Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/410 E. 2021/1028 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/410 Esas
KARAR NO: 2021/1028 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2017
NUMARASI: 2015/112 E. 2017/679 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin spor malzemeleri üretimi ve satışı yaptığını, davalı tarafından müvekkiline 205 adet eşofman takımı, 213 adet nakışlı uzun kollu tişört, 52 adet kısa kollu tişört siparişi verildiğini, müvekkili tarafından sipariş talebe uygun olarak hazırlanarak faturasının davalıya gönderildiğini, davalı tarafından siparişe konu ürünlere ait faturanın ödenmediğini ve iade faturası kesilerek gönderilmesi üzerine, Bakırköy … Noterliği’nin 29/09/2014 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle iade faturasının kabul edilmediği ve bedelin 7 gün içerisinde ödenmesi, aksi takdirde alacağın yasal yollarla tahsil edileceğinin bildirildiğini, Kadıköy … Noterliği’nin 01/10/2014 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnameyle faturaya konu ürünlerin ayıplı olduğunun ileri sürüldüğünü, davalının ödemesini zamanında ve sözleşmeye uygun şekilde yapmadığından, aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının borca ve ferilerine haksız ve mesnetsiz itirazı ile takibin durduğunu beyanla, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazların iptali ile devamına, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Sipariş üzerine, davacı tarafından 17/09/2014 tarihli fatura düzenlenerek gönderilen malların kontrol ve muayenesinde; anlaşmaya aykırı olarak kumaş kalitesinin düşük olduğu, ürünler arasında boy ve ebat farklılıkları bulunduğu ve beyaz tişörtlerin, kullanma talimatına uygun olarak çamaşır makinesinde 30 derecede15 dakikalık programda denemeye tabi tutulduğunda, ilk yıkamada kumaşın 2 beden kadar çekerek küçülüp kullanılamaz bir hal aldığını, eşofmanların da benzer şekilde küçüldüğünün açıkça gözlemlendiğini, bu durumun yıkamadan önce, yıkama sırasında ve yıkamadan sonra ayrı ayrı fotoğraflanarak davacı tarafa derhal bildirildiğini, ürünlerin Borçlar Kanunu madde 219’da yer alan “ayıplı mal ” kapsamında olduğunu, malların sipariş üzerine gönderilmesi sebebiyle ele geçmeden muayenesinin yapılması mümkün olmadığından, Türk Ticaret Kanunu madde 23/c ‘de belirtildiği üzere, mallar müvekkiline ulaştıktan sonra gerekli fiziki inceleme ve muayeneleri yapılarak, ayıplı olduğu tespit edilip, yasada öngörülen 8 günlük süre içinde 25/09/2014 tarihli iade faturası düzenlenerek davacıya gönderildiğini, gönderilen malların ayıplı olmasının sorumluluğunun davacıya ait olduğu, müvekkiline hiçbir kusur isnat edilemeyeceğinden, ödeme talebinde bulunulamayacağının bildirildiğini, davacının ihtarname tebliğinden sonra müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığından, takibe itiraz edildiğini belirterek, haksız davanın reddi ile davacının %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, ödeme emrinin 27/11/2014 tarihinde borçlu/davalıya tebliğ edildiği, borçlunun 02/12/2014 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği ettiği, icra takibine itirazın ve itirazın iptali davasının süresinde olduğu, Davacı ile davalı arasında spor malzemeleri alımı konusunda anlaşma yapıldığı, davalı tarafından 205 adet eşofman takımı, 213 adet nakışlı uzun kollu tişört ve 52 adet kısa kollu tişört siparişi verildiği, davacı tarafından siparişlerin hazırlanarak faturası ile birlikte davalıya gönderildiği, davalının “teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğundan bahisle” iade faturası düzenleyerek davacıya gönderdiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, davaya ve faturaya konu ürünler üzerinde tekstil mühendisi aracılığı ile yapılan inceleme sonucu verilen bilirkişi raporu ile; siparişe konu ürünlerden 205 adet eşofman takımının istenilen gramajda üretilmediği ve ayıplı olduğu, diğer ürünlerde ise ayıp bulunmadığının belirlendiği, Davalının iade faturası keserek davacıya bildirimde bulunmasının ” ayıp ihbarı ” olarak