Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/405 E. 2021/654 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/405 Esas
KARAR NO : 2021/654
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/09/2017
NUMARASI : 2015/396 E. – 2017/1037 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında doğan borçtan dolayı müvekkilinin İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borca itiraz etmesi üzerine itirazın iptaline karar verilmesini talep etiği anlaşılmıştır. Davalı cevap dilekçesinde özetle; Yetki itirazında bulunduklarını, davanın yetkili Küçükçekmece İcra Müdürlüğünde görülmesi gerektiğini beyanla davanın reddini talep ettikleri anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “Dava, hukuki niteliği itibari ile fatura alacağından kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayandıklarından tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, her iki tarafın defterleri üzerinde inceleme yapılmış, davacının sunmuş olduğu ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutuldukları, davalı defterlerinin ise usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmıştır.Davacı tarafın kayıtlarına göre, davalı adına düzenlenmiş 3 adet fatura toplam tutarı olan 22.160,00 TL ‘nin davalıya borç olarak, bir adet çekle tahsilat tutarı olan 3.000,00 TL ‘nin davalıya alacak olarak kaydedildiği davalının ödemeleri mahsup edildikten sonra bakiye 19.160,40 TL borcunun kaldığı görülmüştür. Davalı tarafın kayıtlarına göre ise; davacı tarafından düzenlenmiş 3 adet fatura toplam tutarı olan 22.160,00 TL ‘nin davacıya alacak olarak kaydedildiği, buna göre davalının takip tarihi itibariyle davacıya 22.160,40 TL borçlu göründüğü anlaşılmıştır. Bu tespitler ışığında: davacı kayıtlarına göre davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan 19.160,40 TL alacaklı olduğu; davalı kayıtlarına göre, davalının, takip tarihi itibariyle davacıya 22.160,40 TL borçlu olduğu; Davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş olan alacağa konu 3 adet faturanın davalı kayıtlarında da yer almış olması nedeniyle fatura içeriği malların teslimi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı; Davalı tarafından davacı şirket yetkilisi … toplam tutarı 27.500,00 TL olan çeklerin borca karşılık verilmiş olduğunun iddia edildiği, ancak incelenen kayıtlar uyarınca sadece 3.000,00 TL lik bir adet çekin tahsil edilerek defterlere işlendiği ve davalının borcundan mahsup edildiği, diğer çeklere yönelik taraf kayıtlarında bilgiye rastlanmadığı anlaşıldığından; Davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 19.160,40 TL alacaklı olduğu kabul edilerek, davacının talebine bağlı kalınmak suretiyle davanın kabulüne” karar verilmiştir.Davalı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde özetle;-İtirazın iptali başvurusu ile yapılan yargılamada Ticaret sicilden gelen cevabi yazıda çeklerin teslim edildiği … davacı şirketin yetkilisi olduğunun sabit olduğunu, ayrıca … gelen cevaplarda ise toplam 27.500,00 TL miktarlı 5 adet çekin … tarafından ciro edilerek İbrahim Yılmaz’a verildiğini ve çeklerin davacı şirket temsilcisi tarafından tahsile verildiğini, çeklerin ise davacı şirketin takas hesabından ödendiğinin ispat olunduğunu, 10.07.2017 tarihli bilirkişi raporunda çeklerin borca verilmiş olduğunun kabulü durumunda müvekkilimin hiç bir borcunun olmadığını aksine alacaklı durumda olduğunun tespitinin yapıldığını, ancak Mahkemenin bilirkişi raporunda bahse konu çeklerin borca karşılık verilmiş olduğunun kanaatine itibar etmediğini, müvekkil ile davacı şirket arasında veya davacı şirketin yetkili temsilcisi ile müvekkilim arasında iş bu davaya konu alacak ve iş dışında hiç bir irtibat olmadığını, müvekkilinin dosyadaki çekleri borca karşılık olarak davacı şirkete verdiğini, bankadan gelen yazıda ise davacı tarafın kaşesi ve tahsilatının açıkça belirli olduğunu, davacının kayıtlarının gerçeğe uygun olmadığını, tahsil etmiş olduğu çekleri kayıt altına almadığını, müvekkilinin ise davacı taraftan makbuz alamadığı için çekleri kaydedemediğini, ihtilafın özünün davacı tarafa verilen çeklerin (davacı şirket tarafından bizzat tahsil edilen ve hesabına geçirilen çek bedellerinin yani davacıdaki paranın) fatura borcuna karşılık kabul edilip edilmeyeceği noktasında