Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/411 E. 2021/1029 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/411
KARAR NO: 2021/1029
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2017
NUMARASI: 2016/828 E. 2017/952 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili şirketin davalıdan 01/01/2015-23/04/2015 tarihleri arasındaki faturalardan kaynaklı toplam 69.366,18 TL alacağı olduğunu, davalı takip borçlusu aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası ile ilamsız icra takibine başlandığını, davalıya örnek 7 ödeme emri tebliğ edildiğini, borçlu vekili tarafından 15/05/2015 tarihli kötü niyetli olarak yapılan itiraz ile takibin durduğunu, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacının 05.05.2015 tarihinde icra takibi başlattığını, 15.05.2015 tarihli itiraz ile takibin durdurulduğunu, itirazın iptali davasının, İ.İ.K. 67. maddesinde belirlenen 1 yıllık süre içinde açılmadığından, öncelikle hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesini, müvekkilinin davacı şirketle hukuki ilişkisi bulunmadığından, şirkete ait ticari defter ve kayıtlarda, davacıya icra takibine konu edildiği şekilde borcunun görünmediğini, davacının, icra takibinde dayanak olarak belirtmediği, dava dilekçesinde delil olarak gösterdiği 01.01.2015-23.04.2015 tarihleri arasındaki faturaları mahkemeye sunmadığını, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, başlatılan haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle, % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Davacı ( alacaklı) tarafından davalı ( borçlu) aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası ile fatura alacağından kaynaklanan 69.366,18 TL asıl alacak ve işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsili için haciz yolu ile takibe geçildiği, davanın yasal bir yıllık süre içinde açıldığı, Alınan bilirkişi kök raporunda; davalı … A.Ş.’nin ticari defterlerini ibraz etmediği, davacı şirkete ait TTK. hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş olduğundan, sahibi lehine delil niteliği taşıyan 2015 yılı ticari defterlerine göre, davacı şirketin 06.05.2015 icra takip tarihi itibariyle davalı … A.Ş’den 69.366,18 TL’sı alacaklı olduğu, ek raporda ise, dava dosyasına sunulan faturalara ait irsaliyelerin teslim alan bölümündeki isim ve imza bölümünün boş olarak bırakıldığı faturalar ile 3 adet faturaya ait sunulmayan irsaliyelerin tenzil edilmesi durumunda; 69.366,18 TL. – 11.324,46 (908,60 TL. -1.817,20 TL. – 8.598,66 TL. ) = 58.041,72 TL alacağının bulunduğunun bildirildiği, Davalı satış işlemini inkar ettiğinden, alacağı olduğunu ve malları davalıya teslim ettiğini iddia eden davacının ispat yükü altında olup, davacı tarafça sunulan ticari defterlerin ve faturanın ispat vasıtalarından birisi olduğu, Davalının borcunun bulunmadığını beyan etmesine karşın, davacı taraf inceleme gününde ticari defterlerini ibraz ettiğinden ve davaya konu faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu görüldüğünden, usulüne uygun tutulan taraf defterleri lehlerine delil vasfına haiz olacağından, fatura ve sevk irsaliyelerinde davalı adına teslim alan kısımlarında isim ve imza bulunan sevk irsaliyeleri bakımından, yapılan SGK işyeri çalışanı araştırması yanında, dayanak sevk irsaliyelerideki teslim alan kısmındaki imza konusunda isticvap davetiyesi çıkarılan davalı tarafın icabet etmemesi sebebiyle, HMK’nın 171/2 maddesindeki, ”Çağrılan taraf özürsüz olarak gelmediği veya gelip de soruları cevapsız bıraktığı takdirde, mahkemece sorulan vakıaları ikrar etmiş sayılır” düzenlemesi dikkate alınarak ikrar etmiş sayıldığı, davaya konu isimsiz imzalı ve isim ve imzanın olduğu bir kısım sevk irsaliyesi ve faturalardaki satışa konu malın davalıya verildiği ve irsaliyelerdeki imzanın şirket yetkilisine ait olduğu, davalının dava konusu asıl alacak yönünden alacağı kabul ettiği yönünde kanaat oluştuğundan, davanın kabulü gerektiği, Ancak