kabul edilerek, ayıplı ürünler dışındaki sipariş edilen ürünlerde ayıp bulunmadığından, davacının teslim ettiği siparişlerin bedelini isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakla, ayıpsız ürünlerin bedeli olan 8.200,00 TL için davanın kısmen kabulüne”İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, ödeme emrinin 27/11/2014 tarihinde borçlu/davalıya tebliğ edildiği, borçlunun 02/12/2014 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği ettiği, icra takibine itirazın ve itirazın iptali davasının süresinde olduğu, Davacı ile davalı arasında spor malzemeleri alımı konusunda anlaşma yapıldığı, davalı tarafından 205 adet eşofman takımı, 213 adet nakışlı uzun kollu tişört ve 52 adet kısa kollu tişört siparişi verildiği, davacı tarafından siparişlerin hazırlanarak faturası ile birlikte davalıya gönderildiği, davalının “teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğundan bahisle” iade faturası düzenleyerek davacıya gönderdiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, davaya ve faturaya konu ürünler üzerinde tekstil mühendisi aracılığı ile yapılan inceleme sonucu verilen bilirkişi raporu ile; siparişe konu ürünlerden 205 adet eşofman takımının istenilen gramajda üretilmediği ve ayıplı olduğu, diğer ürünlerde ise ayıp bulunmadığının belirlendiği, Davalının iade faturası keserek davacıya bildirimde bulunmasının ” ayıp ihbarı ” olarak kabul edilerek, ayıplı ürünler dışındaki sipariş edilen ürünlerde ayıp bulunmadığından, davacının teslim ettiği siparişlerin bedelini isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakla, ayıpsız ürünlerin bedeli olan 8.200,00 TL için davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; 1-Öncelikle 17/11/2016 tarihli üçüncü celsenin bir numaralı ara kararı incelendiğinde “Davacı vekilinin 03/11/2016 tarihli beyan dilekçeleri doğrultusunda dosyanın aynı bilirkişi heyetine sevkinin sağlanarak belirtilen konularda açıklayıcı ek rapor verilmesinin istenmesine” ifadelerine yer verildiğini, 20/10/2016 günü tebliğ edilen 27/09/2016 tarihli bilirkişi raporuna süresi içinde 28/10/2016 günü beyan ve itirazlarını sunduklarını, itirazlarının yok sayılarak, sadece davacı vekili itirazları doğrultusunda ek rapor hazırlanmasına karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması anlamına geldiğinden usul ve yasalara aykırı olduğunu, 2-Bilirkişi raporlarında, davaya konu tişörtlerin ende 1 cm (%3) ve boyda 3 cm (%7) küçüldüğünün gözlemlendiği belirtilmesine rağmen, küçülmenin, tişörtü 1 veya 2 beden küçültüp küçültmediğinin belirtilmediğini, davaya konu tişörtler beden olarak küçülüyorsa bu hususun da bir ayıp olarak nitelenmesi gerektiği yönündeki itirazları dikkate alınarak açıklama yapılması gerekirken hiçbir açıklama alınmaksızın karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, Bilirkişi raporunda tişörtlerin ev tipi çamaşır makinasında 40 derece ısıda üç defa yıkandığı belirtilmişse de yıkama sürelerinin belirtilmediğini, cevap dilekçesinde belirttikleri üzere, ürünler müvekkili tarafından 15 dakikalık programda ve 30 derece ısıda yapılan ilk yıkama itibarıyla beden olarak küçüldüğünü, beyaz olan tişörtlerin lekeyi daha kolay göstermesi ve yıkama sonrasında iz bırakabilmesi ihtimallerine istinaden daha yüksek ısılarda yıkanması gerektiğini, bilirkişi tarafından yıkamaya tabi tutulan ürünlerin normal çekme payları içinde kaldığı düşünülse dahi tüm tişörtlerin ayıpsız olduğu anlamına gelmeyeceğini, müvekkilinin yıkamaya tabi tuttuğu ürünlerin küçüldüğünün cevap dilekçesi ekinde sundukları resimlerle kanıtlandığını, 3-Türk Borçlar Kanunu’nun eser sözleşmesine ilişkin hükümleri 475’inci maddenin iş sahibine, satış sözleşmesine ilişkin hükümleri 227’nci maddenin alıcıya sözleşme konusu şeyin ayıplı olması halinde sözleşmeden dönme hakkını sağladığını, teslim alınan ürünlerin ayıplı olduğu anlaşıldığında tüm ürünler için iade faturası düzenlenip ayıp ihbarı yapılarak sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığını, davaya konu ürünlerin bir kısmının –diğer kısım