin 1992 yılında “… Ltd. Şti.” adıyla PVC yer döşemeleri alanında faaliyet göstermek üzere kurulduğunu ve daha sonra “…” markasını devrederek 2005 yılında şu anki şirket adını aldığını, davacının Türkiye’de tanındığı yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını, ayrıca davacının markasını Türkiye’de ciddi ticari etki doğuracak şekilde kullanmadığını, davacı firmanın faaliyet alanın “spor salonu zemin kaplaması” olduğunu, bunun kendi dilekçelerinde sundukları belgelerle de açıkça ortaya konulduğunu, müvekkillerinin dava konusu … no’lu markasının 27. ve 35. sınıflarda tescilli iken, davacı markasının yurtdışında 19. sınıfla tescilli olduğunu, dava konusu markaların gerek sınıflarının gerekse bizatihi kendilerinin karıştırmaya mahal vermediğini, gerçek hak sahipliği iddiasının ve kötüniyetin ispatlanamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Dosyaya sunulan kök rapora itibarla; Davacı tarafın 2007 tarihinden itibaren Avrupa Birliği’nde 29 ülkede … markasının tescilli olduğu, ayrıca 2010 yılından itibaren de markayı Türkiye’de kullandığı, davacı tarafın marka üzerinde 19.sınıfta yer alan spor salonu zemin kaplama ürünleri ile sınırlı olduğu, ancak spor salonu zemin kaplama ürünleri ile alakalı olan davalı markasının 27.sınıfta tescilli olduğu, “muşambalar,döşemelik, mantarlı muşamba (linolyum ). Spor amaçlı minderler. Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları ” emtiaları ile 35. sınıfta tescilli “muşambalar,döşemelik, mantarlı muşamba (linolyum ). Spor amaçlı minderler. Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları ” emtiaları bakımından davacının gerçek hak sahibi olduğu, davalının … sayılı … markasının davacının hak sahibi olduğu marka ile birebir aynı olduğu, davalı markasının tescilli olduğu bir kısım emtialar yönünden karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatiyle markanın tescilli olduğu sınıflar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne, davalının markayı kötü niyetle tescil ettirdiğine dair dosya kapsamında kanaat verici delil bulunmadığı da belirtilerek, davanın kısmen kabulüne, davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumunda … sayı ile tescilli … markasının 27.sınıfta tescilli olduğu “muşambalar,döşemelik, mantarlı muşamba (linolyum ). Spor amaçlı minderler. Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları ” emtiaları ile 35. Sınıfta tescilli “muşambalar,döşemelik, mantarlı muşamba (linolyum ). Spor amaçlı minderler. Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları” emtiaları yönünden kısmen hükümsüzlüğüne” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı adına tescilli markanın bulunduğu 27.sınıftaki mal ve hizmetlerin davacı markası ile ilgili olduğunu, dava konusu markanın global anlamda da bu sınıfta davacı adına tescilli olduğunu, dava devam ederken davalının aynı marka için 1, 2, 19, 27, 35. ve 37. sınıflarda da tescil başvurusunda bulunduğunu, bu durumun kötüniyeti gösterdiğini, davalının kötüniyetli olması nedeniyle Mahkemece tam hükümsüzlük kararı verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen hükmün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının marka kullanımının ve yurt dışı tescilinin 19.sınıf olduğunu, davalı markasının ise TPE nezdinde 27. ve 35.sınıflarda tescilli olduğunu, dolayısıyla markaya tecavüzün söz konusu olmadığını, davacının alâkalı ürünler nedeniyle hükümsüzlük talebinin bulunmadığını, oysa ki bilirkişi raporunda davacının talebi değiştirilerek değerlendirme yapıldığını, talep edilmeyen bir hususta değerlendirme yapıldığını, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, Davalının ticari defterlerinin incelenmesi talebinin değerlendirilmediğini, Mahkemece savunma hakkının kısıtlandığını, Diğer yandan davacının tanınmışlık iddiasının bulunduğunu ancak marufluk iddiasının bulunmadığını, bu hususta talebin aşılarak bilirkişi raporunda değerlendirme yapıldığını, kaldı ki iltibasın varlığı için davacının 19.sınıfta hak sahibi olması gerektiğini, bu yönde yapılan değerlendirmenin de hatalı olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı adına … tescil numarası ile TPE nezdinde kayıtlı ”…” markasının hükümsüzlüğüne ilişkindir. İddia, savunma, denetime