davacı tarafın düzenlendiğini iddia ettiği imzasız sevk irsaliyesi ile verilen süreye rağmen üç adet fatura ve sevk irsaliyesinin dosyaya sunulmadığı, bir faturanın borç doğurabilmesi için öncelikle faturanın karşı tarafa tebliğ ve teslim edilmesinin ispatı gerektiği, davacının bu yönde başkaca yan delillerle bir kısım faturalardan dolayı iddiasını yazılı delillerle ispat edemediği anlaşıldığından, isimsiz irsaliye de talep edebileceği asıl alacağa eklenerek bakiye alacağın; 69.366,18 TL-1.817,20 TL – 8.598,66 TL = 58.950,32 TL olduğu anlaşıldığından, davalı borçlunun itirazının 58.950,32 TL asıl alacak yönünden iptali ile, takibin bu kısım yönünden devamına, 117. madde uyarınca taraflar arasında yazılı bir sözleşme, teamül haline gelmiş faiz uygulaması ve alacaklının borçluyu temerrüde düşürücü ihtarının bulunmadığı görüldüğünden, takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili için itirazının iptaline ve İİK’nin 67 maddesi uyarınca itirazın haksız ve alacağın likit olması nedeniyle, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 1-Ticari defterin ibraz zorunluluğunun 6100 sayılı HMK 222/1. maddesinde ve TTK’nda düzenlendiğini, 6102 sayılı TTK 81/1. maddesinin birinci fıkrasında tekrarlandığını, mahkemenin ibraz konusundaki kararı karşısında tarafların ticari defterlerini bilirkişi incelemesi için ibraz etmesi zorunluluğunun TTK 83/2 yollaması ile 6100 Sayılı HMK’nın 219. maddesinde açıkça belirtildiğini, mahkemece 18/01/2017 tarihli celsede tarafların ticari defter ve kayıtlarının ibrazına karar verilerek ihtar edilmesine rağmen davalının ticari defterlerini ibraz etmekten kaçındığını, müvekkili şirket tarafından, usulüne uygun olarak tutulan ve süresinde ibraz edilen ticari defterlerinde yer alan ve bilirkişi kök raporu ile de tespit edilen faturadan kaynaklı alacağın kati delille ispat edildiği halde yerel mahkeme tarafından alacağın kısmen reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 2-Mahkemece 10.07.2017 tarihinde Büyükçekmece Vergi Dairesine müzekkere yazılarak davalının 2015 yılına ait BA formlarının istendiğini, vergi dairesinin davalı firmanın mükellef kaydına rastlanmadığını bildirdiğini, mahkemece ilgili vergi dairesi araştırılıp BA formlarını istemesi gerekirken istenmediğini, BA formları incelense, sevk irsaliyesi bulunmayan yada sevk irsaliyesinde imza bulunmayan faturaların davalı tarafından BA formları ile vergi dairesine bildirildiğinin görüleceğini, mahkemece bu husus ilgili vergi dairesinden istenilmeyerek eksik inceleme yapıldığını, mahkeme kararının hukuka aykırı ve istinafa konu kısmının kaldırılmasını, davanın reddedilen 10.415,86 TL için taleplerinin kabulü ile haksız itirazın bu miktar yönünden de iptalini, davalının itirazının haksız olduğu da dikkate alınarak %20’den az olmamak üzeri icra inkar tazminatına hükmedilmesini, talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; Davalıdan 01/01/2015-23/04/2015 tarihleri arasındaki faturalardan kaynaklı toplam 69.366,18 TL alacağının davalı tarafça ödenmediğinden bahisle aleyhine başlattığı Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı ilamsız icra takibine, borçlu vekili tarafından yapılan itirazın haksız olduğundan iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ilişkindir. Mahkemece; Usulüne uygun tutulduğu için sahibi lehine delil kabul edilen davacı defterleri üzerindeki bilirkişi incelemesi ile davacı şirketin 06.05.2015 icra takip tarihi itibariyle davalı … A.