hakkındaki itirazlarımız sürmektedir- sözleşme kapsamında ayıplı olduğunun bilirkişiler tarafından da tespit edildiğini, diğer ürünlerin ayıplı olmadığını kesinlikle kabul etmemekle birlikte, bir an için ayıplı olmadığı kabul edilse bile ayıplı olmayan kısmın elde tutularak, diğer kısmın ayıp sebebiyle iadesinin müvekkiline hiçbir fayda sağlamayacağından, sözleşmenin tamamından dönülmesi gerektiği için bu yönde hareket edildiğini, müvekkilinin yasadan kaynaklanan hakkını kullanması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, açıklanan, yargılama sırasında ortaya çıkmış ve mahkemece yeniden yargılama yapılması durumunda ortaya çıkacak ve re’sen nazara alınacak sebepler yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ve davanın tamamen reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; davalının siparişi üzerine üretimini yapıp, fatura düzenleyerek teslim ettiği, 205 adet eşofman takımı, 213 adet nakışlı uzun kollu tişört, 52 adet kısa kollu tişörtün davalı tarafça ayıplı olduğu iddiası ile iade fatura düzenlenip, geri gönderilmesi ve ihtara rağmen ürün bedelinin ödenmemesi sebebiyle, aleyhine başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir. Davalı tarafın 04/07/2014 tarihli e-mail ile davacı tarafa ürün sipariş vermek istediklerini, fiyat bildirmelerini istediği, 25/07/2014 tarihli e-mail ile numune ürün gönderilerek, ürün nitelikleri konusunda açıklama yapıldığı, davacı tarafın 17/09/2014 tarih ve … seri numaralı irsaliyeli fatura ile sipariş edilen ürünleri gönderdiği, davalı tarafça 25/09/2014 tarihinde e-mail ile tişörtlerin 30 derecede yıkama sonucu iki beden küçüldükleri, eşofmanların gramajının düşük olduğu ve iadesi konusunda anlaştıklarını belirterek, … seri numaralı iade fatura kesilen ürünlerin teslim alınmasının istendiği, Kadıköy … Noterliği’nin 01/10/2014 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesi ile ürünlerin yapılan muayene sonucu ayıplı olduğunun tespit edilerek bildirildiği belirtilmek suretiyle sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığının bildirildiği tespit edilmiştir. İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasında, davacının davalı aleyhine 17/09/2014 tarih ve … seri numaralı irsaliyeli faturadan dolayı ilamsız takip başlattığı, ödeme emrinin 27/11/2014 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 7 günlük itiraz süresi içinde kalan 02/12/2014 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği ettiği, 22/01/2015 tarihinde açılan itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süresi içinde olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporu ile ek raporda; tişörtlerin ev tipi çamaşır makinesinde 40 derecede yapılan 3 yıkama sonrası ende 1 cm, boyda 3 cm kısalma tespit edildiği, mevcut çekme paylarının normal olduğu, ayıp bulunmadığı, eşofman takımlarının İstanbul Teknik Üniversitesi Tekstil Tasarımı ve Teknolojileri Laboratuvarında yapılan incelemesi sonucu, numune olarak gönderilen ürünlerin ortalama ağırlığının 313,51 gr/m2, minimum ağırlığının 304,79 gr/m2, maksimum ağırlığının 323,60 gr/m2 olmasına rağmen, davaya konu ürünlerin ortalama ağırlığının 280,84 gr/m2, minimum ağırlığının 270,2 gr/m2 , maksimum ağırlığının 290,52 gr/m2 olduğunun tespit edildiği ve numune ile üretilen ürün arasında % 5 sapma olması gerekirken % 32,67 sapma olduğundan, ayıplı üretim olduğunun bildirildiği tespit edilmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 03/06/2021 tarihli 2020/1722 esas ve 2021/2490 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur. Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK’nun 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır. Eser sözleşmesi ilişkilerinde 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. H.D. 19.06.2014 gün, 2013/4976 E. 2014/4282 K. sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları). Eserde ortaya çıkan ayıp, iş sahibinin eseri kullanamayacağı ve hakkaniyet kurallarına göre kabule zorlanamayacağı derecede ağır bir ayıp ise, iş sahibi eseri kabulden kaçınma hakkına sahip olup, sözleşmeden dönebileceği gibi, ayıbın ağırlığının bu derecede önemli olmadığı durumlarda iş sahibi, bu tür ayıplardan dolayı, eserdeki ayıbın büyüklüğüne göre, ücretten indirim veya büyük masrafı gerektirmemek kaydıyla eserin onarımını talep edebilecektir. Taraflar arasında imzalanan sözleşme, kumaşı üretilerek gönderilen numuneye uygun uzun ve kısa kollu tişört ve eşofman takımı imal ederek teslim etmeyi içerdiğinden, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerekir. Mahkemece, uyuşmazlığın satış sözleşmesi olarak değerlendirilmesi ve TTK hükümleri uyarınca çözülmesi doğru değildir. 1-Dosyada mevcut 29/09/2016 havale tarihli bilirkişi raporunun davalı tarafa, 20/10/2016 günü tebliğ edildiği, davalı vekilinin süresi içinde 28/10/2016 ( onay tarihi 31/10/2016) günü beyan ve itirazlarını sundukları, mahkemece davalı itirazları konusunda ret veya kabul yönünde bir karar verilmeden, mahkemenin 17/11/2016 tarihli oturumun bir numaralı ara kararı ile “Davacı vekilinin 03/11/2016 tarihli beyan dilekçeleri doğrultusunda dosyanın aynı bilirkişi heyetine sevkinin sağlanarak belirtilen konularda açıklayıcı ek rapor verilmesinin istenmesine” ifadelerine yer verildiği tespit edilmiştir. HMK 281.maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun kendilerine tebliğinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.” Hukuki dinlenilme hakkını düzenleyen HMK 27/2-b maddesinde; ” Açıklama ve ispat hakkını” HMK 27/2-c maddesinde; ” Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ” kapsadığına dair hükümleri mevcuttur. Davalı taraf itiraz dilekçesinde; Bilirkişi raporu incelendiğinde davaya konu tişörtlerin ende 1 cm (%3) ve boyda 3 cm (%7) küçüldüğünün gözlemlendiği yazılmasına rağmen beden küçültüp küçültmediği konusunda açıklık olmadığını, beden olarak küçülme mevcut ise ayıp olarak nitelenmesi gerektiğini, raporda yıkama süresinin belirtilmediğini ileri sürerek, rapora itirazları kapsamında takdiren yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiş olup, davalı tarafın itirazları teknik bilgiyi gerektirip, mahkeme hakimince değerlendirilebilecek hususlardan değildir. Mahkemece davacı itirazları yönünden HMK 281. maddesi uyarınca dosyanın ek rapor için bilirkişiye tevdiine karar verilmesine rağmen, teknik bilgiyi gerektiren davalı itirazları yönünden HMK 27/2-b ve c bendindeki hukuki dinlenilme hakkı kapsamında ek rapor alınmaması, ek rapora ihtiyaç duyulmamış ise gerekçesinin belirtilmemesi usule aykırı olduğundan, davalı vekilinin sadece davacı vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor hazırlanmasına karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması olup usul ve yasalara aykırı olduğu yönündeki istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 2-Mahkemece alınan bilirkişi raporu ile ek raporda; tişörtlerin ev tipi çamaşır makinesinde 40 derecede yapılan 3 yıkama sonrası ende 1 cm (%3), boyda 3 cm (%7) kısalma tespit edildiği belirtilip, makul çekme pay oranı belirtilmeden, mevcut çekme paylarının normal olduğu, ayıp bulunmadığı, eşofman takımlarının İstanbul Teknik Üniversitesi Tekstil Tasarımı ve Teknolojileri Laboratuvarında yapılan incelemesi sonucu, numune olarak gönderilen ürünlerin ortalama ağırlığının 313,51 gr/m2, minimum ağırlığının 304,79 gr/m2, maksimum ağırlığının 323,60 gr/m2 olmasına rağmen, davaya konu ürünlerin ortalama ağırlığının 280,84 gr/m2, minimum ağırlığının 270,2 gr/m2 , maksimum ağırlığının 290,52 gr/m2 olduğunun tespit edildiği, numune ile üretilen ürün arasında % 5 sapma olması gerekirken % 32,67 sapma olduğundan, ayıplı üretim olduğunun bildirildiği tespit edilmiştir. Davalı tarafça, cevabi ihtar ve cevap dilekçesinde tişörtlerin daha düşük ısıda yıkama sonucu çekmesi sebebiyle beden küçülmesi oluştuğu ve ayıp niteliğinde olduğu iddia edilmiş, fotoğrafları dilekçeye eklenmiştir. Bilirkişi raporlarında, davaya konu tişörtlerin ev tipi çamaşır makinesinde 40 derecede 3 defa yıkanması sonucu, ende 1 cm (%3) ve boyda 3 cm (%7) küçüldüğü belirtilmesine