elverişli bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; dava konusu ”…” markasının davalı adına … tescil numarası ile TPE nezdinde 27. ve 35. sınıflarda tescilli olduğu, aynı markanın davacı adına 14.09.2007 tarihinden itibaren … ve … tescil numaraları ile Çin’de, 16.08.2007 tarihinden itibaren … tescil numarası ile Avrupa Birliğinde (29 ülkede), 23.07.2009 tarihinden itibaren … tescil numarası ile Kanada’da, 30.03.2010 tarihinden itibaren … tescil numarası ile Amerika Birleşik Devletlerinde tescilli olduğu, yurt dışı tescillerinin uluslararası 19.sınıf (Metalik olmayan yapı malzemeleri, Metal olmayan yapı malzemeleri ve elemanları, Metal olmayan inşaat malzemeleri, Metal olmayan zemin) ile 27.sınıf (Halılar, Matlar, Zemin kaplaması için zemin döşemeleri ve diğer materyaller, Halı, Kilimi Kapı önü paspası, Zemin kaplama malzemeleri, dokumasız kumaştan mamul duvara asmalık malzemeler) ve 37.sınıfta (Zemin kaplamalar ve halılar, İnşaat onarım ve tesis hizmetleri) tescilli olduğu, karşılaştırma açısından önemi nedeniyle, davalı markasının ise, 27. ve 35.sınıflarda (Halılar, Kilimler, Yolluklar, Muşambalar, Döşemelik mantarlı muşamba, spor amaçlı minderler, Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları…) tescilli olduğu, görüldüğü üzere, dava konusu markanın, belirtilen hizmet sınıflarındaki bir kısım mal ve hizmetler yönünden aynı, bir kısım mal ve hizmetler yönünden ise benzer nitelikte tescilli olduğu, davacının hem uluslararası alanda faaliyette bulunduğu, hem de dosyaya sunulan fatura örneklerine göre, ilk olarak 2010 yılında Türkiye’de faaliyette bulunduğu, davacının ”…” markasını ”spor salonu zemin kaplama ürünleri” bakımından ilk kullanan kişi olduğu, markayı bu anlamda bilinir hale getirdiği, dolayısıyla gerçek hak sahibi olduğu, yukarıda belirtilen mal ve hizmet sınıflarına göre aynı sektörde faaliyet gösteren ve basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan davalının, davacı markasından haberdar olmayacağının düşünülemeyeceği, davalının marka olarak pek çok seçim hakkı varken davacı markası ile aynı markayı tescil ettirmesinin TMK 2. maddesi anlamında düzenlenen dürüstlük kuralı ile örtüşmediği, davalının kötüniyetli olarak kabulü gerektiği, bu durumun ortalama tüketici nezdinde iltibas tehlikesini de doğurduğunun bir gerçek olduğu, açıklanan nedenlerle dava tarihinde yürürlükte bulunan ve somut olaya uygulanması gereken 556 Sayılı KHK’nın 42.maddesi anlamında hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiği, dolayısıyla Mahkemece, davalının kötüniyetli olduğu kabul edilerek, dava konusu markanın tescil ettirildiği tüm mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken, yalnızca bazı mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan sebeplerle davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiş ise de, davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan sebeplerle kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının KALDIRILARAK, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3- Davanın KABÜLÜNE; 3/a- Davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumunda … sayı ile tescilli ”…” ibareli markanın, tescil edildiği 27. ve 35. sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin yatırılan 29,20 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 30,10 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan; 29,20 TL başvurma harcı, 29,20 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti , 155,00 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 3.217,70 TL davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/c- Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacı tarafa verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi reddedildiğinden davalı taraftan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 27,90 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 5/b- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/c- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 57,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 142,70 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5-d- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5/e- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/06/2021