Ş’den 69.366,18 TL’sı alacaklı olduğu, 17/01/2015 tarihli … seri numaralı 6.950,08 TL, 24/05/2015 tarihli … seri numaralı 869,78 TL ve 31/03/2015 tarihli … seri numaralı 778,80 TL tutarlı faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinin dosyaya sunulmadığı, imza olmakla birlikte kime ait olduğu tespit edilmeyen ve imza bölümünün boş olarak bırakıldığı irsaliyelerin tenzil edilmesi ile; 69.366,18 TL – 11.324,46 (908,60 TL -1.817,20 TL – 8.598,66 TL) = 58.041,72 TL alacağı tespit edildiğinden, bir faturanın borç doğurabilmesi için öncelikle faturanın karşı tarafa tebliğ ve teslim edildiğinin ispatı gerektiği, davacının başkaca yan delillerle bu faturalardan dolayı iddiasını yazılı delille ispat edemediğinden, davanın kısmen kabulü ile itirazın 58.041,72 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili yönünden iptaline, %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir. 1-Davacı taraf dava dilekçesi ile fatura ve ticari defter kayıtlarına delil olarak dayanmış, davalı taraf hukuki ilişkiyi inkar etmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 190 maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadığı taktirde iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğundan, görülmekte olan davada özel düzenleme olmadığından, davalı taraf ile arasında takibe konu alacağı doğuran hukuki ilişkinin varlığını kanıtlamak davacı tarafa aittir. HMK 222.maddesi uyarınca mahkeme ticari davalarda, tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun tutulması, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırılmış olması, defter ve kayıtların birbirini doğrulaması koşulu ile ticari defterler delil olarak kabul edilebilir. Ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için; kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun tutulması, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırılmış olması, defter ve kayıtların birbirini doğrulaması yanında diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtların aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmaması gerekir. Mahkemece 18/01/2017 tarihli taraf vekillerinin hazır olduğu ön inceleme oturumunda 10 numaralı ara kararı ile; “Taraflara, 6100 sayılı HMK 219, 220, 222. maddeleri gereğince Hesap bilirkişisi incelemesine esas olacak ticari defter, kayıt ve belgelerini inceleme günü 17/02/2017 ve saat 14:00 da mahkememiz duruşma salonunda ibraz etmelerine, aynı yasanın 222/3. maddesi gereğince, inceleme günü defter, kayıt ve belgelerini ibraz etmedikleri ve ayrı sürede delilleri ile birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret de göstermedikleri ya da belgenin ellerinde bulunduğunu inkar ettikleri ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmedikleri taktirde mahkemenin belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanının kabul edilebileceğinin ihtarına (ihtar edildi)” karar verildiği, davacı tarafça inceleme günü defter ve kayıtların ibraz edildiği, davalı tarafça sunulmadığı, geçerli mazeret bildirilmediği, bilirkişi tarafından davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede, usulüne uygun tutuldukları, sahibi lehine delil olma niteliğinin bulunduğu tespit edilmiştir. Davacı defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmuş olması hukuki ilişkinin varlığını gösterir ise de; alacağın varlığını ispat için tek başına yeterli değildir. Davacı defterinde kayıtlı faturaların davalı tarafa tebliğ edilmesi, 8 gün içinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi halinde, fatura içeriği kabul edilmiş sayılırsa da; fatura içeriği teslimi kapsamadığından ve davalı tarafça hukuki ilişki bulunmadığı iddia edildiğinden, faturaya konu ürünlerin teslim edildiğini kanıtlamak iddia eden davacı tarafa aittir. Mahkemece; Davalı adına teslim alan kısımlarında isim ve imza bulunan sevk irsaliyeleri yönünden, SGK işyeri çalışanı araştırması yapılarak, dayanak sevk irsaliyelerindeki teslim alan kısmındaki imzaların davalı şirket çalışanlarına aidiyeti konusunda çıkarılan isticvap davetiyesine davalı tarafın icabet etmemesi sebebiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 171/2 maddesindeki, ”Çağrılan taraf özürsüz olarak gelmediği veya gelip de soruları cevapsız bıraktığı takdirde, mahkemece sorulan vakıaları ikrar etmiş sayılır” düzenlemesi dikkate alınarak ikrar etmiş sayıldığından, davaya konu “isimsiz imzalı” ve “isim ve imzanın