rağmen, küçülmenin, beden değişikliğine sebebiyet verip vermediği, beden değişikliğine sebebiyet verdiğinin tespit edilmesi halinde, ayıp olarak kabul edilip edilmeyeceği, ürünün niteliği nazara alınarak makul çekme payı oranı ve yıkama süresi belirtilmemiştir. Yasalarımızda ayıbın tarifi yapılmamış olup, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca; ” Ayıp yüklenicinin meydana getirip iş sahibine teslim ettiği eserdeki sözleşmeye ve fenne aykırılıklardır. Başka bir anlatımla ayıp, sözleşmede kararlaştırılan ve beklenen amaca göre bulunması gereken bazı vasıfların bulunmaması ya da bulunmaması gereken bazı bozuklukların bulunması” şeklinde tanımlanmaktadır. Bilirkişi raporunun mahkeme denetimine açık olması zorunlu olup, dosyada mevcut bilirkişi raporunda; tişörtlerdeki çekme oranı belirtilmekle birlikte makul çekme payı oranı gösterilmediğinden, mahkeme denetimine açık olma zorunluluğuna uyulmadığı gibi, yıkama sürelerinin belirtilmediği, beden olarak küçülme olup olmadığı, mevcut ise ayıp niteliğinde olup olmadığı, sözleşmede kararlaştırılan ve davacı tarafın sözleşmeden beklediği amaca uygun olup olmadığı belirtilmediğinden, davalı tarafın raporun eksik olduğu ve ek rapor alınmadan karar verilmesinin yasaya aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebi yerinde olduğundan kabulü gerekmiştir. 3-Türk Borçlar Kanunu’nun eserdeki ayıp sebebiyle iş sahibnin seçimlik haklarını düzenleyen 475/1. maddesindeki “Eser, iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı yada sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme” düzenlemesi ile iş sahibine sözleşme konusu şeyin ayıplı olması halinde sözleşmeden dönme hakkı tanımıştır. Eser sahibi sözleşmeden dönmekte haklı olduğu taktirde sözleşme bedelini ödeme yükümlülüğünden kurtulur. Dönme hakkının kullanılabilmesi için eserin “iş sahibinin kullanamayacağı” veya “hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı” yada “sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı” olması gerekir. Bu hususlar teknik bilgiyi gerektirdiğinden ve davalı taraf TBK 475/1. maddesindeki sözleşmeden dönme hakkını kullandığından, davalının sözleşmeden dönme hakkının doğup doğmadığını tespit bakımından mahkemece bilirkişilerden; mevcut ürünlerin, “iş sahibinin kullanamayacağı” veya “hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı” yada “sözleşme hükümlerine (taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığından gönderilen numuneye göre üretim talep edildiğinden numuneye) aynı ölçüde aykırı” olup olmadığı, davalı tarafın ” tişört ve eşofmanların takım oluşturması ve aynı sözleşmeye konu olması sebebiyle, ayıplı olmadığı tespit edilen tişörtler yönünden tek başına kabulün mümkün olup olmadığı” konusunda ek rapor alınması zorunludur. Davalı tarafın, ürünlerin ayıplı olduğu anlaşıldığında, tüm ürünler için iade faturası düzenlenip ayıp ihbarı yaparak sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, sözleşmeden dönme halinde, tüm sözleşme ortadan kalkacağından, aynı sözleşme içindeki ayıpsız ürünlerin bedelinin tahsiline hükmedilmesi yasaya aykırı olacağından, davalı vekilinin; davaya konu ürünlerin bir kısmının sözleşme kapsamında ayıplı olduğu bilirkişiler tarafından da tespit edildiği, bir an için ayıplı olmadığı kabul edilse bile ayıplı olmayan kısmın elde tutularak, diğer kısmın ayıp sebebiyle iadesinin müvekkiline hiçbir fayda sağlamayacağından, sözleşmenin tamamından dönülmesi gerektiği için bu yönde hareket edildiği, müvekkilinin yasadan kaynaklanan hakkını kullanması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin de kabulü gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın belirtilen eksiklikler giderilmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/05/2017 tarih ve 2015/112 E. 2017/679 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. hükmü gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 140,40 TL maktu ve nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6-362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/09/2021