olduğunu, davacı şirketin çekleri teslim aldığı ve tahsile verdiğinin ihtilafsız olduğunun çek arkalarındaki davacıya ait kaşe ve imza ile sabit olduğunu, çeklerin tamamının gününde ödendiğini, davacı şirketin banka takas hesabından çeklerin tahsil edildiğini, davacı tarafın da bunu açıkça beyan ve ikrar ettiğini, bidayet mahkemesinin hukuka aykırı bu kararı ile müvekkilinin mağdur olduğunu, bilirkişi raporuna göre çeklerin borca karşılık ödendiği kanaati hakkında taraflarına mahsup ve takas talebi dahi sorulmadığını, raporda bahse konu çek bedellerinin akıbetinin yok sayıldığını, -Bidayet mahkemesinin inkar tazminatına da karar vermesinin de ayrı bir haksızlık olduğunu tüm nedenlerle kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalının, müvekkil şirkete olan borcuna karşılık verdim dediği çeklerin, dava dışı … olan borcuna karşılık verildiğini, Davalı da bu hususu yani çeklerin müvekkil şirkete değil de dava dışı …’a verildiği hususunu gerek cevap dilekçesinde gerekse cevaba cevap dilekçesinde ifade ettiğini, davalı şirketin, mezkur çekleri kendi defterlerine işlememesi, çeklerin başka bir borç için, şahsi borca karşılık verildiğini açıkça gösterdiğini, çeklerin, müvekkil şirket borcuna karşılık verildiği hususunda müvekkil şirket tarafından imzalanmış çek tahsilat makbuzu veya başka bir yazılı delil de ibraz edilmediğini, Davalı tarafın, istinaf dilekçesinde, icra inkar tazminatına yönelik itirazlarının da yersiz olduğunu istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, faturaya dayalı alacağın takibi için başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davası olup, itirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardandır. Davada teslim olgusunu ispat yükü davacıya, teslimin ispatından sonra ödeme hususunu ispat yükü ise davalıya aittir. Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu hususu ihtilafsızdır. Davacı ticari ilişki uyarınca, davalının dava şirket yetkilisinin şahsı ile ticari iş yaptığını iddia etmiş ise de, davalının çekleri verdiği kişinin davacı şirketin yetkilisi olduğu konusunda davacının bir itirazının olmadığı, buna göre yetkilinin şirket adına çek tahsili yapma yetkisinin olduğunun kabul edilmesi gerektiği, yapılan ödemelerin şirket adına yapılmadığına dair itirazın ise davacı tarafça yapılması nedeniyle karinenin aksini ispat etmesi gereken tarafın da davacı olduğu, çek bir ödeme vasıtası olup, çekin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine olması nedeniyle de, bu karinenin aksini iddia eden tarafın yazılı delil ile ispat etmek zorunda olduğu, davacı, çekin şirketin borcuna karşılık değil, şirket yetkilisinin borcuna karşılık yapıldığı iddiasında olup, kendi borcu nedeniyle yapılmadığını ispat etmekle yükümlü olup, Mahkemece ispat yükünün davalıda olduğuna ilişkin değerlendirmenin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Buna göre davalı çek ödemesinin gerçekte hangi borca karşılık yapıldığının davacı delilleri toplanarak, gerekirse şirket yetkilisi dinlenerek ve buna ilişkin varsa ticari kayıtlar incelenerek alınacak bilirkişi raporuyla, denetime imkan verecek şekilde belirlenmesi, davacıya ispat yükü kendisinde olduğu hatırlatılarak ispat yükü gereği, davacının dava dilekçesinde yemin delili bulunduğu görülmekle, bu konuda yeminin kesin delil olduğu, yemin deliline dayanan tarafın, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması sebebiyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlü olup, kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemeyeceğinden, davacıya tüm deliller toplandıktan sonra gerekli görülür ise yemin teklifi hatırlatılıp davacı yemin teklif etmek istediği taktirde, yemin delili hatırlatılarak sonuca ulaşılması gerekirken, yazılı gerekçe ile ispat yükünün davalıda olduğu değerlendirmesinin yapılarak karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından davalı tarafın istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kabulü ile, kararın tamamen kaldırılmasına, hüküm tamamen kaldırıldığından, belirtilen eksiklikler giderildikten sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2017 gün ve 2015/396 Esas, 2017/1037 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 217,80 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/06/2021