olduğu” irsaliyelerdeki imzanın şirket yetkilisine ait olduğu, sevk irsaliyesi ve faturalardaki satışa konu malın davalı tarafa teslim edildiği sübuta erdiğinden, davacı tarafın bu faturalar yönünden alacağı kanıtlanmıştır. Bilirkişi ek raporu ile; 18/01/2015 tarih ve … seri numaralı 908,60 TL tutarlı faturanın sevk irsaliyesinde teslim alan imzasının olduğu isim bulunmadığı, 21/01/2015 tarih ve … seri numaralı 1.298,00 TL, 03/30/2015 tarih ve … seri numaralı 519,20 TL, tutarlı faturaların sevk irsaliyelerinde teslim alan isim ve imzasının bulunmadığı, 17/01/2015 tarih ve B 522241 seri numaralı 6.950,08 TL tutarlı, 24/01/2015 tarih ve … seri numaralı 869,78 TL tutarlı, 31/03/2014-5 tarih ve … seri numaralı 778,80 TL tutarlı faturaların sevk irsaliyelerinin sunulmadığı tespit edilmiş olduğundan, davacı tarafça bu faturalara ilişkin ürünlerin davalı tarafa teslim edildiğinin irsaliyeler yada teslim belgesi sunularak kanıtlanması gerekir. Mahkemece 10/07/2017 tarihli oturumda; -Gelen ek rapora göre davacı tarafça sunulmayan fatura ve irsaliyelerin mahkememize sunulması için 2 haftalık kesin süre verilmesine, sunulmadığı takdirde mevcut delillere göre karar verileceğinin ihtarına (ihtar edildi) karar verilmesine rağmen davacı tarafça irsaliyeler sunulmadığından, davacı vekilinin, 18/01/2017 tarihli celsede tarafların ticari defter ve kayıtlarının ibrazına karar verilerek ihtar edilmesine rağmen, davalının ticari defterlerini ibraz etmekten kaçındığından, müvekkilinin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulması nedeniyle lehine delil vasfı bulunduğundan ve davacı ticari defterleri ve bilirkişi raporu ile alacaklarının kesin olarak kanıtlanmasına rağmen davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin yasaya aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Mahkemece 10/07/2017 tarihli oturumda 3 numaralı ara kararı ile “Davalının bağlı bulunduğu Büyükçekmece Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak 2015 yılına ait BA formlarının gönderilmesinin istenmesine karar verildiği, vergi dairesince; 19/07/2017 tarih ve 44202404-250.01-E.214634 sayılı yazı ile “… Unvanlı mükellef kaydına rastlanmadığı” şeklinde cevap verildiği tespit edilmiştir. Davacı tarafça delil olarak; Büyükçekmece … İcra Müd. 2015/5466… Esas sayılı dosyası, ticari defterler, faturalar ve bilirkişi incelemesine, davalı taraf; Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi, Ticari defter, kayıt ve belgeler, Tanık beyanları, Yemin, Sair her türlü kanuni ve takdiri delile dayanıldığı tespit edilmiştir. Davacı ve davalı tarafça BA formlarına delil olarak dayanılmamış ise de; yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca mahkemece re’sen BA formlarının getirtilmesi gerekip, mahkemece celbine karar verildiği ve davalı şirketin müzekkere yazılan vergi dairesinde mükellef kaydı olmaması sebebiyle gönderilmediği tespit edilmiştir. Mahkemece davalı şirketin bağlı olduğu vergi dairesi davacı taraftan, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan sorularak tespit edildikten sonra, ilgili vergi dairesine müzekkere yazılarak dava konusu alacağa dayanak teşkil eden faturalara ait BA formlarının getirtilmesi gerektiği halde getirtilmediğinden, BA formları temin edilmeden karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerektiği, Davacı tarafın 1 numaralı istinaf sebebinin reddine, 2 numaralı istinaf sebebinin kabulü ile kararın 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılarak, dosyanın belirtilen şekilde işlem yapılarak ulaşılacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine iadesine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen KABULÜ ile, 2- Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/10/2017 tarih ve 2016/828 E. 2017/952 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. hükmü gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6-362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/09/2021